KORİDOR
Beklersin…
“O gelecek.. Coşkunun sarsıntısıyla öleceğini sanıp, beklersin. Güneş küsüp giderken mi? Yoksa hırsı geçip de sabah yine geldiğinde mi? Fark eder mi ya.. Fark etmez tabi… Beklersin.. Umut tükenmez ki..! Umudunu taze tutup beklersin.. Bilirsin aslında, arada bir burulur için gelmeyecek.. Gelmek bir yana; aramayacak bile.. Bilirsin ama beklersin.. Güneşinin küsüp dönmeyeceği sabaha dek beklersin…”
FATMA AYDIN /Beklersin.. Şiiri.
Beşikten mezara sürüklendiğimiz hayatımızda en çok yaptığımız eylem-eylemsizlik olsa gerek “BEKLEMEK”…
En vazgeçilmez olanı da doğduğumuz andan itibaren varlığımızın tehdit altında olduğu zamanlarda uzanacak bir yardım eli beklemek olsa gerek… Anne acıyla inleyen çocuğuna, “bir dakikacık ” der, “hemen şimdi geliyor sıcak su şişesi ya da bir fincan çay, seni böyle acılar içinde bırakmayacağım”… Doktor, “size bir ilaç yazacağım faydasını göreceksiniz ” der ve sizi yatıştırır. Muharebe meydanında bile acılar içinde uzanacak yardım eli bekleyen yaralının yanına ulaşmanın bir yolunu her zaman bulur…
Herhangi bir inanç sistemine dayanmadan sadece bireysel seçimle yapılan bu yardımlar umudu sürekli ayakta tutar. Ertelemek veya yapmamak da bir seçimdir ancak bu edimsizliğin insanlığa hiçbir faydası olmayacaktır…
Neoliberal sistemin hakim olduğu dünyada bir gün uyuduk ve adına COVİD-19 denilen yeni bir salgınla bambaşka bir dünyaya uyandık…Öyle bir dünya ki güç, para ve güzelliğin nefes almaya yetmediği, sarılmanın ve öpmenin ölümcü bir silaha dönüştüğü, görüşmeme ve uzak kalmanın sevgi göstergesi kabul edildiği, kalabalıkların kaybolduğu bambaşka bir dünya…
Herşeyin farklı bir perspektife oturduğu, kendimizi çoğunluğun iyiliği için içeri kapattığımız ve yardım eli beklediğimiz bu zamanlarda gerçek kahramanların kim olduğunu görmeye başlıyoruz.
GODOT’U bekler gibi beklemek yerine, yapılması gerekeni yapmak, bize umut vermek, salgınla savaşmada bir şans vermek için kendilerini riske atan ve bu uğurda hayatını kaybeden gerçek kahramanlar…
Anıtı duvarlar ile hastane koridoru gibi kurgulayarak, bu koridorlarda varlığımızı devam ettirmek için yaptığımız bekleme eylemini, bu kez ANMA VE ŞÜKRAN DUYGUSU ile ziyaret eylemine dönüştürmek tasarımın ana fikridir.
Ziyaretçi parka her geldiğinde bekleme eylemini gerçekleştirmeye devam eder ve heykelin bir parçası olur. Ancak beklediği bu kez gelmeyecektir. Gelmeyecek birisini beklemek “GODOT’U BEKLERKEN” de olduğu gibi UMUT kavramını diri tutar. Eylemsiz kalıp beklemek yerine insanlığa faydalı olabilmek için eyleme geçerek hayatını feda eden sağlık çalışanını temsil eden yerde duran parçalar ile ziyaretçinin bir aradalığı buluşmayı simgeler.
Duvardan eksilen, üzerinde hayatını kaybeden sağlık çalışanın isminin yazdığı bu parçalar; Hayatın anlamsızlığı üzerine Varoluş Felsefesinde ortaya atılan birçok negatif düşüncenin aksine hayatın anlamı olabileceğini anlatır ve ziyaretçiyi düşünmeye sevk eder.
Toplum olarak her birimizin hastane koridorunda geçen ve derin izler bırakan anıları olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle virtüel hale gelen bu anıları ziyaret amaçlı aktüel hale getirerek belleğin kişisel yönetiminden ve anmanın belirlenmiş kollektif idealinden kurtulmak istiyoruz. Çünkü hodolojik olmak üzere anıtsal olmayı bıraktığında heykel de öyledir; manzara olduğunu ve bir yeri, bir yurdu düzenlediğini söylemek yeterli değildir. Düzenlediği şey yollardır, kendisi bir yolculuktur. Bir heykel ona bir dışarıyı veren yolları izler, organik bedeni bölüp geçen, kapalı eğrilerle iş görür, malzemeninkinden başka belleği yoktur.
Covid-19 salgınının insanların hayatını kaybetmesine neden olan en belirgin özelliğinin nefes alma problemi olması ve heykelin malzemesinden başka belleği olmaması duvar imalatı malzeme seçimimizde belirleyici olmuştur. Duvar imalatında nefes alma özelliğinden dolayı pişmiş kil ve hidrolik kireç kullanılmıştır. Bununla birlikte kirecin havadaki karbondioksiti emme özelliği karbon salınımının çevreye verdiği zararı azaltmaya yardımcı olacaktır. Ancak en önemli özelliği “SONSUZ ÖMÜRLÜ” olmasıdır. Bu özellik hayatlarını feda etmiş olsalar bile sağlık çalışanlarının sonsuza dek yaşayacağını simgeler…
‘Anıt kurgusunda doğal ve sürdürülebilir malzemenin oluşturacağı etkiyi yine aynı dokuda peyzajla desteklemek, anlamı-anatıyı pekiştirmesi için yürüme yollarını ve toplanma alanında zemin kaplaması olarak kiremit irmiği kullanılması önerilmiştir. Bununla birlikte bağlamını tüm sadeliği ile canlı tutabilmesi için doğal peyzaj düşünülmüştür. Kaya parçaları, otluk, çalılık ve yere uygun ağaçlar…
Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Sanat Yapıtı Yarışması Sonuçlandı