Özel Sezin Okulu İlkokul ve Anaokulu Alanları Dönüşüm Projesi, ATÖLYE tarafından tasarlandı ve 2019 yılında inşa edildi.
Tasarımcılar, projeyi anlatıyor:
Sezin Okulu Dönüşüm Projesi için ATÖLYE, tasarım sürecini gerçekten kullanıcı odaklı hale getirmek için mimari prosedürlerin ötesine geçti. ATÖLYE’nin kapsayıcı yöntemi, kurumun bir anda “kendini içinde bulduğu” bir dönüşüm yerine “kolayca evirildiği” bir geleceğin birlikte hayal edilmesini ve tasarlanmasını mümkün kıldı.
5-10 yaş grubundaki bireylerin, öğretmenlerin ve zaman zaman ebeveynlerin kullandığı ilkokul ve anaokulu alanlarına dair tasarım çalışması, mevcut düzeni ve ihtiyaçları anlamak için 55 saatlik saha araştırmasıyla başladı.
Çok disiplinli bir mimarlık ekibi, grafik tasarımcılar, mühendisler, servis ve öğrenme tasarımcıları 200 saatin üzerinde saha çalışmasını tamamladı ve eğitim alanlarındaki yerel ve küresel eğilimleri analiz etti.
Tasarım araştırması, öğretmenlerle ve öğrencilerle yapılan röportajları, kültürel probları, çizim/model yapımı ile ortak tasarım atölyelerini ve pasif yerinde gözlemleri kapsayan ilk tartışmaları çerçeveledi. Anaokulu ve ilkokul öğrencilerinin yanı sıra öğretmenlerle atölye çalışmaları düzenlendi. Onlardan ideal sınıf araçlarını ve masa ve tahta gibi araçları görselleştirmeleri ve çizmeleri veya modellerini yapmaları istendi. Paylaşılan alanlardaki aydınlatma armatürleri gibi bazı unsurlar öğrenciler tarafından tasarlandı.
İlkokul, anaokulu öğrencileriyle tekil ve gruplar halinde resim ve maket çalışmaları yapılarak öğrencilerin fikirleri alındı. Daha sonra öğrencilerle yapılan birebir görüşmelerde öğrencilerin gözünden okuldaki sirkülasyon haritası ve haritadaki kesişimler belirlendi. Öğretmenler ile yine grup görüşmeleri ve birebir görüşmeler yapıldı. Derslerde ve teneffüslerde pasif gözlem yapıldı. Tasarım araştırmaları çıktıları projenin temel prensiplerini oluşturdu. Bu prensiplerin projeye nasıl yansıtıldığı süreç boyunca belirli aralıklara öğretmenler ile paylaşılıp geri bildirim alındı.
Bu aşamadan sıra dışı insan merkezli iç görüler ortaya çıktı. Öncelikle, öğrenci sunumları için bir “sahne” ihtiyacı ve bunun yanı sıra “kişisel bölge” sağlamak için bireysel masa alanları belirginleşti. Ayrıca, öğrenciler ve öğretmenler tekerlekli masalar ve önceden ayarlanmış sınıf düzenleri ile uyarlanabilir sınıf düzeni fikrini gerçekten sevdiler. Bir başka ilginç bulgu, mevcut okulların, bol miktarda açık oyun alanına sahip, ancak sakinlik ve iç gözlem için uygun olmayan, dışa dönük bir öğrencinin ihtiyaçlarına öncelik vermesiydi. “İçe dönme” ile ilgili bu son içgörüye yanıt olarak, Türkiye’de ve muhtemelen ötesinde yeni bir uygulama olarak, tasarım ekibi sınıf içinde bir tür asma kat yaklaşımı geliştirdi.
İçe dönük ve dışa dönük karaktere sahip öğrencilerin farklı ihtiyaçlarını bir arada karşılayarak pasif ve aktif enerji alanlarını daha okunur kılacak bir sınıf altyapısı oluşturuldu. Öğrencilerin sıralarından bağımsızlaşabildikleri ve vücutlarını istedikleri forma sokabildikleri bir seri eğitim mobilyası tasarımı yapıldı. Öğrenciler arasındaki bilgi alışverişini (peer-to-peer learning) tetikleyecek müdahaleler hareketli, yazılabilir öğrenci sıralarıyla yatay; sınıf içinde üç yöndeki düşey yazılabilir yüzeylerle de tüm mekana yayıldı. Sınıf içinde sahiplenme ve paylaşma katmanları oluşturuldu. Öğrencilerin hikaye anlatıcı olduğu senaryolara uygun köşeler yaratılıp, farklı senaryolara hizmet edecek aydınlatma tasarımları yapıldı.
Esnek öğrenme ortamı ihtiyacı, öğrencilerin bağımsız bireyler olarak görülmesi, sınıfın çok merkezli bir deneyim alanına dönüşmesi (knowledge-centered design > learner-centered design), okul içindeki mekânların keşfetmeye teşvik edici olması ve sınıfın şeffaflaşması gibi içgörüler benimsenerek tasarım prensipleri netleştirildi.
Bu tasarım yaklaşımı ile öğrencilerin aidiyet duygusunun artması ve ev-okul arasındaki ilişkinin homojenleşmesi amaçlandı. Böylece öğrencinin merak güdüsünün mekan ve formatif prensiplerden bağımsızlaşarak pekişmesi hedeflendi.