MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
“Şanlıurfa-Harran”
Caminin Anlamsal Boyutu ve Yer Seçimi
Camiler dini gereksinimler doğrultusunda şekillenmenin yanı sıra günümüzde kentsel mekânda İslamiyet’in simgesi olarak sembolik bir değeri de bulunmaktadır. Geçmişte birçok kullanımın öbeklendiği ve toplumsallaşmanın mekanları olarak da yerleşim alanlarında hizmet veren önemli bir kaynaşma noktasıdır. Günümüzde camilerin niteliklerinin bazılarının (geleneklere ve yerele uygun olma, gerekli davranış biçimlerine uygun mekanlar üretmek vb.) göz ardı edilerek üretilmesi cami olarak bir kentsel mekânı anlamlandırmak konusunda değerinin zayıflamasına neden olmuştur. Dahası gelişen teknolojilerle birlikte insanın doğaya egemenliğinin kolaylaşması, insanı yaşamın kolaylığına alıştırmış ve kentsel bir mekânda da olsa insanın bir doğa peyzaja yerleştiği unutulmuştur. Yarışma kapsamında üretilecek tasarım, camilerin üst evreninden kopuk, yereli reddeden modern ve asimile olmuş mimari tavırlarla, kentsel mekânda ibadet gereksinimleri dışında kullanılmamasını sağlayan kısıtlarla üretilmesi gibi yanlışların çözümlerini üretecek şekilde ve aynı zamanda doğanın içinde ekosistemin bir parçası olacak şekilde holistik bir yaklaşımla gerçekleştirilmiştir.
Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapılacağı belirtilen 1000 kişilik caminin uygulama alanı olarak Şanlıurfa’nın Harran ilçesi seçilmiştir. Harran güçlü bir tarihi kimliğe sahiptir. Gerek ticari gerekse eğitim ve din bağlamında oldukça zengin kültürel birikimi barındırmaktadır. Kentin yüzü farklı yönetimler ve inançlarla şekillenmiştir. Ayrıca doğa ile insan arasındaki diyalektiğin çelişkilerden ziyade uyum içinde gerçekleştirildiği yaşam kültürünün varlığı da Harran’ın tasarlanacak caminin uygulama alanı olarak seçilmesini sağlamıştır.
Dinlere göre insanın var olma anlamının kökenleri bir yaratıcıya dayandırılmaktadır. Var olmak ise insanın doğduğu dünyayla birlikte anlamlı bir bütün oluşturmasında gizlidir çünkü yaratıcı her yerdedir, bütündür. Tasarımı gerçekleştirilen camide özellikle İslam dininin gerektirdiği kullanımlar ve sosyalleşme ihtiyaçlar, caminin kentsel mekânda anlamını kuvvetlendiren toplumsallaşma olanakları, yerel mimarinin özgün biçimleri, insan olarak bir doğanın içinde olmanın bilinci göz önünde bulundurulmuştur. Dolayısıyla cami tasarımı için belirlenen tema -içinde olmak ve birlikte olmak- ifadesinin anlamsal uzamı üzerinden şekillenmektedir. Temanın detaylarını açıklamadan önce Harran coğrafyasının genel bilgileri ve mimari dokusu hakkındaki verileri açıklamak yerinde olacaktır.
Harran Coğrafyası
Emevi Devletine başkentlik yapan Harran, Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ticaretlerde tüccarlara ev sahipliği yapmış önemli bir kesişim noktasıdır. Özellikle Asurlu tüccarların uğrak yeri olmuştur. Ticari konumu itibariyle kültürel karşılaşmaların ve etkileşimlerin oldukça kuvvetli olduğu bir yerleşimdir.
Harran’ın ticaret akslarının kesişiminde olması ve kültürel zenginliği mimari üretime de yansımıştır. Harran kalesi, kümbet evleri gibi hala görülebilir durumda olan yapıları Harran’ın yerleşim dokusu ve mimari tavrı hakkında bilgi vermektedir. Dahası arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan Harran Höyüğü’nde mekânsal deseni, su kuyularının bulunduğu avluları olan kare ve dikdörtgen planlı bitişik nizamlı evlerin oluşturduğu görülmektedir. Bu evlerin sınırladığı dar sokaklar ve ortasında büyük bir kuyunun yer aldığı meydan kullanımları Harran’ın nasıl bir kentsel dokuya sahip olduğunu göstermektedir. Dahası mimarinin biçimlenişinde iklimin etken bir unsur olduğu (doğal olarak dönemin gerektirdiği şekilde) görülmektedir. Bunun çözümü olarak sıcak bir coğrafyada yazın iç hacimleri serin tutacak ve kışın da sıcak tutacak toprak ve kerpiç malzemeler kullanılmıştır. Harran’a dair yukarıda bahsedilen bilgiler, tasarımın yapılması öngörülen bu yerde, tasarımın içine katılacağı üst evrenin verilerini oluşturmuş ve yapılan cami tasarımının mekân temsili üretim tavrını belirlemiştir.
