Eğitim ve yemekhane yapısından oluşan, mevcut ortaöğretim okuluna ek olarak yapılan Bilkent Erzurum İlköğretim Okulu'nun yapımı 2014'te tamamlandı.
FXFOWLE Architects projeyi anlatıyor:
İki basit, iç içice geçmiş kapalı yürüyüş bantları olarak ortaya çıkan Bilkent Erzurum İlköğretim Okulu, geometrisi ve doğal topografyasıyla halihazırdaki bir yerleşkeye bağlanıyor. Erzurum’un çeperlerinde yer alan mevcut ortaöğretim yapısına eklenmek üzere tasarlanan ilköğretim binası ve yemekhane yapıları 70,000 m2 arsa ve 6,500 m2 inşaat alanına sahip.
İki katlı yapının üst bandı zarif bir biçimde zemine inerek bir tarafında yerleşke için yeni bir yeşil odak noktası oluşturuyor, diğer tarafında ise çocukların oyun alanı için rüzgardan korunaklı bir giriş sağlıyor. Üst bant, mevcut yapı ile yenisini birleştiren iki katlı, her iki tarafındaki pencerelerden bol gün ışığını alan merkezi yemekhane yapısını içeriyor. Yemekhanenin camları Erzurum’da öğretim yılı boyunca oluşan ağır kış koşullarından esinlenilerek, buz saçağı desen ve oranlarında tasarlandı. Sağlam çelik strüktür ise bölgenin sismik hareketliliğine karşı üretildi. Yapının bu kanadı aynı zamanda ortaöğretim programını ve kütüphaneyi de içeriyor.
Okulun alt bandı önce üst bandı izlerken daha sonra “soyularak” tam ters yönde ilerliyor ve zemine oturuyor. Bu, zeminde katında, ilköğretim öğrencileri için ayrı bir giriş ve oyun alanı oluşturuyor. Bu kanattaki odalar da yine iki kat yüksekliğinde ve her iki tarafından da gün ışığından yararlanıyor. Üst kattaki okuma odaları bu kanattaki dersliklere bakıyor.
Çatı, Palandöken Dağları’nın çevrelediği çorak ova peyzajının sağladığı doğal eğimini devam ettiriyor ve ahşap tavan ile birleşerek mekanın içine “soyularak” ilerliyor.
Bazalt, traverten, taban ve tavanda yoğun bir biçimde kullanılan ahşap gibi doğal malzemeler renkleri ve dokuları ile okulun mevcut yapıları ile bütünleşiyor ve bu malzemeler okula sıcaklık ve içkin bir dayanıklılık karakteri kazandırıyor.
5 yorum
Evet biliyorum, ülkede “kendinden olmayana” tahammül oldukça azaldı. Ama gene de kendimizi empati yapmak için zorlamamiz gerekmez mi? “Üstten bakan” bir dil ile eleştiri yapmak yerine, yapıyı yerinde gezip, içinde yaşayan insanlarla/çocuklarla konuştuktan sonra yorum yapmak, bizi daha doğru bir sonuca, “insan” için olan bir mimarlığa ulaştırmaz mı?
Öncelikle belirtmeliyim ki yorumu sizi itibarsizlastirmak veya metninizi degersizlestirmek üzere yazmadim. Sadece eleştirinizdeki tek yönlülüğe ve dilinizdeki keskinlige dikkat çekmek istedim. Bana sorduğunuz sorunun cevabı burada yatıyor; metnim yapı ile ilgili bir yorum icermiyor. Çünkü bana gore bir yapı farklı alanlarda bir çok konunun birleşiminden oluşuyor ve yorum, bu konuların tamamının ele alınması ile değer kazanıyor. Belki de projenin altına yazilan bir yorumu, bir eleştiri metni gibi değerlendirmemem gerekirdi. Sevgiler.
Demek ki bu da bir ilköğretim okulu.. Hayatta inanmam !..
