Satın Alma, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bizimköy Mimari Proje Yarışması

Proje Raporu

Bizimköy: Oyun

Erenköy Bahar Merkezi’nde sıradan bir Cumartesi öğleden sonrası, büyükçe bir masa çevresinde toplanılmış. Ortama bir heyecan hakim. Ortaya bir mantar şilte serilmiş, onun üstünde küçüklü büyüklü renkli parçaları olan ahşap kareler dizilmiş. Etrafında toplanmış 20’den fazla insan var, bir kısmı merakla ahşap parçaları inceliyor, bir kısmı çekinerek geride duruyor, bir kısmı ise ne yaptığını çok iyi bilircesine ahşapların yerlerini değiştiriyor, yaklaşıp içine doğru bakıyor, geriye çekilip diğerleriyle tartışıyor ve yeniden bir parçaya uzanıp bir düzenleme yapıyor. Bu geçtiğimiz yıldan beri her Cumartesi öğleden sonra Bahar Merkezi’nde oynanan bir masa oyunu. Hastane’nin yeniden inşa edileceği söyleniyor, hatta geçen yıl bunu için bir mimari proje yarışması yapılmıştı ve bu oyun da proje adım adım hayata geçerken farklı görüşleri ortaya koymak, fikir paylaşımı yapmak ve proje için yeni bilgi üretimlerine olanak sağlamak için oynanıyor. Katılması çok eğlenceli ve heyecan verici çünkü oyun her defasında farklı sonuçlar veriyor, farklı insanlarla tanışmayı sağlıyor ve en ilginci de oyunun oynandığı son aylarda hastane de oyundaki tartışmalarımızı yansıtan bir biçimde inşa ediliyor.

Bunun ne demek olduğunu daha iyi ifade edebilmek için oyunu size biraz olsun anlatmalıyız. Oyun, üzerinde yaşam birimleri, servis blokları, orman, çılgın çardak ve sosyal alanlar gibi farklı özelliklerde mekanlar barındıran küçüklü büyüklü kare piyonlar ile hasta, doktor, hemşire, hasta bakıcı, pembe koyun, ziyaretçi ve fıstık çamı gibi karakter kartlarından oluşuyor. Oyuncular mekan parçalarından oluşan piyonları yan yana getirerek nasıl bir hastane inşa etmek istediklerini, nasıl bir hastanede tedavi görmek veya çalışmak istediklerini tartışıyorlar. Örneğin, bazıları için sosyal alanların artması amaç olurken bazıları için yaşam birimlerinin orman ile iç içe olması öncelik olabiliyor. Ve oyun bu farklılıkları kutluyor. Oyunda belli karakterlere bürünmek olası, bu her katılımcının diğerini dinlemesine ve anlamasına yardımcı oluyor. Doktor olmak her yere ulaşım ayrıcalığı tanırken yoğun çalışma temposu da getiriyor, doktor karakter muayenehanelerin de olduğu blokları yerleştirmekle yükümlü ve tüm parçaların yerini değiştirme hakkına sahip. Fakat bir doktor buna ara verip çılgın çardaklarda dinlenme imkanı da bulabilir. Bir hasta, kişiliğine bağlı olarak kendine uygun yaşam birimini (bahçe severin zemin kottaki toprak kaplı birimi, eskime izleme meraklısının kumaş giydirilmiş birimi, sakinlik tercih edenin ağaçlarla çevrili tavan pencereli kapsayıcı birimi, …) seçerek yerleşebilir, fakat belli gündelik rutinlere uymak zorundadır. Hastanede yaşamı sürdürmek için gündelik eylemlere (çamaşır yıkama, yemek yapma, temizlik yapma, …) katılmalıdır. Bunun yanında gündelik rutin dışına çıkabileceği alanları (sigara odası, oyun sahası, ormanda kuş gözlem evi, permakültür sahası gibi) yaşam birimi etrafına yerleştirmeye çalışır. Hemşireler ise bu rutin dışı eylemlere, hasta iyileşmesini geciktirdiği düşüncesiyle izin vermemeye, yaşam birimlerinin etrafını hasta yaşamını zamansal ve mekansal olarak düzenleyen sosyal alanlarla (spor salonu, banyolar, kuaför, koyun ağılı, …) çevrelemeye çalışır. Oyun düzlemi oyuncuların sırayla hamle yapması ile sürekli kurulup bozulur. Her hamle nedenleri ile açıklanır. Oyuncular kendilerine sıra geldiğinde nedenini açıklayarak hamle yapmadan da geçebilir. Oyunda, katılımcılar bir karaktere bürünerek duruma başkası gözünden bakmaya çalışır. Oyuncuların yaptıkları her hamleyi karşısındakine açıklamaya çalışması katılımcılara kendilerini tanıması, birbirlerini dinlemesi, çeşitli tartışmalar gerçekleştirmesi için fırsat sunar. Ve bu tartışmalar sayesinde hastane projesi gelişir. Hastane birlikte üretilen bir ortaklığa dönüşür. Ve oyun bu ortaklıkları destekler.

