Moda İskelesi

1916-1917 yıllarında Vedat Tek tarafından tasarlanan ve sonrasında yolcu azlığı sebebiyle hizmetten alınan Moda İskelesi'nin yeniden işlevlendirme projesi Novos Mimarlık tarafından yapıldı.

Tasarımcılar Projeyi Anlatıyor:

Tarih boyunca coğrafi konumu nedeniyle ulaşım yollarının kesişim noktasında yer alan İstanbul, dünyanın her yanından insana hem ticari hem de turistik rotalar üzerinde bir aktarma durağı olur. Asya, Avrupa ve Afrika arasında, dönemin yoğun hareket ağlarının üzerindeki İstanbul’da deniz ulaşımı uluslararası bir değer olduğu kadar, şehir içindeki hareket biçimlerini ve karakterini büyük ölçüde etkilemesi ile yerel bir öneme de sahiptir. İstanbul kıyılarının morfolojik yapısı ve kentlinin denizle iç içe ilişkisi vapur seferlerinin gündelik hayattaki ve şehir içi ulaşımdaki yerini artırır. 1840’lı yıllarda başlayan kent içi deniz ulaşımı yoğunluklu olarak Haliç etrafında şekillenir. İleriki yıllarda Anadolu yakasına doğru büyüyecek olan vapur hatları kentin tarihi ve toplumsal gelişiminin, mekan ve hareket kurgusunun önemli bir unsuru olur.

Öte yandan Boğaziçi üzerinde 19. yüzyıl ortalarına kadar gemilerin yanaşacağı, yolcu ve yük transferi yapacağı iskelelere rastlanmaz. Şirketi-i Hayriye’nin yeni kurulduğu bu yıllarda kıyıya yanaşamayan gemilerin yolcuları ancak kayıklar aracılığı ile karaya ulaştırılır. Yüzyıl başında deniz üzerindeki bu zahmetli ve karmaşık durumun düzeltilmesi için harekete geçilir. Tamamen açık planlanmış ilk iskele ve bekleme alanları Rumeli ve Anadolu kıyılarında yapılmaya başlanır. Seneler içinde iskele sayısı artar, üzerlerindeki bekleme salonları kapalı ve konforlu olacak şekilde planlanır. 1914 yılına gelindiğinde artık kentteki hemen her iskelenin bir de kapalı bekleme salonu bulunur. Bu süreçte mimar Vedat Tek üç farklı iskele projesine imza atar; Haydarpaşa İskelesi, Kadıköy İskelesi ve Moda İskelesi.

1916-1917 yıllarında Vedat Tek tarafından tasarlanan Moda İskelesi, 1986 yılında yolcu sayısının azlığı sebep gösterilerek hizmetten alınır. Aradan geçen 70 yılda ise pek çok farklı işleve ev sahipliği yapar. Esasen iskele olarak planlanan ve inşa edilen yapı, sırasıyla İngiliz Yat Kulübü, sahil gazinosu ve restoran olarak kullanılır. Farklı dönemlerde hem bir altyapı elemanı hem de rekreatif bir mekan olarak kullanılan iskele, özellikle Kadıköy sahil üzerindeki yeri ile, toplum ve kent belleğine simge bir yapı olarak kazınır. Ancak 2015 yılına gelindiğinde iskele tamamen kapatılır. Yakın dönemde yapının tekrar hayata döndürülmesi için çalışmalara başlanır. Hazırlanan restorasyon projesi ve yoğun bir şantiye sürecinden sonra yeniden işlevlendirilmiş Moda İskelesi’nin kapıları İstanbullulara açılır. Bugün yapının hem iskele hem de kitap-kafe ve kütüphane olarak kullanılması önerilir. Geçmişteki işlevsel zenginliğine atıfta bulunan karma programlar ile hem günümüz ihtiyaçlarına cevap verilmesi hem de Kadıköy’ün deniz ulaşımındaki rolünün ve denizle kurduğu ilişkinin güçlendirilmesi hedeflenir.

