KAAT Architecture + URBAN'ın “Odak Ürgüp” Kent Merkezi İçin Fikir Projesi Yarışması için tasarladığı proje, Satın Alma Ödülü kazandı.
İthal edilmeden önce Anadolu topraklarını süsleyen bu kilimleri bilir misiniz?
Bozkıra bir renk gelir. Desature tek renkli bir coğrafya zengin ve sessiz iç dünyaların dışa vuran el emeği olan bu kilimlerle boyanır, güzelleşir. Yaşar Kemal, Yakup Kadri, Sabahattin Ali romanlarından çok iyi bildiğimiz gibi tekil renkli bir coğrafya Anadolu. Bozkırı, dağları, kayaç yüzeyleri, dereler harici yerlerin zor yeşerdiği sert bir coğrafya. İklimi gibi insanı da sert ve ketum. Olmazları, ayıpları bir hayli fazla. Buralarda içindekiler söylenmez, icra edilen sanatının bir köşesine işlenir. Bir dantelin nakışına, bir kumaşın oyasına, bir tespihin imamesine sanatıyla anlatır. Aşkını, gazabını, dertlerini tasalarını.
Çocuğu olmayan derdini paylaşamaz örneğin, laf olur, kilimine eli belinde işler. Evlilik yaşı gelen kız babasından çekinir saçbağı’nı danteline işler. Nazardan korkan halısına göz, dara düşen çömleğine bereket kazır. Bunca söylenmezin işlendiği bu dokumalar Anadolu bozkırına serildiğinde bir nevi dertleşme yaşanır. Beşer söyler toprak dinler. Anadolu insanının içindekiler bir araya gelir, devasa bir ses olarak toprağa serilir.
Bu sanatsal dualar ve temenniler bir kültür ve diyalog olur. Bu insanlar tek renkli coğrafyaya iç dünyalarının tüm renklerini armağan eder. Tek renkli bu coğrafya çok renkli bir harmoniye dönüşür. Kayaç yeryüzü ile kontrast yaratacak bir zenginlik vardır artık. Bu harmoni dışı ketum içi zengin insanların, dışı yavan içi zengin bir coğrafya ile kurduğu bir diyalogdur.
Temenni Tepesi, Dua Yeri mahallesi, el emeği, iç dünya zenginliği, Anadolu, yüksek maneviyat. Proje alanının bizde uyandırdığı kavramlar bunlar. Son derece ilgi çekici jeomorfolojik olarak benzersiz tüf kayaçları bağlamsal olarak arkitektonik cevaplar aramaya bizi yönlendirse de, biz burada bir diyalog kurmanın daha anlamlı olduğuna inanıyoruz. Yüzyıllardır yapıla geldiği gibi tek renkli coğrafyaya, Anadolu zenginlikleri ile bir diyalog zemin hazırlayarak. Surete aldanıp hakikati ıskalamayan bir yer kurma derdindeyiz. Ya da G. Jung’un “içe bakan uyanır” dediğinden.
Odak Ürgüp
Temenni Tepesi’nin eteklerinde konumlanan alan, bugün terminaller ve otopark alanları olarak kullanılmaktadır. Öneri proje Temenni Tepesi’nin etkileyici şekilde göründüğü bu odak alanı tamamen araçtan arındırmayı ve hem yerel halk hem de turistler için tüm sosyal hayatın geçtiği yaşayan bir merkez haline getirmeyi hedeflemektedir. Projeyi salt bir meydan tasarımı olarak ele alamazdık. Buradaki hayatı yavaşlatmak ve insanların durabileceği bir yer kurmak önceliğimizdi. Bunun için kentsel ölçekte bazı önemli kararlar almak gerekiyordu. Bu kararların hepsini 4. paftada bulacaksınız.
Yavaşlayan ve araçtan arınan merkez Ürgüp’ün etkileyici rotalarına eklemlenir ve bir bitiş/soluklanma noktası haline gelir. Kaya evlerden gezmeye başlayan bir turist kafilesi 250 metre çapında yürüme mesafesinde üç farklı sekansla karşılaşır. (bkz. Rota1 Kentsel Bellek Rotası) Kaya Evler, Yunak Evler ve geleneksel ahşap işlerinin yapıldığı atölyelere bezeli kent dokusundan, ikinci sekansta Temenni Tepesi’ne geçilir. Burada Sağır Mescid, Hayri Efendi Meydanı, Akropol Açık Hava Müzesi ile gezilen alan, üçüncü sekansta Odak Ürgüp ile son bulur.
