‘HASAT’
Yaz mevsiminde ‘hasat’ kavramı etrafında bir araya gelen insanların yaptığı şey, bir ürün hasadının çok daha ötesinde anlam taşımaktadır. Bu aynı zamanda, kaybolan mimari, kültürel, sosyal değerlerin yeniden kazanımı; bir nevi mimari, kültürel, sosyal değerlerin ‘hasat’ edilmesidir. Bu değerlerin günümüzde de yaşatılarak sürdürülmesini sağlayacak bir ‘mahalle’ yorumunu bulmak, tasarımın en önemli düşünsel ve pratik uğraşı olmuştur.
İLÇE SEÇİMİ
Yapılan araştırmalar sonucu yarışma alanı olarak, Ordu’nun güneydoğusunda yer alan Mesudiye ilçesi seçilmiştir. Mesudiye ilçesinin barındırdığı doğal, kültürel ve tarihsel potansiyel, farklı kültür ve iklim alanlarının geçişinde yer alması gibi etmenler seçimdeki temel karar faktörleridir.
2000 yılında, pilot bölge olarak, ilçenin belirli köylerinde uygulamaya konulmuş ‘Köykent Projesi’ bölgedeki mevcut potansiyeli açıkça göstermektedir. Ancak çıkış noktası itibariyle iyi bir fikre sahip olan projenin uygulama süreci yeteri kadar başarılı olamamış ve siyasi bir söylem olmanın ötesine geçemeyerek yarım kalmıştır.
MESUDİYE
Mesudiye ilçesi, Karadeniz Bölgesinin Orta Karadeniz Bölümünün iç kesimlerinde yer alır. Ordu il merkezine 120 km uzaklıkta bulunmaktadır. Karadeniz iklim bölgesinde yer almakla birlikte, Mesudiye ve çevresinde kıyı ve iç kesimler arasında geçiş iklimi etkilidir. Bölgedeki jeomorfolojik yapı oldukça eğimlidir. Yörenin iklim ve jeomorfolojik özellikleri dolayısıyla Mesudiye ve çevresi tipik bir orman sahası durumundadır. Ormanlık alanlar ilçede geniş yer tutmaktadır. Bu nedenle ‘ormanlık alanlar’ yörenin sosyoekonomik gelişimi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Bu durum aynı zamanda yöresel mimari kültüre de yansımıştır.
Yörede yaygın olarak müstakil bahçeli konut tipolojisi bulunmaktadır. Zorlu topoğrafyaya bağlı olarak yerleşme dokusu özellikleri, organik, kısmen ya da tamamen dağınık olacak biçimde adlandırılabilir. Eğime bağlı olarak bazı yapılar bir kat kadar kota otururken bazı yapılar az eğimde kotlanma olmadan yerleşmektedir. Alt katlar yaşama alanıyken, üst katlarda odalar yer alır.
Yöredeki geleneksel yapı kültüründe yapılar çoğunlukla bodrum katlarında taş, üst katlarda ise ahşap malzemeden inşa edilmiştir. Bu inşa tekniği yapılara önemli oranda esneklik ve sürdürülebilirlik kazandırmaktadır. Ancak günümüzde, yapı inşasında artan betonarme teknikle beraber, artık yöredeki yapılarda ahşap kullanımı azalmış ve neredeyse ahşap inşa geleneği unutulmaya yüz tutmuştur. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri de geleneksel teknikle inşa edilen yapıların günümüz konfor koşullarını sağlayamıyor olmasıdır. Bu nedenle ahşap malzemeye duyulan sempatiye rağmen, kullanıcıların bu tür yapılarda oturmayı tercih etmedikleri gözlemlenmektedir.
