HET Peyzaj Kentsel Tasarım tarafından “Bir Kıyı Yerleşimi Bağlamında Hopa İlçesi Kent Merkezi Fikir Projesi Yarışması” için tasarlanan proje, satın alma ödülü kazandı.
“Karadeniz’de haftada iki gün yağmur yağar; biri dört gün sürer diğeri üç gün.” – Anonim
Hopa kent merkezi, Doğu Karadeniz kıyı kesiminin muhteşem doğası ve etkileyici kültürünü yeni nesillere aktarabilmek için doğal ve kültürel değerlerini kentin içine entegre eden, doğası ile barışık bir hal almalıdır. Morfolojik olarak güçlü ve dinamik bir topografyanın fırsat verdiği ender düzlüklere duyarsızca yerleşen kentsel doku yaşanabilirlikten uzak, araç odaklı, tüketen ve sürdürülebilir olmayan bir haldedir.
Bu projenin amacı Hopa’nın doğal karakteristiklerini kentte bir mekânsal ve sosyal onarım mekanizması olarak kullanarak insan odaklı, kimlikli, sağlıklı ve modern bir kentsel tasarım örneği ortaya koymaktır. Kente daha özenli yaklaşmanın gerekliliğinin bilincinde, «şefkatli kent» paradigması çerçevesinde, Hopa’nın hak ettiği fiziksel ve sosyo-ekolojik sistemi duyarlı şekilde kurgulamak ve «hayatın sürdürülebilirliğini» mümkün kılmak gerekir.
Halihazırda tanımsız ve kaotik bir kent parçasını odağına alarak daha geçirgen, bağlamıyla ilişkili ve kendini sadece ekolojik anlamda değil sosyal ve ekonomik anlamda da onaran bir kent oluşturmak fikri temelinde bu proje Sürdürülebilirlik, Yerel Kimlik, Ekolojik Tasarım, Bağlantılılık ve Erişilebilirlik, Yeşil Lojistik ve Ulaşım ilkeleri üzerinden mekânsal organizasyonunu kurar.
I- Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik; çevresel, ekonomik ve sosyal boyutları birlikte ele olarak geleceğe yönelik bir denge sağlamayı hedefler. Bu kapsamda proje, Hopa’nın coğrafik anlamdaki potansiyelini kullanması ve kent içinde bu unsurları hissettirmesi şeklinde konum alır. Kent içinde önerilen yeşil alanların artırılması, doğal yaşamın ve yerel tarımın korunması ve bu unsurların bir şekilde kente fiziksel olarak sızması sağlanırken kent merkezindeki yaşamın bu konuda farkındalığının artırılması için fırsatlar sunar.
Sosyal yapıyı kuvvetlendirmek kamusal alanda halkın bir araya gelerek toplumsal anlamda önemli olayları ve anları yaşamaları ve kolektif üretimle mümkündür. Bu açıdan proje alanında çeşitlilik arz eden aktiviteler ve yeşil alanlar ile zenginleştirilmiş bir kamusal alan tasarımı geliştirilmiştir. Yerel bitki örtüsü ile uyumlu ve biyofilik unsurlarla Artvin’in doğal zenginliklerinin hayatın bir parçası olması gözetilmiştir. Hopa’da çeşitli iklim koşulları ve verimli topraklar sayesinde birçok tarımsal ürün yetiştirilmektedir. Projede yerel tarımsal faaliyetlerin sürekliliğini sağlamak gözetilirken tarım ve doğa tabanlı bir turizm anlayışının geliştirilmesi sürdürülebilirlik açısından gereklidir. Bu kapsamda kırsal dokuda rotalarla tarımsal peyzajın deneyimlenmesi ve desteklenmesi, Hopa’da yetişen elma, armut, vişne, fındık ve çay başta olmak üzere yerel ürünlerin kentsel peyzajda hayatın bir parçası olmasını sağlayan bir peyzaj tasarımı geliştirilmiştir.
II- Yerel Kimlik ve Kültürel Miras
Yerel kültür ve kimlik, toplumun ruhunu oluşturur. Hopa’nın gelenekleri ve kültürel özellikleri dikkate alındığında bu unsurların projeye entegre edilmesi adına yerel ürünlerin ve üretimlerin görünür kılınması, kültür etkinliklerinin desteklenmesi ve yerel mimarinin korunması ve modern kentin kimlikli gelişmesi için özgün tasarımlara rehberlik etmesi gerekmektedir. Proje alanı içerisinde farklı ölçeklerde ve konumlarda oluşturulan festival ve etkinlik olanları, doğa merkezi, gençlik merkezi, el sanatları merkezi gibi kültürün sanat ve üretim üzerinden yansımalarını ve doğa ile kurulacak ilişkileri yeni nesilleri eğiterek mümkün kılacak açık ve kapalı mekânlar yer almaktadır. Ayrıca yöresel deniz ürünleri ve karasal ekosistemlerde yetişen ürünlerin satışı ve kooperatifleri desteklemek için kiosklar erişilebilir noktalara konumlandırılmıştır.