Oyun, hastanenin tek hamlede tek elden inşa edilmesine alternatif olarak müzakere ve aşamalı üretimi, üretimden öğrenerek projeyi geliştirmeyi ve inşaya aşama aşama devam etmeyi amaçlar. Proje oyunu takip eder, onun ardından gelir. Bunun yanında proje güncellendikçe oyun da gelişir, yeni olanaklar üretmek üzere yeniden üretilir. Bugün Bahar Merkezi’nde oynadığımız bu oyun 3. nesil. İlk oyundan itibaren çok şey öğrendik, çok insanla tanıştık, projeyi geliştirdik ve projenin ilk etabına hazırız. İlk olarak hastane bahçesinin dış duvarları indirilerek buranın bir kent bahçesi olması için bir adım atılacak. Eski spor sahasının oraya hafif büyükçe bir bina inşa edilecek, içine geçici olarak mutfak ve yemekhane yerleşecek. Eski yemekhane ve mutfağın yerine yenileri inşa edilip hastanenin yeni sosyal hayatı kurulmaya başlanacak. Hastane çalışanlarının bir araya geldiği, sadece yemek yenilmeyen, aynı zamanda oturup zaman geçirilen, yol tarafından ziyaretçilerin de kullanımına açık bir kısmı olan, tedavisi belli aşamaya gelmiş hastaların da geldiği ya da çalışabildiği bir araya getirici bir ocak ve yemekhane hayal ediyoruz. Her şey buradaki sosyal yaşamın dönüşümüyle başlayacak gibi görünüyor.

“Tekrar hoşgeldin” diyor Doktor Hanım. Kafamdaki arkadaşlarım biraz alındı bu kaba söze, neden bir tek bana “hoşgeldin” diyorlarmış. Boşverin, hoşgörün doktordur kafası meşguldür diyorum onlara. Asıl siz hoşgeldiniz Doktor Hanım. Yaramış bu yıllar size. Benim gibi binalar da delirmiş bu yıllarda. Hadi beni hallettiniz, bu hastaneyi nasıl tedavi edeceksiniz bakalım. Anormallere iyi davranan bir hastane olmuş burası. Ama anormallere iyi davrananlar anormaldir. Bozuk bence bu yeni hastane. Bütünüyle kuşkudayım. Hastane dediğin soğuk, sert, soluk olur. Biraz renk gelmiş bu yeni binalara. Mesela mor burunlu yeşil yanaklı olmuşlar. Şaka şaka. Turuncu ve tüylü olduklarını görüyorum ben de sizin gördüğünüz gibi.

Bir sonraki adımda ise proje için çok önemli olan başka bir dönüşüm bizi bekliyor; sınırların, gözetlemenin ve kapatılarak tedavinin sorgulandığı, yerine farklı olasılıklarının araştırıldığı bir aşama bu. Mutfak ve yemekhane geçici yerinden taşınınca onun yerine ve yanına nöroloji servisi ve kreş alınacak. Eski kreş yerine acil birimi ve eski nöroloji servisi yerine açık-kapalı erkek servisi inşa edilecek. Böylece servisler ya da başka bir deyişle yaşam birlikleri bu bahçenin merkezinde kurulmaya başlayacak. Yaşam birlikleri, geleneksel sistemdeki gibi ruhsal hastalıkların marjinalize edilerek hastaların belli bir süre kapatılmasını sağlamak yerine iyileşmeyi ilişkiler kurma, sosyal bağları güçlendirme üzerine kurulur. Tedavi için varsayılan sağlıklı ve normal bir insanın dayatılan gündelik rutinler yerine her bir yaşam birliğinin kendi içinde gündelik yaşamını kurması önerilir. Her bir yaşam birliğinin birlikte çamaşır yıkamak ve yemek yapmak ve yemek gibi gündelik eylemlerin yapıldığı sosyal alanlar ile çevrelenen spor ve kültür faaliyetleri yürütülebilecek aynı zamanda dinlenme ve eğlence alanları barındıran iç bahçeleri bulunur.

Bir yıl önce, başka büyük bir masa etrafında…
168 kafalı bir karakter. Baş başa vermiş düşünüyor. Boşa koysa dolmuyor, doluya koysa olmuyor. Erenköy Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi için mimari bir proje yarışması için birlikte çalışmaya karar vermiş. Her kafa farklı bilgi birikiminde, farklı deneyimlere düşüncelere sahip ama biliyorlar ki benzer hassasiyetlerde ortaklaşıyorlar. Akıl ve bedenin birbirinden ayrı düşünülemeyeceği, ikisinin birbirini etrafıyla etkileşim içinde sürekli ürettiği ve dönüştürdüğünün farkındalar. En temelde hastanenin başlıca amacının insanı ruh ve beden olarak ayrıştırmayan ve etrafından yalıtmayan bir yer olabileceği konusunda uzlaşıyorlar.

Beden/ruh, bina/doğa, iç mekan/dış mekan gibi ikilikler üzerinden düşünmek sürekli bir “öteki” üretmeye ve güçlü olan tarafı yüceltmeye neden oluyor. Bu sınırlı bakışın dışında kalmayı seçmek ve sürekli konum değiştirerek bakışları devamlı olarak çoğaltmaya izin vermek, İtalo Calvino’nun bahsettiği gibi oluğun üzerine konan kuşu, ilkbahardaki ağaç ile sonbahardaki ağacı, toprağı, kumaşı, plastiği konuşturacak ve uzlaştıracak yaşama, üretme ve iyileşme biçimleri sunabilir. Tek bir doğrunun, tek bir olasılığın, tek bir normalin peşinden gitmeden çoğulcu bir yaklaşımı benimseyerek üst anlatıların, normların, sınıflandırmaların ötesinde bir araya gelme biçimleri üretebiliriz.
İkiliklerden uzaklaşma çabası projede kendini farklı ölçeklerde, yapıların sınırlarında, etaplamada ve mekan kullanımında hissettirir. Bina kabukları için seçilen malzeme ikilik üretmeden eşikler koymanın yollarını arar. Toprak kaplı yaşam birimleri, “dışarısı” kabul edilen bitkilerin, tozun, hava koşullarının, kuşların “içeri” sızmasına izin verir. Tekstil kaplı bina kabukları eskidikçe yeniden dikilip giydirilir. Zamanla eskiyen ve dönüşen kabuklar, hastane yaşayanları tarafından araç kullanmadan tekrar tekrar sıvanabiilir veya dikilebilir. Böylece yapı sınırları dinamik olarak yeniden üretilir; ara durumların algılanmasına ve temsil edilmesine açık hale gelir.

Ben bu hastanenin içine girebildiysem eğer, bir gece geçirdim burada. Ama geceleri benim ziyaretime gelenler beni bulamadı. Her gece onları ürkütmemem şartıyla benimle aynı yatakta yatan misafirlerim olurdu mesela. İlk zamanlar onların yatağımda sürünmelerini, kımıldamalarını hissetmek korkunç ötesiydi. Ya ortamın sıcaklığından tiksindiler, ya da yolu bulamadılar. Bu hastanenin yoluna yordamına alışmak da güç. Deli işi tam, kim uğraşmış bunla incik cıncık? Deli işi dediysem, gerçekten de deli işi. Yapımı sırasında hastanede yatanlara da meşgale olmuş, ilmek ilmek işlemişler bu binayı. Hatta taburcu edilmişler binalar bitene kadar; ama kendileri bile isteye her gün gelmişler bu binalar için. Sorsan, eskiden beri tanışıklığımız olan Ülviye bina örtüsünü elleriyle örmüş. Şimdi üzerine yağmur yağdırtmıyor. Ne zaman hava kapansa, çıkıp gökyüzüne gözlerini devirip tehdit ediyor. Ondandır belki, bu hastanenin üzerinde de, ben tekrar geldiğimden beri kara bulutlar gezinmiyor.

Yaşam birlikleri ile diğer alanlar arasında ve kamusal dış bahçe ile iç bahçe arasında kesin bir sınır olmamasını, sosyal alanların ve peyzajın yumuşak geçişleri ile çeşitli filtrelemeler yapmayı öneriyoruz. Orman zeminine büyük ölçekte bir müdahale etmiyoruz, genellikle toprak kalıyor. Sosyal alanlar ile birlikte çeşitli eşik durumları yaratacak şekilde zemine malçlama yapılabileceğini öngörüyoruz. Yer yer tarım ve permakültür aktiviteleri ve ağaç sıraları yaşam birlikleri ile diğer alanlar arasında mesafeler yaratmayı öneriyoruz. Sosyal alanlar genellikle tek katlı hafif çatılı, ormanın içinde dolaşan yapılar olacak; noktasal temelleri ve çeşitli tekstil katmanları ile dış çeperleri oluşacak.

İkiliklerin haricinde kalabilmeyi sağlayan bir diğer mekansal taktik de yapıların üretimi ve yaşam döngüsü boyunca süregelen değişimler. Yaşam birimlerinin iç malzemesinin yumuşaklığı, farklı kullanımlara ve zaman içinde yok olacağını öngördüğümüz tecrit ve tespit gibi çok kontrollü ve kapalı programların çözünüp dahil olabileceği alanlar açmaya hazırdır. Doktor ve hemşirelerin kullanımı için ayrılan servis hacimleri zaman içinde hastaların yaşam birimlerine yönelik yakın takibinin ve kontrolünün azalacağı öngörüsü ile küçülüp önemsizleşecektir.

Binaların üretim biçimi de baskın değerler ve ikilikler üretmekten uzaklaşan bir hastane kurgusuyla tutarlıdır. Seçilen yapı malzemeleri yapım teknikleri ve programatik kurgusu ile önerimiz, kendi üretilirken kurduğu bağlantılarla başka toprakları, toplulukları, hayatları besleyebilen bir üretim süreci tanımlar. Bizimköy, koyunları, tavukları, tekstilden ve topraktan oluşan mimari dili, mutfağı, oluşturduğu sosyal yapı ile sadece mevcut sınırları içerisinde kalmayıp farklı yerleşim yerleri ile sürdürülebilir ve kalkınmacı bir birliktelik amaçlar. Böylece mimari yapı üzerine kurulduğu çevredeki canlı türlerinin yaşam birliğine katılmanın yanı sıra, sınırları ötesinde yeni yaşam birlikteliklerini cesaretlendirebilir.

Sigara Odası

Sigara Odası akıl ve ruh sağlığı hastanelerinin belki en ilginç mekanlarından biri, çalışanların sağlıklı çalışma hakları gereği girmediği, dolayısıyla hastaların kendilerine ait bir çeşit özgürlük alanı olarak gördükleri bir mekan. Hastalar birbirleriyle sohbetlerini “arkadaş tedavisi” olarak tanımlıyorlar. Hastane yönetimi ise “disipline edilmemiş,” “zaman öldürülen,” “üretici olunmayan” bir mekan olarak burada geçirilen zamanı kısıtlamayı tercih ediyor. Bir hastanın gündelik yaşamı tedavilerinin bir parçası olarak uyku, banyo, yemek, terapi ve spor zamanları gibi rutinlerin mekanları aracılığıyla düzenlenir. Bunlar yanında sigara odasına daha düzensiz gidilebiliyor olması bu mekanın hastane mekanı-zamanı dışı olarak görülebilmesini sağlayabilir. Burada sigara odaları yaşam birimlerinin hemen dışında ve az ötesinde, ağaçların arasında yer alır. Yerleşimleri ile olduğu kadar biçimleri ile de diğer mekanlardan belirgin şekilde ayrılabilir.

Bu yeni düzende de başını kaşıyacak vakit kalmamış canım! Necmiye sigaraya çağırıyor mesela, tam da kolektif yemek pişirme saati. Yemekten sonra içeriz diyorum, Sami’nin sulanma saati. Zaten bana ne zamandır bozuk atıyor Sami; yapraklarını büktü çiçekleri soldu. Sonra örgü örmem lazım, odanın duvarları sökülmeye başladı… Ajandama bakayım sana haber veririm Necmiye! Deli midir nedir, tutturdu sigara diye. Artık eskisi gibi sigaraya da muhtaç değiliz ki nefes almak için!