İçinde Olmak Birlikte Olmak
Tasarımı yapılan caminin üst temasını oluşturan -içinde olmak ve birlikte olmak- sözünün anlamsal uzamı insanın dünya içindeki varlığını tariflemektedir. İnsanın varlıksal ilişkisi sadece kendi varlığı üzerinden oluşmamaktadır. İnsan yaratılmış bir varlık olmaktan ziyade birlikte var olan bir yapıya sahiptir. Yani varlıksal olarak insanların birbirine bağlı olmasını ifade etmektedir. Bu bağlılık İbn-i Haldun’un düşüncelerinde de -coğrafya bir kaderdir- cümlesiyle yer bulmaktadır. Çünkü her coğrafya insanların yaşama biçimlerini, düşüncelerini ve üretimlerinin rengini, yani kimliğini belirleme gücünü yaşam aracılığıyla barındırır. İnanç da insanların kimliğini biçimlendiren önemli unsurlardan bir tanesidir. İnanç denilen bütüne ait olan düşünceler din üzerinden gündelik yaşama katılarak insanların yaşam biçimlerini belirlemektedir. İnsan bir coğrafyaya düşer, orada sentez olur ve varlık biçimi, varlığına inandığı bir üst varlığın bilinciyle bütünü kavrar.
Bahsedilen teorik düşüncelerin ışığında cami tasarımının biçimlenişi de yer ile bir sentez oluşturacak şekilde üretilmiştir. Burada yer kavramı, toplumsal, geleneksel, ticari, kültürel, dini, ekolojik, simgesel gibi birçok unsurun birbiriyle karışarak şeffaflaştığı bir sistemi ifade etmektedir. Tasarımı yapılan cami, tasarım temasıyla birlikte iklim koşulları da göz önünde bulundurularak yer altına inşa edilmesi öngörülmektedir ki bu Mezopotamya mimarisinin de bir niteliğidir. Bu sayede cami bir ekosistem parçası olarak, yani doğa içinde bir organizma olarak özneye dönüştürülmüştür. Sürdürülebilirliğin temeli her şeyden önce doğanın kendiliğindenliğidir. Cami ve camiye ilişkin kullanımların yeraltına alınması sürdürülebilir ve enerji etkin bir yuvaya dönüşmesi için öngörülmüştür. Böylelikle cami ve cami kullanımını tamamlayan diğer mekanlar, bunlarla birlikte caminin kentsel mekandaki mimari tavrı (sembolik ifadesi), üst evreniyle ilişkilendirilerek insanlar gibi içinde olmak ve birlikte olmanın varlık biçimiyle şekillendirilmiştir.
Program ve Mekânsal Organizasyon
Tasarlanan alan öncelikle kentsel mekândan gelen aksların devamlılığını sağlayacak şekilde çalışma alanına yerleştirilmiştir. Bu yerleşim kesintisiz bir zaman mekân deneyimiyle kullanıcıları cami kullanım alanına konforlu bir akışla almaktadır. Bu aksları dik kesen kesintisiz çizgi alanın temel omurgasını oluşturmaktadır. Doğrusal bir izi tanımlayan bu aksın sonuna cami yerleştirilmiştir. Omurganın etrafında yerleştirilen kullanımlar Harran kümbet evlerinin modüler yapıdaki mekânsal dizimini referans alarak geliştirilmiştir. Ana omurga üzerinde iki büyük bir de küçük avlu bulunmaktadır. Avlular kullanım bazında tematik olarak sınıflandırılmıştır (Cami hayat avlusu, ilim avlusu, muhabbet avlusu). Avlulardaki su kullanımları mekânsal konfor için önerilmiştir. Bunların dışında omurganın etrafında sohbet salonu, çok amaçlı salon, havuz, Kur’an kursu ve dükkanlar yerleştirilerek sosyal ve etkileşim alanınca zengin bir yaşam ortamı kurgulanmıştır.
