Cihan Sevindik, Doğan Türkkan ve Zeynep Canan Aksu tarafından hazırlanan proje mansiyon ödülüne layık görüldü.
Fiziki engel, sosyal yaşantıya entegrasyonun önünde neden adeta bir set gibi durmaktadır? Biyofiziksel engel niçin insan kaynaklı bir başka dolaylı engel ile bir tutulmamaktadır? Yürüyememek, konuşamamak, görememek mi engeldir yoksa bu tür sınırlara karşı ilgili koşulların geliştirilememesi mi?
Her kitleden kullanıcının, kendi olanakları çerçevesinde düşlediği bir mekân kurgusu, elbette çok sayıda kullanıcı için ortalama ergonomi şartlarını akla getirir. Belki de asıl sorun buradadır; ilgili norm ve nizam ölçütlerini engellileri düşünmeden ortalama değerlere sabitlememiz… Dolayısıyla engellilerin toplum ile kaynaştırılması gibi aslında gündeme dahi getirilmemesi gereken olgular, tartışmaların ana başlığı olmaktadır. Kısa vadede çözümü pek mümkün olmayan, daha doğrusu makro ölçekte şartların iyileştirilmesi maddi ve manevi büyük bir sorumluluk gerektiren problem çözümü için “Aktif Yaşam Merkezi” tipolojisinin ortaya atılması da bu bağlamda olumlu bir gelişmedir.
Bu yönergede; eğitim, ulaşım gibi temel hak ve hürriyet konularında fırsat eşitliğinin engelliler için de sağlanabileceği; devlete, topluma ve ailesine bağımlı olmaktan çıkarılarak iş ve meslek sahibi olmalarına imkân ve destek veren “Aktif Yaşam Merkezi”, ülke genelinde yaygınlaştırılması gereken koşul ve şartlar için de adeta pilot bölge görevini üstlenecektir. Engellilerin, üreten ve bağımsız bireyler olarak kendileri ve toplum ile barışık şekilde yaşamaları için gerekli sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif aktivitelere katılabilmelerinin örgütlenmesi ve ailelerinin yaşadıkları zorlukların azaltılması için ortaya atılan bu pilot uygulama, kısmen de olsa engellilerin lokal bir alan dahilinde, diğer tüm kullanıcıların yaşadığı sosyal zenginliğin farkında olmalarını sağlayacaktır.
Günümüzde engelli insan, doğal hayat akışı içerisinde, biyofiziksel sınırlar çerçevesinde gündelik meşguliyetler, stres arttırıcı etmenler ve efektif olmayan sosyal hobilerle ilgilenmek zorunda kalmaktadır. Bu da yine engelli insan için, psikolojik anlamda da sağlık konusunda ciddi problemlerin kaynağı olarak görülmekte, bu noktaya dikkat çekilmektedir. Bir de bunun üzerine dışlanmışlık hissi uyandıran kısmi toplumsal tepkiler de engelliler üzerinde büyük bir baskı yaratmaktadır. Elbette rutin tempoyu tamamıyla terk etmek, yalnız engelli bireylerin oluşturduğu bir yerleşkede barınmak, pratikte çok mümkün gözükmemektedir. Oysa şu da bir gerçektir ki engelli insan, her ne kadar hareketli kent yaşamında bir rol üstlense de yine de sosyalleşme yetisini kullanamamaktadır. Bu bağlamda, ergonomik, sağlıklı, sosyal yaşam potansiyellerinin farkına varılması adına, formasyonu güçlü ve bunu bir yaşantı haline getirebilecek sosyal alan olgusu önem arz etmektedir. Aynı gayret ile tasarlanan Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi, engelli kullanıcısına mekân kalitesinin yanında sağlıklı ve sosyal yaşam sistemi önerir.
Engelli birey, elbette hür iradesi ve vicdanı olan bir canlıdır. Yani sosyaldir. Konuları & davranışları güdü şeklinde değil, düşünerek çözmeye çalışır. Bunu yaparken de diğer insanlarla etkileşime geçmek zorundadır. Sosyalleşme de hem fiziki hem de ruhen insan sağlığında direkt etkisi olan bir kavramdır.