Diğer bir Rota ise Kültür Rotasıdır. Bu rota üretici ile ziyaretçileri buluşturan bir kurgu önerir. Dünya’nın tüm turistik merkezlerinde gezi alanlarının etrafında yeme içme ve yöresel ürünlerin üretildiği hediyelik eşya alanları vardır. Ürgüp’te böyle bir odak eksikliği oldukça barizdir. Öneri proje hem meydana önerdiği çarşı yapısı, hem de alanın mütemmim cüzü köy terminalini bir kültür avlusuna dönüştürerek kültür, sanat ve ticaret odaklı bir merkez üretir.
Bir Diyalog Kurmak
Öneri proje Temenni Tepesi’ne bir altık oluşturmaktadır. Anadolu bozkırına serilen halı ve kilimler gibi Temenni Tepesi’nin altına serili bir kent kilimi diyebiliriz. Farklı doğal taşlar farklı yüzey işlemleri görerek alana serilirler. Bu bir yüzey dokumasıdır ve çeşitli kompozisyonlardan oluşur. Ürgüp’ün herhangi bir mahallesinde aniden karşımıza çıkan bir duvarda asılı metal ve ahşap işlerindeki incelik ve zarafet meydanda dokuma bir zemin olarak karşımıza çıkar. Kilim desenlerinin çeşitliliği, bölgenin doğal tonlarıyla birleşerek Ürgüp’ün dingin yapısı içinde hafif bir hareketlilik sağlar. Ziyaretçiler bu dokumaların arasında dolaşırken, geleneksel Anadolu motiflerinin yansımalarını çağdaş bir yorumla deneyimler. Tüm tasarım Temenni Tepesi’ni yüceltmek üzerinedir.
Meydan tasarımı ve yapıların konumlanma stratejisi Ürgüp’ün en karakteristik unsurlarından biri olan Temenni Tepesi’ne yönelen bakış açılarını farklı perspektiflerle zenginleştirecek şekilde geliştirilmiştir. Tüm yapılar mevcut yapıların kenarlarına ya da onların bir uzantısı olacak şekilde kenarlara konumlandırılmış bu sayede ortada tanımlı, enerjisi etrafındaki boşluklardan dışarı kaçmayan total bir meydan elde edilmiştir. Meydan farklı dokuma tipleriyle insan ölçeğine indirgenmiş farklı zemin tipleri ile Temenni Tepesi’nin fotoğraflanmasına yönelik ilgi çekici bir kurgu oluşturulmuştur.
Meydan’ı besleyen çarşı yapısı Eski Sanayi Caddesi üzerinde bulunan avlulu yapılar ve Kültür Merkezi’nin önüne bir plato oluşturacak şekilde konumlandırılmıştır. Bu yapıların bastığı 1064.50 kotu uzatılarak hem yapıların önleri genişletilmiş hem de Temenni Tepesi’nin yeşillerle dolu bir ortamda izlenebileceği bir çatı parkı oluşturulmuştur. Yer altındaki benzersiz formasyonlardan dolayı Ürgüp genelinde ağaçlandırmanın oldukça dikkatli yapıldığını biliyoruz. Bu sebeple yeterli toprak derinliği elde edebilmek için tonozlu bir yapı sistemi tercih edilmiş ve kolon akslarının üzerine gelecek şekilde ağaçlandırma yapılarak, Temenni Tepesinin yeşil bir perspektif içinden seyredilebilmesi sağlanmıştır. Bu alan sadece seyir amaçlı değil, alanın trafiğe kapatılması ve öneri cephe rehabilitasyonları ile nitelikleşecek mevcut yapıların dış mekan kullanımlarının da desteklemek üzerine kurgulanmıştır.
Çarşı yapısı kendi içinde bir pasaj (geçiş) bırakır ve üç bölümden oluşur. Zemin malzemesi farklılaşmaz, meydanın dokuma örüntüsü iç mekana da sirayet eder. Açık ve kapalı mekanlar arası bir süreklilik sağlanır. Her ne kadar adı çarşı yapısı olsa da serbest plan kurgusuna sahiptir ve 5. paftada göreceğiniz farklı kullanım şekillerini destekler. Cephesi tekrarlı kemerli açıklıklardan oluşur. Cephe yüzeyi her modülde konkav bir çekilme yapar, bu sayede derinlik oluşturan bir gölge elde edilir.
Meydanı besleyen Asmalı Kahve ise iki minimal ölçekli yapı, iki sedir ve bu mekanlardan türeyen platformlardan oluşmaktadır. Asmalı Kahve tek bir yapı değil bir kompozisyondur. Farklı kotlarda bir üst örtü oluşturan pergolalara dolanan asma yaprakları ile hem Anadolu’nun geleneksel kahve hayatı çağdaş bir nitelik kazanır hem de alan sadece turistlere yönelik değil yerel halkın da sosyal hayatının çoğunu geçirdiği bir odak haline gelir.