III- Ekolojik Tasarım
Tasarım süreçlerinde ekosistemi göz önünde bulundurarak çözümler geliştirmek, yapıların, yerleşim alanlarının ve yeşil alanların. Doğal çevreyle uyum içinde olmasını sağlamak, doğal kaynakların korunmasını ve biyoçeşitliliğin artırılmasını hedeflemek kentin direncini ve kendini onarma hızını arttırır. Hopa’da kentin doğal omurgasını oluşturan dere ve vadi koridorlarının daha doğal bir görüntüye kavuşması, yeşilin sürekliliğinin sağlanması, kentin geçirimsiz sert yüzeylerinin geçirimli ve doğa dostu habitatlara dönüşmesi, kentsel drenaj ve mikroklima yönetiminin doğa tabanlı çözümlerle ele alınması bu projede strateji olarak benimsenmiştir
Ayrıca kıyı boyunca yürüyüş yolları, seyir ve etkinlik alanları oluşturarak halkın doğayla daha fazla etkileşimde bulunmasını sağlayan Hopa’nın hareketli topografyasını dikkate alarak farklı kotlarda doğal manzara ve görüş alanları tasarlanmış ve eğimli alanlarda doğal su akışlarını koruyarak rekreatif faaliyetler için vista imkanları sunacak bir yaklaşım geliştirilmiştir. Kent ve kıyı ile ana yol arasına yeşil alanlar veya peyzaj düzenlemeleri yaparak görsel bir bariyer oluşturmak bu deneyimlerin insan dostu bir mekanda gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu estetik anlamda da kentin görünümünü iyileştirebileceği gibi gürültü, görüntü ve hava kirliliği anlamında da fayda sağlayacaktır.
Döngüsel tasarım 21. yüzyılın ekolojik tasarım anlayışında önemli bir yer tutmaktadır. Bu projede alandaki uyumsuz kullanımların kaldırılması ile ortaya çıkan atık malzemelerin uygun alanlarda yeniden kullanımı mümkündür. Projede bunlarla ilgili konsept bir duruş sergilenmiştir.
IV- Bağlantılılık ve Erişilebilirlik
Kentsel alanların birbirleriyle ve doğal çevreleriyle daha iyi bağlantı kurması, toplumsal yaşamı canlandırır. Yaya yolları, bisiklet yolları ve toplu taşıma sistemleri gibi bağlantı unsurları, ulaşımı kolaylaştırırken toplumsal etkileşimi artırır. Hopa’da kıyı ile kentsel alan arasındaki bağlantıların güçlendirilmesi önemlidir. Bu kapsamda, kıyı ve kentsel alanın entegrasyonu ve kent- kır ilişkisini kuvvetlendirecek şekilde yürüyüş rotalarının hem kıyı boyunca hem de dere koridoru ve vadiler üzerinden dağ ekosistemlerine bağlantıyı sağlayan unsurlar olarak geliştirilmesi fikri üzerinde durulmuştur. Köprüler, yaya hemzemin ve üst geçitleri ile kentsel alan ve kıyı ilişkileri kuvvetlendirilmiştir. Hopa’nın simge rengi mor kullanılarak proje kapsamında önerilen aktivitelere erişmede takip edilebilir bir rota bağlayıcı bir unsur olarak kurgulanarak süreklilik sağlanmıştır.
V- Yeşil Lojistik ve Ulaşım
Hopa, lojistik hareketliliğin yoğun olarak yaşandığı bir ilçedir. Karadeniz sahil yolunun bitiş noktasında bulunmasından ötürü Doğu Anadolu’ya bir geçiş noktasıdır. Sarp Sınır Kapısı’na olan 20 km’lik yakınlığı nedeniyle Tır ve Kamyon parklanması şehrin karakterine, doğası ile kurduğu ilişkilerine, çevre kalitesine ve kültürel dokusuna olumsuz bir etki yapmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği’ne göre bu araçların şehir içlerine park etmesi zaruri bir durum olmadıkça yasaklanmış olmasına rağmen sürdürülebilir olmayan lojistik hareketleri ilçedeki yaşanabilir ve sosyal alanları iyice daraltmakta, gürültü görüntü ve hava kirliliğine ek olarak trafiği olumsuz yönde etkilemektedir. Bölgenin coğrafi şartları nedeniyle ilçe halkı günlük olarak yaşanan bu hareketliliğinin tam ortasında kalmaktadır. İlçenin yeşil lojistik planlamasına ihtiyacı vardır.
Bu kapsamda, ilçe merkezindeki tır parkının kaldırılarak buranın Çoruh Üniversitesi’nin tarım, lojistik ve doğa ile ilgili bilim alanlarını içeren bölümlerinin kullanıldığı bir yeşil kampüse dönüştürülmesi ve bu alanın hem yerel hem de bölgesel anlamda ilgili sorunların çözümünün ve insan kaynağının yetiştirildiği bir eğitim alanı olması bu projede önerilmektedir. Ayrıca Rize’den başlayarak tır parklarının oluşturulması ve Hopa meskun mahallinin dışında tesis edilecek, tır parklarına yoğunluğun görülebileceği bir sistemin web üzerinden kurulması ve buna ek olarak sensörler ile anlık veri girişinin sağlanması ve burada bekleyen araçlara sıra numarası verilerek sınıra yönelmelerinin kontrollü şekilde sağlanması ve kentsel alanın dışında kente giriş kontrol noktalarının olması mümkün kılınmalıdır.
Alternatif ulaşım olarak deniz yoluyla Trabzon Batum arası işleyen bir seferin Hopa iskelesinde durağının olması Trabzon’ dan Gürcistan’a binek araçları ile geçişin azaltılmasına faydalı olacaktır. Proje diğer akıllı kentsel ulaşım sistemi çözümlerini de entegre etmektedir. Bu kapsamda kent içi ulaşımda toplu taşıma hatlarının ve duraklarının etkin kurgulanması düz alanlarda bisikletin bir ulaşım biçimi olarak kent merkezinde yer alması, ek kavşaklar ve sinyalizasyon ile kent trafiğinin yaya hareketlerine olanak tanır hale getirilmesi önerilmiştir. Hemzemin ve yaya üst geçitleri ile kent ve kıyısı arasında güvenli bir yaya hareketinin sağlanmasını da mümkün kılmaktadır.
Ulaşım
Kent içi ulaşımda toplu taşıma hatlarının ve duraklarının etkin kurgulanması, düz alanlarda bisikletin bir ulaşım biçimi olarak kent merkezinde yer alması, ek kavşaklar ve sinyalizasyon ile kent içi trafiğin yaya hareketlerine olanak tanır hale getirilmesi önerilmiştir. Hemzemin ve yaya üst geçitleri ile kent ve kıyısı arasında güvenli bir yaya hareketinin sağlanmasını da mümkün kılmaktadır.
Yürünebilir Çevre
Hopa’da düz alanlar kıymetlidir. Bu alanlarda yaya hareketlerinin araçlar ve diğer bariyerler tarafından kesilmeden güvenlik, mekânsal okunabilirlik ve evrensel tasarım anlamında yürünebilir bir düzende sunulması gerekir. Projedeki bütün kotlara erişim için uygun eğimler gözetilmiştir. Proje alanının farklı programlarını ve günlük ihtiyaçlarını karşılamak için “Mor rota”nın (Artvin İzi) akışına insanın kendini bırakması yeterli olacaktır.
Çevresel Sürdürülebilirlik
Yaya yolları, bisiklet yolları ve toplu taşıma sistemleri gibi bağlantı unsurları, ulaşımı kolaylaştırırken toplumsal etkileşimi artırır. Kent ve kıyı arasında yer alan araç yolunun refüjleri ve çeperindeki yeşil alanlar, yoğun bitkilendirmelerle güçlendirilerek görsel bir bariyer oluşturacağı gibi, buradan geçecek insanlar için çevre ve mekan kalitesi daha yüksek bir deneyim sunacaktır. Bu, estetik anlamda da kentin görünümünü iyileştirebileceği gibi, gürültü, görüntü ve hava kirliliği anlamında da fayda sağlayacaktır.
Sosyal Etkileşim
Proje alanı içerisinde farklı ölçeklerde ve konumlarda oluşturulan festival ve etkinlik alanları, doğa merkezi, gençlik merkezi gibi kültürün sanat ve üretim üzerinden yansımalarını ve doğa ile kurulacak ilişkileri yeni nesilleri eğiterek mümkün kılacak açık ve kapalı mekanlar oluşturulmuştur. Bu şekilde toplumun farklı kesimlerinin ihtiyaçlarını karşılayacağı ve bir arada kaynaşacağı sosyal mekanlar ağı oluşturulmuştur.
Suya Yaklaşım
Hopa yağış rejimi anlamında yıllık ortalama 2241 mm’lik aldığı yağışla Artvin ilçeleri arasında ve ülkemizde en çok yağışı alan bir yerdir. Bu açıdan kentte drenajı sağlayacak doğal koridorların başta Sundura Deresi olarak bir sistem içinde ele almak gerekir. Projede hidrolojik kapasitesi arttırılmış bir dere tasarımı, ona bağlanan yan kolların sağlıklı şekilde dereye girmesinin sağlanması ve geçirimliliğin artırılması temel stratejidir.
Doğal Yapı ve Yeşil Sistem
Artvin 137 familya ve 761 cinse ait 2727 doğal bitki taksonu ile Türkiye’nin en zengin ilidir. Ancak bu zenginliği kentsel doku içinde görmek mümkün değildir. Süreklilik arz eden bir yeşil alan kurgusunun oluşturulması, dere habitatlarının canlandırılması, kentte pseudomaki, orman ve nemli dere vejetasyonunun kimlik unsuru olarak yer alması, dolgu alanların birer habitat ve rekreasyon adasına dönüşmesi projede önerilmektedir.
Kentsel algının ve işlevsel mekanların oluşturulmasının temelinde yatan jeodezik soruna bu proje, farklı kotlarda, işlevsel ve dinamik mekanlar üretmek ve program çeşitliliğini destekler halde bu hareketliliğin canlı bir kentsel yaşamaya dönüşmesine vesile olmakla cevap vermektedir. Yer yer yükseltilen kotlar, vistaların çeşitlenmesini sağlarken aynı zamanda yoğun araç trafiğinden insanların izole edilmesine de vesile olmaktadır. Artvin’in jeomorfolojik çeşitliliğinin kent merkezinde temsili mahiyetindeki tepecikler, yükseltilmiş bitki kasaları ve basamaklarla verilmiştir. Üçüncü boyut etkisi kentsel mekanın o programlara ve zonlara ayrılmasına da parçacıl olmayan bir durum yaratmadan izin vermektedir. Kentsel peyzaj geometrisinde çökük kotlarda birtakım programlar ve mekanlar oluşturmak aynı şekilde monoton dokulardaki algının düzeltilmesinde ve okunabilirlik açısından faydalı olmakta ve mekansal çeşitliliği olanaklı kılmaktadır. Bu kapsamda seri zemin kotunun düşürülerek tam yanındaki yükseltilmiş alanın negatifinin alınması ve monoton bir meydanın alt kullanımlarının tanımlanması mümkündür. Projede kotların düşürülmesi kentsel drenaj yönelim alanları olarak yağmur bahçeleri ile daha da vurgulu hale gelmiştir. Bu çökük bahçelerin içerisinde yer alan biyoçeşitliliği yüksek dokunun yanı başındaki düz alanın monotonluğunu gidermek, ekosistem hizmetlerini sunmak ve çevre bilincini artırmak için önemli bir araç olması beklenmektedir. Kentin içerisine yerleştirilmiş en büyük biyofilik unsur gerek kıyı dolgu alanında gerekse de meydan bölgesinde yaratılmış yağmur bahçeleridir. Bu biyofilik yaklaşım, alt ölçeklere inildiğinde Artvin’in endemiklerinin bir döşeme izinde tanımlanması veya deniz altı dünyasının gıda anlamında isimlerini duyduğu türlerin yaşam biçimlerinin topluma oyun üzerinden öğretildiği sürprizlerle Hopa’nın monoton düzlüklerine hareket katmaktadır. Bu hareketlilik, monoton ve beton dere kanalında da ihtiyaç duyulan bir özellik olduğu için, bu trapez kesitin insan ve doğayı içine alacak şekilde farklı kademelerle doğallaştırılması Hopa’nın kentsel estetiği ve kent ekolojisini zenginleştirecektir.
Hopa, Sundura Deresi’nin taşkın alanındaki düzlüklere yerleşim anlamında konumlanmıştır. Buna ek olarak zamanla yol ağının da dere koridoruna bir baskısı olmuştur. Baskı altında olan bu su yolunun doğal görünüme kavuşması, başta viyadükler olmak üzere çarpık yapılaşma gibi pek çok unsura dair görsel algının hafifletilmesini sağlayacaktır.
Coğrafyanın hareketi; topoğrafyası ile kıyıdaki düzlükler bir kontrast oluşturmaktadır. Aynı şekilde doğal anlamda yoğun vejetasyon örtüsü ile kaplı dağlarla kıyıdan geçen karayolu ve yeşil mahrumu kentsel doku tezat oluşturmaktadır. Proje bu tezatlıkların giderilmesi için erişimi ve yeşil alan kalitesi yüksek bir içeriği kente kazandırmaktadır.
Dolgu Alanları
Artvin topraklarının %2’si düzlüktür. Kıyıda alüvyal birikimli ovalar yoktur. Bununla birlikte Sundura Deresi’nin ağzında küçük delta ovaları oluşmuştur ve kent bu deltanın üzerinde, Sundura Deresi’nin batısında yerleşim alanının bir kısmını konumlandırmıştır. Bu da taşkın riskinin yüksek olduğu mahallelerin sürekli bir riskle karşı karşıya kalması demektir. Diğer yerleşimler Sundura’nın doğusunda yer almakta ve burada topoğrafya çok hızlı şekilde yükselmektedir. Yamaçlarda ve tepelerin üzerinde yerleşimler fındık ve çay bahçeleri ile iç içe yer almaktadır. Sundura’nın doğu tarafındaki hareketli topoğrafyada yer alan mahalleler nispeten daha yeşil bir doku ve kırsal bir atmosferle iç içeyken, düzlüklerde konumlanan kentin sakinleri bu duruma tam bir tezat oluşturacak şekilde geçirimsiz, gri ve çevre kalitesi açısından iyi olmayan bir durumla muhataptır.
Sundura Deresi’nin denizle buluştuğu ağzının doğu ve batı taraflarında halihazırda bulunan dolgu alanları bu durumun antidotu olarak kurgulanmıştır. Batıdaki dolgu alanı kentlilerin doğa ile buluşması, rekreaktif ihtiyaçlarının karşılanması ve sosyal anlamda Hopa’nın çok kültürlü mozaiğinin kaynaşmasına vesile olacak aktivitelere ev sahipliği yapacak biçimde tasarlanmıştır.
Batıdaki yeni dolgu alanının tır parkı olarak kullanılmaması bilinçli bir tercihtir. Denizin doldurulması ve bunun sadece tır ve kamyonların park etmesi yönünde kullanılması 21. yüzyılın yaşanabilir kentlerinde olmaması gereken bir çözümdür. Bunun aksine kıyı dolgu alanı tam bir ekolojik canlanma ve kente yeni bir habitat alanının kazandırılması için bol ağaçlıklı bir dokunun özellikle karayolu ile komşuluk eden hatta yer alması ile çevre kalitesini düzenleyen, bitkisel tasarımında Hopa’nın doğal bitkilerinden unsurları kütleler halinde barındırarak mekanın ölçeğini ve okunabilirliğini belirleyen, aktif yaşama yönelik spor, serbest etkinlik çayırı ve çocuk oyun alanlarının yer aldığı bir kentsel kaçış alanıdır. Bu alanda yer alan derslikler, yeme içme imkanları, yöresel ürün satış noktaları, denizle etkileşimi kuvvetlendiren iskele terasları sosyal dokuyu destekleyen programlar olarak öne çıkmaktadır. Batı dolgu alanına mahalleden erişimi kolaylaştırmak için Çaykur önüne bir üst geçit önerilmiştir ve bu üst geçit insanları çeperde konumlandırılan otopark alanının üzerinden geçerek direkt yeşil alanın ortasına indirmektedir. Batıdaki dolgu alanı yeni topoğrafyası, vejetasyon örtüsü ve programları ile kentlilere hizmet ederken Sundura ağzının sulak habitatının içinden zarifçe geçen bir ahşap köprü ile doğudaki dolgu alanına bağlanmaktadır.
Doğu dolgu alanında Sundura ağzının oluşturacağı sulak vejetasyon ve fauna çeşitliliğini gözlemlemek ve sosyalleşme kapasitesini artırmak için yükseltilmiş bir topoğrafyaya farklı kotlardan insanları eriştiren ve deniz önündeki promenada çıkaran farklı katmanlardan alana akışı destekleyen bir sistem oluşturulmuştur. Kıyı promenadı boyunca kentin farklı alanlarında kullanıcının karşısına çıkan ve rota şeklinde bütün proje alanının deneyimlenmesinde rehberlik eden ‘mor hat’, yağmurlu ve gri havalarda ortamın enerjisini ve algılanabilirliğinin artırılması adına kurgulanmıştır. Bu mor hat boyunca oturma ve dinlenme ceplerinde sakince denizi seyretmek, kitap okumak ve sosyalleşmek mümkündür. Bir nevi arkada kalan kentin sıkışmış ve geçirimsiz dünyasının olumsuzlukları dengelenmiştir. Promenadın hemen yanında batıdaki dolgu alanda olduğu gibi esnek kullanımlara, her tür toplu aktiviteye izin veren bir etkinlik çayırı bırakılmış, bunun her iki tarafında yapılacak yoğun ağaçlı bitkilendirmelerle bu açıklığın etkisi kuvvetlendirilmiştir.
