Emre Engin ve Nergis Kahraman'ın "2019 Ytong Mimari Fikir Yarışması - Plan B: Akıntıya Karşı Bir Mimarlık Okulu" için hazırladıkları mimarlık okulu projesi.
LOOPArch, hareket halinde olan bir mimarlık okuludur. Bu kavram hem fiziksel hem de koşul ve gereklerine göre, geleceğe yönelik olarak, hızlı değişen dünya şartları dikkate alınarak dinamik bir yapıda oluşturulmuştur.
Teknolojiye bağlı olarak da sürekli değişen yaşam rutini gereğince sürekli hareket halindeyiz, zaman kavramı o kadar değerli bir hale geldi ki insanlar; sürekli bir noktadan diğerine yetişme, bir yerdeyken başka bir yerde de olma gayreti içinde olmaya başladı. Bu noktada zaman, yer ve teknoloji kavramları, birbiriyle oldukça ilintili anahtar kelimeler konumuna geldi. Farklı coğrafi konumlar arasındaki mesafeler zaman açısından kısalırken teknoloji sayesinde bu mesafeler adeta yok oldu. Kamusal alanlar adeta “her yer” olabilmeye başlıyor. Bu mekansızlık durumunda neden çok uzak bir konumdaki mimarlık eğitiminden faydalanmayalım?
Teknolojinin gelişmesiyle mimarlık eğitiminin çok daha internasyonel (küresel, global) ve ulaşılabilir olmasını öngörmeliyiz. Fakat burada uzaktan bir mimarlık eğitiminin; yer kavramından bağımsız değerlendirilemeyeceğini düşünüyoruz. Teknoloji ne kadar gelişse de o “yer” i tam olarak deneyimlememiz konusunda yeterli kalmayabilir. Bir mimarlık okulunda da ele alınan konu, sorun mekan-yer bağlamında öğrenci ile fiziki ilişki kurmadığında tam olarak tanımlanması çok zor kavramlardır. Önerilen LOOPArch ile bir öğrencinin çağın gerektirdiği şekilde her zaman her yerde olması amaçlanıyor.
Bu okulun ana amaçlarından biri; ele alınan konu ve fonksiyonları, ilgili yerlerde, öğrencilere deneyimletmektir. Böylece öğrenciler; konuyu, sorunu, coğrafyayı, beşeri özellikleri, ölçeği vs. daha iyi anlayarak, doğru çözüm üretebileceklerdir.
LOOPArch’ın karşı olduğu durumlardan biri standardize edilmiş üniter eğitim sistemidir. Öğrencilerin bir binaya kapanıp, dış dünyadan soyutlanmış bir biçimde, malzemeye dahi dokunmadan, doğayla ilişki kurmadan mimarlık okumaya çalışması, onların yaratıcılığını azaltan, sosyal yönlerini geliştirmelerine engel olan bir durumdur. Mimarlık gözlemdir.
Öğrencilerin devamlı gözlem yapması, analiz etmesi, yeni yerler keşfetmesi ve ilham almaları gerekir. Bunların hepsi de yaşamın kendi döngüsü içinde vuku bulur. Bir sokakta yürürken o sokağı deneyimlemek, yerel malzemelerini görmek, konut dokusunu özümsemek, yaşayan insanları alışkanlıklarını gözlemlemek onlarla ilişki kurmak, iletişime geçmek gerekir. Dolayısıyla yaşadığımız şehirler aslında mimarlık atölyeleridir. Her coğrafyadan öğrenilecek çok şey vardır. LOOPArch’ın temel prensibi; öğrencilere bir mimarlık rotası oluşturmaktır. Bu rota boyunca öğrenciler farklı coğrafyalar görecek, farklı yerel malzemeler öğrenecek, farklı teknolojik sistemler tanıyacak, farklı arkeolojik kalıntılar görecek, değişik yerel hikayeler dinleyip, etnik sanatçılar tanıyacak. Böylelikle mimari proje tasarlamanın yanı sıra tarih, sanat, malzeme bilgisi, yapı teknolojileri gibi konularda da gelişecekler. Fakat bunlar birer zoraki dersten ziyade deneyimlenmiş kazanımlar olacaktır.
Öğrenciler bu rotayı trenle dolaşacaklar. Trende sınıflar, atölyeler, ortak kullanım alanları olacak. Öğrenciler bir arada, birbilerinden beslenerek kolektif bir şekilde proje üretecekler. LOOPArch’ın önerdiği diğer bir yeni sistem de katılımcı bir okul olması. Farklı büyüklüklerdeki vagonlardan oluşan bu okul küçülüp, büyüyebilecek. Modüler bir şekilde uzayıp, kısalabilecek, durak noktalarında ise daha kalıcı aynı zamanda geçici mekanlara dönüşecek. Durak mekanlarında 1:1 ölçekli uygulamalar yapacakları workshoplar olacak, böylelikle sahada deneyimleyip, projelerine aktaracakları bilgiler edinecekler. Kimi zaman da durakladıkları noktalardaki atıl noktaları dönüştürerek mimarın bir şey inşaa etmeden de mimarlık yapabileceğini öğrenecekler. Ara durak noktalarında ise alanında yetkin kişilerin,
yerel halkın katılacağı daha küçük çaplı workshoplar ya da seminerler olacaktır. Bu ara durak noktaları aynı zamanda onların coğrafyayı daha iyi anlayabilmesini, tanıyabilmesini sağlayacaktır.
Deniz aşırı noktalara gidileceğinde tren modülleri bir gemiye aktarılacak ve aynı düşüncelerle gemide bir mimarlık okulu oluşturulacaktır. Bütün bunların yanında okul eğitimi ücretsiz, bağışlar ve bunların üzerinden yapılan açık artırmalar ile olacaktır.
Özetle öğrencilerin hareket halinde dünyayı deneyimleyebildikleri bir okulları olacak.
Mimarlık okulu, rotanın kendisi olacaktır…