Markthal Rotterdam

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam, MVRDV architecten
Resmi orijinal boyutunda göster

Markthal Rotterdam

MVRDV'nin Rotterdam'daki üstü örtülü market projesi Markthal, birbirinden farklı iki mimari tipolojiyi kemer formunda bir binayla bir araya getiriyor.

MVRDV projeyi anlatıyor:

Rotterdam’ın yeni ikonu Markthal Rotterdam, Hollanda’nın ilk üstü kapalı marketi. Markthal projesi, zeminde market tezgâhları ve üstlerinde onları hava koşullarından koruyan bir konut kemerinden oluşuyor. Formu ve renkli iç yüzeyi binayı seyirlik bir nesne haline getiriyor. Bina formunun yanı sıra iki farklı tipolojiyi, konut ve pazarı bir araya getirerek ilklerden biri haline geliyor.

2004 ‘te MVRDV ve Provast proje geliştirme takımı tarafından Rotterdam şehrinde kazanılan yarışma, var olan açık hava marketine üstü örtülü bir ek bina tasarlanmasını kapsıyordu. Yarışmanın açılmasının bir nedeni yeni Avrupa birliği düzenlemelerinin açıkta, taze ve donmuş yiyecek satımına izin vermeyecek olması diğer bir nedeni ise belediyenin şehir merkezindeki hizmetler için olan insan ihtiyacını karşılayabilmek adına şehir merkezinde yaşayan insan kapasitesini arttırmak istemesi. Konut, park yeri ve marketin olduğu program listesi için mimarların çözümü basit olmuş: iki tane konut levhası arasında ekonomik olarak inşa edilebilir bir market binası.

Provast ve MVRDV’nin Güney Avrupa’da gördükleri kendi içine kapalı, dışarısıyla çok az bağlantısı olan karanlık marketlerin aksine; projenin, bulunduğu Laurenskwartier Bölgesi’nin gelişimi için itici güç görevi görmesi ve şehir merkezinin doğu yakasını güçlendirmesi bekleniyordu. Kamusal yönü kuvvetli, erişilebilir ve açık bir binaya ihtiyaç vardı. Proje ekibi iki konut levhasını ve market alanını ters yüz ederek, iki tarafında geniş açıklıkları olan büyük bir hol tasarlamaya karar verdi. İnşaya uygun olması için binada standart asansör sistemine uygun bir kavis tercih edildi. Alt katlara ticaret için bir miktar daha alan katılmasıyla binanın 120 metre uzunluğunda ve 40 metre genişliğindeki kemer formu ortaya çıktı.

Binanın kalabalığı kendine çekecek kadar açık, aynı zamanda hava koşullarından koruma sağlayacak kadar da kapalı olması gerekiyordu. Kapalı alanı mümkün olduğunca geçirgen tutabilmek için kablo ağından oluşan ve az yapı malzemesi kullanılan bir cephe tercih edildi. Tenis raketi mantığıyla ilişkilendirilebilecek cephe sisteminde arasına cam monte edilmiş çelik kablo ağları kullanıldı. Markthal’ın dış yüzeyinde ve kaldırımda ise doğal taş kullanıldı, böylece dışa değil kemerin iç yüzeyine dikkati çekmek amaçlandı.

Markthal arka yüzeyi olmayan bir bina, bütün yüzeyleri kullanıcılar tarafından ulaşılabilir olduğundan bu dükkânlara servis verecek bütün hacimler yerin altına alındı. Birinci bodrum katı, araçlarla gelen malzemelerin yukarıdaki market alanına taşınabilmesi için dağıtım platform olarak kullanıldı. Bu dağıtım platformundaki asansörlerle malzemelerin market alanına çıkarılması planlandı. Bu şekilde müşterilerin sabahın erken saatlerindeki dağıtımdan etkilenmemesine çalışıldı. Konut kullanıcılarının ise altı ayrı girişten evlerine ulaşımları sağlandı.

Kemerin iç yüzeyi devasa sanat eseri Cornucopia ile kaplandı. Eser, Rotterdamlı sanatçılar Arno Coenen ve Iris Roskam’ın imzası taşıyor. Pixar Animasyon Stüdyoları’nın beş katmalı dijital baskı yöntemiyle elde edilen Cornucopia taze meyve, sebze ve bilumum ürünlerin üç boyut yanılsaması yaratan fotoğraflarından oluşuyor.

Etiketler

2 yorum

  • celik-erengezgin says:

    Sanırım artık alıştınız.. Benimki sadece kıskançlık !..

    Bu sapına kadar İKONİK binayı görünce aklıma, bir padişahımızın hikayesi geldi.. Adamın biri, yüz adımdan ipliği fırlatır, iğnenin deliğinden geçirirmiş.. Nasıl beceriyorsa ?.. Padişahın huzurunda bu marifeti sergileyince, yüce hünkarımız çok beğenmiş ve “yüz altın verile !” buyurmuş.. Garibim altınları sayarken çok sevinmiş elbet.. Ama ardından ikinci emir gelmiş : “100 tane de sopa vurula !”. “Bu kadar gereksiz bir gayrete harcadığı zaman için !..

    Dedim ya, sapına kadar İKONİK.. Evler ne hallere girmiş, görsel efekt uğruna tekniğin dibine nasıl da vurulmuş, mühendislere terler döktürülmüş ve “bir görelim abi !..” uğruna, garip bir pazar yerinin başına neler gelmiş neler !.. Hani bir akrobat gurubu koysan meydana, reklam daha ucuza gelirdi gibi geliyor.. Helal olsun.. Vallahi bu batı, can sıkıntısından ne yapacağını şaşırıyor bazen.. Dükkanlara da alttan giriliyormuş.. Aman Allah’ım ne büyük buluş.. Camlar da çelik halatlara asılmış meğerse.. Kim bilir daha ne İKONİK mucizeler var gözden kaçan !..

    Adamlarda para bol, zaten maksat İKON yaratmak.. Başlarım enerjiye, ekolojiye, yapım kolaylığına, malzeme israfına, gözlerimizin bozulma tehlikesine.. Mimarın takıntısı uğruna, eşyaların bir türlü yerleşemediği eğik duvarlara, bilmece çözer gibi takla attırılan iç ulaşıma !.. Sanki bir mağara bulduk zorla yerleşiyoruz !..

    Bence hiç üstümüze alınmayalım.. Yani Allah ülkemizi korusun !.. Şimdi padişah filan da yok.. Maazallah, hakkını veremeyiz..

  • celik-erengezgin says:

    “Boru mu bu ?” diye bir tabir vardır.. Yani “çok kolay mı sandın ?” anlamında kullanılır malum.. Bu tasarım için ilk akla gelen tanım ise, resmen “yaldızlanmış bir boru” olduğudur maalesef.. Hani, “borunun içine” yerleşme gayretlerine gülümseyerek bakar, çok doğru bulmasak da sempati ile karşılardık vaktiyle.. Ama adeta; “borunun kabuğuna yerleşme savaşı” ile sanırım ilk kez karşılaşıyoruz.. Bence bu mimarlar, tebrike şayandır o yüzden. En azından neyin olmaması gerektiğini, “konut adına” yarattıkları tüm yaşamsal sorunlar eşliğinde gözümüze soktukları için !..

    Yine “bir şekil uğruna Ya Rab !” diye başlayan deyim aklıma geliyor o yüzden.. Tüm mimarları, boş vakitlerinde düşünmeye davet ediyorum..

Bir yanıt yazın