Eski Şimdi Daha Yeni proje dosyamızın ilk gününde, atıl durumdaki tarihi klise ve şapeli şehirlilerin aktif kullandıkları bir tiyatroya çeviren yenileme projesini inceliyoruz.
Mimarlar Julia González Pérez-Blanco ve Miguel Bretones del Pozo projeyi anlatıyor:
Proje; Santo Domingo Manastırı Kilisesi’nde ve şapel Nuestra Señora del Rosari’da yapılıyor olsa da projenin ismi Oscense Tiyatrosu’nun yenilenmesi. Projenin amacı sadece tarihi binaları korumak ve restore etmek değil; yapılara 19. yüzyılın ortasında sahip oldukları tiyatro işlevini yeniden kazandırmak.
Bu yüzden projenin kapsamı hem kilise ve şapel yenilenmesini hem de yapıların yeni ve orjinal bir işlevle tekrar ele alınmasını kapsıyordu. Bunu yaparken yapıların estetiğine ve mimari elemanlarına değer verilsede, yapının yeni işlevinin bu estetikten gereğinden çok etkilenmemesine çalışıldı.
Gerekli arkeolojik çalışmalardan ve yapının durumunun kapsamlı değerlendirilmesinden sonra, projenin ilk taslakları tiyatroyu yeniden tasarlayarak başladı. Tiyatronun hem güncel bir temsil değeri olması hem de yerine inşa edildiği anıtın artistik mirasını koruması gerekiyordu.
Tiyatro işlevi için gerekli alanların geniş çaplı bir araştırmasından sonra, tarihi binalarda yeterli yer olmadığı anlaşılmıştı. Bu durumda tiyatronun sorunsuz bir şekilde işleyebilmesi için yeni bir kütlenin inşasına gerek vardı. Bu yeni kütle için klisenin yıkılan kısmı (apsis) ve bir de hiç inşa edilmeyen bölümü (nefin batısında kalan alan) seçildi. Yeni inşa edilen kütlelerde tiyatronun yardımcı mekanları yer aldı. Kilisenin nefi tiyatronun salonuna dönüştürüldü, apsisi ise sahne olarak kullanıldı.
Bu kurgu, diğer pek çok avantajının yanında, klisenin nefindeki muhteşem desenlerin tiyatro seyircisinin seyrine açılmasını sağladı.
Klisenin ve şapelin yenileme çalışmaları geleneksel yapım yöntemleri ve malzemeler kullanılarak yapıldı. Farklı tarihsel dönemlerin stillerinin ve dekoratif unsurlarının korunmasına önem verildi. Öte yandan yeni eklenen ve daha çağdaş bir dile sahip olan yapılar modern malzemelerle harmanlanarak inşa edildiler. Yeni kullanılan malzemeler ve kütlelerin genel mimari dili, tarihi binalarla uyumlu olmaları ve beraber bir bütün oluşturmaları gözetilerek seçildi.
Sonuçta ortaya çıkan ürün, hem tiyatro olarak kullanılacak olması hem de kültürel değere sahip olması sayesinde, tarihi bir eser olarak ziyaret edilmekle kalmayıp içinde yaşanmasına da izin veren bir yapı haline geldi. Tamamen terk edilmiş yapılar, şehirliler tarafından aktif kullanılan, geçmişin tarihi ve artistik atmosferini soluyabilecekleri bir merkeze dönüştü.