Hasta-ziyaretçi buluşması

Sosyal mekanlar içinde ziyaretçilerin karşılandığı, bir süre bekletildiği ve görüşme saati geldiğinde ziyaretçilerin diğer sosyal alanlarla çevrelenen iç bahçeye alındığı bir mekan bulunur. Bu piyon böyle bir karşılama mekanı üzerinde bir işleyiş diyagramı bulundurur. Hasta ve ziyaretçi hareketleri iki farklı renkli hareketli parçalar ile gösterilir. Zamanı geldiğinde birbirleriyle orta mekanda buluşurlar.

Yaşam Birlikleri

Yaşam birliklerinin en önemli bileşeni olan odalar, tek ya da iki kişilik birimler farklı kişiselliklere izin vermek üzere farklı biçimlerde üretilip ana bir strüktüre yan yana ve alt alta bağlanır. Bazısı gökyüzünü gören ışıklıklara sahiptir, istenildiğinde yanındaki oda ile birleştirilmesi için hareketli ara duvarları vardır. Bazısı kişisel banyoya sahipken diğerleri yanındaki oda ile banyo paylaşır. Odalar ya da yaşam birimlerine dış hava şartlarına açık fakat tekstil malzemeler aracılığıyla bir miktar pasif iklimlendirme sağlanan platformlardan ulaşılır, bu platformlar yer yer genişleyerek ortak faaliyetlere imkan sağlar. Yaşam birliklerinin birimlerde yaşayan hastalar, içinde bulundukları bahçedeki bitki ve hayvanlar arasında kurulacağı düşünülür. Doktor ve hemşireler, bu yaşam birliklerinin misafir katılımcıları olarak görülebilir, dolayısıyla mekanlarının bulunduğu servis blokları ihtiyaç duyulduğunda ulaşılabilir fakat ayrı durur.

Çılgın Çardaklar

Çardaklar bahçenin önemli dinlenme, buluşma, nefes alma ve bekleme noktaları. Doktorlar toplantı yapmak, dinlenmek, kitap okumak için gündelik tempolarının dışına çıkabildikleri çılgın çardaklara gidebiliyor. Ziyaretçiler Bizimköy’de pişirilen ekmekten yemek ve ziyaret saatlerini beklemek için çılgın çardaklarda zaman geçirebiliyor. Adları üstünde çardaklar buranın en çılgın görünümlü yapıları, bahçede referans noktaları oluşturabiliyorlar.

Aklı havada kule: Nefs can demek, ruh demek, öz demek. Bu aklı havada nefes alma kulesinde doktorlar aldıkları her nefeste. Aklı 5 karış havada. Aklı 3 kuş havada. Aklı 4 vizite havada. Bu kulede…

Acil Servis

Acil servis üç farklı alana ayrılıyor, yeşil alanda hızlı müdahale, doktor ve hemşirelerin kendi odaları ve toplantı odası gibi bölümler; kırmızı (en ağır durumdaki hastalara müdahale edilen bölüm) ve sarı alanda hasta odaları bulunuyor. Yapı tek katlı ve iç avluları sayesinde her hasta odası dışarı bakıyor. Hasta ve yakınlarının zaten son derece stresli olduğu acil serviste avlularla bahçenin içeri alınması ve kapı olmaması bu stresi azaltıcı olabilir.

Eskiden hastaneye yatmanın da bir adabı vardı. Dışarıdan buraya gelinirdi ve üzerimize de kapılar, duvarlar kapanırdı. Şimdi hepsi gitmiş. İçeride miyim dışarıda mıyım? Kuşkudayım. Elimi uzatsam dışarıya değebiliyorum. Dışarısı da bana değebiliyor. Karışmıyoruz ama iletişiyoruz. Hadi ben kuşkudayım, peki dışarıdakiler neredeler?

Kuş gözlem durakları

Hastanede gündelik görevlerinin dışında hastalar, istedikleri rutin dışı etkinlikleri yapabiliyorlar. Kuş gözlem durakları, kuşların barındığı boşluklu duvarla ayrılmış iç avluda yer alan hafif tek kişilik yapılar. Kuşlar tarafından görünmeden onları izleyebilecek kapalı bir yapısı var.

Kuşlara kafamdakilerden daha çok yakınım. Onlar kafamın içindeyken başka bir şey duymama izin vermezlerdi. Artık ben onların içindeyim. Onların içine girip kendimle kalabiliyorum. Kuşlar gibi görebiliyorum. İnsan gibi gözlemleyebiliyorum.

