PROJE RAPORU
Ön seçim metninde iki şey vaat etmiştik, biri coğrafyaya, diğeri iklime dair. Yeryüzüne ve gökyüzüne…
Karacadağ, obruklar ve höyüklerle bezeli, şehir ve köy öbekleri ile başak tarlalarının gelişigüzel yerleştiği Karapınar düzlüğüne, 2 milyon m²’lik yeni bir “kilim” seriliyor. Henüz pek çok şeyin belirsiz olduğu ilk aşamada, bu yeni dokuya dönüştürücü bir aksla eklemlenmeyi hayal etmiştik. Tekniğin pür matematiksel örüntüsüne, hesabın ötesinde bir “düzensizlik” katarak onu “yerine ait” kılacak bir aks… Şehir yolundan binaya erişen ve binanın gövdesinden geçip panel tarlasına akan bir nehir diye imgeye vurmuştuk bu aksı.
Tarlanın örüntüsü, parselin yönelimi ve “Güneş Yolu”
Yapının yerleşeceği parsel sınırları, programın nitelik ve niceliği ile yakın çevre karakteristiğinin açıklığa kavuştuğu taslak vaziyet planının paylaşılmasının ardından, kampüs kapsamında düşündüğümüz “hesap dışı” dönüştürücü aksın imkanlarını araştırmaya giriştik. Başlangıçta kuzey-güney aksında düşlediğimiz, parseli uzun yönde kat eden doğruyu; bina içi/dışı ziyaretçi dolaşım ölçeği, panel dizilimindeki matematikle örtüşme kabiliyeti, Karacadağ’ı perspektifine alma, Güneş’in doğuş ve batış doğrultusuyla çakıştırma gibi duyarlıkların etkisiyle, parseli kısa yönde kat eden doğrultuya çevirdik.
Bina için verilen parsel, olağan olarak Karapınar taşıt yoluna paralel konumdadır. Oysa 20 milyon m²’lik tarlanın panel tekleri Güneş’in günlük devinimine odaklanarak doğu-batı, kuzey-güney doğrultularınca oluşturulmuş gride dizilir. Tüm bu panel teklerinin “beyni” olacak yapının bu yerleşim örüntüsüyle aynı dili konuşmasını önceledik. Böylece yapı izi, mevcut parselin sınırları içinde parsel doğrultusuna neredeyse 45º’lik açıyla yerleşen bir kare olarak belirdi. Karapınar yolundan bu kareye varan “nehir” binadan geçerek panel tarlasını kısa yönden ikiye ayırdı. Organlar ile beyin bir “omurga” üzerinde birbirine bağlandı. Bu “nehir-yol”, yapının Güneş için söyleyeceği söz oldu. Proje metni boyunca bu dolaşım aksına “Güneş Yolu” dedik. Panel tarlası içinde tasarlanan çevresel ve iç bütün yollar “Güneş Yolu”na çıkar.
Mimari tektonik
Karacadağ’ın eteğinde kireçten bir kaya, yontularak yalnız insana özgü olması anlamında “doğa”ya yabancı bir form olan prizmaya dönüştürülmüş gibidir. Birkaç yerden oyularak içi boşaltılmış beyaz taştan bir prizma. Yapının, alanın devasa ölçeği içinde kaybolmaması ve makul bir kütlesel göreceliğe erişebilmesi için tüm işlevleri tek bir kütle içinde çözmeyi amaçladık. Bu bağlamda ihtiyaç programına ek olarak parselde konumlanması beklenen “bakım atölyesi ve yemekhane” işlevlerini de bu monolitik kütle içine aldık.
“Güneş Yolu” ve ihtiyaç programı ilişkisi
İhtiyaç programını temelde iki sınıfa indirgedik.
1.Asli İşlevler: İdari, işletme, yarışma programında olmamasına karşın parselde konumlandırılması beklenen bakım atölyeleri, tüm bu alanları besleyen servis ve teknik alanlardır. Bu işlevler, kurumsal bir rutine sahip personele dönüktür.
2.Dönüştürücü İşlevler: Projenin üstlendiği “sürdürülebilir yaşam için yenilenebilir enerji” vizyonunun topluma aktarımının sağlanacağı, farklı zaman aralıklarında, farklı nitelik ve nicelikte ziyaretçiye yönelik etkinlik salonu, fuaye, seyir alanı ve kafeterya barındıracak işlev kümesidir.
“Güneş Yolu” bu iki işlev kümesini ayırır. Zemine doğru olabildiğince düşürülmüş iki kiriş arasında 5 insan yüksekliğinde, tepe açıklığı ile güneşin günlük dolaşımının dramatik izini yapı içinde yaşatan “Güneş Yolu”, asli işlevler ile dönüştürücü işlevler arasındaki gündelik dolaşıma alışılmadık bir ölçek ve değer katar. Yapının rutin kullanıcıları ve ziyaretçiler, dolaşımları boyunca güneşin yüceliğiyle an an karşılaşır.