Moda Caddesi’nin devamı olan ve iskeleye bağlanan yol kamusal bir alan olarak ele alınır. İskelenin bir parçası olarak kabul edilen bu ara mekanda kentsel armatürlerin yerleştirildiği oturma alanları planlanır. Kadıköy sahil şeridi ile iskele arasındaki bu ince uzun iz böylelikle yalnıza vapura yetişmek için hızlıca geçilen bir ulaşım aksı olmaktan çıkıp, rekreatif bir alana ve kentin organik bir uzantısına dönüşür.

Zemin kat kitap-kafe ve çalışma alanı olarak tasarlanır. Kitap-kafenin belirli gün ve saatlerde performans alanı olarak kullanılmasını mümkün kılacak bir altyapı planlanır. Muhdes duvarlar kaldırılarak açık bir plan şeması oluşturulur. Simetrik plana sahip yapının iki kısa kenarına ıslak hacimler ve servis tezgahı yerleştirilir. Kafe ve çalışma alanı bu işlevlerin arasında kalan serbest orta mekanda yer alır. Çok işlevli esnek bir kurguya sahip zemin katta döşeme yeniden ele alınır, bu alana özel mobil kitaplık ve masalar tasarlanır. Hareketli mobilyalar sayesinde yerleşim senaryosu günün o anındaki ihtiyaca göre kolayca dönüştürülebilir. Böylelikle iskelenin bu kısmında hem yolcular için bir bekleme alanı, hem de sanatçı ve seyirciler için potansiyel bir sahne ve seyir alanı oluşturulur.

İskelenin birinci katı, zemin kata göre daha durağan bir karakterdedir. Bu kısımda kütüphane ve çalışma mekanları bulunur. Programın doğası gereği kullanıcıların akustik ve ergonomik konforu ön planda tutulur. Kamusal bir yapı olan iskelede, toplumsal fayda ve eşit kullanım hakkı göz önünde bulundurularak maksimum kapasite hedeflenir. Mevcut asma tavan kaldırılarak hacim genişletilir, teknik ekipmanlara yer açılır.
Toplum ve kent belleğinde izler bırakmış, mimarlık tarihinde kendine önemli bir yer açmış Moda İskelesi’nin cephe kurgusu, malzemeleri ve dokuları restorasyona uygun olarak korunur. Cepheye yalnız temizlik ve onarım işlemleri uygulanır. İç mekanda Vedat Tek’in yarattığı mimari atmosferle ve mevcut tektonik kimlikle ilişki kurabilecek, ahşap, pirinç ve çini gibi sade ancak güçlü malzemeler kullanılır.

Zemin Kat // Kütüphane & Kafe

Farklı programlara ev sahipliği yapan, son olarak restoran işlevi gören iskele yapısına aynı yıllarda eklenmiş ve zemin katı üç mahale ayıran muhdes duvarların, mobilyaların ve teknik ekipmanların kaldırılması ile yenileme çalışmalarına başlanır. Bugün planlandığı şekli ile alternatif senaryolara ve yerleşimlere imkan tanıyacak, esnek ve dönüştürülebilir açık planlı bir hacim oluşturulur. Servis birimleri ve ıslak hacimler mekanın yekpareliğini zedelemeyecek şekilde yapının kısa kenarında toplanır. Zarar gören ahşap asma tavan yapının aslına uygun şekilde yenilenir. Tavandaki ahşap panoların renk ve dokuları ile özgün ahşap doğramalar arasında bir bütünlük sağlanır.

Servis tezgahının arkasında bulunan aynı zamanda yapının kısa kenarı olan pencereli duvar, koyu yeşil seramik karolar ile kaplanarak tek hacimli mekanda derinlik hissi artırılır. Duvar ve doğrama bitişlerinde hem özgün malzeme ve elemanların zarar görmemesi hem de dokular arasında güçlü bir geçiş yapılabilmesi için pirinç detay tasarlanır. Servis tezgahının süpürgeliğinde, tezgah üzerinde yer alan raf sistemlerinde ve aydınlatma taşıyıcılarında da kullanılan pirinç, bağlayıcı bir ara malzeme olarak çalışır. Mobilyalar ve yapısal detaylar arasında tektonik ve görsel bütünlük sağlanır. Ahşap bir gövde üzerine oturan beyaz üzerine yeşil ve kahverengi alacalı terrazzo servis tezgahı sırtını verdiği seramik duvarla ve dört taraftan çevrelendiği ahşap doğramalarla uyum içinde çalışır.