Yoğun göç veren bir yerleşim yeri olan Mesudiye ilçe nüfusu yaklaşık 15 bin civarındadır. Yerel halkın yörede yeterli iş imkânına sahip olmaması gibi sosyoekonomik nedenlerle başka şehirlere göç etmesi bu durumun temel sebebidir. Sadece hasat dönemini kapsayan yaz mevsimini köy ve kasabalarında geçiren göç eden nüfus, sonbahar döneminde tekrar metropollere dönmektedir. Yaz mevsiminde köylerine gelen nüfus için ‘Fındık’ hasadı önemli bir gelir kaynağıdır. Hasat vb. nedenlerle yöredeki insanlar yaz mevsiminde bir araya gelmekte ve köyler, kasabalar canlanmaktadır. Yörede giderek yaygınlaşan şenlik, kurultay ve festivaller bu durumun en önemli göstergesidir.
TASARIM HİKÂYESİ
Mesudiye’de yapılacak tasarım önerisi üç temel sacayağına oturmaktadır. Bunlardan ilki, çevre yörenin topoğrafya ve iklimine bağlı oluşmuş mimari kültürün, günümüzde yapılacak öneri proje için bir altlık oluşturmasıdır. İkincisi, ilçedeki önemli potansiyele sahip ormanlık alanların hikâyenin bir parçası kılınmasıdır. Üçüncüsü ise, bölgedeki mevsimler arası demografik değişkenliğe bağlı oluşmuş yaşama kültürüdür.
Yaz mevsiminde ‘hasat’ kavramı etrafında bir araya gelen insanların yaptığı şey, bir ürün hasadının çok daha ötesinde anlam taşımaktadır. Bu aynı zamanda, kaybolan mimari, kültürel, sosyal değerlerin yeniden kazanımı; bir nevi mimari, kültürel, sosyal değerlerin ‘hasat’ edilmesidir. Bu değerlerin günümüzde de yaşatılarak sürdürülmesini sağlayacak bir ‘mahalle’ yorumunu bulmak, tasarımın en önemli düşünsel ve pratik uğraşı olmuştur.
Bu amaçla yöresel yerleşim dokuları incelenmiştir. Çevrede zorlu topoğrafyaya bağlı olarak yerleşme dokusu özelliklerinin, organik, kısmen ya da tamamen dağınık olacak biçimde şekillendiği tespit edilmiştir. Eğime bağlı olarak bazı yapılar bir kat kadar kota otururken bazı yapılar az eğimde kotlanma olmadan yerleşmektedir. Bu nedenle, tasarım önerisi için coğrafyaya uygun olarak yer yer eğimli ve yer yer az eğimli bir arazi kurgusu tercih edilmiştir.
Önerilen yerleşim dokusu tasarımı, ortadan sofalı plan tipinin mahalle dokusu olarak yorumlanmasıyla oluşmuştur. Sofa, ev ahalisinin bir araya gelmesini sağlayan esnek kullanımlı bir ortak mekân tanımlamaktadır. Tasarım ise, bu esasa dayanarak konut kullanıcılarının çok amaçlı (esnek) kullanıma sahip bir merkez etrafında bir araya gelmesini hedeflemektedir.
Yöresel organik konut dokusu, rasyonel bir biçimde sokak düzleminde kaymalar ile sistematize edilmiştir. Çekilmelerle oluşan sokağın genişlediği noktada ‘serender’ konumlandırılmıştır. Eğimli alanlarda 3 katlı konutlar ve tek katlı konutlar yerleştirilirken, az eğimli alanlarda 2 katlı konutlar yerleştirilmiştir. Üç katlı konutlar bir kat yüksekliğinde toprağa otururken, tek katlı konutlar ayaklar üzerinde eğime oturmaktadır. İki katlı konutlar ise az eğimli alanlarda yerleştirilmiştir.
‘Hasat’ kavramı yöredeki önemli bir yapı tipiyle ilişkilidir: ‘Serender’. Serender esas itibariyle ahşap dikmeler üzerinde yerden yükseltilmiş, tahıl vb. depolamaya hizmet eden bir yapı tipolojisidir. Serender, hem anlamsal açıdan hem de biçimsel açıdan yorumlanarak öneri dokunun merkezinde konumlandırılmıştır.
Tasarım önerisi, ‘HASAT’, ‘SERENDER’, ‘ BİRLİKTELİK-ÇEŞİTLİLİK’, ‘ESNEKLİK’, ‘ORGANİK DOKU’, ‘SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK’ ve ‘AHŞAP’ kavramları üzerine kurgulanmıştır.
Konut tiplerinin tasarımında yörede yaygın olarak bulunan müstakil bahçeli konut tipolojisi etkili olmuştur. Konutlarda bahçe katında, bahçeyle ilişkili bir biçimde mutfak ve salon yer almaktadır. İki ve üç katlı konutlarda yatak odaları bir üst katta yer almaktadır. Üç katlı konutlarda bodrum kat ise çalışma odası, hobi atölyesi ve oturma odası yer alırken, aynı zamanda bu mekânların geleneksel kullanımda olduğu gibi esnek ve dönüşümlü bir biçimde kullanılması kurgulanmıştır.
Konutlara araç yoluna açılan bahçe yönünden girilmektedir. Aks, bahçe-konut-yaya sokağı-serender olarak devam etmektedir. Her konut yaya sokağına açılan ayrıca bir bahçe kapısına sahiptir.
Envanterdeki yöresel yapılar incelenerek cepheleri analiz edilmiştir. Cephelerindeki sistematik pencere kurgusu, asimetrik bir denge içerisinde tasarımda yeniden yorumlanmıştır. Geleneksel yapı cephelerinde yer yer ahşap malzeme görülürken, cepheler çoğunlukla beyaz renkte boyanmıştır. Cephe tasarımında, geleneksel malzeme, renk ve oranlar önemli ölçüde sürdürülmüştür.
Yörede geniş yer kaplayan ormanlık alanların sahip olduğu potansiyel günümüzde yeterince değerlendirilmemektedir. Geçmişte bu durum mimarlık kültürüne katkı sağlarken, şimdilerde ahşap yapım tekniğinin yerini betonarme almıştır. Aynı zamanda ahşap yapıların konforsuz yapılar olduğu düşünülmektedir. Ahşabın yöre mimarisine, ekonomisine, ekolojisine, anlam dünyasına yeniden kazandırılması amacıyla malzeme olarak ahşap tercih edilmiştir.
Konutların strüktürel olarak inşasında ‘CLT’ tercih edilmiştir. CLT (çapraz lamine ahşap), ahşabın çağdaş tekniklerle endüstriyel olarak işlenmesi sonucu üretilen bir malzemedir. Geleneksel yöntemdeki ahşap kullanımının aksine, CLT’nin yük ve yangın dayanımı oldukça yüksektir. Aynı zamanda belirli ülkelerde artık betonarme tekniğe rakip olarak görülmekte, geleceğin yapı malzemesi olduğu düşünülmektedir. Böyle bir malzemenin kullanımı ve bölgedeki ormanlık alanların yöre ekonomisine sürdürülebilir bir yöntemle dâhil edilmesi, tasarımdaki malzeme tercihinde en temel nedendir.
CLT, yapısı itibariyle ekolojik bir malzemedir. Modüler tasarıma uygunluğu ve takılıp sökülmeye müsait yapısıyla hem inşa aşamasında hem de kullanım sürecinde ve sonrasında önemli bir ekonomik kazanç sağlamaktadır. Konut tiplerinin tasarımında yer alan panel duvar, kolon (dikmeler) ve döşemelerde CLT tercih edilmiştir. CLT ahşap inşa tekniği ile, hem ekonomik hem de ekolojik sürdürülebilirlik açısından Mesudiye’nin kalkınmasına önemli bir katkı sunulması hedeflenmektedir.
JÜRİ RAPORU
Tarımsal üretim biçimini komşuluk ünitesinin doğurucu öğesi olarak tanımlayan ve bu üretim biçimi çevresinde ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamı organize eden tasarım önerisi, yaşam biçimlerinin kompozisyonu ile oluşturduğu ortak alanlar projeyi önerdiği bölge ile kurduğu ilişki ve genel tasarım kalitesi nedeniyle Mesudiye ilçesinin birincisi seçilmiştir.