Anıt/Sahne
Türkiye’deki anıtların çoğu aynı makus talihi paylaşır. Anıt yapılırken çevresiyle ilişkisi neredeyse hiç gözlemlenmediğinden, belirli gün ve kişilere sunulmuş adaklardır yılın birkaç günü hatırlanan; toplumdan uzak, izole ve yalnız. Her ne kadar topluma mal olmuş değerleri simgeleser de, halk anıtlara yaklaşırken çekincelidir, ürkektir. Bunu engellemek için, tasarım yürüyüş yoluna eklemlenmiş, onun organik bir parçası haline gelmiştir. Anıt çevresinden ayrı olarak algılanmaz, yürüyüş yoluna eklemlenen mimari öğenin bir parçasıdır. Anıt, altındaki mekanı tanımlar, sahneleştirir. Anıt sahnenin kendisidir.
Aynı zamanda Türkiye’nin en işlek yollarından biri olan D-100 üstünde bulunan arazi, çok farklı parametreleri bir araya getirmektedir. Farklı hız/yükseklik/ölçek/uzaklık girdileri anıtın kurgulanmış parçasal yekpareliğinde rol oynamıştır. Güçlü bir dile sahip olan tasarım, peyzajda sürdürülerek yapının kurgulanmış geometrik dilini vurgulamaktadır.
Norveç, Rusya, Finlandiya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Moldovya, Türkiye, Mısır, Sudan, Güney Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Uganda, Rwanda, Burundi, Tanzanya, Zambia, Zimbabwe, ve Güney Afrika’yı kesen 30. Meridyen, Türkiye’de İzmit ilinin s ınırları dahilinden geçmektedir. “Kestiği” ülkelere ithafen her ülke, betonarme bir konsol ile temsil edilmiştir. Kesilen toprak metaforu, anıtta kullanılan betonarmenin de rengine yansımıştır.
Anıt/Tepe
Anıt ve çevre düzenlemesi dikotomisi yerine, bütünsel bir tasarım anlayışı ile anıt ve “çevre düzenlemesi” birlikte ele alınmış, böylece güçlü olduğu kadar “doğal” bir etki yaratılmıştır.
Kartepe’den D-100’e bakıldığında arazi, üstünde gezilebilir bir eğimle topraktan yırtılır ve bir Tepe oluşturur. Tepede yukarı çıkıldıkça yeşil alanlar azalır, eğimin artmasıyla gezilemez ve yeşil alanlar betonarme konsollara dönüşür. Aynı zamanda Tepe şu an boş olan parseldeki parkın ve gelecekte öngörülen sosyal ve ticari bölgelerin tanımlanmasını sağlar. Nitelikli ve davetkar bir peyzaj oluşturarak belediye sakinlerini kendisiyle oyuna davet eder. Tepe yukarı doğru uzanan bir yeşillik olabileceği gibi, her şerit farklı bitki örtüleriyle de kaplanabilir, böylece geniş alanın rahat bir biçimde bölgelendirilebilmesi sağlanır.
Sahneye yönelmiş olan oturma birimi ise yürüyüş yolunun devamıdır, Kartepe’den dümdüz yürüyen belediye sakini kendini Anıt/Sahne/Tepe’nin içinde bulacaktır. Böylece tasarımın günlük hayata entegrasyonu sağlanmıştır.
Algılama Düzeyleri
Konumu gereği, Anıt/Sahne/Tepe farklı ölçeklerde ve farklı koşullar altında kolay algılanabilir olmalıdır. Hem D-100’de hızla ilerleyen bir sürücüye, hem uzaktaki birine hem de Kartepe halkına hitap edebilmelidir. Bu durumlar arasındaki birbirinden çok farklı olan hız, uzaklık ve ölçek parametreleri göz önünde bulundurularak yekpare gövde kritik ölçülerde parçalanmış, ortak bir geometrik dille farklı koşullara hitap edebilen, kuvvetli algılar oluşturulmuştur.