Tescilli yapıların kullanımına ilişkin müdahale yaklaşımı
Yürürlükte bulunan “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği”nce tarihi ve kültürel değeri olan tescilli yapıların ve anıtların deprem etkisi altında değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi yönetmeliğin kapsamı dışında bırakılmıştır (Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği,Madde 1.1.8). Ancak, ilgili yapıların sosyal ve kültürel amaçlar doğrultusunda kullanılması planlandığından her iki binanın da yapısal olarak değerlendirilmesi ve ilgili işlevlerin gerektirdiği yükleri güvenli bir biçimde taşıyabilmesi için yapıların özgünlüğü zedelenmeden minimum müdahale ile sağlamlaştırılması gereklidir. Bu çerçevede, her ne kadar yapının rölövesi hazırlanmış olsa da taşıyıcı sistem şemasının (dikme, diyagonal, kiriş, başlık vb.) anlaşılmasına yönelik incelemelerin yürütülmesi, mevcut yapısal elemanların mekanik özelliklerinin belirlenmesi için testlerin yapılması ve mevcut birleşim detaylarının belirlenmesi gerekmektedir. Elde edilen veriler ışığında ve hazırlanacak sayısal analizlerle, hassas olduğu belirlenen noktalarda lokal müdahaleler ile yapının sağlamlaştırılması planlanmaktadır.

Koyunlar, Keçiler

Bu hastanede koyunlar ve keçiler de yaşıyor, onların bakımı hasta sorumluluklarından biri. Ara sıra keçiler kaçıveriyor ama çok geçmeden ağıla geri dönüyorlar, çünkü dışarıda hayat daha zor.

Ben eskiden de koyunlar görürdüm ara ara, koynuma girerlerdi kulağımı kemirirlerdi…şimdi bahçede dolaşıyorlar, toprak duvarlardan çıkan bitkileri yiyip odama sızıyorlar, içinde yaşadığımız binalara dönüşüyorlar. İçinde yaşadığımız odalar koyun gibi yumuşacık.

Kültür varlığı niteliğindeki tescilsiz yapıların kullanımına ilişkin müdahale yaklaşımı
Alanın belleğinde önemli yere sahip ve dönemlerine ait karakteristik özellikleri barındıran kargir yapılar ile ilgili olarak, plan şeması, düzeni ve konturları zedelenmeden güçlendirme yapılması önerilmektedir. Bu yapılarda, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin tanımladığı biçimde “Kapsamlı Bilgi Düzeyi’ne erişilmesi için her türlü incelemenin yapılması ve sonrasında Bölüm 11’e göre yapılan hesap sonucunda müdahale kararlarının verilmesi planlanmıştır. Bu çerçevede, duvarların hem düzlemde hem de düzlem dışında davranışının iyileştirilmesi hedeflenmiştir. Duvarların özellikle kesme dayanımının iyileştirilmesi amacıyla duvar yüzeyinde tekstil donatılı harçların kullanılması gündeme getirilebilir. Uygulamada, yüksek dayanımlı güçlendirme harcı ve alkaliye dayanıklı çok eksenli tekstil donatının kullanılması tercih edilebilir. Betonarme döşemelerin rijit diyafram davranışı sergilemesi amacıyla farklı güçlendirme tekniklerinin kullanılması, kargir duvar-döşeme arasındaki birleşimlerin incelenerek gerek duyulması halinde birleşimlerin güçlendirilmesi önerilmektedir.

Geçirgen Kabuk

Yaşam birimlerin ve onlara ulaşım sağlayan platformların üzerinde geçirgen tekstil bir kabuk bulunur, bu sert iklim koşullarına karşı sosyal alanları korur fakat hava şartlarından tamamen korumaz, altında iklim değişimlerden etkileniriz, bitkiler büyür ve herkes gezinebilir.

Bir kelebektim rüyamda. Uçup duruyordum Bizimköy üstünde. Siren sesleriyle değil de kanat vızıltılarımla gelmişim bu sefer. Beni cezbeden kokulara doğru uçuyorum. Derken ilginç bir şey çarpıyor gözüme, ağaçların arasından. Bir hava akımı beni içeriye doğru çekiyor tatlı tatlı. Kalın çubukların arasında bazısı açık gözleriyle beni izleyen bu şeyin içinde buluyorum kendimi. Bizim burasınınmış meğer o gözler! Tıpkı içinden çıktığım ipek kozası gibi örmüşüz burayı ilmek ilmek. “Hiç böyle bir açıdan görmemiştim burayı” diye düşünürken rüyamda, kanatlarımın içerideki sıcaklıkla hafiflediğini hissediyorum.

