Rabia Çapa ve Varlık Sadıkoğlu'nun 1976 yılında kurduğu Maçka Sanat Galerisi, Mehmet Konuralp tarafından tasarlandı. Galerinin aydınlatma tasarımı Şazi Sirel'e ve grafik tasarımı Mengü Ertel'e ait.
Mehmet Konuralp 2008 yılında worldarchitecture.org için kaleme aldığı metinde projeyi şöyle anlatıyor:
1976 senesinde tasarladığım Maçka Sanat Galerisi, alani 80 m² civarinda, yarı beline kadar toprak altında, düşük tavanlı bir bodrumdan yaratıldı. Üst bahçeden bir porsiyon çıkartılarak bir çökük avlu (sunken courtyard) oluşturuldu. Bu suretle ortaya tam cephesi ile çıkan bodrum duvarı kısmen açılarak iç mekanla buluşuldu. Bu bana her zaman arzuladığım, dolu bir karpuzu kaşıkla oyarak bosluklar yaratmaya benzeyen, boşluğun içinde ise fetüs etkisini güçlü kılan zemin duvar bütünlüğünü yarattı, yani saf mekan sağladı. Bu kurgu seneler sonra Luxor`da Kral Mezarları’nda karşıma çıktı. Tabi toprak altında boşluklar çatarak değil, oyularak oluşturulduğu ve zemin-duvar-tavan aynı malzemeden teşekkül ettiği için fetüs etkisi daha güçlü olarak kişiyi sarıveriyordu. Bu zemin kotu altında monolitik mekan kurma kavramı, “Grave Architecture” mezar mimarisi olarak tanımlanmaktadır. James Stirling de 70 sonlarında Stutgart Neue Staats Galeri’de bu kurguyu aynen uygulamıştı. Maçka Sanat Galerisi`nin zemin ve tavanları 10×10 cm ham seramikle kaplanarak (sırsız olması ayrıca yansıma problemine karşı tercihti) homojen bir satıh elde edildi. Yakından izlendiğinde dokunun 10×10`luk modülü etkinleşiyor. Ancak, genelde mekan boşluğuna karşı tarafsızlığını koruyor, monoblok etkisi oluşturuyordu. Tavan yüksekliğinin problemini galerinin aydınlatılması ile entegre olarak tasarlanan yarı saydam bir perde kumaş çözdü (evde perde olarak kullandigimiz bu kumaşın gün ışığını harikulade süzmesinden esinlenerek). Tavanı bir yasmak arkasına gizledik. Aks aralıklarını tabi kumaşın eni tayin etti. Tavanın yüksekliği ile görsel ilişki kesilince tarifsiz bir derinlik doğmuş oldu.