Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü tasarım atölyelerinden Atölye DüşleDüşün öğrencisi Beyzanur Koç, Archiol tarafından düzenlenen "Home of the Next Century: Home2124" yarışmasında Mansiyon ödülü aldı.
Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü tasarım atölyelerinden Atölye DüşleDüşün öğrencisi Beyzanur Koç, Archiol tarafından düzenlenen “Home of the Next Century: Home2124” yarışmasında Mansiyon ödülü aldı. Gazi Üniversitesi mimari tasarım atölyesi Atölye DüşleDüşün’ün “Seç&Yarış-8” teması kapsamında yapılan projede Prof. Dr. Pınar Dinç Kalaycı (koordinatör), Doç. Dr. Can Güngör, Öğr. Gör. Hamiyet Gökmen Balcı, Öğr. Gör. İnci Shoainia ve Arş. Gör. Özge Zenter ile birlikte çalışıldı.
Akışın İçindeki Durak Noktaları
Nomad Station projesi, 2124 yılında insanlığın zorunlu olarak dijital göçebe hayatına geçtiği bir dünyada şekillenmektedir. Bu proje, insanın doğasında var olan göç olgusunu, hızla dijitalleşen yaşamla birleştirerek yeniden yorumlar ve göçmenlerin konutlarını tasarlayan yenilikçi bir bakış açısı sunar.
Göç, insanoğlunun tarih boyunca çevresel, ekonomik veya politik baskılarla sürekli yer değiştirme ihtiyacı duymasıyla şekillenmiştir. 2124’e geldiğimizde, küresel iklim değişikliği ve değişken çevresel koşullar, insanları yeniden hareket etmeye zorlayacak; bu doğal süreç, yeni göç yollarının oluşmasına yol açacaktır.
Teknolojinin gelişimiyle birlikte yeni bir göç biçimi olan “Dijital Göç” ortaya çıkmıştır. Dijital göçebeler, internet ve teknoloji sayesinde dünyanın herhangi bir yerinden çalışabilen, fiziksel mekân bağımlılığını geride bırakmış bireylerdir. Bu yaşam tarzı, profesyonel ve kişisel yaşamda büyük bir özgürlük sunar. Nomad Station projesi, insanların sabit bir yerleşim yerine sahip olamayacağı, sürekli hareket halinde olacakları ve dijital göçebelere dönüşecekleri bu geleceği şekillendirmek üzerine kuruludur.
Projenin mekânsal yerleşimi, dünya üzerinde belirlenen göç yolları üzerinde konumlanan dijital göç istasyonlarından oluşmaktadır. Bu istasyonlar, şehirlerin merkezlerinde, toplumsal bellekteki buluşma noktalarını koruyan meydanlarda yer alır. Şehirlerin en küçük birimi olarak tanımlanan bu meydanlar, küresel bir ağın parçası olarak dijital bağlarla birbirine bağlanır ve gelecekte de insanların toplanma ve sosyalleşme alanları olmaya devam eder. Nomad Station, her yere uyum sağlayabilen, yerle bağı olmayan “yersiz” bir projedir.
Göç İstasyonları, göç yolları üzerindeki durak noktalarını oluşturur. Göç eden bireyler, artık yuva ve araç işlevi gören kapsül evleriyle birlikte hareket ederler. Bu duraklar, göçmenler için sosyalleşme alanları, enerji toplama noktaları, sağlık hizmetleri, atık dönüşüm ve modül genişletme gibi birçok işlevi bir arada sunar.
Nomad Station, göç olgusunun yarattığı “yersizlik” ve “aidiyet” sorunlarına cevap niteliği taşır. Sürekli hareket eden insan, aidiyet duygusunu evinden ve ailesinden alır. Geleneksel göç süreçlerinde evler ve aileler geride bırakılırken, Nomad Station sayesinde bireyler; işlerini, evlerini ve ailelerini yanlarında taşıyarak, aidiyetsizlik duygusundan kurtulacaklardır.
Modüler Yaşam: Geleceğin Hareketli Dünyasında Yeni Bir Yaşam Tarzı
Kapsül evler, yüksek teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkesine göre tasarlanmıştır. Bu yapılar, insan ihtiyaçlarına göre genişletilip küçültülebilir, ancak en küçük birime “çekirdek modül” (core module) denir. Çekirdek modül üç ana parçadan oluşur: çoğaltılabilir modül, beslenme-temizlik modülü ve kapatıcı enerji modülü. Bu üç parça bir araya geldiğinde bir kapsül ev meydana gelir ve ihtiyaç halinde çekirdek modüle yeni modüller eklenebilir.
Kapsül evlerde geleneksel yaşamın yerini tamamen dijitalleşmiş bir yaşam almıştır. Artık insanlar duş almak için suyun altına girmez; bunun yerine bir temizlik ünitesine girerek temizlenirler. Aynı şekilde, günümüzde olduğu gibi yemek pişirme eylemi de yerini teknolojik çözümlere bırakmıştır. Modüllerde bulunan alg camları, iç mekan hava kalitesini düzenlerken, aynı zamanda bu camlardaki algler besin üretir. Bu besinler, beslenme ünitesinde bulunan 3D yazıcılar aracılığıyla hazırlanır. Uyku eylemi duvara gömülü olan uyku podları aracılığıyla gerçekleşmektedir. Artık işe gitmek diye bir kavram kalmamıştır; göç eden bireyler işleriyle birlikte göç ederler ve her şey sanal dünyada yürütülür. Modüllerin tüm bu teknolojik fonksiyonları, enerji modülü içinde yer alan dijital duvar aracılığıyla entegre edilir. Dijital duvarda bulunan yapay zeka çekirdeği, modüllerin hem hareket kabiliyetini sağlar hem de tüm modül parçaları arasındaki bağlantıyı ve entegrasyonu yönetir.
Bu proje, geleceğin dijital göçmen toplumu için hem yüksek teknolojiyi hem de sürdürülebilirliği ön planda tutarak yenilikçi bir yaşam alanı sunar. Göç, aidiyet ve dijitalleşmenin kesiştiği bu dünyada, insanın varoluşuna dair yeni bir vizyon ortaya konmaktadır.