Saigon Evi

a21 studio'nun çok çocuklu bir Saigon ailesi için tasarladığı ev, Güney Vietnam'daki kentin kültürünü, yerel mimari unsurlarını ve hatta sosyal ilişkiler ağını tarihten çekip çıkarıyor.

Ekip projeyi anlatıyor:

Saigon Evi ilhamını Van Hong Sen tarafından inşa edilen, tipik bir Güney Vietnam evi olan Van Duong Phu’dan alıyor. Van Hong Sen, bir akademisyen, antika koleksiyoncusu ve kültür adamıydı; fakat ölümünden sonra müze olması umuduyla bağışladığı evi ve koleksiyonu maalesef korunamadı.

Bu önemli mimarlık örneğinin yok olmasından üzüntü duyuyor ve Saigon kültürünün unutulmaya yüz tutmasından endişe ediyoruz. Bizim neslimiz ve şimdiki gençler hayatlarını batı üslubunda inşa edilmiş evlerde, duygusuz ve birbirinin aynı caddelerde, tüketim kültürüne boğulmuş halde geçirmek zorunda kaldılar. Bu durum bir miktarda yaşadığımız yere değer vermemizi ve sevmemizi sağlayacak bir eğitim alamamamızın sonucuydu. Bu nedenlerle, Saigon’un karakterini yansıtan, oraya olan sevgimizi gelecek kuşaklara aktaran ve böylece çocukluk hatıralarında sevgiyle hatırlanacak bir mekân üretmek istedik.

Önümüzdeki görev şehir merkezindeki 3 metreye 15 metre boyutlarındaki araziye Saigon’un karakteristik özelliklerinden ilham alan ve kullanıcılarına gerekli konforu sağlayabilen bir ev tasarlamaktı. Bölgenin; katmanlı çatı, avluya bakan ve balkonlu odalar gibi bazı tipik mimari elemanlarını kullandık ve özellikle Saigon’da önemli bir yeri olan dar ve renkli ara sokaklardan, geçişlerden ilham aldık. Şehirdeki bu dar sokaklar ve geçişler şehrin çocukları için oyun alanı oldukları kadar yetişkinler için de birbirlerini görüp iletişim kurabilecekleri alanlardı.

Evin yapımında çoğunlukla Saigon’un yıkılan evlerinden çıkan malzemeler kullanıldık. Bu tercih sadece eskinin kendine özgü güzelliği için değil, Saigon’un hikayesinin devam etmesi için de yapıldı.

Saigon’un yaşam mekânlarından ilham alan ve eski malzemelerin kullanıldığı ev çevresiyle tam bir uyum sağladı, öyleki yeni evin çevresindeki diğer evlerden bile daha önce orada olduğu söylenebilir hale geldi.

Evin sahibi, kentte popüler olan batı üslubuyla yapılan evlerde yaşamaktan nefret eden, eskiden beraber yaşadıkları kardeşleriyle toplanabilecekleri, çocukların ve ebeveynlerin beraber sosyalleşebilecekleri ortak bir alan hayal eden Ms. Du. 

Ms. Du aynı zamanda kendi anılarını ve topladığı objeleri de içine alan, eve gelen çocukların hatıralarında güzel yer edecek ve onlara yaşadıkları mekânı nasıl güzelleştirebileceklerini öğretecek bir ev istiyordu. Bu yüzden eve gelecek çocuklar asıl hedefti; onların rahat edebilecekleri, Saigon’u güçlü bir şekilde ifade eden, sevebilecekleri bir alan yaratmak istedik.

Evi, ortak alana bakan renkli bloklardan inşa ettik, bloklara kaplanan metal çerçevelere ise bitkiler sarıldı. Ana mekândan ayrılan hacimleri, mahremiyeti sağlayacak kadar küçük boyutlarda tasarlandık. Bu mekânların boyutları ve birbirlerinden ayrı olmaları seslerden ve görüntülerden etkilenme ihtimallerini azalttı.

Bir geçiş olarak çalışan ortak alan aile üyelerinin beraber olabilecekleri ve birlikte günlerin, ayların geçişini takip edebilecekleri bir mekân sağladı. Bütün bu özellikler, modern toplumda çok nadiren yaşanan doğa, aşk ve iletişimi güçlendirdi.

Etiketler

Bir yanıt yazın