Niğde Çamardı Dağ Evi

Niğde ili Çamardı İlçesi'nde bulunan dağ evinin yapımı 2014 yılında tamamlandı.

Ömer Faruk Bayram, kendisi için tasarladığı ve inşa ettirdiği evi anlatıyor:

Sorumluluk

Bir projede, iyi işleyen bir düzenleme, bina sürecinin tüm maliyetlerinin optimize edilmesi ve kullanım esnekliklerinin göz önünde bulundurulması gibi önemli noktalar, onu tasarlayan mimarın hesaba katması gereken ölçütlerdir. Mimarlar olarak sorumluluğumuzun, bir yapının; işlevsel, ekonomik ve estetik olmasını sağlamak olduğunu düşünüyorum. Bu projenin tasarlanması sürecinde bahsedilen sorumluluğun yükünü tasar sürecinin tamamında omuzlarımda hissettim.

Kavramsal Yaklaşım

Bulunduğu “yer”den koşullanmayan, hatta onu hiçe sayan sığ mimarlık eserleri genellikle kendi varoluşlarından ve teknik gerekliliklerinden başka bir tasarım fikrine dokunmadan tasarlandıklarını, ‘bina’ edildikleri alana yabancılaştıklarını ve sadece program ağırlıklı, “her yere özgü” olan ortak bir dil ürettiklerini ilk bakışta göz önüne sermektedir. 

Konut için özenli ve iddiasız fakat özgün yaklaşım tasar fikriyle yola çıkılan proje, Toros Dağlarının kolu olan Aladağlar ve Demirkazık Zirvesine hakim bir alanda çevre yapılarıyla bir kompleks olarak tasarlanmıştır. Ana yapı olan konut kütlesinde, bölge mimarisinin belleklere kanıksattığı “taç kapı” minimal haliyle proje için bir röper noktası teşkil etmektedir.

Uygulama

Çevreye uyum, yere özgü olma ilkelerinden hareketle, yakındaki bir köyden çıkan yerel malzeme ak-taş (bir çeşit obsidien) ve yerel taş ustaları, tasarımı vernaküler bir tutumla bütünleştirmiştir.  Tüm ana bina yığma olarak inşa edilmiştir. Parapetler ve taç kapı sıva üzeri boya bırakılmış ve böylece taş ile zıt bir kompozisyon oluşturulmuştur.

Yapı cephesindeki açıklıklar olabildiğince uzun ve ince tasarlanmıştır. Bu genel kütle kompozisyonu, minimal duruş ve coğrafyanın gerektirmiş olduğu durumlar açısından uygundur. 

Yapının giriş cephesine göre sol üst köşesinde, dışarıdan giriş çıkışı sağlanan bir depo bölümü ayrılmıştır.

Konut planı, konut için eşik taşı sayılabilecek “çadır” izlerinin günümüz yaşamıyla entegre halde total-mekan olarak yeniden form bulmasıyla oluşturulmuştur. İç mekanda ortada çıplak bırakılan yığma duvar, mekanı “giriş-hazırlık” ve “orta mekan” olarak ikiye ayırmaktadır. Simetrik planda giriş cephesi yönünde yapının iki ucu; solda ıslak hacim ve sağda “kiler-dolap” olarak ayrılmıştır. Üst kısımlardaki girintiler ise “gömme dolap” olarak tasarlanmıştır.

Orta mekan aynı zamanda ortak mekandır. Mekanın esnek kullanılması açısından gündüz oturma, yeme-içme, eğlence olarak mekan değerlendirilirken, gece gömme dolaplardan açılan yataklar ile orta mekan dinlenme mekanına dönüşmektedir.

Ana bina olan konutta ve bütün yapı kompleksinde erişilmek istenen durum “en az ile kendine yeterlilik” tir.

Yapının doğu cephesi    “odunluk” olarak bırakılarak minimalist duruş kuvvetlendirilmiştir.

Kompleksi, set duvarı üzerinde bir “cumba” yapan açık bir “sedir”, bir çardak ve üzerinde; insan figürü oluşturan zirveyi gören bir pencere bulunan bir çeşme tamamlamaktadır. Kompleksin tamamlayıcı elemanlarının tasarımlarında ana yapıya öykünme ve böylece tüm tasarımda bir dil bütünlüğü aranmıştır.

“Cumba”, yapı alanı içinde “stratejik” olarak ifade edilebilecek bir noktaya yerleştirilmiştir. “Cumba”nın bulunduğu noktanın hemen aşağısında araziden geçen çay, kıvrım yapmaktadır. Ayrıca bu nokta tüm kompleksi ve Demirkazık Zirvesini cepheden görmektedir. Yanı bu noktada otururken, hem doğanın eşsiz manzarası seyredilmektedir, hem de aşağıda akan derenin kıvrım yaptığı noktada çıkardığı şırıltı bir ninni misali dinlenebilmektedir. 

Kompleksin Çeşmesinde bırakılan pencere sayesinde çeşme taşına oturan kişi Demirkazık Zirvesindeki insan yüzünü çerçeve içine alınmış bir şekilde görmektedir. Bu çeşmenin çeşme taşındaki şiirin dikkatle incelenmesi gerektiği kanısındayım. Tasarım yaşamın her anında olduğu gibi şiirde de mevcuttur ve bu şiir altın oran ile tasarlanmıştır. Bu şiiri oluştururken verdiği sonsuz emek için Sayın Yüksek Mimar Necmi Yaprak’a teşekkürleri borç bilirim.  

Türkiye’de mimarlık mesleğini ve kültürünü geliştirme hedefiyle gündem yaratan ilk kurumsal girişim olan Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Programı’nda sadece bulunmak bile benim gibi mesleğine aşık, genç ve hevesli bir mimar için çok büyük bir mutluluk ve onurdur. Bütün katılan meslektaşlarıma ve hocalarıma başarılar diliyorum.

Etiketler

Bir yanıt yazın