İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde yüksek lisans öğrencisi olan Aybüke Taşer'in, Yaşar Üniversitesi’ndeki lisans eğitimi sırasında, bitirme projesi kapsamında Dr. Öğr. Üyesi Mauricio Gabriel Morales Beltran ve Öğrt. Gör. Mustafa Gökhan Çelikağ yürütücülüğünde geliştirdiği “Pasaj Dubai: Geçmişi Geleceğe Taşımak” adlı projesi.
Kısa Bilgi
Stüdyo’nun konusu “Ekstrem Mimarlık”tır. Seçilen bölgede en az bir öğenin ekstrem olarak tanımlanması gerekmektedir. Bu ekstremlik; iklimsel, coğrafi, mimari veya strüktürel olabilir.
Konum | Bağlam
Proje, konum olarak Dubai’de yer almaktadır. Bu bölgenin seçilmesinin ilk nedeni iklimsel ekstremliktir, fakat yapılan araştırmalar sonucunda bölgede var olan daha ekstrem bulgulara ulaşılmıştır.
Son yıllarda, Dubai’de, tüketim ve inşaa oldukça artmıştır. Şehrin eski mimarisiyle, yerel dokusuyla uyuşmayan ve kimliğinin zedelenmesine yol açan yapıların sayısı her geçen yıl katlanarak artmaktadır. Dolayısıyla,
1- Yapı tipolojisinin “İslamik Mimari”den “gökdelen mimarlığına” evrilmesi,
2- Şehrin geçmişten beri mevcut yerel izlerinin silinmeye başlaması ve kimliğinin zedelenmesi
Ayrıca ekstrem olarak tanımlanmıştır. Tüm bu ekstremliklere tepki vermek, projenin içinde bunlara yanıt aramak, temellerini ve kurgusunu var olan bu problemler üzerinden şekillendirmek projenin ana hedefi haline gelmiştir.
Proje alanı olarak bu bölgenin seçilmesinin temel nedeni arazinin hemen yanında konumlanan “Creek Harbour” Projesi’dir. Bu proje Dünya’nın en yüksek yapısı olan “Creek Tower” sayesinde tüm bu ihtişamlı ve tüketime dayalı sahte dünyanın temsilcisi durumuna gelmiştir.
Pasaj Dubai; bu tüketimsel dünyaya farklı alanlarda tepki veren, onun yok etmek üzere olduğu eski kimliğin izlerini takip eden ve temellerini bu izler üzerinde kuran bir projedir.
Dolayısıyla, bu “fancy“ dünyaya tepki verebilmek için projenin tam da o ”fancy” dünyada yer alması gerekmektedir. Bu sayede aynı yer için tasarlanmalarına rağmen birbirinden tamamen farklı iki bakış açısına sahip olmaları projede yapılmaya çalışanı öne çıkarmaktadır.
Ekstremiteler | Yeni Yapılara Tepki ve Yanıt
Bütün bu ekstremliklere üç alanda tepki ve yanıt verilmesi amaçlanmıştır: iklimsel, mimari ve teknik yanıt
Mimari yanıt yapının programını ve konseptini şekillendirmiştir. Programın da tüm bu ekstremliklere yanıt verebilmesi amaçlanmıştır.
Dubai’deki yapı tipolojisi büyük oranda alışveriş mekanlarından, eğlence merkezlerinden ve ihtişamlı otellerden oluşmaktadır.
Tüm bu tüketim çılgınlığına tepki verebilmek adına verilebilecek en iyi yanıtın, o yapılarla aynı programa sahip fakat tamamen farklı yaklaşımlarla tasarlanmış bir yapı ile verilebileceği öngörülmüştür.
Bu sebeple Dubai’nin eski pazarları ve çarşılarının tipolojileri araştırılmış ve yapının konfigürasyonu eski yerel dokunun izleri üzerinden şekillenmiştir.
Eski pasaj tipolojisi gibi yatayda çalışması ve şehrin eski silüetini anımsatması amaçlanmıştır.
Metaforik bir fikir olarak toprağın yapısı incelenmiştir. Toprağın doğal kırıklı yapısı kurak iklimlerde görülmektedir.
Bu susuzluktan çatlamış doğal kırıklı yapı Dubai’de de görülmektedir.
Daha sonra şu soru üzerine çalışılmıştır:
“Tüm bu pasaj uzaktan bakıldığında çatlamış bir toprağı nasıl anımsatabilir?”
Tüm bu yapıyı bir yarık/çatlak tipolojisinde tasarlamak projede verilen ilk önemli karar olmuştur.
İklimsel yanıtta pasaj tipolojisinin yapıya katkıları üzerine çalışılmıştır. Güneşten doğal olarak korunan alanlar oluşturmak ve rüzgarı içeri alabilmek gibi pasif sistemler pasajın ana fonksiyonudur.
Teknik yanıt kısmı yapının akıllı sistemlerle nasıl etraftaki tüketime dayalı yapılardan farklılaştığını gösterir.
