Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü tasarım atölyelerinden Atölye DüşleDüşün öğrencileri, Zehra Ateş, Rasül Güngör, Emir Enbiya İşler, Esra Elüstü, Archiol tarafından düzenlenen Retreat Center Design Competition – 2023’de kısa listeye kaldı. Gazi Üniversitesi mimari tasarım atölyesi Atölye DüşleDüşün’ün ”Seç&Yarış-6” teması kapsamında yapılan projede, Prof.Dr. Pınar Dinç Kalaycı (koordinatör), Doç.Dr. Can Güngör, Ögr. Gör. Hamiyet Gökmen Balcı ve Arş. Gör. Gizem Özkan Üstün ile birlikte çalışıldı.
HEALING HILL
6 Şubat 2023 depremi sonrasında devam ettiğimiz 2022-2023 Bahar döneminde atölye olarak ‘Yarılma Hattı’ başlığı altında depremi konu aldık. Bu doğrultuda projemizin deprem bölgesine konumlanması istendi.
Pozitifliği teşvik eden alanlara sahip bir inziva merkezi tasarlayarak yapılı çevrenin insan zihni ve davranışı üzerindeki etkisini anlamayı amaçlayan Retreat Center yarışmasının belirttiği tek yönerge ise ilginç bir yer seçilmesi idi. Deprem sonrası travma bozukluğu yaşayan insanlara hizmet etmesini planladığımız İnziva Merkezi’nin konumu için şehirden uzak fakat, bireylere davetkâr nitelikte, bilindik bir yer olmasına özen gösterdik. Bu bağlamda, depremden etkilenen 11 ili ele aldık. Araştırmalarımız sonucunda, Şanlıurfa – Göbeklitepe civarındaki eş yükseltide bulunan tepeye konumlanmaya karar verdik. Göbeklitepe ve çevresini anlatmak gerekirse:*
Dünyanın ilk tapınağı olarak bilinen Göbeklitepe, 12000 yıl öncesine dayanmaktadır. Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan ve halen avcı-toplayıcı tarzda yaşayan insanların oluşturduğu bir inanç merkezidir. Burası Şanlıurfa’nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik Köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş bir görüş alanına hakim bir konumda bulunuyor. Kireç taşından bağımsız, 30 metre çapında ve 5 metre büyüklüğünde yaklaşık 20 adet yuvarlak ve oval 2 adet T şeklinde sütun bulunmaktadır. Yapıların iç duvarlarında da küçük sütunlar yer almaktadır. Göbeklitepe, Malta’daki tapınaktan yaklaşık 6500 yıl önce, İngiltere’deki Stonehenge’den yaklaşık 7000 yıl önce ve Mısır Piramitlerinden yaklaşık 7500 yıl önce yapıldığı için tüm ilgiyi üzerine çekmiştir. Ayrıca bölgede bulunan, insan ve hayvanı açıkça simgeleyen dikilitaşlar ve duvar işçiliği, büyük bir ustalıkla işlenmiştir. 1000 yıllık kullanımdan sonra, kendi elleriyle kapatılan tapınakta, geri dönüş ve korunma duygusu ön planda tutulmuştur.
Ayrıca yerel halktan dinlenilen hikayelere göre; Göbeklitepe keşfedilmeden önce, Göbeklitepe bölgesinde bulunan bir tepe, şifalı görülmektedir. Tepede bulunan ağacı ziyaret eden yerel halk, hastaların iyileştiğine ve dertlilere derman olduğuna inanmaktadır.
Bu hususta; halihazırda şifalı olduğuna inanılan bölgenin, Göbeklitepe’nin altında yatan spiritüalizm ve yaşamın başlangıcı, tarihin sıfır noktası olarak anılması bizi etkiledi. Depremden etkilenen 11 il içerisinde yer alan Şanlıurfa ve çevresinde deprem sonrası yaşamın durmasının ardından; ‘Tarihin Sıfır Noktası’ adıyla bilinen Göbeklitepe’de, yaşamı yeniden başlatmak ve normale döndürmek istedik.
Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan depremzedeler için tasarlanan İnziva Merkezi’nde pozitif bir mekân yaratmaya çalıştık. Yerin ve mekânın iyileştirici özelliklerinden, Zumthor’un öğretilerinden yararlandık. Fenomenolojiyi kullanarak bir çok duyunun barındığı bir mimari deneyim ve mekânda yakalanan atmosferi hissettirmeyi amaçladık.
Eğrisel formların insan psikolojisine etkisinin olumlu olduğu görüldüğünden, tepenin verdiği yönelimle elips formunu kullandık. Aynı zamanda toplanma alanı hissi veren bu form, dışarıdan merak uyandıran üst örtüsü ile kullanıcıları içeri çekiyor. Tepeyi oyup aynı şekilde içerisinde yerleşen ahşap üst örtü ile açık, yarı açık ve kapalı mekânlar oluşturduk. Göbeklitepe Ören yerinden servislerle ulaşılan yapıda, gelen ziyaretçilerin tepeye doğru yükselirken aynı zamanda yapıya yavaş yavaş yaklaşmasını hedefledik. Mekân, yapının yakınına yaklaşarak içeri girmeden asla tam olarak anlaşılamamakta, yalnızca ahşap örtü görülmektedir. Yapının yere indiği yerde ise, oluşturduğu açıklıklar ve kabuğun geçirgenliği görülebilmektedir.
Devasa ahşap üst örtünün altında bulunan kapalı mekânlarda, doğal malzeme tercih edilerek Urfa taşı kullanılmıştır. Bölgede çokça kaynağı bulunan ve geleneksel bir yapı malzemesi olan Urfa taşı, kireç taşının bir türüdür. Göbeklitepe’de bulunan dikilitaşlarda da kullanılmış olan taş; oldukça kolay işlenebilen, yumuşak fakat hava ile temas ettikçe sertleşip beyazlaşan bir malzemedir. Mekânı; sıcak havalarda soğuk, soğuk havalarda ise sıcak tutan bir yapısı vardır.
İnziva Merkezi’nin kullanıcı senaryosunda ise; yaşanılan travmatik anılar yerine pozitif anılar biriktirilebileceği, yalnız kalıp içe dönülebileceği fakat istenildiğinde diğer ziyaretçilerle sosyalleşilebileceği, farklı uğraşılara sahip olunabileceği ve istendiği kadar kalınabileceği bir mekân tasarlanmıştır. Psikolojik destek, konaklama, kafeterya, art terapi, toplu ve bireysel meditasyon birimleri bulunmaktadır. Ziyaretçileri kısmi takip altında tutan ve psikolojik destek veren profesyonel bir ekip bulunmaktadır. Kullanıcılar, bu kapalı mekânarda ve yarı açık mekânlarda zaman geçirebilmektedir. Yeşil ve su unsuru kullanılarak doğal açık/yarı açık mekânlar üretilmiştir. Ahşap kabuk altında kalan yarı açık alanlarda yeşil oturma alanları ve botanik bahçe bulunurken, kabuğun zaman zaman yere inerek mekânı oluşturduğu alanlarda açık mekânlar oluşturulmuştur. Bu alanlarda da yine su ve yeşil öge kullanılarak açık alanlar değerlendirilmiştir.