Servis biriminin karşısında, yapının diğer kısa kenarında yer alan iki adet ıslak hacmin girişleri cephe tarafındaki ufak koridorlara bakar. Kapıları, servis tezgahının sırtında olduğu gibi yeşil seramik karo yüzeylere açılır. Bu anlamda zemin kattaki koyu yeşil yüzeyler birer karşılama panosu olarak çalışırlar. İşlev ve malzeme arasında kurulan süreklilik böylelikle bir yönlendirme stratejisine evrilir.

Birinci Kat // Kütüphane

Birinci katta kütüphanenin ana mekanı bulunur. Dört tarafı deniz ile çevrelenmiş mekanın şeffaflığını ahşap çerçeveli cam kapı sistemler ile sağlanır. Bu doğramalara dik yönde yerleştirilen kitaplıklar hem depolama üniteleri hem de ayırıcı elemanlar olarak çalışarak mekanı daha ufak ve tanımlı parçalara bölerler. Böylelikle birbirinden izole edilmiş çeşitli büyüklük ve biçimlerde çalışma alanları oluşturulur. Bu alanlar için tasarlanan üç tip mobilya senaryosu ile birbirinden farklı çalışma atmosferleri yaratılır. Dört kişilik masaların bulunduğu geniş alanlar, manzaraya yönelen iki kişi kapasiteli yarı-özel alanlar ve koltuk-sehpaların yer aldığı rahat alanlar ile kullanıcılara çoktan seçmeli bir mekan sağlanır. Kurgudaki bu çeşitlilik okunaklı bir grid ve simetrik bir plan şeması üzerinde yükselen kütüphaneyi tekdüzelikten kurtarır.
Asma tavan kaldırılarak özgün çatı ortaya çıkarılır ve günümüz ihtiyaçlarına cevap veren elektromekanik ekipmanlar çatının iç hacmine sığdırılır. Siyaha boyanan çelik taşıyıcılar ve teknik aksamlar çatı seviyesinde yekpare bir görüntü sunar. Mekanın ve kitaplıkların aydınlatması taşıyıcıların alt hizasına asılan ray spot armatürler ile sağlanır. İçi siyah boyalı çatının altında, taşıyıcı hizalara yerleştirilen kitaplıklarda antrasit renk tercih edilir. Öte yandan iskelenin dış duvarlarına yaslanan kitaplıklar için özgün doğramalarla uyumlu olacak şekilde ahşap malzeme kullanılır.

Her iki katın zemininde hem iskelenin özgün kimliğini zedelemeyecek hem de kamusal ve yoğun kullanımdan etkilenmeyecek sağlam ve sade bir malzeme olarak mikrobeton kullanılır. Dokuların, malzemelerin ve konstrüksiyonun ön plana çıktığı Yeni Moda İskelesi’nde seçilen bitki ve saksılar ile samimi ve sıcak bir atmosfer yaratılır.

Dış Mekan

Yeniden işlevlendirme projesi kapsamında Moda İskelesi’nin kuruluş amacı da olan iskele işlevini yapmaya devam etmesi hedeflenir. Bunun için gereken altyapılar sağlanır. Kara ile denizi birleştiren ince yürüme yolu tarafında deniz taksi için bir bağlantı noktası oluşturulur. Ön taraftaki teras ise vapur bağlantı alanına uygun olacak şekilde hazırlanır. Söz konusu teras aynı zamanda yoğun vapur seferleri sırasında taşınabilecek hareketli mobilyalardan oluşan bir oturma alanı olarak planlanır. Yapının özgün avlu ve balkonları kitap-kafenin açık alanları olarak ele alınır.

Son olarak, dış mekanda iki tip aydınlatma kullanılır. İlki Vedat Tek yapısının özgün mimari karakterini ön plana çıkaracak, kemer ve kolonların vurgulandığı dış cephe aydınlatması. İkincisi ise Kadıköy sahil hattını iskeleye bağlayan ince uzun yürüme yolunun üzerinde ziyaretçiyi sessizce yapıya yönlendiren ve süreklilik arz eden peyzaj aydınlatması.

Etiketler

Bir yanıt yazın