Mansiyon, Kayseri Talas Mevlana Mahallesi Meydanı Ulusal Fikir Yarışması

MİMARİ RAPOR

Bazı kentsel fonksiyonların dışa doğru hareketleri, uzaktaki yerlerin çekimine kapılmalarından değil, merkez tarafından itilmelerinden kaynaklanır. Talas da böyle bir planlama zemininde kendisini var edebilme çabası sonucunda , günümüzdeki halini almıştır. Jane Jacobs buradaki hakimiyeti ‘’mevcut kullanım havuzlarını körlemesine yıkıp otomatik olarak yeni rüyaların peşinden koşmanın düşüncesizce bir yan ürünü niteliğinde yeni durgunluk sorunları yaratan içler acısı planlama böyle bir şeydir.’’ diyerek tarifler. Talas özelinde bütünde yarattığı kaotik mimari inatçılık etkisi yavanlık sınırlarına çoktan ulaşmış durumda olan monotonluğun zararını göz önüne alırsak, bahsedilen planlama stratejilerindeki en önemli hatanın koca koca alanların tek bir kullanıma ayrılmasına müsaade edilmesi olduğu sonucuna varılabilir. Yarışma alanı bazında da semtin büyük bir çoğunluğunun iskana ayrıldığı tespit edilmiştir. Burada İskan, semti yaşatan öncül girişim olarak öngörülmüştür. Ancak iskan semtin canlılığının ispatı olmalıdır, sebebi değil.

Mevcuttaki Mevlana parkının semt vakumu haline gelmesinin en önemli nedeni de budur. Parklar kendiliğinden hiçbir şey değildir ve (kitle kültürüyle tehlikeli bir biçimde flörltleşmeye devam eden ancak hala ele geçirilmemiş olan) gündelikteki kıymetli değişken unsurların muhitlerini veya semtlerini istikrara kavuşturmaları mümkün görülmemektedir. Gündelik içerisinde kendisini kamusal yaşantıya eklemleyemeyen semt vakumları, görünmez hale gelirler. Ancak Lefebre’ye göre, asıl kentsel olan görülmezdir. İnsanlar perspektifleri, açı ve çizgileri, hacimleri, eğrileri, algılarlar fakat çoklu güzergahları, ve karmaşık mekanları ne görebilir, ne de kavrayabilirler. Yani kör alan, gündelik olandan kentsel olana sıçramanın ipuçlarını barındırır.

Mimarlık da bu potansiyeli aralayan kuvvet olmalıdır. Ve Mevcut koşulları ‘göstererek’ bünyesinde eritmek yerine ‘gizleyerek’ kendine mal edebildiği zaman kamusallığı gerçek anlamda vadedebilir. (Tıpkı oyunculukta olduğu gibi. ‘Oyunculuk göstermek değil, saklamaktır.’ Nuri Bilge Ceylan). A.Vidler de mimarlığı, bu çerçevede peyzaj ile heykel arasındaki muğlaklığın karşılığı olarak yeniden tanımlar. Ve projede günlük hayatın en gerçekçi şahidi olan peyzaj , mimarlığı mümkün kılabilen asıl zemindir. Bu yüzden fiziksel gerçekliği, peyzaj bilgisine üst üste yığarak ve mekanları da bu yığıntıda saklayarak üretme yöntemi üzerinden dönüştüren yapma bir dili tercih edilmiştir . Yani projede mekan bilgisi, peyzaj üzerinden geometri bilgisiyle üretilerek müşterekleştirme girişimlerine tabi tutulur. Dini, eğitim, eğlence ve ticari, kullanımların girift hale getirilmesiyle, kendini gündelik hayata dahil etmeye başlayan mekanlar, böylece normalleştirilmeye meydan okur. Bu mekanlar;

  • çocuk oyun alanları, alan sınırı çeperinden merkeze kaydırılarak meydanla bütün hale getirilerek,
  • alandaki birbirinden bağımsız işlevlerin korelasyonu yeniden üretilerek,
  • kullanıcı saatlerini heterojen hale getirebilecek yeni işlevler eklenerek (amfi , mesleki eğitim alanları, çok amaçlı alanlar vs.)
  • programın kendisini peyzaja yedirerek var etmesiyle ve meydanla bütünlüğü bu stratejiyle kurmasıyla,

gündelik olanı kentsel olana temellük eder.

Etiketler

2 yorum

  • Emrah Bal says:

    Çok etkileyici elinize sağlık sunum, görseller ve paftalar fikrin çok gerisinde kalmış.Mevcut binalar tüm paftaları, görselleri, çizimleri ezip geçmiş.

    • Kübra Gülhan says:

      Fikrin daha ‘başka’ ve daha nitelikli bir ifade biçimini hakettiği konusundaki görüşünüze katılıyoruz. Ancak yarışmada talep edilenler doğrultusunda, süreci mutasyona maruz bırakmanın kaçınılmaz olduğunu ayrıca belirtmek isteriz.
      Mevcuttaki durumun -alanla uzlaşma çabamıza rağmen- dominantlığının önüne geçilemediği düşünceniz, yukarıda eleştirilen ‘planlama’ başlığı adı altındaki girişimlerin revizasyonunun elzemliğini kanıtlar niteliktedir. Eleştiriniz için teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın