PROJE RAPORU
Konsept Yaklaşımı
Yarışma alanının içinde bulunduğu konum ve yakın çevresi ile kurduğu ilişkiler farklı ölçeklerde mekânsal, sosyokültürel, ekonomik ve ekolojik süreklilikler oluşturacak bir kurgu gerektirmektedir. Yarışma alanı bir yandan bölgesel ölçekte kentleşme baskısına maruz bir alanda yer alırken, bir yandan da yakın gelecekte beklenen iklim değişikliği etkilerinin ciddi sonuçları ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu hem tarımsal üretim, hem kültürel süreklilik, hem de alanın sahip olduğu özgün yapının sürdürülmesi önünde engeller teşkil etmektedir. Bu bağlamda yarışma alanının biyolojik, genetik ve üretim süreçlerinin varlığını sürdürmesi kritik önem arz etmektedir. O halde yarışma alanı ile ilgili geliştirilecek önerilerin -yakın çevresi ile bütünleşik olmak üzere- yarışma alanının biyolojik, genetik ve üretim döngülerini besleyen faaliyet, süreç ve girdilere izin veren, bu döngüleri kıran, bozan ve olumsuz tesir faktörleri de engelleyen seçici geçirgen bir yapıyı tarif eden kavramsal yaklaşım geliştirilmiştir. Burada ifade edilen seçici geçirgenlik, hücre zarına atıfta bulunmaktadır. Hücre zarı moleküllerin hücre zarından içeri veya dışarı hareketini yönetir ve seçici geçirgen özelliği vardır. Hücrenin zarı bir hücrenin içi ve dışı arasındaki sınırdır; iki katmanlı, canlı ve seçici geçirgendir. Seçici geçirgenlik, bir zarın bazı moleküllerin veya iyonların geçişine izin verdiği ve bazılarına izin vermediği durumdur. Bu özelliğinden dolayı hücre, içine neyin girebileceğini ve neyin çıkabileceğini belirler. Bu durum hücreye filtreleme kapasitesi verir ve hücrenin korunması açısından çok önemlidir.
Üst Ölçek Ana Kararları
Akdeniz Havzasında stratejik konumu ve coğrafi özellikleri, korunaklı yapısı ve sosyo-ekonomik dinamikleriyle İzmir, tarihsel süreçte çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan, çok kültürlü bir liman şehridir. Kent tarihi ve yaşamı, liman/kıyı şehri kimliği, deniz/körfez ile kurulan çok yönlü ilişkiler, (şehri)kuzey, doğu ve batı yönünde tanımlayan Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes Havzaları ve Urla-Çeşme- Karaburun Yarımadası karakteristik Akdeniz/Ege kimliği ve üretim ilişkilerinin içeriğini oluşturmaktadır. Tarih boyunca, Asya ve Avrupa kıtaları arasında geçişte “kapı görevi” üstlenmesi tarımsal üretim ve ticaretin uluslararası, ulusal ve bölgesel ölçekte yaygınlaşmasını sağlamıştır. Tarihi İpek Yolunun uç noktası olan şehir, doğu ve batıya açılan sosyoekonomik ve jeopolitik ilişkileriyle, uluslararası ve ulusal bağlamda stratejik bir konumdadır.
İzmir şehrinin tarihten gelen bu birikimini yönlendirmek üzere; körfez ile kent ilişkileri, kentin fiziki gelişimi ve yaşamı, havzaları ve Yarımadanın birbirleriyle ilişkisinin yeniden kurularak fiziki, ekolojik, sosyo-ekonomik, politik olarak Akdeniz/Ege Havzasında, ülkemizde ve içinde bulunduğu bölgede kendisini yeniden tanımlayarak geleceğini kurgulaması beklenen durumdur. Bu durum İzmir’in sahip olduğu doğal ve kültürel değerleri ve tarihsel birikimleri üzerinden uluslararası, ulusal, bölgesel ve yerel bağlantılarını geliştirmesine işaret etmektedir.
