PROJE RAPORU
Tasarım ve yaratıcılık barındıran diğer disiplinlerin eğitim programlarında olduğu gibi, mimarlık eğitim programlarında da öğrenciye tasarım ve yaratıcılık becerisi kazandırmaya yönelik teorik ve uygulamalı stüdyo (tasarım) derslerinin ağırlığı oldukça fazladır. Mimarlık eğitiminde stüdyo dersleri usta-çırak ilişkisi içinde, öğrencinin tasarladığı ürünün masa başında kritik edilmesi ile yürütülmektedir. Bu bağlamda mimarlık eğitiminde stüdyonun atölye mantığıyla; birlikte üretilen, tartışılan, vakit geçirilen bir alan olarak mimarlık eğitiminin en önemli parçası olması gerektiğini düşünüyoruz.
Tasarım tartışmalarının başlangıcında ihtiyaç programında belirtilen “Tasarım Stüdyo”larını “yerden” bağımsız olarak tasarımın temel parçası olması gerektiği kararını verdik. Bu kararın doğrultusunda; yönetim, eğitim mekanlarının ve ortak alanların stüdyolara eklenen ve mekansal olarak stüdyoyu merkez kabul eden bir eğitim modeli üzerinde tartıştık. Başka bir deyişle Mimarlık Fakültesi’ni büyük bir tasarım stüdyosu olarak değerlendirdik. Birbiri içine geçen mekanlar vasıtasıyla herkesin birbirine ulaşması kolay, görünür, teorik ve pratik eğitimi iç içe geçirerek karma bir eğitim modeli oluşturabilecek ve bu eğitim modelini Türkiye’de tartışmaya açabilecek bir yapı üzerine yoğunlaştık. Mimarlık eğitiminde usta-çırak ilişkisinin çok önemli bir payı bulunduğunu, fakat aynı mekanı paylaşan ve üreten öğrencilerin birbirlerinden daha fazla şey öğreneceklerini düşünüyoruz.
Denizli, doğu-batı ekseninde yerleşmiş ve bu doğrultuda büyüyen bir şehir. Ege ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit durumunda. Babadağ’ın kuzey yamaçları eteklerinde, Büyük Menderes’in kolu olan Aksu çayına kavuşan derelerle hafifçe yarılmış bir plato üzerinde yer alıyor. Pamukkale Üniversitesi kentin batı ucunda bulunmakta. Eskiden kent sınırlarında kalan kampüs, kentin son yıllardaki hızlı büyümesi ile kentin içinde kalmaya başlamış ve sanayi, ihracat ve ticaret merkezi olan Denizli, aynı zamanda elli bine yaklaşan üniversite öğrencisine ev sahipliği yapmakta.
Yukarıda da bahsedilen kampüs, bu dönemde kent içinde kalmış durumdadır. Tanımsız büyük boşluklar göze çarpmaktadır. Boşlukların tanımsızlaşması, kampüs iç dinamizmini yok ederek kampüs hayatını olumsuz etkilemekte ve öğrencilerin aidiyet duygusunu zedelemektedir. Bu durum, en önemli sosyal olgusu olan kampüs hayatının aleyhinedir. Kampüsün de en önemli sorunlarından birisi, tanımsız alanların büyüklüğü nedeniyle bu olgunun var olmamasıdır.
Kent içinde kalmaya başlamış kampüsün, kentteki odak noktaları gibi kendi potansiyel iç odaklarını yaratması gerektiğini düşünüyoruz. Bu odak noktası yerleşkenin uzak bir noktasında değil merkezinde konumlanmalıdır. Bu yüzden kampüsün kesişim noktası olan spor-yurtlar-yeşil alan ve eğitim alanları arasında kalmış alan, mimarlık fakültesi tasarım alanı olarak seçildi. Bu alan kampüsün ana güzergahına tutunarak kampüsün bir parçası, güneyindeki yeşil alanının büyük ölçeğini küçülterek ve sınırlandırarak kullanılabilir hale getirerek, yaşanılır -hareketli -canlı bir odak noktası olmayı hedeflemekte.
