Proje Raporu
Aidiyet ve Süreklilik
Sürdürülebilirlik kavramının temelinde çevrenin kimliğine dair farkındalık yatar. Kent ve mekanların kimliği doğal, yapay ve sosyal çevrenin bir bütün olarak zamana yayılan etkileşimi ile oluşan kolektif bellekten beslenir. Öneri tasarım, bu farkındalıkla yola çıkar, aidiyet ve süreklilik hedefler.
Erenköy yerleşkesinin asli kimliğinin; kent, toplum ve kurum belleğinde köklenen yoğun yeşil ve tarihi dokular ile şekillendiği görülmektedir. Kimliği oluşturan doğal ve yapay öğelerin detaylı ve çok katmanlı analizi, fiziksel ve sosyal sınırlar ortaya koyar. Öneri bu formülden beslenen, özgün ve bütüncül bir çözüm üretmeyi hedefler.
Yerleşme ve Yapılaşma Stratejileri
90 senedir parsel sınırlarını koruyan yerleşke, kent ölçeğinde çevre yapılaşmadan yoğun yeşilliğiyle ayrışır.
İlk bakışta, yalnız kiremit çatılarla aralanan tekil yeşil bir katman göze çarpar. Ağaç rölövesi irdelendiğinde ise arazinin doğudan batıya doğru artan yoğunluğu gözlemlenir. Korunacak mevcut yapılar eklendiğinde yerleşkenin kuş bakışı doluluk boşluk şeması oluşmuş olur. Şema blok yerleşme potansiyellerini tanımlar. Ancak yerleşme potansiyeli bununla sınırlı değildir. Zemin düzlemine inildiğinde arazinin batı yarısındaki ağaç gövdelerinin düzenli bir aks sistemi oluşturduğu gözlemlenir.
Ağaçlarla girift ilişki içinde yapılaşma biçimleri araştırılarak, ağaçların güneşlenme, köklenme, su ihtiyacı gibi gereksinimleri gözetilirken, kaliteli mekân, fonksiyonel plan kurgusu, az katlı ve yaygın yapılaşma kriterlerini de sağlayan yere özel çözüme ulaşmak hedeflenir.
Yerleşme ve yapılaşma potansiyelleri detaylı etüt edildiğinde, arazinin batısından doğusuna doğru 3 farklı karakteristik gözlemlemek mümkündür. Arazinin batı yarısı düzenli aralıklarla dikilmiş fıstık çamlarından oluşan bir korudur ve bünyesinde mevcut yol haricinde açıklık barındırmaz. Kesit düzlemi irdelendiğindeyse, yüksek taçlı örgünün az katlı ve yaygın bina kurgusuna elverişli olduğu gözlemlenmektedir. Güneybatı sınırında bulunan mevcut otopark ve spor sahaları boşluk teşkil eder ancak bu alanlar da yaygın ve az katlı bir yapılaşma tipolojisine elverişli değildir. Arazinin merkezinde bulunan mevcut ahşap ve kagir binaların çevresinde dağınık ve çeşitli türlerden ağaç grupları ve yer yer küçük açıklıklar bulunmaktadır. Doğu sınırı boyunca ise seyrek ağaçlık alanlar arasında geniş boşluklar dikkat çeker. Dolayısıyla 3 alan potansiyel yapılaşma biçimleri açısından belirgin şekilde ayrışmaktadır.
Yolculuk
“Hayat varılacak yer değil, yolculuktur. “Erenköy Yerleşkesi’ni zengin kılan günümüze kadarki yolculuğudur aslında. Anıt ağaçları ve tarihi binaları bir yıldız haritası gibi birbirine bağlayan ve seçenekli kurgusuyla farklılaşan deneyimler vaat eden yürüyüş güzergahları, kurum ve kent insanına bu yolculuğa eşlik etme imkânı sunar.
Kullanıcıların yerleşkeyi deneyimlemesi önemsendiğinden tüm araziye yayılan hem araç yollarını takip eden hem de yapıları birbirine bağlayan yaya ve bisiklet güzergahları tasarlanmıştır. Öneri yerleşke doğal doku, sirkülasyon örgüsü ve yapılardan oluşan katmanların birbiriyle ahenk içinde çalıştığı bir yaşam kurgusu tarifler.
“Akış”
“Akış” insanın en doğal konsantre olabildiği ve yüksek performans gösterdiği halidir. Akış halinde engellere ve çatışmalara yer yoktur, her iş alışılmış düzende ve uzmanlık seviyesinde ilerler. Akış yüksek verimlilik getirir ve mutluluk düzeyini yükseltir.