İzmir’in yukarıda belirtilen bağlantıları kurarak dünyada ve Akdeniz Havzasında etkinliğini arttırması, 2000’lerin başından itibaren yeni arayışları gündeme getirmiştir. 1800’li yıllarda dünya ticaretinin önemli bir bölümünün gerçekleştiği, gelişmiş liman şehirlerinden biri olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planında (2020-2024) tanımlanan İzmir şehrinin vizyonu “gücünü, farklılıkların ahenk içinde bir arada yaşamasından alan ve dünyaya ilham kaynağı olan, refahın, adaletin ve doğayla uyumun yaşamın her anıyla bütünleştiği bir şehir” olarak tanımlanmıştır. Vizyonu gerçekleştirmek için tanımlanan strateji ve hedefler arasında yaşam kalitesi, doğa, yeşil altyapı, iklim değişikliği etkileri, ekosistem bütünlüğü gibi OliVelo Proje Yarışmasına gerekçe oluşturan hususlar yer almaktadır. Özellikle yeşil altyapı başlığı altında “il genelinde iklim dostu yeşil alanlar ağı oluşturma” ifadesi doğa, kentsel gelişme, iklim değişikliği, yeşil sistem gibi birbirinden farklı olarak görülen konuları bir arada ele alan yenilikçi yaklaşımı öngörmektedir. Ekosistem bütünlüğü başlığı altında ise “tarım alanları ekosistemi koruyacak şekilde geliştirilecek, doğal alanların ve biyolojik çeşitliliğin kaybı durdurulacak” ifadesi bölgede ekosistem-tarım ilişkisinin birbirlerini desteklemesine işaret etmektedir.
Kavramsal Tasarım Yaklaşımı
Seçici geçirgen kavramı ile yarışma alanı çevresindeki mozaik ile beraber irdelendiğinde bölgede yer alan rüzgar koridorları, hidrolojik akışı sağlayan vadi ve kuru dere yatakları, vejetasyon şeritleri ve hatta antropojen koridorların (ulaşım koridorları, elektrik hatları veya sulama kanalları gibi altyapı koridorları) bir nevi hücrede olduğu gibi filtre veya bazen de bariyer etkisi gösterdiği görülmüştür. Bu kapsamda bu koridorların oluşturduğu koridor ağının doğal yaklaşımlarla desteklenmesi, ekolojik işlevlerini yerine getirecek şekilde korunmaları ve antropojen olanların iyileştirilmesi bölgesel ölçekte OliVelo alanının sosyo ekolojik katkılarının daha da yaygın şekilde hissedilmesini sağlayacaktır.
Hücrenin dışarı ile etkileşimini sağlayan uzantıları OliVelo alanının çevresindeki yerleşim alanları ve kıyı ile etkileşimine ilham vermiştir. Bu noktadan yola çıkarak planlama ve tasarım kararları alanın etrafındaki ana yerleşim odakları ve kıyı kullanımları ile etkileşimi artıracak şekilde kurgulanmıştır.
Seçici Geçirgenlik
OliVelo yarışma alanının kentsel ve bölgesel ölçekte çevresiyle kuracağı ilişki seçici-geçirgen kavramıyla ilişkilendirilirken, yarışma alanı ve çevresi üç farklı bölge ile tariflenmiştir. İlk olarak alanın doğusunda Yelki ve kuzeyinde otoyol ile sınırlanan ve yoğun kentsel yaşam faaliyetlerinin olduğu bölge “kentsel etki bölgesi” olarak belirlenmiştir. Bu alan yarışma alanının kentsel ölçekte kurduğu ilişkiler bağlamında ilk seçici katmanı temsil etmektedir. OliVeloya özel araçlarıyla gelen ziyaretçiler belirlenen kentsel etki bölgesi sınırından sonra özel araçlarıyla devam edemeyecekler ve belirlenen otopark bölgesine araçlarını bırakacaklardır. Böylelikle kentsel emisyonun en büyük kaynaklarından birisi olan motorlu taşıtlar bu alanda tutulmuş olacaktır.
