Yunus Emre Bolat, Hamza Arslan ve Betül Genç "Vivant" isimli projeleri ile SİNPAŞ 50. Yıl Mimari Fikir Projesi Yarışması'nda Satın Alma ödülüne layık görüldü.
Vivant
Günümüzün hızla değişen sosyo-ekonomik yapısında, barınma sorunu küresel bir mesele haline gelmiştir. Barınma, insanın en temel ihtiyaçlarından biridir ve sadece fiziksel koruma sağlamakla kalmaz, bireylerin psikolojik ve toplumsal ihtiyaçlarını da karşılamalıdır. Ancak günümüzde, barınma yalnızca yaşam alanlarıyla sınırlı bir kavram olarak görülmektedir. Geleneksel konut anlayışı, genellikle bir çatı altında güvenli bir alan yaratmakla özdeşleşmiştir. Oysa bugün, barınma kavramı, insana sadece hayatta kalmasını sağlayan bir alan olmanın ötesine geçerek insanların yaşam kalitesini artıracak, çevreyle uyumlu, esnek ve sürdürülebilir mekanlar oluşturmayı öncelemesi gelcekteki yaşam alanları için önemli görülmektedir Nüfus artışı, kentleşme, çevresel etkenler ve doğal afetler gibi faktörler, barınma ihtiyacını daha da karmaşık bir hale getirmektedir. Geleceğin barınma mekanları, yalnızca temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamalı, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik, esneklik ve toplumsal etkileşim gibi çözümler sunması kritiktir. Bu bağlamda, Vivant, günümüzün ve geleceğin barınma sorunlarına yönelik yenilikçi bir çözüm önerisi sunmayı amaçlar. Vivant, latince canlı anlamına gelmesinin yanında “canlı” bir sistemin, doğa ve insanın uyum içinde var olduğu bir yaşam modelinin simgeler. Vivant, yalnızca bir barınma alanı olmanın ötesine geçerek, insanların yaşamlarını sürdürülebilir bir şekilde organize etmelerini ve doğayla güçlü bir bağ kurmalarını sağlayacak bir yapıyı hedeflemektedir. Vivant, geleceğin barınma anlayışında, insanların çevreyle ilişkisi yeniden şekillendirmeyi benimser. Modern kentler, nüfus artışı, tıkanan altyapılar ve çevresel sorunlar nedeniyle giderek daha fazla insanı doğadan ve çevresinden koparmaktadır. Bu, toplumda yalnızca sosyal izolasyonu değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği de tehdit etmektedir. Vivant, tasarımını kullanıcı ile çevresi ve doğa arasında güçlü bir bağ kuracak şekilde oluşturur . Bu noktada, geleceğin barınma alanları, yalnızca barınma ihtiyacını karşılamakla kalmaz, aynı zamanda ekolojik dengeyi sağlayarak, sosyal etkileşimleri teşvik eder.
Vivant çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutmayı amaçlayarak doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanarak, karbon ayak izini azaltmayı hedefler. Bu doğrultuda güneş panelleri ve yağmur suyu hasadı gibi sürdürülebilir enerji çözümleri modül tasarımında etkin rol oynar. Çatılara yerleştirilen ekolojik şeffaf güneş panelleri, doğrudan güneş ışığından elektrik üretmekle kalmaz, aynı zamanda çatıdan doğal ışıklandırma ile güniçindeki yaşam konforunu artırır. Ayrıca doğal atıklar ön bahçedeki kolektif bostanlarda kompost bahçelere dönüştürülerek çevresel ekolojiye destek sağlar.
Modüler tasarımın bir diğer önemli avantajı, sürdürülebilirlik ilkesine dayalı oluşudur. Modüller, çevresel etkileri azaltacak şekilde, doğal afetlere karşı dayanıklı olacak biçimde tasarlanmıştır. Yapı elemanları, özellikle ahşap strüktür kullanılarak üretilmiştir. Ahşap, doğal ve yenilenebilir bir malzeme olup, düşük enerjiyle üretilebilir. Bu özellikleri, yapıyı çevresel açıdan daha verimli ve sürdürülebilir kılar. Ayrıca, ahşap malzeme, doğal izolasyon sağlar, böylece yapıların enerji verimliliği artar.
Esneklik ve Doğal Koşullara Dirençlilik Farklı topografya koşullarına uyum sağlamak amacıyla esnek bir yerleşim düzeni sunar. Topografyanın özelliklerine bağlı olarak, her modülün yerleşimi, farklı eğim sınırları ve arazinin doğal dokusuna göre şekillenir. Bu esnek tasarım, yapının çevreyle uyum içinde olmasını sağlar. Modüller, yalnızca barınma değil, ticari, kamusal ve diğer sosyal alanlara dönüşebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu, gelecekte artacak nüfus ve değişen yaşam tarzlarına uyum sağlamak için gereklidir. Konutlar, zaman içinde farklı ihtiyaçlara göre şekillenebilecek şekilde kurgulanmıştır. Esnek strüktürler ve modüler elemanlar, yaşam alanlarının kullanıcıların gereksinimlerine göre dönüştürerek geleceğin konut tipolojisine yeni bir yaklaşım getirmeyi benimser.
Sürdürülebilirlik ve Çevreyle Uyum Modüler konut tasarımının temel prensibi, esnekliği ve uyumu ön planda tutmaktır. Bu yapılar, farklı topografya koşullarına uyum sağlamak amacıyla esnek bir yerleşim düzeni sunar. Topografyanın özelliklerine bağlı olarak, her modülün yerleşimi, farklı eğim sınırları ve arazinin doğal dokusuna göre şekillenir. Bu esnek tasarım, yapının çevreyle uyum içinde olmasını sağlar. Modüller, yalnızca barınma değil, ticari, kamusal ve diğer sosyal alanlara dönüşebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu, gelecekte artacak nüfus ve değişen yaşam tarzlarına uyum sağlamak için gereklidir. Konutlar, zaman içinde farklı ihtiyaçlara göre şekillenebilecek şekilde kurgulanmıştır. Esnek strüktürler ve modüler elemanlar, yaşam alanlarının kullanıcıların gereksinimlerine göre dönüştürülmesini sağlar.
Yağmur suyu hasadı sistemi, çatı eğimi sayesinde yağmur suyunun bir kanal sistemi aracılığıyla toplanmasını sağlar. Bu su, önceden belirli filtrelerden geçirilerek, peyzaj alanlarının sulanması, zemin temizliği gibi işlevler için yeniden kullanılabilir. Bu sistem, suyun verimli bir şekilde kullanılmasını ve atık suyun en aza indirilmesini sağlar. Modüllerin tasarımında ayrıca, pasif havalandırma sistemleri de kullanılarak, enerji tüketimi en aza indirilir. Rüzgarın doğal yollarla içeri girmesi ve dışarı çıkması sayesinde, iç mekânlar sürekli bir hava akımı ile soğutulur. Bu, yapının enerji verimliliğini artırırken, kullanıcıların yaşam kalitesini de yükseltir.