PROJE RAPORU
İstanbul büyüktür, geniştir, uçsuz bucaksızdır, içinde karınca gibi insan kaynar ya büyüklüğünün genişliğinin türlü türlülüğünün bir sınırı vardır bellidir. Dolapdere küçüktür ama bir dünyadır, türlülüğü, genişliği, büyüsü insanı kaynaştırması sonsuzdur…
Mine Söğüt
Artakalmak nedir? Artakalan sadece mekân mıdır, yoksa zaman da artakalabilir mi? Zaman içinde geçici olan ve kalıcılığını sürdüren nedir? Kalıcı da aslında geçici midir? Ve bunu algılamaya çalışan insanlığın kısıtlı hayat süresi midir? Soruları ile başladı her şey ve sürekli kullanılan akslar boyunca farkına varmadığımız, görmediğimiz belki de alanları görebilmemizi sağladı. Taksim Meydanı ve Arter Sanat Galerisi aksı üzerinde akan yoğun insan grubu için bu iki nokta hedef olmuş ve içinden geçip gittiği Dolapdere görünmez bir alan olarak kalmıştır. Biz de projemizle görülmeyen bu alanı kendine has dokusuyla ve kullanıcıların kendi ihtiyaçlarıyla şekillendirdikleri mimari dil ile farklı kullanıcı gruplarını bir araya getirmek istedik.
Dolapdere’deki yerel halkın evlerinde alana ihtiyaç duyduklarında yapılarına bir balkon çıkması, kaldırıma iki tabure ve bir sehpa ile sohbet mekânı oluşturması, yarı açık bir mekana ihtiyaç duyduklarında bir örtü ile bu ihtiyacını karşılaması, yine kağıt toplayıcılarının yığma, depolama ve ayrıştırma işlevleri için mahallede kalmış boşlukları kullanması projeye yön veren girdiler olmuştur. Dolapdere halkının mekan üretimindeki bu tavrı biz tasarımcılara artakalan mekanlarda yine oraya ait, orada yapılan bir sistem ile tabiri caizse yerel malzeme olan ahşap ve atık kağıtlarla bir eklemlenmenin var olabileceğini gösterdi. Sosyoekonomik açıdan imkânsızlıklar yaşayan halka sosyal ve kültürel aktivitelerini gerçekleştirebilecekleri aynı zamanda turistlerin, çevredeki sanatseverlerin ve sanayi çalışanlarının karşılaştığı ve kaynadığı bir rota oluşturmak istedik.
Bu rotayı oluştururken başta bahsi geçen iki hedef arasındaki sadece mekânsal artakalmışlıkları değil zamansal artakalmışlıkları da yaşantıya katmak ve bunu da gündüz iletişim mekânları olarak kullanılan etki mekânlarının geceleri sinema, tiyatro gibi etkinliklerle alana ve rotadaki istasyonlara, sokak aralarına ve böylece bölgeye genişleyen bir zamansallık hedeflenmiştir.
Zamanda ve buradaki mekanda artakalan kağıt atıkları hem metafor hem yapı malzemesi olarak ele alınmış olup geçiciliğine ama aynı zamanda geri dönüştürülüp tekrar kalıcılığının sağlanabiliyor oluşuna dikkat çekilmiş, yapım endüstrisinde kullanılan malzemeler ve elli, yüz yıllık yapılarla kıyası yapılarak geçici-kalıcı kavramları yeniden ele alınmıştır.
İstasyonlarla birlikte çalışan ‘’Katık’’ Merkezinin yukarı ve aşağı kotlarında hali hazırda kağıt toplayıcılarının kullandığı şehir içerisinde bir zamanlar artakalmış alanlar işlevlenmiş, depo alanları olarak kullanılagelmiştir. Bu iki mekanın arası tam bir ara mekan olarak tariflenmiş tanımsız çöpler ile dolmaya başlamıştır ve ana ara mekan olarak projeyi besleyen kağıt metaforuna da gönderme yapılmıştır.
Yapılan Katık Merkezinde kullanıcıların kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirebilecekleri bir döşeme ve bir saçaktan oluşan mekân sunulmuştur. Tanımı kullanıcıya bırakılmıştır. ‘’Geçicilik’’ mevzubahis olunca eklemlenerek çoğalabilen ya da eksilebilen komplike olmayan bir strüktür kurgusu önerilmiştir.