Yarışma alanının batısında kalan ve Yelki ile yarışma alanı içerisinde kalan bölge “geçiş bölgesi” olarak belirlenmiştir. Geçiş bölgesi temelde kentsel etki bölgesinin olumsuz yönlerinin azaltılarak doğal yaşama uyumlu bir fiziksel çevre oluşturma noktasında kullanılan bir ara geçiş alanı olarak kurgulanmıştır. Bu bağlamda yarışma alanı ile kentsel etki bölgesi arasını bağlayan rota OliVelo geçiş bölgesi içerisinde bulunmaktadır. Bu rota, araçlarını kentsel etki bölgesi içerisinde belirlenen otoparka bırakan ziyaretçilerin elektrikli EcoVan araçlar ile OliVeloya taşınmasını sağlayacak ana ring rotası olarak belirlenmiştir.
Böylelikle alanı deneyimlemeye gelen ziyaretçiler kendilerini geçiş bölgesine girdikleri andan itibaren alanın ruhunu hissedebi¬lecek bir kurgunun içerisinde bulacaklardır. Buna ek olarak, geçiş bölgesi, temelli yerleşimi içerecek yapılaşma kararlarının alına¬mayacağı bir alan olarak belirlenmiştir. Bu şekilde yapılaşmanın, yarışma alanı çevresinde oluşturacağı olumsuz etkilerin önüne geçilmiş olacaktır. Mevcut durumda gokart pisti olarak kullanılan alan VeloCafe olarak yeniden işlevlendirilecek ve yarışma alanının kullanımıyla bütünleşecek bir kurguda ele alınacaktır.
Son olarak VeloCafenin sınırından başlayan ve yarışma alanı ve yarışma alanının İnkaya Mağarası da dâhil olmak üzere batısını içeren bölge ise “kentsel etkilerden korunmuş bölge” olarak be¬lirlenmiştir. Üst ölçekli plan kararıyla uyumlu olan ve alanın “Nite¬likli Doğal Koruma Alanı” ve “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” statüsü de dikkate alınarak belirlenen kentsel etkilerden korunmuş bölge mekânsal ve işlevsel olarak tama¬men doğa ile bütünleşecek şekilde tanımlanmıştır. Bu noktada şehircilik, peyzaj ve mimari kararlar hem yarışma alanını hem de çevresini sürekliliği olan bağdaşık bir çerçevede tasarlayabilmek için ilişkisel bir kurguda ele alınmıştır.
Alanın doğal ve kültürel zenginliklerini öne çıkaran bağ ve zeytin rotalarına yeni rotalar eklemlenmiş ve alanın geçmişinden bugüne beraberinde ge¬tirdiği kadim zeytin rotalarıyla yarışma alanı ilişkilendirilerek so¬syal ve kültürel anlamda yarışma alanının çevresiyle ilişkili hale gelmesi sağlanmıştır. Bu rotalar alanın tarihinde önemli bir yer tutan Klazomenai Antik Kenti ve İnkaya Mağarası ile bağlanmış, yarışma alanının kentsel ve bölgesel ölçekte çevre yerleşimler ile farklı işlevsel ilişkiler içerisine girmesi sağlanmıştır.