Acil ve poliklinikler sürekli dolaşımla hizmet veren birimlerdir. Bu birimlerin hizmet süresince kesintisiz ve düzenli işleyişlerini sağlamak amacıyla, yerleşkenin doğu sınırı boyunca geçen ve kentin ana cadde ile toplu taşıma hatlarına erişim güzergahlarını kesiştiren sirkülasyon aksı boyunca, arazi sınırı geometrisine uygun şekilde yerleşmeleri önerilmiştir.
“Birlikte Yaşamak”
“Birlikte yaşamak” karşılıklı anlayış ve kültürel alışverişi teşvik eder. Toplum anlayışı yolundaki etkileşimleri yaygınlaştırarak çoğulculuğu destekler ve özellikle topluma tam katılımın dışında bırakılabilen gruplara yeniden ses kazandıran ve görünürlük sağlayan platformlar oluşturur.
Yerleşkenin günümüze kadarki yolculuğuna şahitlik eden tarihi yapıları korunacaktır. Öneri, bina stoğundan faydalanmak ilkesiyle yeniden işlevlendirilmek üzere Ziyaeddin Erim Çocuk Pavyonu’nu da korunacak binalara dahil eder.
Günümüzde poliklinik ve acil birimleri hariç tüm hastane fonksiyonlarının yürütüldüğü kagir binalar güncel olarak bölücü öğelerle çevrelenmiş ve birbirleri ile ilişkiden yoksundurlar. Ahşap köşkler ise kullanılmamaktadır. Öneri, geçmişte büyük oranda toplum inisiyatifi ve desteğiyle inşa edilmiş tarihi yapılardan birlikte yaşayan bir merkez oluşturmayı hedefler.
Programın önemli bir kısmı yerleşkede gün boyunca vakit geçirilecek alanlara ayrılmıştır. Öneri, idari program, gün boyu tedavi seansları sunulan Psikoterapi Merkezi ile kamu ve personel için tariflenen sosyal alanların yerleşkenin merkezinde çözülmesini hedefler. Etraflarını çevreleyen paravan ve duvarlardan arındırılarak tarihi binalar için bir etkileşim şeması oluşturur.
Güncel gerekliliklere göre güçlendirilerek korunan binaların iç kurguları sosyal ve kültürel işlevlerle dönüştürülürken, yer yer yaratılan açıklıklar, eklenen şeffaf kütleler, saçak uzantıları ve buluşturucu nitelikte peyzaj öğeleri ile geçirgenlikleri arttırılır ve birbirleriyle olan ilişkileri kuvvetlendirilir.
“Orman Banyosu”
Shinrin yoku yani “Orman Banyosu” insanın içindeki doğal dünya ile yeniden bağlantı kurmasını sağlar. Hipokrat’ın da referans verdiği doğanın iyileştirici gücünden yararlanmak için köklenmeyi, toprakla bağ kurmayı sağlar.
Mevcut hastane idaresinin de vurguladığı üzere yataklı ünite sakinlerinin mevcut bahçe kullanım imkanları yetersizdir. Yerleşkede en yoğun vakit geçirenlerin de bu ünitelerde kaldığı düşünüldüğünde, öneri yataklı hastaları korunun iyileştirici özelliği ile kavuşturmayı amaçlar. İlk bakışta, çamlık alanda yataklı ünite programının yerleşeceği yeterli alan olmadığı düşünülse de ağaç gövdeleri irdelendiğinde düzenli ve yataklı ünite birim ölçeğine uygun bir aks sistemi dikkat çeker.
Hastane yataklı servisleri incelendiğinde merkezi bir hemşire bankosu ve destek birimleri çevresinde 3 kanatta kurgulanan hasta odaları ile 4. kanatta çözülmüş ortak alanlar şeması verimlilik ve işleyiş açısından öne çıkar ancak özellikle psikiyatri ve madde bağımlılığı tedavisi gören hastaların güvenlikli bahçe kullanım ihtiyacına cevap vermemektedir. Öneri, şemayı tekrar düzenleyerek fonksiyonel ilişkileri korurken, hasta odalarının dışarıyla ilişkisini arttırır ve programın çevrelediği bir avlu yaratır. Şemanın yaygın plan kurgusu orman dokusuna uyum sağlar.
