Stedelijk Müzesi takdire şayan çağdaş sanat koleksiyonuyla uluslararası ölçekte tanınmış bir müze olmasına rağmen, bulunduğu bina demode olarak nitelendirilmişti.
Bahsi geçen mevcut bina, 1895 yılında belediye mimarı A.W.Weismann tarafından görkemli merdivenler, büyük odalar ve doğal aydınlatma prensibiyle tasarlanmıştı. 2007 yılında başlayan eski binanın restorasyonu ve yeni binanın inşaatı 2012 yılında bitti ve; “eski” ve “yeni”, bir bütün oluşturdu.
Benthem Crouwel Architects tarihi binanın önemli detaylarını muhafaza etti, yanına tasarladığı ek yapı ile de sergiler için çeşitli yeni imkanlar sundu. Mimari gruba göre; artık, sergiler tarihi bir binada mı yoksa yeni bir binada mı yapılmalı sorusunu sormaya gerek kalmadı. Bu yeni ek yapı, ne eskisine bağımlı, ne de eskinin yanında bambaşka bir pavyon; artık birbirleriyle bütünleşikler. Küveti andıran, bembeyaz yeni yapı ile tarihi binanın tezat duruşları çok aşikar, fakat içerde yeni binadan eskiye geçerken farketmek çok zor.
Özellikle bir müze yapıda pratikteki bu eski-yeni tezatlığı teorik olarak da ilgilileri tartışmaya çağırdı ve çağırmaya devam ediyor.
Proje ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşmak mümkün.