monoblok, "The Lightcove" projesi ile LHS Lighthouse Hotel Competition'da Altın Mansiyon ödülüne layık görüldü.
THE LIGHTCOVE
‘mekan bir kovuktur,
aşınmış bir kabuk.
açıklıklardan sızan,
ışıkla yıkanan..’
1. Takımada
Adriyatik Denizi’nde, İtalya’ya bağlı Tremiti Takımadaları, her bir adanın kendine özgü sunduğu yer-üstü deneyimlerinin yanısıra, adaların birbirlerine olan yakın konumları sonucu gözlemlediğimiz doğal ara-mekanların sunduğu etkileşimlerle de benzersiz bir coğrafi bütünlük sunmaktadır. Deniz ortasında tek bir adanın çağrıştırdığı yalnızlık fikrine tezat olarak, Tremiti Takımadaları; ziyaretçilerin adalar ile çevrili bu ara-mekanda su altı ve su üstü coğrafi oluşumları deneyimlediği turistik bir ziyaret merkezi olarak öne çıkmaktadır.
2. Arazi
Su altında aynı yer kabuğunu paylaşan, bu doğrultuda su üzerinde deniz ile bölünmüş bir dağın yükselen farklı tepeleri gibi tanımladığımız Tremiti takım adaları; rüzgar, deniz gibi çevresel etkenlerle şekillenmiş zengin kıyı oluşumlarına/formasyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Bu bağlamda, yarışma kapsamında incelenen San Domino adası, çeperindeki koylar, burunlar, deniz mağaraları ve -ilgi çekici su altı yaşamıyla birlikte- diğer adalardan ayrışan daha zengin bir deneyim sunmaktadır.
3. Deniz Feneri
San Domino Adası’nın güneybatısında yer alan, atıl durumdaki deniz feneri binası, iki katlı dikdörtgen yapı üzerinde yükselen sekizgen planlı fener kulesinden oluşmaktadır. ‘Kule, Fener ve Baza’ olarak 3 başlıkta analiz ettiğimiz yapı, spiral merdiveni saran dairesel bir duvar önerisi ile; kuleyi zemin kat kotuna kadar uzatan, iç-dış mekan arasındaki sürekliliği sağlayan bir kütle olarak yorumlanmıştır. Spiral merdiven merkezinde konumlandırılan asansör; fenerin Fresnel merceklerinden aldığı ilhamla, nervürlü cam paneller ile kaplanmıştır.
Baza olarak tanımlanan ana yapı kütlesi, üzerinde bulunduğu/ait olduğu arazinin bir uzantısı olarak ele alınmış; plan düzeyinde irdelenen açıklıklar, yönelim ve sirkülasyon gibi iç mekan parametreleri doğrultusunda aşındırılmış/erozyona uğratılmış bir kütle olarak yorumlanmıştır. Taşıyıcı duvarlara müdahale edilmeden geliştirilen plan, küçük ölçekli ‘aşındırmalar’ ve manzaraya yönelen ilave bölme duvarlar ile farklı iç-mekan formasyonları oluşturulmuştur. Bu anlamda mekan içi günlük aktivitelerin adalar arasındaki etkileşim ile eşleştirildiği bir kurgu amaçlanmıştır.
4. Peyzaj
Zemin kat çevre düzenlemesinde, bina çevresindeki eski teknik alan kalıntılarının yerleri planlamada belirleyici olmuştur. Çakıl taş kaplamalar ile tanımlanan bu alanlar, güneybatı yönünde açılı olarak konumlandırılmış ‘ yerel Trani’ taşı kaplı döşemeler ile sınırlandırılmıştır. Bu düzenleme, havuz terasını bina girişinden kısmen ayırarak manzaraya dönük daha tanımlı bir alan oluşturmayı amaçlamaktadır.
Çatı katında, peyzaj kararlarına benzer bir yaklaşımla, özellikle akşam saatlerinde kullanılacak daha izole mekanlar geliştirilmiştir. Doğu-Batı yönünde kurgulanan dinlenme alanı ve bar, aynı zamanda odalara da servis verecek şekilde konumlandırılmıştır.
5. Mekan
Giriş katında ziyaretçileri karşılayan Lightcove (merdiven kovası), endirekt aydınlatma ile donatılmış cam kaplı asansör, fenerin bir uzantısını olarak katlar arası bağlantıyı güçlendirecek şekilde kurgulanmıştır.
Giriş holünün sol tarafında; deniz manzarası gözetilerek resepsiyon alanı, ıslak hacimler ve yemek alanı, sağ tarafında ise mutfak, personel odası ve banyolar gibi servis mekanları konumlandırılmıştır.
Birinci katta, benzer düzenlere sahip, farklı deneyimler sunmak üzere tasarlanmış iki suit bulunmaktadır. Suite Cala, yarı açık bir hol aracılığıyla erişilen oturma alanı, giyinme odası ve yatak odası ile donatılmış, görsel iletişimi sağlayan nervürlü cam paneller ile ayrıştırılmıştır. Yatak odası, hacim içerisindeki bağımsız bir küvet ile tamamlanmış olup, kayar kapı ile ayrılabilen geniş bir banyoya ev sahipliği yapmaktadır.
Suite Punta ise oturma alanı, banyo ve yatak odasından oluşan, daha kompakt bir banyoya sahip açık giyinme nişli bir oda olarak planlanmıştır.
6. Kaplamalar
Aşındırılmış mekan kurgusunun bir çıktısı olarak zemin, duvar ve tavanlar tek bir malzeme ile yorumlanmıştır. Mekanlar arası akışkanlık için oluşturulan asma tavanlar lentoların gizlenmesini sağlarken, iklimlendirme ve aydınlatma için gerekli altyapıyı sağlamaktadır.
Yarı-mat mikro-beton yüzeyler, asma tavanda planlanan açıklıklardan süzülen endirekt aydınlatma ile yumuşatılmış, kullanılan doğal ahşap kaplamalar, honlu mermer ve nervürlü cam ile mekansal derinlik yakalanmaya çalışılmıştır. Oluşturulan sakin ve sıcak renk paleti, deniz feneri ve bileşenlerine ithafen kullanıcı etkileşimli mekanik ve endüstriyel detaylarla dengelenmiş, duvar ve zeminde oluşturulan aydınlatma senaryoları ile mekan atmosferi oluşturulmaya çalışılmıştır.