Günümüz engelli insanı, ara yüz kullanımının yaygın olduğu ve birbirleri & diğer bireylerle efektif etkileşime geçemediği sanal platformlar üzerinden sosyalleşerek haber alma özgürlüğünün doruk noktasında yaşamakta, fakat fiziki temas gerektiren sosyo – kültürel etkinliklerin dışında yer almaktadır. Bu bağlamda kişinin iç dünyasında halk içinde kendini birey hissetmekten çok, birey sınırları dâhilinde var olma mücadelesini sürdürmektedir. Oysa optimum fayda sağlayacak düzeyde farklı platformlardan faydalanma amacı ile kişi kendisini geliştirir, ruhen zenginleşir ve bilince daha sağlam karar verme, düşünme mekanizmasına dönüşür.
Elbette bu süreç dâhilinde, engelli insanın farklı düşünce, farklı gayret ve farklı disiplinlerden kimseler ile irtibatı olmalıdır / olacaktır. Karşılıklı fikir alışverişinin olduğu, sosyallik olgusunun tam anlamıyla gerçekleştiği, farklı fikirlere açık & duyarlı ve sonucunda ders çıkarıp kendini geliştirmeyi sağlayan ortamlar bireyin hayatında dönüm noktası niteliğinde kavşaklardan oluşacaktır. İşte bu kavşaklardan biri, belki de en önemlisi sağlık & rehabilitasyon, eğitim kurumlarıdır.
Bu bağlamda tasarlanan Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi, sosyal ve sağlıklı birey olma yolunda ilerleyen engelli insanlara verilecek hizmetin verimli bir şekilde işlenebilmesi ve lineer bir döngüde ilerletilmesi, şüphesiz fonksiyonel, sosyal gereksinimleri göz ardı etmeyen ve sürdürülebilir alt mekânları ile gerçekleşmelidir. Kendi içinde yaşayan ve var olan; bunu yaparken (servis alışverişi hariç) dışarıdan kopuk sosyal yaşantı sahnesiyle bütünleşik konvansiyonel kamu binaları yerine özel – tüzel dengesini kurabilen organik bina çözümleri günümüz mimari eğilimleri içerisinde sıkça denenen bir olgudur.
Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi tasarımında da yukarıda sıralanan bu dinamikler, projelendirilen mimari tutum için röper noktası teşkil etmektedir. Mimari tasarım ve program gibi farklı nitelikte iki öznenin aynı dilde bütünleşik çözümü için sarf edilen çaba, “sosyal” organik bina anlayışı etrafında, engelli birey ergonomisi ve şartları da göz önünde tutularak şekillenmiştir.
Bu bağlamda, Aktif Yaşam Merkezi dâhilinde, sağlıklı bir gündelik sosyal yaşam olgusunun her anına tanıklık edilebilen entegre bir yapı tasarımı, proje için kaynak referanstır. Engelli birey burada, hem kendi sağlık durumunu güçlendirmek, hem de bu yönde yaşam kalitesini arttırmaya yönelik sosyal & eğitim odaklı aktivitelere odaklanmak üzere gerekli yeter koşulları görebilecektir.
Bu bağlamda, Aktif Yaşam Merkezi dâhilinde farklı birimlerin aynı geçiş güzergâhına açılması için oluşturulan bir ana omurgadan röper alınırken, işlevsel gereklilikleri nedeniyle ayrışması dik yönde lineer iç bahçeler sayesinde sağlanmaktadır. Gerek arazi geometrisi, gerekse ulaşım ana arterine tek yönden bağlantının sağlanması nedeniyle farklı birimlerin bir arada tutulduğu münferit bir yapı tesisi, programın da çözümü açısından minimum alanda maksimum verimi sağlamaya yönelik tercih sebebi olmuştur. Lineer kaburga da doğru yönlenmeye izin vererek yapı fiziği anlamında performatif yapı fiziği tasarım ilkesinin göz önünde tutulmasına müsaade etmiştir.
Mimari mekân kalitesini üçüncü boyutta arttırmaya yönelik kullanılan iç bahçe donatıları, aynı zamanda farklı işlevsel örgütlenmelere de müsaade ederek doğal seperasyon görevini üstlenmektedir. Mekân zenginliği açısından, iç bahçe kullanımları dışında farklı döşeme yırtıkları da kullanıcısına farklı perspektif olanakları sunmaktadır. Diğer yandan da kullanıcının ana güzergâhı takip edebilmesi için oluşturulan suyolu da farklı yansıma oyunları sunması ve dindirici etkisiyle engelli kullanıcılar için tecrübe geri verimi yüksek bir donatıya dönüşür.