Cami mimarisi genel olarak Harran kümbet evlerinin biçimsel üslubunun yeniden modern yorumu olarak üretilmiştir. Bununla birlikte cami ve kullanımlarının yer altına alınması endüstriyel bir tasarım tavrından cami mimarisini kurtarıp arazi içinde parçalanarak bir bütün oluşturması öngörülmüştür. Tasarımın yer altına alınmasının bir diğer sebebi ise ikincil kullanımların görünürlüklerini kısıtlayarak asıl cami yapısının ön plana çıkarılması, yani kentsel mekânda simgesel ifadesinin güçlendirilmesi, kaygısıyla gerçekleştirilmiştir. Tasarımda üst örtüde gerçekleştirilen yırtıklar doğal aydınlatma ve toprak ve kerpiçten oluşturulan üst örtü de doğal iklimlendirme sağlayarak alanın enerji etkin bir yapıda olması da sağlanmıştır.
Enerjinin Devinimi
Çalışma alanının tasarımı özellikle sosyo-ekolojik bir düşünce düzleminde gerçekleştirilmiştir. Enerji etkin yapıda ve doğal iklimlendirme ile tasarlanan alan bir ekosistem parçası olarak çalışmaktadır. Tasarımın yer altına alınmasıyla sıcaktan korunmak ve iklim değişimlerinden çok fazla etkilenmeden alanın sürekli kullanılabilirliği doğrultusunda iklimsel sürdürülebilirlik ve dolayısıyla sosyal sürdürülebilirlik oluşturulmuştur. Yerel malzemelerden, geri dönüşümlü ve düşük maliyetli malzemelerin kullanımı, enerji etkin yapıda oluşturulmuş yapay iklimlendirme ve doğal aydınlatma birimleri ile ekonomik sürdürülebilirlik sağlanmıştır.
Sürdürülebilirliğin temeli ekolojinin kendiliğindenliği ve kendini yeniden üretebilme potansiyelinden gelmektedir. Üretilen cami tasarımında alınan bütün sürdürülebilirlik kararları ekolojik yapılara dayandırılmıştır. Bu kapsamda da sosyo-ekolojik bir mekân üretilmiştir.
6 yorum
Şİmdiye kadar gördüğüm en başarılı proje
gerçekten yerelle bütünleşmiş fikirler içeren en orjinal projelerden biri olmuş bu yarışmada. ancak iç çözümlerde islam ibadet anlayışıyla ters düşen hususlar var. Bunlardan en önemlisi saflar imama yaklaştıkça daralmaz tersine mümkünse genişler. çünkü ön saflar kıymetlidir.
En önemlisi, islamda cami mimarisi “şöyle ya da böyle olmalıdır” diye birşeyin olmaması
Tebrik ederim. Gerçekten belki de birincilik ödülü alabilecek bir proje iken malum (!) sebeplerden dolayı satın alma ödülüne kadar düşmüş, ilham alınacak bir fikir projesi. Ellerinize sağlık, bu tarz projeler bizi bu kısır ortamda az da olsa ümitlendiriyor.
Bu yarışmada gördüğüm en özgün proje. Satınalma değil mansiyon olur normal koşullarda. ( normal koşuldan kastım ödül grubunun iyi olması durumu)
Elinize sağlık ilginç bir fikir. Yalnız proje yeri belirtilmedi evet, bu bir fikir yarışması evet ama yeni yapılan bir yerleşim yerinde olduğu belirtilerek küçük bir imar planı verildi. Arazi çevresinde bir kentsel doku var. 5 katlı binalar, meydan ve parklar, kültürel tesisler eğitim birimleri vs. Bunların her biri insanları yönlendiren bir faktör ve veri!! Her ne kadar Harran denilse de 5 katlı binalarla çevrelenen bir bölgede bu çok abes bir tasarım. Başka bir bölgede evet değerini bulabilir ama jüri talep ettiğini tamamen unutmuş olacak ki bilinmezlikte savrulup gitmiş. Bu nedenle bu projeye yorumlarda okey verenlerin bu kategorinin gereksinimlerini tam olarak bilmeden okey verdiklerine inanıyorum, inanmak istiyorum.