Bu kurgu oluşturulurken temel dayanak noktası, OliVelonun seçi¬ci geçirgen yapısının bir arayüz olarak işlevlendirilmesidir. Yarış¬ma alanında birbirleri ile ilişkisi tanımsız kalmış rotalar, kültürel noktalar, ekolojik ve ekonomik değere sahip alanlar OliVelo için geliştirilen stratejiler sayesinde bağdaşık bir kurguda ele alınabi¬lecek hale getirilmiştir. Bu bağlamda yeni bisiklet ve zeytin ro¬taları önerilmiş, hem yarışma alanı hem de yarışma alanı yakın çevresinde oldukça önemli tarihi ve kültürel değer olan Klazom¬enai Antik Kenti ve İnkaya Mağarası ile de ilişkilendirilmiştir. Buna ek olarak, yarışma alanının sahip olduğu ekolojik değerin ak¬tarımı ve deneyimi noktasında, Güzelbahçe ve Urla başta olmak üzere batıda Çeşme, doğuda İzmir’in içerisine çevre yerleşimler ile yeni önerilen rotalar üzerinden ilişki kurularak birbirleriyle bütünleştirilmeler amaçlanmıştır.
Döngüsellik
Yarışma alanında öne çıkarılan bir diğer önemli kavram döngüselliktir. Döngüsellik, tüm biyolojik, ekolojik, üretim süreçlerini kapsamaktadır. Tüm bu döngüselliğin sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi iki temel araca bağlıdır. Bunlardan birincisi planlama ve tasarım, diğer ise alan yönetimidir (Bkz. Alan Yönetim Raporu).
Planlama ve tasarımda ortaya çıkan farklı katmanları mekânsal, sosyal, ekonomik ve ekolojik bir döngüde ilişkili hale getirecek bir program oluşturulması hedeflenmektedir. Bu bağlamda eğitim, üretim, deneyim ve aktarım kavramları alanın heterojen karakterini ortaya koymak ve bu ilişkiselliği sağlamak ve döngüselliği sürdürmek esas alınmıştır. Söz konusu döngüsellik, 1/5000 ölçekte tanımlanan üç farklı bölge ile de ilişkilendirilmiş ve bu bölgelerin hem mekânsal hem de ekolojik karakterleri yeniden tanımlanmıştır. Bu çerçevede Kentsel Etki Bölgesi Zayıf biyolojik, genetik ve üretim döngüsünün olduğu ve sınırlı bilgi işlem aktarım faaliyetlerinin olduğu alan olarak tanımlanmıştır. Hâlihazırda alanda bulunan yerleşim alanlarının da etkisiyle ortaya çıkan yüksek antropojenik etki durumu bu alanın temel özellikleri olarak öne çıkmaktadır. Öte yandan OliVelonun da içerisinde bulunduğu Kentsel Etkilerden Korunmuş Bölge güçlü biyolojik, genetik ve üretim döngüsünün olduğu ve alanın bilgi işlev potansiyelinin ortaya çıkarıldığı bölge olarak öne çıkmaktadır. Bilgi işlevi önemli bir ekosistem hizmeti olarak görülmekte ve söz konusu döngüselliğin sağlanmasında katalizör etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Bu bakımdan ihtiyaç programında önemli bir girdi olarak ele alınmıştır. Antropojenik etkilerin hem alanın ekolojik potansiyelinden faydalanarak hem de geliştirilen tasarım kararlarının etkisiyle minimum düzeye indirgendiği kentsel etkilerden korunmuş bölge içerisinde OliVelo seçici geçirgen özelliği ile yukarıda tanımlanan özelliklerden biyolojik, genetik ve üretim döngüleri ile bilgi işlevi/döngüsünü bünyesine alan ve bunu program dahilinde ortaya konan bir yapı olarak kurgulanmıştır.
Peyzaj Tasarım Yaklaşımı
OliVelo yarışma alanının peyzaj tasarım kararları, projenin temel yaklaşımını oluşturan SEÇİCİ GEÇİRGEN ve DÖNGÜSELLİK kavramları ile örtüşük bir kurgu ile geliştirilmiştir. Peyzaj tasarımında alanın ekolojik değerlerinin korunması ve tahrip olmuş özelliklerinin onarılarak gelecekte iklim değişikliği ve nüfus artışını göz önünde bulundurarak oluşabilecek her tür çevre koşuluna adapte olabilen, dayanıklı ve üretken bir peyzajın hem süreç olarak hem de fiziksel olarak tasarlanması hedeflenmiştir. Bu çerçevede alanın seçici geçirgenliğini sağlayan ekolojik unsurlar belirlenmiş ve bunlarla ilgili stratejiler Ekoloji raporunda sunulmuştur.