İçe dönük-Dışa dönük işlev ayrımı
“Asli işlevler”, küçük ölçekli mekanların, avlular etrafında kümelenmesiyle içe dönük iken, “dönüştürücü işlevler” birbirine eklenerek tekil bir hacme dönüşebilecek büyük ölçekli mekân kurgusuna sahiptir ve güneş paneli tarlasına doğru dışa açılır. Geri çekilerek gölgede kalan güney zemin terası, bahar dönemlerinde genişleme imkanına sahip açık bir alanla desteklenir. Bu açık alan bir odak ağaçla gölgelenir. Bir diğer teras ise, “Güneş Yolu”nun sonundan ve güney zemin terasından merdivenle erişilen bir kat yüksekte konumlandırılmış “balkon”dur. Monolitik kütledeki bu oyuk, güney yönünde güneş paneli tarlasını şehir merkezine doğru görürken, doğu yönünde Karacadağ’ı selamlar.
İşlev şemasındaki belirgin ayrım ile, ziyaretçi mekanlarının, ziyaretçinin olmadığı uzun zaman dilimlerinde tümüyle kapatılarak, enerji tüketiminin asgariye düşürülmesini de amaçladık. Bunu sağlamak üzere, “dönüştürücü işlevler”i kendi servis ve teknik alanlarıyla ayrışabilir kıldık. Etkinlik salonunu da fuayesi ile tekil bir mekâna dönüşebilir çözdük. Giriş lobisiyle birlikte ortak alanı, bir cephesiyle “Güneş Yolu”na diğer cephesiyle kampüse açtık.
Her bir mekânın kendi çatısı- Kilim metaforu
Yapı kütlesi, farklı ölçekli hacimlerin, iç avlular, “Güneş Yolu” ve gölgeye çekilmiş çeper teraslarla bir araya gelerek oluşmuş 64mx64m’lik bir kare prizmadır. Her bir mekân, kendi ölçeğine bağlı olarak kuzeyin yaygın ışığını ve sabah aydınlığını almak üzere konumlandırılmış birer çatı ışıklığına sahiptir. Etkinlik alanı ve fuayesi doğrudan cepheye açılır. Ofisler ise doğal ışık ve temiz hava ihtiyacını en az bir çeperini verdiği iç avlulardan alır. Scada mekanları ve yemekhane mekanları da birer avluyla korunaklı birer peyzaja bakar. Ofislerdeki avlulu çözümden farklı olarak İşletme müdürü ile yönetim kurulu odaları, doğu yönünden güneş paneli tarlasına bakan cephe açıklığına sahiptir. “Güneş Yolu” ile tüm çatı ışıklıkları özellikle geçiş mevsimlerinde mekanik sistemlerle açılabilir olarak düşünülmüş, doğal iklimlendirmeye asgari enerji tüketimiyle imkân sağlanması hedeflenmiştir. Tüm kütleyi plan ve kesit düzleminde kateden “Güneş Yolu”nun bir rüzgâr bacası olarak çalışabileceği tartışılmıştır.
Tabak gibi ovada bina kesiti
Bulunulan düzlük, yapının yayılma imkânı, bu büyük düzlükte bakışı olabildiğince kapı yüksekliğine indirilmiş kiriş altlarından düzlüğe açma eğilimi, tüm programı tek bir kotta çözmeyi önceledi. (Yalnızca panel tarlasının boyutlarının sezilebileceği bir görüş imkânı sağlamak amacıyla, güney balkonunu ara kotta konumlandırdık.)
Servis Cephesi
Yapı, kuzeydeki şalt alanına sırtını vererek, personel girişi, yemekhane servisi ve bakım atölyeleri ile diğer teknik alan servislerini bu yönden bünyesine alır. İhtiyaç duyulan açık otopark alanları, bina ile şalt alanı arasındaki bu servis boşluğunda çözüldü. Şalt alanı için tasarlanan servis yolu ile yeni servis yolu çakıştırıldı.
Scada işlevinin mekanlaşması-İnsan, doğa ve 2.doğa
Scada, merkezindeki kontrol odası ve beraberindeki küçük mekanlarla birlikte sistemin temel bileşenidir. Kampüsün ardındaki mühendislik becerisinin görülebileceği bir işlev gurubudur. Projede Scada işlevlerini kendi iç çalışma ortamını bir avlu etrafında gündelik ölçeğinde tutarken, çeperlerini binanın giriş cephesinden başlayarak içeriye doğru uzayan bir ekrana dönüştürdük. Bu ekran-cephe giriş, lobi ve fuayeye yüz verir, iç kontrol ekranlarındaki verinin yorumlanarak temsil edildiği bir interaktif cephe yüzeyidir. Öteden beri alışık olduğumuz taştan kütlenin giriş cephesi oyuğu tümüyle bu çağdaş dünyanın dijital yüzünü gösterir. Bu dolayımlanmış dijital sunumun ardında, daha doğrudan temsil içeren kontrol ekranları, o ekranları okuyan, yöneten insanlar ve daha ötede ortasında bir ağaçla gölgelenmiş serince bir avlu. İlerleyen “2.doğa”mızın yanı başında değişmeyen “doğa”.