Ayrıca alt örtü olarak kullanılan türlerle dolgu alanının karayolu ile buluştuğu hat boyunca trafiğin ve araçların etkilerinden arındırılmış bir yeşil alan tasarlanmıştır. Yeterli sayıda yeşil otopark ile parklanma ihtiyacının karşılandığı alana giriş ve çıkışlarda mevcut kavşakla işlevsel bir ilişki mevcuttur. Artvin’in doğası ve kültürü hakkında deneysel bir eğitimle yeni nesillerin Hopa’nın doğal zenginliği hakkında farkındalığının artırılması amacıyla önerilen Gençlik Merkezi, dolgu alanda önceden yer alan sahne yapısının izi üzerinde yer almaktadır. Burada sadece iç mekanda derslik ve atölyeler değil, dış mekanı da eğitim alanı olarak kullanmak önerilmiştir. Gençlik Merkezi, hemen yanı başında yer alan stadyum yapısı ile dolgu alana karayolunun diğer tarafında yer alan meydandan gelen insanları karşılamaktadır. Stadyumun izi korunarak yapısal anlamda çatı ve cephe iyileştirmeleri ve tefrişlerinin yenilenmesi sürdürülebilirlik açısından yeterli görülmüştür. İyileştirmesi yapılan stadyum yapısının yeni saçaklarının altında sahnesi de daha iyi bir konumda yer almaktadır.
Stadyumun izi korunarak yapısal anlamda çatı ve cephe iyileştirmeleri ve tefrişlerinin yenilenmesi sürdürülebilirlik açısından yeterli görülmüştür. İyileştirmesi yapılan stadyum yapısının yeni saçağının altında sahnesi de daha iyi bir konumda yer almaktadır. Stadyumun doğu tarafında alt meydancıklar dizesi ile iskeleye kadar sosyal anlamda yeni bir çekim alanı olacak bir düzen kurgulanmıştır. Burada oturma alanları, denize eğimli yönelen bir çayır dokusu üzerinde serbest dinlenme alanı, etkinlik basamakları ile tanımlı bir mini meydan, yanı başında buradaki kentsel drenajı yönetmek için bir doğa tabanlı çözüm olan yağmur bahçesi habitatı yer almaktadır. Yoğun bitkilendirme ile tanımlı alanı trafikten tamamen koparmak için 2 metre yüksekliğinde bitkilendirilmiş lineer bir tepe formasyonu oluşturularak mekansal anlamda denize odaklanma ve kentten duygusal olarak kopma sağlanmıştır.
İskelenin hemen yanı başında yer alan meydan denize karşı uzanarak manzaranın keyfini çıkarmak isteyen insanlar için eğimli bir topoğrafya ile denizle direkt ilişki kurmayı ve pasif bir rekreasyonu sağlamaktadır. Bu topoğrafya meydanın insan ölçeğinde tanımlanması açısından diğer iki yükseltilmiş bitkisel lekeyle uyum içerisinde, topoğrafyanın daha hareketlendiği ve yükseldiği bir rampa ile üst geçidin bulunduğu kota çıkmaktadır. Bu yüksek topoğrafya arka planda akan tır ve kamyon trafiğinin etkilerini tamamen keserken, üzerindeki bitkiler sayesinde çevre kalitesi de iyileşmektedir.
Meydanlar
Meydanlar sosyo-ekonomik anlamda bir kentin sağlıklı işleyişinde önemli rol oynarlar. Bu projede Hopa’nın karayoluna komşu olan ticari amaçlı kullanılan apartmanlar ve önündeki sert zeminden ibaret olan koridoru, birbiriyle entegre çalışan ve etkileşim içinde olan ancak programları açısından birbirini tamamlayan iki alt meydan şeklinde kurgulanmıştır. Bunlardan doğuda olan ve Hopa Hükümet Konağı olarak çalışan bir yapının önünde yer alan kısmında, mevcut durumda da yoğun bir ağaç dokusu sert zeminlerin içerisinden açılan bitki kasaları içerisinde var olmaktadır. Bu ağaçların altında çocuk oyun alanı ve kadın kooperatiflerinin kermes alanı olarak bir takım sosyal programlar ve ayrıca çevresindeki kafe ve restoranların servis yaptığı bir çay bahçesi tarzı kullanım alanda mevcuttur. Bu durum aslında buranın geleneksel anlamda tören amaçlı bir meydan olmayıp, halkın farklı yaş gruplarının bir arada kamusal bir alanda vakit geçirdikleri bir platform gibi ele alınması gerektiğini çağrıştırmaktadır. Bu kapsamda tasarım mevcut fonksiyonları barındırırken, günümüz koşullarında daha modern bir çizgide, mekansal dili daha güçlü ve daha yeşil bir meydanı alana kazandırmıştır. Burada mevcut çay bahçesinin kotu düşürülerek alandaki monotonluk kırılmış, yanı başındaki yeşil parterlerin kotlarının yükseltilmesi ile topografik bir hareket mekanı okunur hale getirmiştir. Artan yeşil lekeler meydanın kamusallığını şefkatli ve kapsayıcı şekilde kucaklayan unsurlar olmuşlardır. Onarılan meydan dokusunda yer alan kiosklar kooperatiflerin ürünlerinin satıldığı alanlar olarak çalışırken, bunların çevresindeki basamaklar yeme-içme, dinlenme ve vakit geçirme olanakları sunmak üzere oluşturulmuştur. Ağırlıklı kermeslerin masa açacağı alan kiosklara eşlik edecek şekilde açık bırakılmıştır.
