MİMARİ RAPOR
Farklı tarihsel süreçlerde varlıklarını korumuş olan, tarihi yapıların (Suluhan, İbadullah Camisi, Hallaç Mahmut Mescit ve Türbesi vs.); büyük hacimli kamusal yapı ve anıtların (Ulus Hali, Anafartalar Çarşısı, Ulus İşhanı, Etibank binası, balık hali vs.) ve günümüzde neredeyse örneği kalmamış olan organik sivil mimari örneklerinin plansız bir trafikle kaotik yan yana gelişleri, alanda çeşitli ölçeklerde problemler oluşturmaktadır;
Bu iki doku arasındaki iletişimsizlik ise bölgenin en temel sorunlarından biridir.
Eski Tahtakale Meydanı’nın 0 kotundaki kesintisiz kamusallığı gözetilerek Ulus Modern (lineer saçakta yer alan sergi alanları haricinde) tamamıyla yerin altında kurgulanmıştır. Girişler ve meydanda yer alan farklı büyüklükteki avlularla performans salonu fuayesi, kütüphane, galeri gibi sosyal mekânların meydan ile bütünleşmesi, meydandan okunabilirliği ve davetkarlığı kuvvetlendirilmiştir.
Ulus Modern’e ulaşımın farklı kotlardan, farklı mekânsal bağlantılarla çözülerek daha davetkar hale getirilmesi; güneyden -4.50 kotunda kent odasının fuayeye bağlanmasıyla, kuzey tarafından ise yeşil bir avlunun eşlik ettiği ana girişi oluşturan rampayla da bu doğrudan ulaşım sürekliliği devam ettirilmiştir.
0 kotu üzerindeki lineer sergi salonunda, iki kat boyunca devam eden galeri boşluğu ile açık sergileme imkanı yaratmış olmanın yanı sıra mekânın kent ve meydan ile doğrudan görsel teması sağlanmıştır.
Lineer yapının güneş kontrolü, üzerindeki sık düşey cephe elemanlarıyla sağlanarak görsel devamlılık da bozulmamıştır.
Zemin (0 kotu/meydan kotu) gerçekte 877.25 kotunda kurgulanmıştır.
-4.50 kotundaki kent odasının üzerinde yer alan havada asılı etkideki saçakla simgesel bir toplanma alanı sağlanmıştır; burada yer alacak olan kafeterya, meydanın tam ortasında konumlandığından, etkinlik öncesi ve sonrası toplanma mekânı olarak çarşıyla doğrudan bağlantı kurulmasını sağlamıştır.
-8.50 kotunda yer alan kütüphane işliklerle birlikte çözülerek meydandan görsel temasın devam ettiği iç avlunun etrafında şekillendirilmiştir. İç avlunun açılır- kapanır panelleri sayesinde mekânın geçirgenleşmesi ve dolayısıyla mekânın algısal olarak genişlemesine olanak sağlanmıştır.
Performans salonları ise plan kurgusunda düşey aks boyunca konumlandırılmış ve işletme açısından istenildiği takdirde açılır kapanır paneller ile birleştirilebilecek şekilde çizilmiştir.
Bu performans salonlarına girişler yine düşey bir aks boyunca aynı hat üzerinde yer almaktadır. Ana performans salonunun sahne arkası, yapının -8.50 kotunda yer alır. -11.50 kotunda yer alan dekor / yük asansörü ile doğrudan bağlantılıdır. Bütün arka sahne ve yan sahneler ise ana sahneyle birleştirilebilir şekilde çizilmiştir.
“Kent Odası” ise yapının -4.50 kotunda sokak gürültüsünden nispeten yalıtılmış fakat Ulus Modern ’in ilk toplanma noktası olarak yarı-açık korunaklı bir mekan olarak bir adeta ön fuaye işlevinde şeklinde kendine yer bulur. Kullanıcıların / kentlinin sadece etkinlik esnasında değil gün içerisinde de buluşmasına teşvik eden bu kent odası; Performans sahnelerine, kütüphane ve işliklere erişimdeki bir dağılma noktasıdır. Farklı kotlarda doğrudan ve kolayca ulaşılabilen bu mekan içerisindeki yarı-açık mekanlar / avlular ile birlikte gün boyu nefes alır, ve kottaki meydan ile fiziksel ve görsel olarak temas halindedir.
Covid sonrası dönemde açık mekanların önemi yadsınamaz, kurgulanan sürekli iç avlu ve açık- yarı açık mekânlar silsilesi ile kapalı mekânların doğrudan bağlantısı sağlanmıştır. Çağdaş bir şehrin gerekleri göz önüne alındığında Ulus’un günümüzdeki durumunun (hatta giderek kaybettiği kimliğinin ve azalan kentlisinin) yarattığı sorunlar, mimari boyutta, ancak kamusal bir programla çözülebilecektir. Bu program illa ki bir yapıyla değil fakat gündelik hayatın içinde eriyerek varlığını hissettirmeden, farklı kesimlerden insanların farklı nedenlerle karşılaşabilme imkanına fırsat yaratan, herkese ait bir meydanla kuşkusuz çok daha özgürce ve doğal bir şekilde de gerçekleştirilebilir. Geniş bir meydandan etrafı seyredebilmek, tarihi yapıların pastoral etkisiyle şevk dolmak, kendi hayatının dışında da anlamlı ve merakı cezbeden hayatlar olduğunu deneyimlemek, ya da bir oyunu izlemeden önce, kenarda bir ağacın altında, sakince kitabını okumak her kentlinin hakkıdır.