PROJE RAPORU
‘’Meydanlar kentsel mekanlarda oluşturulmuş yoğun aktivite odaklarıdır.’’
-Kevin Lynch
Konak metrosundan çıkan Atilla ve Aysel Atatürk Meydanı’na ulaşmak üzere Arnavut kaldırımında yürümeye başlarlar. Meydanda ansızın onları karşılayan kırmızı bir iz beliriverir ve daha sonra Aysel heyecanlı bir şekilde bu izi takip etmek ister çünkü İzmir’e ilk kez gelmiştir. Atilla, arkadaşının İzmir’in kentsel değerlerini öğrenmesini, Saat Kulesi’nde fotoğraf çekilmesini ve meydandan yükselen rotadan kordonu izlemesini istediği için bu rotaya özellikle getirmiştir ve serüven başlar…
Meydanda kırmızı İZ’den geçerken, Saat Kulesi’ni içine alan çerçevede Aysel’in fotoğrafını çeken Atilla, artık Belediye binasına doğru devam eden izi takip etmelerini ve ilk rampaya ulaşmaları gerektiğini söyler.
Belediye binasına bağlanan İZ yerini giriş rampasına bırakırken, onları nelerin beklediğini merak eden Aysel, bir an önce rampa boyunca ilerlemek ister. Tam o sırada Aysel, Atilla’ya büyük dijital ekranın ne işe yaradığını sorar, Atilla da Hemşehri İletişim Merkezi’nin internet adresinde bulunan ve bütün kentlilerin şikayetlerini iletip çözüm bulabildiği bir sistem olduğunu söyler. Aynı zamanda bu dijital ekranın sıradan bir ekran olmadığını, kentlinin geri bildirimine göre kendini sürekli güncellediğini de ekler. Aysel bu sözlerin ardından yerel yönetim ve kentli arasındaki bu güven dolu etkileşimden etkilenir ve yollarına sohbet ederek devam ederler.
Giriş rampasının sağında seyir terası bulunurken, onları bir sonraki rampa olan İzmir’in değerlerini öğrenmek serüvenine davet eden hareketli yapıya karşı koyamayarak o yoldan devam ederler.
Bu serüven boyunca, yapının üçgensel geometri çerçevesindeki dijital ekranlar İzmir’in tarihini adeta zaman çizgisi şeklinde Aysel’e aktarır.
Bu serüven sonunda kente büyük ölçüde yön veren Büyük İzmir Yangını’nı hatırlatan, küllü toprak hissi veren yola giren Aysel ve Atilla içerde karanlık ama yer yer ışık hüzmeleri olan bir yoldan yürürler. Bu yolda ilerlerken Aysel, bu yangının negatif etkilerinden ziyade İzmir’e kazandırdığı kimlik değerleri -Kültürpark gibi- dijital ekranlar aracılığıyla öğrenir.
Bu deneyimden düşünceli bir şekilde çıkan Atilla ve Aysel ‘Dahil Olmak’ yoluna ulaştıklarında, yapının halihazırda var olan avlusuna dahil olduklarını hissederken, hemen sağ taraflarında kalan rampadan Belediye başkanının odasına ulaşmak üzere yürüdüğünü görürler. Başkan, Aysel ve Atilla’yı selamlayarak sekreterinden günün raporunu almak üzere makamına gider.
Rampa yapısının yön vermesiyle yollarına devam eden Aysel ve Atilla ‘Gözlemlemek’ yoluna ulaştıklarında, yol boyunca yavaşça yükselerek mecliste neler olduğunu açılır-kapanır paneller sayesinde kısmen de olsa gözlemlerler. Artık binanın içine girme vakti gelmiştir…
Kapalı alanda meraklı bir şekilde keşfetmeye devam ederken, Aysel biraz yorulmuştur ve kent kütüphanesinden İzmir’in tarihini anlatan bir kitap alıp basamaklarda biraz dinlenirken, kitaba göz gezdirir. Atilla, Aysel’e yeni bir teklifle gelir ve “Kordon’u kimsenin görmediği bir perspektiften görmeye ne dersin?” der. Aysel heyecanlanır, hemen amfinin basamaklarından iner ve binanın dışına bağlanan yola devam ederler. Bu yola doğru giderken, meclise daha açık bir cepheden bakma şansı yakalarlar, bu şeffaflık Aysel’i etkilemiştir ve Atilla ona, kentle ilgili alınan kararlara dahil olma hissinin nasıl olduğunu sorar. Tartışarak yürürken, nihayet kordonu izleyecekleri yola ulaşırlar. Bu yolda yavaş yavaş tırmanırken güneş artık batıyordur ve bu görüntü Aysel’i İzmir’e aşık eder.
İniş yolunun sonunda Aysel, serüvenin burada bitmediğini, bu deneyimin ikisini kenti keşfetmeye bir kültür rotası ve “Martı” aracılığıyla davet ettiğini anlar, Atilla’ya dönerek “Ne zengin bir şehir burası!” der.
1 Yorum
Süper bir proje olmuş