Proje, Ankara’nın Kaleiçi Mahallesi’nde yer alan avlulu tarihi bir konağın, konukevi işlevi ile dönüştürülmesini kapsıyor.
Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:
Restorasyon projesi yapıyı – tarihselliği itibariyle müzede sergilenmeye değer, soğuk ve yaşamayan bir eser olmasından ziyade; yaşayan ve içinde yaşanan, sahip olduğu tarihe ve zanaata dair değerlerini gelecek nesillere aktarabilecek mimari bir eser olarak ele almaktadır. Tarihi konak, proje başlangıcında, ekonomik olarak çöküntüye uğramış, mekânsal özelliğini yitirmiş ve yapısal elemanları çürümüş durumdaydı. Konak mekanları çok sayıda yaşam birimini barındırmak üzere zaman içinde duvarlar ile bölünmüştü. Dışardan yapılan çeşitli müdahalelerle yapıya yeni merdiven ve kapı girişleri eklenmişti. Konağın avlusunda inşa edilen baraka tipi yapıların bir kısmı yine konaklama amaçlı kullanılmaktaydı.
Konak yenilenirken, yapısal ahşap strüktür incelenerek, konağın orijinalinde var olan mekan kurgusu ortaya çıkarılmış ve restorasyon projesi bu mekânsal kurguyu yeniden oluşturmak üzerine geliştirilmiştir. Ancak, yapının yeniden işlevlendirilmesi aşamasında, konağın konukevi olarak dönüştürülmek istenmesi, yapının ilk yapıldığı halinde mevcut bulunmayan bazı kullanımların eklenmesini gerektirmekteydi. Bu amaçla geliştirilen kavramsal çalışmaya göre, bir nevi, Louis Kahn’ın servis alan ve servis veren mekanları ayrıştırma düşüncesi doğrultusunda, konukevinde yer alacak mekanlar kategorik olarak iki ayrı kümeye ayrıldı ve bu ayrışma kesitte çözümlendi: Tarihi mekanlar ve güncel ihtiyaçlara cevap veren yeni mekanlar. Evin tarihi mekanlarının, modern işlevler ve cihazlar ile bozulmaması için, tarihi olmayan yeni işlevler geleneksel plan şemasından ayrıştırılarak, evin bodrum katında yerleştirilmek üzere tasarlandı. Restorasyon öncesinde bir buçuk metre tavan yüksekliği olan, depo ve hayvan ahırı olarak kullanılmış olan bodrum katın zemininin kazılması için Koruma Kurulu’ndan, arkeologların denetiminde izin alındı. Alanda tarihi bir kalıntı bulunmaması üzerine tavan yüksekliği arttırıldı. Böylece evin aslında bulunan zemin ve birinci katı, tarihi yapısına uygun olarak restore edilirken; bodrum katı modern işlevlere ayrıldı ve örneğin bu katta modern bir mutfak kurgulandı.
Avludaki sayısız baraka ve depo yapıları, konağın mimari özellikleri irdelendikten sonra bir seçime tabi tutularak korundu veya yıkıldı. Konağın sokaktan girişindeki ek yapı, bir bekçi evi ve teknik oda olarak yenilenirken, aynı cephede avlu içine devam eden diğer baraka yapılar yıkıldı. Konağın ön cephesinin ve mimari kütlesinin avludan algılanmasını sağlayacak şekilde avluda bir açık alan yaratılmış oldu. Buna karşılık, avlunun diğer ucunda yer alan depo yapıları, yeni bir bahçe mutfağı olarak tasarlandı ve bu yolla avluyu mekânsal olarak tanımlayan ögeler oluşturuldu.
John Ruskin okumaları doğrultusunda, restorasyon projelerinde yapıya özel detayların yaşatılması gerekliliğine vurgu yaparak, konağın sahip olduğu orijinal detaylar restore edildi. Projenin yakın çevresinde, Hamamönü Mahallesi’nde yakın zamanda gerçekleştirilmiş olan farklı restorasyon çalışmaları, yeknesak ve tarihi niteliği bulunmayan mimari detaylarla, geleneksel biçimleri andıran, ancak tarihi veya otantik niteliği bulunmayan ahşap göbekli kapılar, merdivenler ve merdiven korkuluklarından oluşan yeknesak bir yapı dili oluşturmuşlardı. Çevrede hakim olan bu tekdüze restorasyon anlayışından kaçınmak için ustalarla birlikte çalışıldı. Konağın restorasyon uygulaması aşamasında inşaat işlerini yapan ahşap atölyesinde konağa özgün detaylar yeniden üretildi, bazı noktalarda projeye özgün ve yeni detaylar geliştirildi. Bu noktada konağın mimari yapı elemanlarında ve süslemelerinde özel mimari detaylar üzerinde çalışıldı, mekanların yeniden oluşturulmasında geliştirilen detaylardan yararlanıldı ve bu detaylar ahşap atölyesinin el işçiliği ile uygulandı.