Tüm bu yapı bir yarık formunda tasarlandıktan sonra yarıkların arasındaki boşluklar pasajları tanımlarken aynı zamanda da eski Dubai’deki Pazar tipolojisini temsil etmektedir. Ayrıca bu pasajlar, -yarıkların arasındaki boşluklar- dar sokaklar oluşturduğundan güneşten doğal korunma sağlamaktadır. Bu sebeple yapı kendi kendini gölgeleyerek ekolojik yanıtını vermiştir. Aynı zamanda pasajın aksı hakim rüzgar yönüne göre oluşturulduğundan serinletici rüzgarları da içeri alabilmektedir.
Konfigürasyon
Projenin konfigürasyonunda bir şekilde “Gizlenmiş bir yapı nasıl yapılır?” Sorusu üzerine çalışılmıştır. Şehrin eski silüeti gibi yatayda çalışan, yerel silüeti koruyan ve tüm bu yapay dünyanın arasında kendini denizen dibindeki bir inci tanesi gibi gizli tutan bir yapı oluşturulması projenin temel hedefi haline gelmiştir.
Bir kabuk şeklinde yapıyı saran bu yarık oluşturulduktan sonra yapının programını olgunlaştırabilmek adına “vaha” fikri üzerine çalışılmıştır. Vahalar çölde suyun ortaya çıktığı ilk yerlerdir; ve eğer tüm bu kırıklı kabuk, kuruyan bir toprağı -veya çölü- temsil ediyorsa bu çölün içindeki bazı çukurlukların da vahaları nitelendirmesi gerekiyordu. Dolayısıyla yapıda yer yer çöküntülerle temsil edilen bu alanlar metaforik olarak vahaları temsil etmektedir.
Her vahanın kendine özgü bir fonksiyonu bulunmaktadır. Söz gelimi; hafıza vahası, düşey rampa sirkülasyonunda ilerlerken şehrin izlerine ve tarihine tanık olunan ve bunu bir gezintiye dönüştüren bir vahadır. Vahada ilerledikçe kullanıcılar Duba’nin geçmişiyle yüzleşirken aynı zamanda ait olduklan yere bir adım daha yaklaşmaktadırlar. En sonunda gezinti bittiğinde ise yer altındaki hafıza müzesine varmaktadırlar. Yapıda bazı alanlar gömüldüğü gibi bazı alanlar da yer yer yükseltilmiştir. Bunun amacı, eğer tüm bu yarık bir toprak gibi davranıyorsa o zaman yükselen yerler de o toprağı delip geçen ve çölde ilk oluşan çiçekler gibi davranacaktı.
Önemli bir tasanm elemanı olarak yürünebilen gölgelikler Dünya’da en fazla BAE’de bulunan ve şehrin tarihsel izlerini içinde barındıran hurma ağaçlarının yapraklarının dokusuyla kaplanmıştır. Güneşin farklı saatlerinde yerde oluşturduğu gölge sayesinde kullanıcıların geçmişin izlerine tanık olabilmeleri amaçlanmıştır. Dubai’de iklim ne kadar sıcak olsa da yılın üç aylık döneminde açık alanlar oldukça keyiflidir. Bu sebeple yapının vitrini görevi gören ve “Festival Arena”ya bakan kısmında yarığın formunu anımsatan yeşil izler kullanılmıştır.
Zemin kat kullanımları kamusal ve yarı kamusal alanlar olarak belirlenmiştir. Bu alanlar davetkar alanlar olup kullanıcıların yapıyı deneyimlemelerini amaçlamaktadır. Bunlardan bazıları: dükkanlar, atölyeler, seyir yeri, öğrenme merkezi ve vahalardır. Aynı zamanda yapının bağlayıcılığı ve ulasılabilirliği üzerinde durulmuştur. Bunu sağlayabilmek için yapıya arazinin farklı alanlarından girişler sağlanmıştır. Bu girişlerin hepsi birbiriyle bir noktada birleştiğinden kesintisiz bir sirkülasyon hattı oluşturmaktadır.
Dubai geçmişte küçük balıkçı kasabalarından oluşmaktaydı. Şehrin kimliğinin hızla değişmesiyle zaman içinde denizle olan bağı zayıflamıştır.
Bunu yeniden sağlayabilmek adına kırıklı formun denize uzanan bir ayağının olması ön görülmüştür. Düşey rampa sirkülasyonu ile bu sağlanmıştır.
Görsel ilişkiyi sağlamak adına seyir terasları oluşturulmuştur.
Strüktür Yaklaşımı
Strüktürü tasarlarken de başlangıçtaki tasarım yaklaşımlarının izleri takip edilmiştir. Malzemeyi ve strüktürel sistemleri, bağlama ve yere uygun olarak kullanmanın gerekliliği savunulmuştur.
Bunu yaparken geçmiş yapıların sistemleri araştırılırken aynı zamanda modern sistemler de kullanılmıştır. Bu sayede hibrit sistemlere ulaşılmıştır.
Malzeme Seçimi
Malzeme seçimindeki temel yaklaşım, bölgedeki ekstremliğin aşırı sıcaklık olmasından dolayı enerji performansı yüksek, çevre dostu malzemeler olmasıdır. Aynı zamanda bölgede üretilen yerel malzemelerdir. Çevre yapılardaki malzemelerin iklimle uygun olmadığı saptanmıştır ve bu alanda da yanıt verilmesi amaçlanmıştır.