Yunus Emre Bolat'ın, Marmara Üniversitesi’nde Diploma Projesi "Topografyanın Takibi - Beşiktaş'ta Bir Ses ve Müzik Araştırma Merkezi" adlı projesi, Mimarhane Öğrenci Projeleri Ödüllü Seçkisi 2024'te Sergileme Ödülü'ne layık görüldü
Ses ve Müzik Araştırma Enstitüsü, müzik ve ses teknolojileri alanında ileri düzey araştırmalar yapmak amacıyla tasarlanmış bir yapıdır. Bu proje, sadece işlevsel bir araştırma merkezi olmanın ötesinde, mimari açıdan yenilikçi yaklaşımlarıyla da dikkat çekmektedir. Özellikle proje alanındaki doğal eğim ve yaklaşık 20 metrelik kot farkı, projenin tasarımında belirleyici bir rol oynamıştır.
Enstitü, doğal eğimi kullanarak araziye yerleştirilen bir dizi yapıdan oluşmaktadır. Amaçlarından biri alt kot (Dolmabahçe Caddesi) ve üst kotu (Şairler Sofası Parkı) birbirine bağlamaktır. Böylelikle yapı sadece barındırdığı mekanlar olarak değil yapının kendisi de bağlayıcı unsur olarak insanlara tarafından kullanılmaktadır. Projenin önemli parçalarından olan akslardan biri Dolmabahçe caddesine paralel olan ana aks ile Konferans salonu ve konservatuar arasında kalan ikinci ana akstır. Bu akslardan çıkan ikincil akslar ve kot farkıyla birlikte kütleler oluşturulmuştur. Proje alanında yaklaşık 20 metrelik bir kot farkı bulunmakta olup, bu durum, yapılar arasındaki geçişlerde ve kamusal alanların oluşturulmasında etkili bir şekilde kullanılmıştır. Eğim, tasarımın temelini oluşturan unsurlardan biridir ve binaların birbirine entegrasyonu için yaratıcı çözümler sunmuştur. Tasarımın ana konsepti, bu kot farkını yapılarla köprüleyerek hem estetik hem de işlevsel bir çözüm sunmaktır. Bazı yapıların çatıları, kullanıcıların iki farklı kot arasında rahatça geçiş yapabilmeleri için rampa işlevi görmektedir. Bu, projenin hem görsel hem de işlevsel olarak dinamik ve kullanıcı dostu bir ortam sunmasını sağlamaktadır.
Enstitüdeki yapıların her biri, araziye uyum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Çatı sistemleri, yapının eğime uyum sağlamasını kolaylaştıran bir özellik taşımaktadır. Rampa olarak işlev gören çatı yüzeyleri, sadece kot farkını aşmakla kalmaz, aynı zamanda yeşil alanlar ve yürüyüş yolları gibi kamusal alanlar yaratır.
İç mekanlar, hem araştırma hem de yaratıcı etkinlikler için esnek alanlar sunmaktadır. Akustik performansın optimize edildiği laboratuvarlar, stüdyolar ve performans alanları, ses ve müzik teknolojileri araştırmalarına uygun bir ortam sağlamaktadır.
Ayrıca, doğal ışık kullanımına özen gösterilerek, iç mekanların aydınlık ve ferah olması sağlanmıştır.
Yapı alandaki eğime ve halihazırda bulunan istinat duvarlarına oturarak, bu eğimle beraber üst kotu ve Dolmabahçe Caddesi kotunu bağlayıcı bir sirkülasyon olarak da işlev örmektedir.
Ana akslardan Dolmabahçe Caddesi’ne paralel olan akstan Şairler Sofası Parkı’na doğru yapının çatısıyla bir bağlantı kurulmuştur.
Böylece proje, sadece araştırmacılar ve öğrenciler için değil, aynı zamanda toplum için de çeşitli kamusal alanlar sunmaktadır.
Kot farkını kullanarak oluşturulan açık alanlar, sosyal etkileşim ve dinlenme alanları yaratmaktadır. Bu alanlar, müzik performansları, sergiler ve diğer etkinlikler için kullanılabilecek ideal ortamlar sunmaktadır. Hem ana aksları hem de proje alanının yanında bulunan Konservatuvar okulunun plan şemasını iz alarak oluşturulan kütleler arasında L şeklinde avlu oluşturulmuştur.
Proje, topluma açık alanlar sunarak, enstitünün sadece bir araştırma merkezi olmanın ötesine geçmesini sağlar. Bu alanlar, toplumsal etkileşimi teşvik ederek, müzik ve sanat alanında ilham verici bir merkez haline gelmektedir. Eğitim programları ve halka açık etkinlikler, enstitünün toplumla olan bağlarını güçlendirmektedir. Ayrıca konferans salonunun giriş kotunda bulunması ve proje alanının yanında bulunan konservatuvar bölümünde bulunan öğrenciler de konferans salonunu da kullanabilmesi proje alanının kamusallığını arttırmaktadır.
Projenin başlangıcında kot farkı, önemli bir tasarım zorluğu olarak görülmüştür. Ancak, bu zorluk, yenilikçi çözümlerle avantaja dönüştürülmüştür. Eğimli yapılar ve rampa çatıları, kot farkını aşmak için etkili bir çözüm sunmuştur.
Yapıların iç mekanlarında doğal ışığın maksimum seviyede kullanılması hedeflenirken, akustik performansın da optimize edilmesi gerekmekteydi. Bu denge, dikkatli bir şekilde planlanan pencereler ve akustik paneller aracılığıyla sağlanmıştır.