Meydanda kıyı ile erişimi güvenli ve kolay hale getirecek bir üst geçit yapısı yer almaktadır. Bu yapı meydanın farklı kotlardan seyredilmesi ve kullanılması anlamında da fırsatlar sunmakta ve ayrıca ticari olarak da yine yerel ürünlerin satışı ve tanıtımı için kullanılabilmektedir. Bu üst geçit yapısının hemen yanında bir kent amfisi yer almaktadır ve bu iki kütlenin bağlantısını kuran bir çatı kent terası olarak yine insanların üst geçit yapısına geçişini sağlamaktadır. Kent amfisi ve kent terası meydanın batıdaki oluşturulan diğer meydanla ilişkisinde burada yer alacak aktivitelerin seyri, dinlenme ve eğitim amaçlı kullanılabilecektir. Batıdaki meydan toplu aktivitelere hizmet vermek üzere daha sert bir meydan olarak kurgulanmıştır. Bu karakterde bir açıklığın insan ölçeğindeki algısını yumuşatmak ve alanın ekolojik duruşunu dengelemek için buraya da seyir basamakları ve kentsel drenajı sağlayıcı bir yağmur bahçesi habitatı eklenmiştir. Meydandaki mor hat her iki alanı bağlarken, dereye erişime rehberlik etmektedir.
Meydandaki biyofilik unsurlar oyun üzerinden bir eğitim yapar. Gölge strüktürü kendine entegre bir salıncak ile her yaş grubu için eğlenceli bir mekana dönüşürken, bu mekanın bir parçası olan yörenin balıklarının rüzgar çanı ve çubuklar etrafında dönebilen versiyonları ufak yaş gruplarının dikkatini çeken unsurlardır. Bu alana komşuluk eden kuru havuzda su ile oynayan çocukların uğrak noktası olan bu yerde strüktür şöyle bir bilgilendirme yazısı ile denizde yaşamın ipuçlarını verir: “Doğu Karadeniz ülkemiz balık stokunun önemli bir kısmına ev sahipliği yapar. Deniz dibinde yaşayan balıklar Palamut, Kalkan ve Barbunya gibi dipteki organizmalar ve deniz canlılarından beslenen balıklardır. Yüzeye daha yakın yerlerde Hamsi ve İstavrit gibi sürüler halinde dolaşan ve denizdeki planktonlarla beslenen türler yer alır.”
Sundura Deresi
Mor hattın boylu boyunca meydanı da kat etmesi nedeniyle bu hattın takibinde kullanıcılar, meydandan Sundura Deresi kenarına araçtan arındırılmış, belirli saatlerde servis amaçlı araçların girişine izin verilen sokaklar üzerinden ulaşabilmektedir.
Sundura Deresi için geliştirilecek bir tasarımda hidrolojik ve ekolojik gerçeklerin anlaşılması gerekmektedir. Morfometrik parametreler ve dik yamaçlarda çay tarımından kaynaklanan arazi kullanım hataları nedeniyle Sundura Deresi’nin yüksek bir sel oluşturma potansiyeli vardır. Sundura Deresi’nin kentsel alan içinden geçen kısmı kanala alınmıştır. Ancak kanal kapasitesi 100 yıllık akış için yetersiz kalmış ve bu nedenle şehrin bazı kısımları 2015 yılında ve takip eden zamanlarda su altında kalmıştır. Selin bir diğer nedeni ise dere ile Karadeniz’in birleşim noktalarında yetersiz menfez kesitlerinin tıkanmasıdır. Bazı dere yatakları, tıkanmış menfezler veya yükseltilmiş Karadeniz otoyolu ile Hopa-Artvin otoyolu yol bentleri nedeniyle Sundura Deresi veya denizle birleşememiştir. Sundura havzasında sel ve taşkınları kontrol etmek için üst havza içindeki verimsiz orman alanlarında ağaçlandırma gerekmektedir. Havzanın alt kısmında ana kanal Q100 yıllık akışa göre yeniden tasarlanmıştır. Dereye giriş yapan yan dere kollarının algılanması ve bakımının yapılabilmesi için bu alanlarda tasarımla tanımlı bir form aldırılarak bakım ve izleme işlemleri mümkün kılınmıştır. Menfezlerin ağzına eklenen filtrelerle kirliliğin ve tıkanıklığın kontrolü doğa tabanlı çözülmüştür. Q100 sel seviyesinin tehdidi altındaki niteliksiz binalar alandan kaldırılmış, bu alanların denk geldiği yerlerde dere kesiti kademelerle açılarak daha yüksek bir debi geçişi sağlandığı için uygun yerlere sosyo-ekonomik anlamda kentlileri destekleyecek kiosklar konulmuştur. Örneğin eskiden balıkçıların olduğu dükkanların bir kısmı bu kiosklarda yine aynı hizmeti verebilecekler veya kadın emeğini görünür kılmak adına dere boyunca diğer kiosklar kullanılabilecektir. Dere mevcut beton malzemeli trapez kesiti ile insanları ve doğayı içine almazken, geliştirilen proje bunu değiştirmek üzere derenin farklı sezonlarındaki değişen su miktarına uyumlu şekilde kullanılabilecek basamaklar oluşturmuştur ve bunlar geometrilerini Karadeniz’in topoğrafyasına oturtmak için kültürel peyzaj anlamında yapılan teras teras çay bahçelerinden almaktadır. Öbek öbek dereye doğru inen taş ve ahşap basamaklar yer yer içerisinde vejetasyon da barındırmaktadır. Ayrıca derenin bütün şevlerinin de dere vejetasyonu ile kaplanmasını sağlayacak şekilde geçirimli şevlere dönüştürülmesi derenin onarımı açısından önerilmiştir. Seyir ve dinlenme terasları, üst kotlarda yer alan doğa merkezi gibi Hopa’nın botaniksel zenginliğini halka tanıtan ve iyi vakit geçirmelerini sağlayan kütleler de güvenli ve mütevazı şekilde yerlerini almıştır.
