Prag'da yapılacak büyükelçilik binasının tasarımındaki ana motivasyon, hem bulunduğu yere ait olan hem de Türk mimarlığının ne olduğu sorusunun peşini bırakmayan bir yapı inşa etmek.
Sedad Hakkı Eldem’in tanımladığı geleneksel Türk mimarlığının ‘çatkı’yı ana eksenine alan yorumunu takip eden yapı, ana karakterini cephede kendini gösteren bir yapısal grid üzerinden oluşturmuş. Bina monoblok bir parça yerine fragmanter bir yapı olarak ortaya çıkarak bulunduğu çevre ile hemhal olmayı amaçlıyor.
5 yorum
İnsan tabi gecesini gündüzünü verdiği, emeğini tonla aktardığı proje de adının geçmesini istiyor ama şartlar pek olgun değil Türkiye’de.
Sen isminin geçmesiyle değil öğrendiğin şeyler ile mutlu olmaya çalış
“Emeğinin puf olması” ne demek bana bunu açıklaman lazım. Olay isim değil emek diyorsun ama ismin yazılmadığı için serzenişte bulunuyorsun. Al işte emeğin boşa gitmemiş gördüğün gibi. Seni ileride öğrendiğin şeyler bir adım öne geçirecek heryerde isminin geçmesi değil. Hepimiz biliyoruz bir sürü yerde ismi geçip ama aslında hiçbirşey yapamayan insanları.
Senin deyiminle reklamımı yapmış oldum yani. Eh mimarlık biraz da reklamdır tabi. Öğrendiklerim zaten reklamımı yapmamı sağlıyor. Tavsiyeni kabul ediyorum, öğrendiklerimle mutlu olmaya daha çok özen gösteririm. Benden de sana tavsiye ( ne de olsa tanımadan sallama tespitler yapabiliyoruz) sen de “ego” denen şeyi biraz daha özümse ve kavra. Beni bir adım, on adım öne geçircek şeyi bilirim ben. Senin de öğrenmen dileği ile. Saygılar.
Sen isminin geçmesiyle değil sigorta primin yatmış, emekliliğinden gün eksilmiş, ona mutlu olmaya çalış.