Dumlupınar Caddesi’nden meydana bağlanan aksta bir kule ve bir amfi konumlanır. Kule dolaysız şekilde Temenni Tepesi’ne yönelmiştir ve bir mirador oluşturur. Oldukça yatay seyreden yapılar kompozisyonu içinde bir nirengi noktası haline gelir. Amfi Asmalı kahvenin bir uzantısıdır, meydanda bir gösterim olduğu durumlarda birlikte çalışırlar.
Meydanın kuzey batısında bulunan yapı adasının cepheleri için bir kentsel tasarım rehberi oluşturulmuş ve bu rehbere göre bir yenileme önerilmiştir. (bkz. pafta 6) Bu yenileme Temenni Tepesine nitelikli bir altlık oluşturmak için önemlidir. Mehmet Akif Bulvarı ile Atatürk Bulvarı’nı bağlayan yeni yaya aksı açılı bir şekilde konumlandırılmış, bu sayede mevcut yapı adasının önünde nitelikli bir ada oluşturulmuştur. Bu ada alandaki kot farkını da kullanarak yoğun olarak ağaçlandırılmıştır.
Anadolu insanının zengin iç dünyası hiç beklenmedik yerlerde ortaya çıkar. Daha önce bahsettiğimiz gibi bu sert ve ketum insanların içlerindeki zenginliği dışarıya çıkarmalarından kaynaklanıyor. Taş bir yapı bir şey ifade etmiyor, mutlaka gelinciklerle süslüyor. Etrafındaki topografyanın ilahi bir eser olduğunun farkında, buna daha da değer katma derdinde. Ürgüp fotoğraflarının bu denli renkli ön fonlarla oluşu salt otantisite odaklı ticari kaygılarla açıklanamayacak kadar becerikli. Biz de projemizde bu mantıkla hareket ediyoruz. Tek tonlu Temenni tepesi ve diğer jeomorfolojik oluşumlar ile yöresel taşlarla kaplanmış cephelerin tekdüzeliğini bozkıra serilen kilimlerin zengin renk paleti ile çeşitlendiriyoruz. Bu çeşitlilik bir diyalog kurmak için gerekli altlığı hazırlıyor. Temenni Tepesi’ne bir altlık oluşturuyor.
Yeraltında bir Alem
Ürgüp sadece yüzeyde gördüğümüz olağanüstü manzaralarla değil, yerin altında sakladığı dünya ile de zengin bir tarihe ev sahipliği yapar. Tüf kayaçların içinde gizlenen mağaralar, tüneller ve insan eliyle oyulmuş mekânlar, bu coğrafyanın derinliği, köklü inançlarını ve kültürel mirasını fısıldar. Meydan, bu benzersiz durumu basit bir plak hareketiyle yansıtır. Yer yer açılan zemin dokuması yükselerek altındaki toprağı açığa çıkartır. Bu basit hareket, yerin altında bir alem olduğunu hissettirir ve Kapadokya’nın katmanlı yapısını sembolik bir dille gözler önüne serer.
Bu açıklıktan Anadolu’ya özgü sembolik kırmızı yapraklı bir ağaç yükselir, toprağın bereketliliğini müjdeler. Açılarak ortaya çıkan bu yüzeylerde Anadolu’nun kodlarına işlenmiş bazı motifler bezelidir. Bu motifler Anadolu’nun geleneksel inanç sistematiğine bir selam niteliğindedir ve doğa ile kültürün iç içe geçmişliğini ifade eder. Jeomorfolojik oluşumlardan esinlenmiş tektonik bir biçim arayışına girmeden, sade bir kompozisyonla Kapadokya’nın derin köklerini ve kadim hikayesini anlatır.
Alanda çeşitli yerlere konumlandırılmış 8 motif bulunmaktadır. Bu motifler turistler için ilgi çekici, yerel halk için ise huzur vericidir. Anadolu kökleriyle çağdaş ilişki kurmasını arzuladığımız yeni nesillerimiz için ise bilgilendiricidir. Konumlanma bilgilileri ve açılımlarını çizimler üzerinde ve 5. paftada bulabilirsiniz.
Kentsel Bellekte Su Öğesi
Proje alanından Kanlıca Deresi geçmektedir. Ancak yıllar içinde derenin üzeri kapatılmış ve su yolu hafızalardan silinmiştir. Proje, kaybolmuş su yolunu hatırlatır ve meydana dahil eder. Kemerli çarşı yapısının önüne konumlandırılan kuru havuz kompozisyonu, Kanlıca Deresi’ni ve üzerinden geçen kemerli köprüyü hatırlatır. Bununla birlikte tüm meydanı çizgisel bir su hattı dolanır. Bu kanallardan görünür bir su akışı sağlanmasa da drenaj sistemi bu kanallar üzerinden kurgulanmıştır ve suyun mekandaki varlığı sembolik olarak hissettirilmiştir.