Eski ile yeni arasında açık kalan boşluğa yerleşen küçük ölçekli proje dönüşümlü tuğlalar kullanılarak inşa edilmiş.
Architectuur MAKEN, projeyi şöyle anlatıyor:
Rotterdam, yüksek katlı modern mimarisi ile oldukça yoğun bir şehir gibi görünse de, şehir merkezinde hala boş alanlar bulunmakta; bu boş alanlar, eski konut alanlarındaki savaş sonrası planların sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Eski ile yeni arasında açık kalan bu boşluklar, çoğu zaman küçük binalar için potansiyel alanlar olarak karşımıza çıkıyor ve yerel yönetim, bu tür küçük ölçekli projelere yönelik girişimleri teşvik ediyor. Gözde semtimizde bir arsa bulmak amacıyla şehir etrafında bisiklet ile gezerken, olası konumları ve bu konumlara uyabilecek düzenlemeleri yakından inceledik. Yaklaşık 2 yıl önce (Eylül 2014) bu parseli gözümüze kestirdik ve yerel hükümete burada bir yapı inşa edip edemeyeceğimizi soran bir e-mail attık. “Evet, lütfen!” cevabını almamızın ardından yüklenici Mart 2016’da inşaata başladı ve Temmuz 2016’da inşaat tamamlandı.
Bir doldurma projesi olan bu konutta, komşuların manzara ve gün ışığını engellememeye ve arka bahçelere erişimi sağlayan mevcuttaki pasajı korumaya özen gösterildi. Bitişiğindeki binalar gibi 4 katlı olan yapı, bu sebeplerden ötürü küçük bir alan üzerine kuruldu. Yapının genişliği 4.65 metre, derinliği ise 8.8 metre. Her katta büyük bir oda bulunduran yapının zemin katındaki mutfak ve yemek odası, küçük bir bahçe ile bağlantılı. Birinci katta ofis, ikinci katta oturma odası var ve en üst katta ise yatak odası ve çatı terası bulunmakta. Kullanılabilir zemin alanı 120 metrekare.
Merdivenler, katları birden fazla odaya bölmeyi mümkün kılacak ve yapıda esneklik sağlayacak şekilde konumlandırıldı. Yapı stabilizasyonu için gerekli olan beton duvarlar, görülebilir şekilde bırakıldı ve kaba betonun, evin iç yapısını ve özelliklerini ortaya çıkartması sağlandı.
Cilalı beton zeminler yüzey ve yerden ısıtma da dahil olmak üzere sadece 180 mm kalınlıkta. Normalde zemin katın altında yer alan beton kiriş, mutfağı da içeren çukur bir oturma alanı oluşturmak için zemin üzerine yerleştirildi.
Sokakta yer alan binalar, 1850’den bu yana, farklı zamanlarda çeşitli mimari tarzlarda inşa edilmiş olsa da hepsinin ortak bir özelliği bulunuyor: tuğla kaplı cepheler. Eski bir cadde üzerindeki bu yeni ev, yeni bir şeyler sunarken eski ile de uyum sağlıyor.
Sıradan görünümleri ile bitişikteki binalarla uyum sağlayan tuğlaların seçiminde, inşaat atığı esaslı Stonecycling tuğlalar tercih edildi. Duvarlarda, cephe boyunca dilimli taşların uzun dikey çizgiler oluşturduğu bir tuğla örgüsü kullanıldı. Tuğlalarda, cam, klozet, kiremit gibi inşaat atıklarının içeriğini görebilmek mümkün.