Derken, bir kasımpatına konmamla kasımpatı oluveriyorum. Çokça ses var etrafımda. İleriden gülüşmeler duyuyorum. Yukarıdan hafif bir ıslık geliyor, rüzgarla çeliğin öpüşmesinden. Beni kaşındırıp duran karıncanın diğerlerine seslenişini duyuyorum. O bağırdıkça kıpırdananların bizim koca çubukları gıdıklayışını hissediyorum derinlerde. Köklerime geliyor bu his. Köklerim demiştim ama bir bakıyorum ayaklarım var!

Yumuşak bir zemini eziyorum ağırlığımla. Yer aşağı doğru esnedikçe ben başlıyorum sekmeye. Hareket etmek iyi geliyor zihnime. Yukarı kaldırıyorum kafamı, tavan böceklerini görebilmek umuduyla. Daha güzellerini görüyorum; ışık olmuşum da iğne yaprakların, parlak kumaşların, şeffaf görünen camların arasından geçip duvarda bulmuşum kendimi. Rengarenk içim çıkmış açığa. Duvarı aydınlatmışım, odayı aydınlatmışım, dünyayı aydınlatmışım. Kimseler görmez sanarken beni, her şeyi gördürmüşüm onlara.

Yeni yapıların tasarımına ilişkin yaklaşım
Alan içerisinde çok sayıda tescilli ağaç bulunmaktadır. Bu dokunun inşaat faaliyetinden en az biçimde etkilenmesi, yapım ve yapım ekipmanları için gereksinim duyulan alanın küçük olmasını gerektirmektedir. Ayrıca hava koşullarından bağımsız biçimde imalatın yapılabilmesi ve küçük kesitlerle büyük açıklıkların geçilebilmesi avantajlı olduğundan tasarlanan yeni binalarda üst yapının çelik kullanılarak inşa edilmesi planlanmıştır. Süneklik düzeyi yüksek olan bu yapıların tümü 3-4 katlı binalar biçiminde tasarlanmıştır. Çelik çerçevelerde kolonlar arası açıklık 5-6 m mertebesindedir.

Doğal toprak kotu altında tek kat bodrumu bulunan yeni yapılar, betonarme radye temel sistemine sahiptir. Bodrum katında her iki eksende betonarme perdeler bulunmaktadır. Zemin katına çıkıldığında üst yapı, çelik karkas sisteme dönmektedir. Atölyeden kolona kaynaklanmış olarak getirilecek taban levhası, ankraj bulonları ile hazırlanmış temel üzerine oturtulup bulonların sıkıştırılması ile kolon-temel birleşimi gerçekleştirilecektir. Birleşimde, taban levhalarına dik yönde nervür levhalarının da kullanılması gerekebilir. Çelik kolonlar için H kesitli HEB, HEM ve HD profilleri gibi kalın gövde ve flanşları olan yüksekliği az profiller veya her iki eksen etrafında atalet yarıçapları yakın olan çok parçalı elemanlar seçilebilir. Kiriş kesitleri için HEA, IPE gibi gövde ve flanşları daha az kalın olan profiller ile teşkil edilebilir. Döşemeler kompozit olarak imal edilecektir. Kolon ve kiriş eklerinin, gövde ve başlıklarda levha ve bulon kullanılarak veya alın levhası ile gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Taşıyıcı sistem çaprazlarla rijitleştirilecektir.

Çelik yapılar, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği çerçevesinde tasarlanacaktır. Hesaplarda tasarım depremi, 50 yılda aşılma olasılığı %10 ve buna karşı gelen tekrarlanma periyodunun 475 yıl olduğu seyrek deprem yer hareketidir.

Yaşam Birimleri

Her bir yaşam biriminin içi çoğunlukla tekstil malzeme ile yumuşak kaplanıyor, özellikle yatak kısmının altı yatan hastanın hareketlerini dışarıdan hissettirecek biçimde olduğundan hemşirelerin odaya girmesine gerek kalmadan hastaları kontrol etmesine olanak sağlıyor. Hasta mahremiyetinin artırıldığı bu durumda yaşam birimleri bedenlerin ikinci derisi gibi biçimleniyor. Bir birimin yanındaki ile arasında açılabilir bir duvarı olabildiği gibi ortak bir banyo ile de paylaşım sağlanabiliyor. Böylece iki hasta birbirini arkadaşça kontrol edebiliyor, hemşire kontrolüne görece daha az ihtiyaç duyuluyor.