Cami meydanı ölçeği itibarıyla oldukça mütevazı olmasına rağmen mekansal tanımını dere yönünde kaybetmektedir. Bu sebepten daha tanımlı bir meydan yaratmak ve camideki ibadet ve diğer zamanlarda insanların vakit geçirmelerini sağlamak için bir mini amfi ve hemen önünde uzanan yeşil dokunun bir iskele yapısı ile dereyi deneyimlediği bir dizin oluşturulmuştur. Dereyle olan yatay bağlantı Hopa’nın çay yetiştirilen bahçelerinde olduğu gibi kotlarla dereye inen bir yeşil örtüdür. Amfiden bakan insanlara Hopa’nın kültürel peyzajındaki paternden bir seçki sunar. Cami meydanı devamında gelen dar sokaklı çarşı ile eskiden kurduğu bağı aynı şekilde sürdürürken, amfinin altında yer alan peştemal gibi yöresel kıyafetlerin ve dokumaların satıldığı dükkanlar turistlere hizmet verir. Camiye mevcut durumda eklemlenmiş dükkanlar ve sundurmalar tamamen kaldırılmıştır. Bunların yerini cami duvarına iliştirilmiş saçak altında abdest almak için şadırvanlar ve diğer cami donatıları almıştır. Meydan tarım birimleri ile desteklenmiştir.
Sundura sadece ekolojik anlamda iyileşmeyip aynı zamanda sosyal sürdürülebilirlik anlamında da daha iyiye evrilmiştir. Bu kapsamda dere koridoru Hopa’daki kadın ve tarım kooperatiflerinin ürünlerini sundukları, atölyeler eşliğinde dışarıdan gelenlere bunlarla ilgili pişirme ve hazırlama tekniklerini anlattıkları ahşap strüktür niteliklerle donatılmıştır ki projede kiosklar olarak adlandırılmışlardır. Buna ek olarak dereye inen vadiler boyunca başlanacak doğa yürüyüşleri öncesi bilgi alınan, ihtiyaçların karşılandığı, rehberlik hizmetinin temin edileceği, doğadaki türlerin neler olduğunun tanıtıldığı bir doğa merkezi projede yer almaktadır. Halkın bilincinin ve farkındalığının artırılması için eğitimlerin verildiği bu alan ve yerel ürünlerin satıldığı kiosk dükkanları ile Sundura bağlamıyla ilişkisini yenilemiştir.
Sundura karlı günlerde de görsel peyzaj karakteri ve sunduğu yerel ürün alternatifleri ile kentlilerin zevk aldığı bir koridordur. Derenin suyunun yükselmesi ile görünümünde bariz bir değişim vardır ve artık su insanlara çok daha yakındadır. Habitat adaları suyun altından başlarını çıkarırken yakında buradan geçecek olan göçmen kuşlara yuvadır. Derenin her iki yanındaki seyir terasları, kartopu oynayan ve kızağa binen insanlar ve çocukların coşkusunun gözlemleneceği alanlardır. Esnafın sunacağı yeme içme alternatifleri ile soğuktan yorulanlar, keyifli bir iç mekanda çaylarını yudumlayıp laz böreklerini yiyebileceklerdir. Sundura, yeni tasarımı ile kentin sosyo-ekolojik omurgası olurken, yanı başındaki cami meydanını takip eden turistler, çarşıdan geçerek meydana doğru yönelmektedirler.
Sundura deresinin doğallaştırılması ardından Hopa yeni bir habitat kazanmıştır. Yatağı genişleyen dere, içerisinde vejetasyonu ve faunayı barındırırken, su akışının dere yan kollarından gelmesini engelleyecek bütün mekanizmalardan arındırılmıştır. Taşlar ve ahşap deckler arasında yerleştirilmiş geniş menfezler estetik şekilde kamufle edilirken, yeterli kapasite ile su girişini sağlayabilmektedirler. Dere şevlerinden aşağı öbek öbek inen adım taşları ve teraslar Hopa’nın doğal alanlarındaki dere yataklarında görülen paternin modern bir dille temsilidir. Topoğrafyası çok hareketli olan coğrafyanın dereye bu özelliğini aktarma biçimidir. Her bir kademe farklı kullanıcıların rahatça dereyi deneyimlemelerini sağlarken onlara biraz da kendi alanlarını tanımlama fırsatı sunar. Derenin iki yakasında iletişim başlar.
Kent ve kıyısı arasında araç odaklı gelişmeden kaynaklı kopukluğun giderilmesi için araçların şeritlerinin ve refüjlerin düzenlenmesi, bisiklet ve toplu taşım imkanlarının ulaşım koridoruna entegre edilmesi ve sinyalizasyon ile hemzemin yaya geçişleri yaya dostu olarak tasarlanmıştır. Kent ve kıyı ilişkisini yeni bir bakış açısı ile ele alan proje, mevcut üst geçidi iptal ederek, Hopa iş merkezi önünden bir üst geçit yapısı eşliğinde kıyıya konforlu şekilde erişim sunar ve kıyıya gelenlerin sakince rampalar eşliğinde veya basamaklarda oturup dinlenerek manzaranın keyfini çıkaracakları teraslar ve balkonlar sunar.
Üst geçit sadece gelinip geçilen bir yer değildir. Projede önerilen şekliyle üst geçit, yeşil refüjlerin bitki kanopileri ile eşik ettiği manzaranın giderek denizle daha kuvvetli bir içeriğinin olduğu aralarda kent mobilyaları ile tefriş edildiği için yavaşlatan ve anı yaşatan bir sütrüktürdür. Hem meydanla buluşan basamakları üzerinden dolgu alanının batısındaki kesintisiz yeşil alana ve oradaki serbest etkinliklere insanları ulaştıran veya stadyumdaki aktiviteye yönlendirendir hem de doğuya doğru mini kitap kafe ve bilet satış ünitesi ile iskeledeki hareketliliğe yönlendirendir.
Mimari Kararlar
Hopa sahilini ve şehir meydanını birbirinden koparan ulaşım ağları, alandaki temel sorun olarak belirlenmiştir. Mevcut üst geçidin konumu ve nitelikleri, geçiş işlevini yeterince yerine getiremediğinden kaldırılması önerilmiştir. Yerine tasarlanan yeni üst geçit, meydan ile kıyı dolgu alanını güçlü bir şekilde birbirine bağlarken, peyzajla bütünleşen bir mekansal deneyim sunmaktadır.