Çok sayıda engelli bireyin günlük yoğun kullanımına maruz kalacak olan Aktif Yaşam Merkezi, barındırdığı yoğun programa karşılık maruz bırakılacağı hedef kitlesine daha insancıl bir tutumla karşılık verebilmesi için yapı dâhilinde münferit bir saçak altında bloklarda parçalanmaya ve sıcak malzemeler kullanımına gidilmiştir. Kullanıcılara çok da yön duygusunu kaybettirmeden zengin Vista seçenekleri vadeden, bunu yaparken mekanlar arası hiyerarşiyi kurgulayabilen, gelişime açık çizgisel bir aks sistemiyle sonlandırılmayan entegre yapı kurgusu; davranışsal anlamda da adeta organik gelişim gösteren yerleşim yerleri gibi, fakat daha analize edilmiş bir arka plan da barındıran biçimleniştedir.
İklimsel verilerin de önemli parametre olarak alınması gereken Adıyaman ölçeğinde, saçak biçimlenişi de bu yönde geliştirilmiştir. Kar yükü vb. dış ortam etkilerinin içe aktarılmaması için uygun saçak biçimlenişi seçilmiştir. Altında yer alan mekân işlevine göre farklı açıklıklar ve çatı eğimleriyle hem mekan zenginliği üst düzeyde tutulmuş, hem de gerekli yapı fiziği koşullarının gerçekleşmesi sağlanmıştır. Aktif Yaşam Merkezi’ nin şehir hayatına entegrasyonuna izin verecek sosyal alanları (konferans salonu, sergi holleri) da dış taşıt bağlantı yolu ile yakın tutulmuş, günün herhangi bir saati için anlık asal kullanıcıların ayrışması sağlanmıştır.
İbadet mekânı ise münferit yapı dili dâhilinde, yerleşkenin en ucuna taşınmış; işlevi gereği biraz daha dingin durması maksadıyla ana omurga yörüngesi boyunca devam eden suyolu ile çevrelenerek ayrıştırılmıştır. Sosyal barınma mekanları ve sağlık birimleri ile sağır cepheli konferans salonu ise, günlük kullanıcı kapasitesinin atölyelere göre daha az olması sebebiyle entegre yaşam merkezi dahilinde kuzey yarıya yerleştirilmiştir. Atölye, sınıf gibi aktivite mekânları ise daha yoğun güneş ışığı ve ısısı alabilmesi maksadıyla güney yarıya yerleştirilmiştir.
Engelli bireylerin, herhangi bir biyofiziksel engeline yönelik oluşturulan bir takım sistemler ile yapı desteklenmiştir. Buna göre ana omurga üzerinde konumlandırılan rampa, ergonomik gereklilikler dışında gayet geniş ve az eğim ile tasarlanmıştır. Bunun yanında yaklaşık 20 m’ de bir konumlandırılan geniş ebatlı çekirdek kümeleri de engelli bireylerin düşeyde sirkülasyonuna da yüksek verim ile cevap vermektedir. Koridor genişlikleri ise ortalama 4 m ölçüsünde tutularak tüm engelli bireylerin rahatça yatay dolaşımına izin vermektedir. Yapı dâhilinde çok da kotlandırılmaya gidilmemiş, bunun yerine mekan zenginliği döşeme açıklıklarıyla sağlanmıştır. Bodrum kat kullanımı sadece sığınak ve teknik hacim için ayrılmıştır. Herhangi bir üçüncü kat kullanımına da gidilmeden iki kat içinde program çözülmüştür.
Yapı gabarisi, saçak kotu anlamında 8 m değerine ulaşırken, saçak biçimlenişi sebebiyle 12 m değerine kadar çıkabilmektedir. Ekolojik anlamda, alt hava sirkülasyonuna müsaade eden boşluklu yapıda zemin katı döşemesi ve çatı mahyalarında yer alan açıklık ile sıcak havalarda doğal havalandırma sağlanabilmektedir. Bunun yanında yeşil öğenin yapılaşmaya nazaran daha yoğun kullanılabilmesi maksadıyla alt bloklar ile güzergâhlar arasında seperasyon görevi üstlenecek şekilde kullanılmıştır. Pasif ekolojik sistemlerin kullanıldığı, fakat çok detaya inilmediği tasarımda ekolojik sürdürülebilirlik de önemli bir kriter olarak var olmayı sürdürmüştür.
İşte bu kıstaslar ışığında tasarlanan Adıyaman Aktif Yaşam Merkezi, ergonomik ve sosyal mekan olgusunu birincil sıraya koyarak her program maddesinin yüksek işlevsel verim ile karşılanabilmesi ve ergonomik sosyal sirkülasyon kaburgasıyla organik yaşantıya yön vermeyi hedefler.