Ey sevgili mimar.. Sana ilkin ölçek kavramı öğretilmiş olmalı.. Yani bir metreler civarındaki çocuklarla, örneği; altı yedi metre tavanlı, yemekhane özentisi yerlerin nasıl bir yaman çelişki olduğu öğretilmeliydi ilkin.. TBMM’ye yaptık deseydin bu ilaveyi, yakışırdı mesela.. Çok da görkemli olurdu !.. Ya da üniversitenin birine yönetim ya da laboratuvar binası niyetine..
“Ana rahminden beton lahite” demiştim “Fonte de Angeao” ana okuluna.. Beton, çelik, ahşap karışımı çözümüne ise ne diyeceğimi bilemiyorum.. Ahşap mademki sıcaktı, çeşit bulunsun diye eklediniz de, neden geçivermediniz o önemsiz açıklıkları onunla ?.. Al sana sımsıcak ortam.. Tasarım kurtarıcı sanılan, asrın icadı çelik V kolonlardan da, hala sıkılmadık mı ?..
Bir zahmet, sunumuna da eklediğin görsele, yani yeşil alanda oynayan küçücük çocuklarla, arkadaki dev duruşlu bina ebatları arasındaki ezici kontrasta, alıcı gözle bir daha göz at.. Hatırım için !.. Başka söze gerek yok diye düşünüyorum.. 28 beden insana 52 beden, uymaz da yakışmaz da.. Mimarlık insanlar içindir.. Mimarın görsel zevkleri için değil !..
Konuyu benden ya da başkasından olmaya indirgemek vahim bir yanlış olur.. Anlattıklarım pedagojinin bilimsel verileri ve mimarlığın temel prensipleridir… Şahsi kanaatim değil.. Acaba siz gidip o dediğiniz sohbeti yapabildiniz mi ?.. Yoksa o çocuklar uzaylıydı da biz mi bilemedik hissiyatlarını ?.. Sözlerim üstten değil, tahminen yerden, 70-80 cm kottan bir bakıştır projeye.. Tüm anlattıklarımı bilmesi gerekenlerin bulunduğu bir eğitim kurumunda, bir kültür arenasında, üstelik, her şeyi bizden daha iyi bilir sandığımız yabancı bir mimarlık ofisi tarafından yapılan böylesi derin bir yanlışlık, ayrıca ders olmalı bizlere !..
Bilmem farkında mısınız ?.. Enerjiden, ekolojiden hiç bahsetmedim bu kez.. Çünkü böyle bir biçimsel katılığı ve ölçeksizliği, ne PV panel kurtarır, ne ısı pompası.. Ne bir güneş serası, ne de bir yön endişesi !.. Evet haklısınız, tüm söylenenler “insan için” olmalı.. Keyfimiz için değil.. Sanırım ilkin, “insan !” tanımında buluşabilmeliyiz..
Duyarlı ve nazik yaklaşımınıza teşekkür ederim.. Mimarlık eğitimine itirazımın filizlendiği 1964 ve hemen ardından 68’de “Boykot ve İşgal Komitesi” bildirilerini kaleme aldığım yıllardan bu yana, dilimin artık hayli keskinleşmiş olmasını lütfen bağışlayınız.. En az elli yıllık bilenmişliğin sonucudur.. Yani artık yetti gari !..
Daima haklı mıyım ?.. İmkansız elbette.. Ama daima, “kendime ve mesleğime, ülkeme ve insanlığa dair” “doğru olan nedir ?” araştırması içinde oldum. Binlerce sayfa, yüzlerce ders ve konferans ile aktardım çok şükür.. Lütfen yazılarımı, sabrı taşan bir büyüğünüzden mesleki tavsiyeler olarak değerlendiriniz.. Ama yine lütfen, fikren kabul etmediğiniz bir kelimeyi dahi, hürmeten katmayınız hayatınıza.. İşte sadece o zaman, gerçekten darılırım !.. Sevgi ile kalın..