Projede öne çıkan bir diğer kavram döngüselliktir. Bununla bağlantılı olarak proje peyzajı sosyo-ekolojik bir sistem olarak gören bir bakış açısı ile alandaki ekolojik yapı ile diyalog halinde olabilecek sosyo-ekonomik anlamdaki döngüselliği kurgulamıştır. Aktarım, deneyim ve üretimin döngüselliği üzerinde geliştirilen senaryoya göre 3 grup aktör belirlenmiştir. 1- Alanda Çalışanlar, 2- Alanı Kullananlar, 3-Alandan Öğrenenler olmak üzere üç temel grup dikkate alınmış ve böylelikle Şekil (1) de görülen aktörler belirlenmiştir.
Peyzaj tasarımında oluşturulan kavramsal çerçeve, program ve mekan ilişkileri alt ölçeklerde tasarımın materyal boyutu ile değerlendirildiğinde projenin doğa dostu ve yerel malzemeleri ön planda barındırdığı görülmektedir. Gerek rotalar gerekse de aktivite alanlarında tabii zeminin kullanılması, alandaki mevcut taşların dili ile uyumlu taş duvarlar ile peyzajın tasarlanmış dilinin örtüşmesi, habitat anlamında geçirimliliğin çok kritik olduğu alanlarda toprak sıkışmasını önlemek için yükseltilmiş platformlar, oturma birimleri ve patikaların kullanılması ekolojik akışların kesilmemesi ve doğal görüntünün bozulmaması açısından önemli bulunmuştur. Alandaki doğal zemin ve patikaların yağmurlu zamanlarda su yoluna dönüşmemesi için kenarlarında biyolojik kanallar ile desteklenmesi, yeni bitki topluluklarının tamamen alandaki bitkiler ve otsu türlerden oluşturulması, alanda mera yönetimi mahiyetinde faunanın kullanılarak toprağın zenginleştirilmesi sürdürülebilir tasarım anlamında alınmış önemli kararlardır. Alan genelinde yer alan mimari ünitelerin de aynı hassasiyetle ayak izi düşük yapılar olması gerek peyzaj gerekse mimari anlamda Olivelo’nun tasarım hassasiyetlerini ortaya koymaktadır.
Mimari Tasarım Yaklaşımı
Proje alanında yerinde birçok kez yapılan tespitlerin sonucunda yapıların konumlanması için önerilen alanda yoğun ağaç dokusu ve zeminde biyolojik açıdan oldukça zengin bir yaşam döngüsü tespit edilmiştir. Bu alanda herhangi bir inşa sürecine girilmesi yarışmanın da tasarım anlamında ana aksı olan ekolojik yaklaşım ve tasarıma tamamen ters düşmektedir. Koruma sınırı ile ilgili üst ölçek planlama kararları verilirken alt ölçekteki hassasiseyetler göz önünde bulundurulamamıştır. Bu sebeple bu kararın yerinde yapmış olduğumuz hassas bioçeşitlilik ve ekolojik süreklilik analizleri değerlendirilerek yeniden değerlendirilmesi önerilmektedir. Bu bağlamda yapı yerleşimi için öngörülen yerin korunacak alanlara dahil olması, projenin ekolojik tasarım prensipleri açısından en tutarlı yaklaşım olacağı düşünülmektedir. Bu noktadan itibaren “Deneyim – Üretim – Aktarım” döngüsünden hareketle oluşturulan mimari programa en uygun yerleşim alanı, aşağıda özetlenen kriterler ışığında aranmıştır.
Kapsamlı rapor kitapçığına ulaşmak için tıklayın.