Önerilen tasarım üst geçidi yalnızca bir geçiş noktası olmaktan çıkararak, sosyal ilişkilerin kent-kıyı arasında aktarıldığı bir kültür mekanına dönüştürmüştür. Farklı giriş noktalarına sahip olan geçit, hem merdiven hem de rampalarla desteklenerek her kullanıcı için erişilebilir hale getirilmiştir.
Bölgenin sık yağışlı olan iklimi göz önünde bulundurularak, üst geçidin meydan girişinde korunaklı bir giriş yapısı tasarlanmıştır. Bu yapı, sadece korunaklı bir geçiş sunmakla kalmaz, aynı zamanda içindeki etkinlik amfisi ve zemin katında yer alan ticari birimler aracılığıyla kullanıcılarına farklı işlevlerle hizmet eder. Üst geçide meydandan giriş yapılırken, bitki saksılarıyla zenginleştirilmiş bir kent amfisinden geçilerek -500 kotundan +1020 kotuna ulaşılmaktadır. Kent amfisinden üst katlara çıkıldığında, üst geçidin birinci katıyla bütünleşen bir rekreasyon alanı karşılar. Bu alan, yapının diğer bölümlerine kıyasla daha kalın bir toprak örtüsüyle tasarlanmış olup, altındaki ticari hacimlerin tavan yüksekliği sayesinde bu yapısal düzenlemeye olanak tanımaktadır.
Giriş yapısı ile kent amfisi arasında oluşan sokak ve geçit yapısının saçakları, yağışlı havalarda bile kullanıcıların açık havada vakit geçirebileceği kuru ve konforlu alanlar sunar. Böylece üst geçit, bir ulaşım elemanı olmanın ötesinde, şehre entegre olmuş, yaşayan ve deneyimlenen bir mekana dönüşmektedir. Bu üst geçit, yalnızca iki noktayı birbirine bağlayan bir yapı olmanın ötesine geçerek, şehir yaşamına entegre olan, çok işlevli bir kamusal alan olarak tasarlanmıştır. Ahşap kaplamalı çelik kolon-kiriş sistemiyle oluşturulan taşıyıcı yapı, çapraz kolon birimleriyle desteklenmiş ve güneş yansımalarını minimize etmek adına güneş kırıcı panellerle tamamlanmıştır. Yeterli doğal ışık sağlamak için stratejik noktalarda ışıklıklar açılmıştır. 5 metre genişliğindeki üst geçit, yalnızca bir bağlantı unsuru değil, aynı zamanda oturma alanlarıyla zenginleştirilmiş, vakit geçirilebilen bir mekansal deneyim sunar.
Üst geçit, kıyıya ulaşırken düz bir hat izlemek yerine iki kota ayrılarak farklı işlevler kazandırılmıştır. Kollardan biri, iskeleye yönelerek, zemin katında bir deniz ulaşımı bilet gişesi ve yolcu bekleme salonu, +1020 kotunda ise bir kitap kafe barındıran bir yapı ile bütünleşmiştir. Merdivenler ve düşey sirkülasyon elemanlarıyla desteklenen bu bölüm, iskeleye erişimi kolaylaştırırken sosyal ve kültürel bir buluşma noktası oluşturur. Diğer kol ise kıyı meydanına yönelerek, eşsiz Karadeniz manzarasına sahip bir balkon ile sonlanmaktadır. Bu bölümde yer alan merdivenler saksılarla bütünleşerek kıyı meydanına inişi sağlarken, rampalar peyzajla uyum içinde tasarlanmıştır.
Genel tasarım yaklaşımı, yalnızca işlevsel bir bağlantı sağlamak yerine, kentsel yaşamla bütünleşen, doğal ve yapısal unsurları dengeli bir biçimde harmanlayan bir üst geçit oluşturmayı hedeflemiştir. Kentin kamusal alan ihtiyacına cevap veren, sosyal etkileşimi teşvik eden ve kullanıcı deneyimini ön planda tutan bu yapı, Hopa sahili ile şehir meydanını birleştirirken, kentin kimliğine katkıda bulunan çağdaş bir kentsel odak noktası haline gelmiştir.
Deniz dolgu alanlarının rijit hatlara sahip olması dalga yüksekliklerini artıracağı için kıyıda dalgayı kıracak hareketlere ihtiyaç vardır. Kıyı promenadı çıkış noktasını bu kuraldan olarak zikzaklar yapan ikinci bir kotta gezinti ve seyir amaçlı bir hatla alanı geçer. Kıyı promenadının yoğun yürüyüş yapan insan trafiğinden bir parça kopulan ve daha sakin bir deneyime imkan veren ve oturma ve dinlenme alternatiflerini kent mobilyası ölçeğinde sunan bu hattının yanı başında Hopa’nın simge ağacı olması için dikilen Alnus glutinosa yeşerir. Tepenin üzerinde gün batımının ve Sundura Deresi ağzındaki habitatın gözlenmesi için bir fırsat sunar.
Kıyı Promenadının hemen üzerinde yükseltilmiş ikinci bir gezinti hattı ve ona takılan oturma ceplerinde dalgalardan korunaklı daha sakin bir deneyim isteyenler için alternatifler oluşturulmuştur. Oturma cebinin sırtını dayadığı yoğun bitkisel zon doğal bitki türleri ile oluşturulduğu için yörenin kır kokusunun ve deniz kokusunun yağan yağmurla daha da keskinleştiği hafızalarda kalıcı bir anın sahnesini oluşturmaktadır. Gün batımını seyretmek, arkadaşlarla sohbet etmek, kitap okumak ve müzik dinlemek gibi pasif aktiviteler kentin hareketli topografyası ve folkloründen farklı bir deneyıim arayanlar için ideal bir alternatif oluşturmaktadır.