Evden koptum buraya geldim.
Evden koptum eve geldim.
Koğuşlar gitmişler eve gelmişler.
İçindeki eşyalar yok olmuş, ev’den olmuş.
Evle hemhâl olmuşuz.

Sonra nasıl oldu bilmiyorum, duvar oluverdim. Üzerimde hikayeler; Konya’daki samanla Mersin’deki kum birleşmiş içimde. Bizimköy’de harmanlanırken parmak izlerini hapsetmişim buradan gelip geçenlerin, benden gelip geçenlerin. Düzlemişim onları. En son da kendimi sarıyordum işte. Duvar mıydım ben, içi(n/m)deki toprak mı, bu bedendeki insan mı? Bacadan sızan ışık olup süzülürken, duvardan kayıp gözlerime düştüm. Uyandım. Dışarda bir kasımpatı, etrafım(ız)da uçan arılar, gülüşmeleri geliyor arkadan bizimkilerin. Zihnimde hep karıncalar… Sahi, kaç kişiyiz biz?

Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Etiketler

6 yorum

  • Azat Yalçın says:

    Uzun bir sürenin sonunda ilk defa Arkiteracı-itücü analitiği aşan bir yarışma projesi görüyorum. Mimar gerçektir. Gerçekliğe satınalma ödülü veren bir jüri de bence alkışı hakediyor.

    • ALİ KARAASLAN says:

      Gereksiz karmaşık çok çeşit malzeme ve İnanılmaz çirkin bir sunum tekniği ile hazırlanmış.Berbat bir kaliteyle malzeme kullanımı yapılmış.Atölye çalışmaları tabiidir değerlidir fakat biraz özverili hazırlansa en azından anlaşılır olurdu. Şimdi çıkıpta bunun bir tarz olduğunu anlatmaya çalışanlarda olur.

      • Azat Yalçın says:

        Yorumları okudukça ülkemin Mimar mezunlarının nasıl bir teorik YOKLUK içinde olduklarına bir kez daha şahit oluyorum. Şu Arkitera’da ADAM gibi bir proje ve tam ona denk düşen bir ödülü varsa, o da bu çalışmadır. Yarışmacıların birini bile tanımam ama paftalarını OKUDUKTAN sonra yaptığım araştırmada zaten kendilerinin Teorik, Felsefi, Sosyolojik bir takım yarışmalara katıldıklarını, ödül kazandıklarını gördüm. Yani hiç de şans değilmiş bu kazandıkları ödül… Öte yandan, bu tip PARASIZ yarışmalara KARIN DOYURMADIĞI ve zaten REZİL OLACAKLARINI bildikleri için katılmayan, ancak, buradaki analitik (düşük zeka göstergesi-Bilalin anlayacağı Projecilik) projeleri ile 7/24 pompa pompa şişirilen ve böylelikle peynir ekmek gibi yarışma KAZANDIRILAN ekiplerin de içselleştirerek, sindirerek incelemeleri gereken bir projecilik bu… Size ve birçok Mimara tavsiyem, az kitap okuyunuz. Öyle 5-10 sayfa değil. Altını çizerek, birçok kaynağı birbirine notlarla bağlayarak. +Dil öğreniniz. Konuşma, yazı, çizim, hiyeroglif…vs. artık her ne ise biraz kendinizi çeşitlendirerek anlatınız. GERÇEK OLUNUZ…

  • burak yaşar says:

    Monopoly’den mi esinlendiniz bu nedir kardeşim…

  • Yankı Aydın says:

    Post-modernizm neden başarısız oldu diye bir kitap yazılsa ve içine 200 örnek çalışma konulsa, bir tanesi bu olur.

  • kara sıçan says:

    Türkiye’de açılan yarışmalarda şu ana kadar tasarlanmış en iyi projelerden biri. Beğenin beğenmeyin dünyadaki güncel tartışmaların paralelinde bir proje olmuş. Yamyamlık yapmayın 2020 senesinde ülkenin en büyük mimari yarışmalarından birinde de biraz zihinsel şeyler denensin isterseniz. (Projeyle hiçbir alakam yok hatta lideri pek de hoşlanmadığım eski bir hocam)

Bir yanıt yazın