MVRDV tarafından tasarlanan NIO Avrupa genel merkezi, Amsterdam’da yer alıyor.
Elektrikli araba üreticisi NIO’nun Amsterdam’da yer alan Avrupa genel merkezi, 19. yüzyıldan kalma yedi katlı bir yapı içerisinde bulunuyor. MVRDV, NIO’nun marka kimliği ile yapının tarihini sentezleyerek bir renovasyon projesi gerçekleştirdi. Şu anda ise yapı; dinlenme, çalışma, etkinlik ve sergi gibi birçok işleve hizmet ediyor. Yapıda kullanılacak renkler seçilirken, NIO’nun “mavi gökyüzü geliyor” sloganından esinlenildi. Alt katlarda toprak tonlarına ağırlık verildi, üst katta yer alan modernist çatı pavilyonunda ise mavinin tonları kullanıldı.
Yapı, uzun bir geçmişi 1800’lü yıllara dayanıyor. Jan van Looy tarafından tasarlanan bina, 1891 yılında New York Hayat Sigortası Şirketi için inşa edildiğinde, Amsterdam’ın en yüksek özel binaları arasında yer alıyordu. 20. yüzyılda uzun süre Metz & Co mağazasına ev sahipliği yapan bina, 1933’te modernist hareketin en önemli Hollandalı mimarlarından olan Gerrit Rietveld tarafından tasarlanan çelik ve cam çatılı pavilyonla genişletildi. 2013 yılında ise bir Abercrombie & Fitch mağazasına ev sahipliği yaptı. Rietveld pavilyonu da dahil olmak üzere üst katlar halka kapatıldı ve orijinal iç detayların çoğu gizlendi.
Dünya genelindeki tüm merkezlerinde olduğu gibi Amsterdam’da da NIO House, yapıyı yalnızca bir “araba galerisi” olmanın ötesine taşıdı. Yapı, bulunduğu bölgeye katkıda bulunan çeşitli işlevlere sahip bir kamu binasına dönüştürüldü. Zemin kattaki araba vitrininin üst katında, pastel sarı renkte çocuk alanına sahip bir kafe tasarlandı. İkinci katta, yerel işletmelerin ve etkinlik organizasyonlarının atölyeler, sunumlar ve küçük ölçekli dersler için kullanabileceği bir alana kurgulandı. Bunun yanı sıra, kat içerisinde çocukların eğlenebileceği bir “Joy Camp” yerleştirildi. Üçüncü katta, halk tarafından kullanılabilen ortak çalışma alanları konumlandırıldı. Dördüncü kat, hem NIO ürünlerini sergilemek hem de yerel sanatçıların çalışmalarını sergilemek için kullanılabilecek bir sanat ve tasarım galerisine dönüştürüldü. Beşinci kat, NIO’nun kendi ofislerine ayrıldı. Altıncı kata ve çatı pavilyonuna ise etkinlik alanları yerleştirildi.
MVRDV’nin tasarımı sonucunda tarihi detayları yeniden ortaya çıkan merdiven, mekanın öne çıkan unsurlarından biri haline geldi. Proje kapsamında, iç duvarlar kaldırılması, tavanların yükseltilmesi ve -zemin katı kafe ile bağlayan atriyum gibi- dikey bağlantıların vurgulanması ile mekan, olabildiğince aydınlık ve ferah bir hale getirildi.
“Projenin en heyecan verici zorluğu, binanın tarihini, geleceğe dair bir vizyon sunan NIO’nun kimliğiyle birleştirmekti. Bir bakıma, Rietveld’in 90 yıl önce çözdüğü zorlukla yeniden yüzleşiyoruz. NIO House Amsterdam, eski ve yeninin birbirlerine nasıl zıtlık oluşturabileceğini ve nihayetinde birbirlerini nasıl zenginleştirebileceğini ortaya koyuyor.”
MVRDV kurucu ortağı Jacob van Rijs
Tasarım ekibi, binada yukarı çıktıkça daha ferah ve hafif hale gelen bir malzeme paleti geliştirdi ve bu sayede zeminden gökyüzüne doğru atmosferik bir yolculuk sunuldu. Zemin kat ve birinci katta, Amsterdam merkezli Aectual ile işbirliği içinde geliştirilen, geri dönüştürülmüş içecek kutularından yapılmış 3D baskı bir malzeme ile duvarlar kaplandı, bu malzeme sayesinde duvarlara toprak rengi ve yivli bir doku kazandırıldı. Zeminde ise yenilenebilir kaynaklardan üretilen sürdürülebilir bir terrazzo döşeme uygulandı. İkinci katta, duvarlar ve zemin ahşapla kaplandı; üçüncü katta, ahşap zemin üzerine çevre dostu boya uygulandı; dördüncü katta ise duvarlarda, binanın mevcut tonozlu tavanlarına referans veren şeftali rengi tercih edildi.
Bu kademeli dikey değişim, en üst iki katta doruk noktasına taşındı. Altıncı katın, altın rengi ve mavi gradyanlı duvarları; Rietveld pavilyonunun gökyüzü mavisi zeminine, kaplamalarına ve tavanına yönlendirecek şekilde tasarlandı. Bu alanda, Rietveld’in tasarımı olan cam duvarlara aracılığıyla panoramik bir manzaralar sunuluyor.