Yer seçimine bağlı olarak, vaziyet planı kararlarımızı oluştururken stüdyolar için homojen aydınlık düzeyini sağlayacak kuzey ışıklarının kullanımının önemli olması başlangıç noktasını belirledi. Arazinin doğu-batı ekseninde uzanan, bu sayede uzun cephelerini kuzey-güney doğrultusunda kullanan 5 kol, arazinin geometrisine uygun olarak yerleşir. Bu kollar arazini batısındaki ana ulaşım aksından kullanıcıyı belli noktalarda içeri davet eder. Arazinin güneyindeki büyük yeşil alanı sınırlandırarak tanımlı hale getirir. Arazinin doğusundan gelen ana yaya aksının devamlılığını sağlar. Bu kollar birbirinden ayrılarak aralarına doğayı alır. Bu sayede doğayla iç içe geçen, aralarında gölgelikli ve korunaklı alanlar yaratan, içe dönük olduğu için konsantrasyonu yüksek çalışma alanları yaratır. Kollar arazinin geometrisine uygun olarak batı yönüne doğru kayarak yerleşirler. Bu da yapılar arasında kalan alanların belli yerlerde dışarıya açılmasıyla yapının ara avlularını yarı açık alanlar haline getirerek yapıyı kampüs yaşamının bir parçası yapar.
Vaziyet planı kararlarımız doğrultusunda meydana gelen kütlenin iç organizasyonunu meydana getiren 6 temel etken bulunmaktadır. Bunlar;
1- Kullanım şeması: Işığı en iyi biçimde alabilmek için yaratılan kollarda; stüdyolar, kuzeye, derslikler ve diğer birimler güneye yerleştirilmiştir. Stüdyolar için önemli olan, homojen gün ışığıdır. Stüdyolar, güneşin hareketinden etkilenmemelidir. Bu yüzden kuzeye yerleştirilmişlerdir. Diğer birimler ise daha bireysel oldukları için kışın soğuğuna karşı güneye yerleştirilmişlerdir.
2- Doğayla bütünleşme: Kolların arası yumuşak peyzaj alanı olarak bırakılmıştır. Tüm stüdyolar özellikle zemin kotlarına yerleştirilmiştir. Dolayısıyla tüm birimler yeşil bantlara açılarak doğanın sürekliliği içinde var olabilmektedirler. İsterlerse bu alanları açık eğitim alanlarına çevirerek eğlenceli bir durum yaratabileceklerdir.
3- Etaplama: Yapıyı bantlar halinde çözmek aynı zamanda yapım kolaylığını da getirmektedir. Güneydeki üç kol 1.etap, kuzeydeki iki kol ise 2.etap olarak yapılacaktır. 2.etap inşaatı sırasında bütün alan şantiye alanına dönmeyeceğini ve 1.etap da yapılan yapıda eğitimin nitelikli olarak devam edebileceğini düşünüyoruz. Gelecekte yeni işlevlere bağlı olarak arazinin batısına doğru yeni bantlar eklenerek yapının büyüyebilme potansiyeli bulunmaktadır.
4- Gölgeli alanlar ve Doğal iklimlendirme: Bantlar halinde yapılaşma aynı zamanda aralarında önemli gölgelik alanlar bırakmaktadır. Sıcağın hakim olduğu Denizli ikliminde bu alanların varlığının önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kollar arası rüzgar hareketi ve çatıda yaptığımız ışıklık-havalıklar ile yapıyı teknoloji çöplüğüne çevirmeden doğal iklimlendirme -hava hareketleri iklimlendirebileceğimizi düşünüyoruz.
5- Yapı içi sosyal alanlar: Bantlar arası geçişler önemli sosyal alanlardır. Öğrencilerin buluşma ve aktivite yapabilecekleri alanlara dönüşmektedir. Bu alanlar aynı zamanda sergi ve jüri alanları olarak da kullanılarak yapı içi önemli hareket ve toplanma alanları olacaklardır. Tüm bunlarla yapının 24 saat yaşayan bir yer olacağını öngörüyoruz.
6- Stüdyoların kullanım biçimleri: Yapıyı kollar halinde çözmek, iç kurgusunun da sistematik olarak kolay çözümünü sağlamaktadır. Kollar içinde bulunan stüdyoların tamamen açık olacağı var sayılmıştır. Eğitim modelinin seçimine bağlı olarak aks sisteminin esnekliği bakımından kapalı stüdyolar haline de dönüşebilmektedir. Bu kollar içinde stüdyolar kimi yerde 2 katlı, galeri boşluklu, kuzey ve güney vistalı, ara mekanlarla direk ilişkili olabilmektedir.