Öneri, yataklı servisleri ağaç sisteminin bir parçası olarak çözmeyi hedefler. Üniteler düzenli aks sistemi ile dikilmiş yüksek taçlı fıstık çamlarının arasına yerleştirilir. Tek tek taranan ağaçların, gövde genişlikleri ve taç yükseklikleri ile birimlerine indirgenen ünite programı arasında geliştirilen algoritmaya uygun yaygın bir planlama kurgusu oluşturulur. Böylece yataklı hastalar doğal ışığın ve havanın filtrelendiği bir mikro ekosisteme dahil olur.
21 adet yataklı ünitenin yerleşimi öncelikle disiplin bazında, sonrasında ise tanımlanan cinsiyet ve niteliklere göre yapılır. Program ihtiyaçlarına göre aynı özellikte üniteler tek, iki veya üç katlı yapılar olarak tasarlanır. Tek kişilik hasta odaları öncelikle ideal ölçülere göre belirlenen birimler olarak alana yayılır, sonrasında da ağaç gövdelerinin ritmine göre yerleştirilir. Ağaçlarla ilişkiyi ve oda derinliğini optimize etmek, odanın içinde tanımlı yaşam alanları yaratmak ve doğal ışığa erişimi maksimize eden geniş cepheler oluşturmak için birim tekrar düzenlenir.
Öneri, ünite yapıları yükseltilerek toprağın doğal hava ve suya erişimini sağlamak önemser. Fıstıkçamının kök gelişim özellikleri dikkate alınarak yeterli mesafelerin bırakılmasına özen gösterilir. Uygulama öncesinde noninvazif georadar ile tespit yapılması ve yaygın şekildeki ikincil köklerin bünyesindeki elverişli boşlukların nihai olarak tespit edilmesi önerilmektedir. Hafriyatı minimize ederek yatayda asgari alanda müdahale ile uygulanacak mini kazıklar üzerinde yükseltilmiş bir yapı sistemi kurgulanır.
Bioritm
Diğer tüm yaşam formları gibi insan da son bulmayan, sürekli olarak kendini yenileyen ve tekrara dayalı ritmik döngülerle doğar. Vücut, bu ritimleri doğal bir şekilde karşılar ve kabul eder; nabız, kalp atışı, solunum…
“Hayat ritmi” anlamına gelen bioritm, vücudun bütünsel matematiksel sistemi olarak düşünülebilir ve insanın performans, yaratıcılık ve duygusal alıcılık gibi özelliklerine direk etkisi vardır. Bu nedenle mevsimlerin ve gündüzgece döngülerinin doğal yaşamda yarattığı değişiklikler ile insan sürekli bir etkileşim halindedir. Peyzaj dokusu değerlendirilirken, öneri bu döngüleri önemser ve tasarım stratejisine temel kabul eder.
Gündüz – Gece
Gündüz gün ışığı, gece ise karanlık gökyüzü ile tanımlanır. Ancak günümüzde özellikle İstanbul gibi metropollerde, bina, yol, reklam ve araç ışıkları, insanı 24 saat boyunca aydınlığa maruz bırakmakta ve gündüz-gece döngüsünü tam olarak yaşayamamamıza neden olmaktadır.
Arazi çeperinde yükselen kentin ışığını kesen şemsiye (fıstık) çamları altında yerleşkenin yatılı sakinlerine geceyi yaşama, gündüz ise çam dalları arasından süzülen günışığı ile uyanma imkânı yaratılır.
Mevsimler
Ağaçların mevsimlere göre değişkenlik gösteren en önemli özelliklerinden biri yeşerme ve çiçeklenmedir. Yerleşkede yaprak dökmeyen iğne yapraklılar çoğunluktadır ve özellikle batı yarıda yoğun bir yeşil doku oluşturur. Yapılan araştırmalar yeşil dokusunu koruyan ağaçların insan psikolojisi üzerinde olumlu etkilerini vurgular. Dış dünyada yaratılan stabilite, güven verici olup insanın iç dünyasında dinginliğe kavuşması açısından önemli bir destektir. Bu nedenle yataklı hastaların çamlık alanda ağırlanması önerilir.
Arazinin geri kalanına dağılmış biçimde yaklaşık %50 oranda yaprak döken ağaçlar görülmektedir. Özellikle yerleşkenin merkezinde yoğunlukta olan bu ağaçların etrafında kent ile kurum arasında köprü işlevi görecek ve sosyokültürel donatılarla zenginleştirilmiş bir alan yaratmak hedeflenir. Tarihi binalarla iç içe var olan bu ağaçların mevsimlere göre değişkenliği, zamanın doğal akışını simgelerken, kentlinin yerleşke ile deneyimine süreklilik ve çeşitlilik katacaktır.