ÜNDER Architects İzmir'de bulunan projeyi anlatıyor:
Turkcell İzmir Plaza, endüstriyel bir bina olarak tasarlanmış ve öncesinde bir yapı market olarak kullanılan mevcut binanın, ofis kullanımına yönelik dönüştürüldüğü ve tasarım ve uygulama (D&B) yöntemiyle gerçekleştirilmiş bir projedir.
Proje, temelde ofis fonksiyonlarını barındırmakla birlikte, dinlenme alanları, toplantı-eğitim-seminer salonları, yemekhane / kafeterya alanları, spor ve revir alanları, dış alan teras/peyzaj kullanımları, data center ve otopark gibi destek alanlarla birlikte 19,000m2 kapalı alanlı karma kullanımlı bir yapıya sahiptir. Ofisler, Turkcell İzmir Genel Merkez Ofisi yanında, Global Bilgi İzmir Çağrı Merkezi’ni de barındırmaktadır ve binada yaklaşık 2000 kişi çalışmaktadır.
Tasarımda en büyük handikap, prefabrik betonarme bir strüktüre sahip binanın 7 metreye varan tavan yüksekliğinin ve sadece çatıdan ışık alan, kapalı bir kutu olarak tasarlanmış iç hacminin, insan ölçeğinde yeninden tanımlanması ve gün ışığı, sirkülasyonlar, iklimlendirme ve havalandırma gibi altyapısal ihtiyaçların da bu yeni fonksiyonlara gore yeniden tasarlanıp entegre edilmesi idi.
Tasarıma başlarken her iki kat için de mevcut olasılıklar ve imkanlar değerlendirilerek bir master plan kurgusu oluşturulmuştur. Kalabalık ve yoğun çalışma alanlarına sahip çağrı merkezi ofisleri birinci katta çatı ışıklıklarının olduğu bölümde konumlandırılmış, bu ofislere ait idari ofisler, destek hacimler ve teknik alanlar iki uzun cephe aksı boyunca sıralanmıştır. Zemin kat kurgusunda ise giriş holü, giriş holü ile direkt ilişkili ve gerektiğinde bir iş merkezi gibi hizmet verebilecek toplantı-eğitim-seminer salonları planın merkezinde konumlandırılırken, binaya ait yan teras alanının yer aldığı cephede sosyal alanlar, yemekhane, kafeterya, spor salonu gibi hacimler yerleştirilmiş, iklimin de pozitif etkisiyle açık alan kullanımlarının artırılması hedeflenmiştir. Bu katta kurgulanan ofis alanlarında ise, gün ışığı, mevcut strüktürün izin verdiği maksimum ölçüde cephelerde yapılan açıklıklarla sağlanmıştır. Destek hacimler de yine uzun sağır cephe boyunca sıralanmıştır.
Birinci katta tüm ofisleri kat edecek şekilde tasarlanan bir omurga duvar ile, hem ofislerin depolama, vestiyer, mutfak, fotokopi, printer gibi ihtiyaçları sağlanmıştır, hem de mekan bölünerek ölçeklendirilmiştir.
Duvar, etrafında kurgulanan dört ayrı operasyon salonunu, aynı zamanda birbirine bağlayan bir öğe olarak da orta alanda bir meydan oluşturmak üzere kırılır ve dinlenme-lounge alanlarını tarif eder. Yine bu merkezi alanda bir peyzaj etrafında kurgulanan toplantı odaları, yüzen kutular olarak tasarlanmış ve tüm ofislerden kolay ulaşılabilecek ve bu ortak meydana açılacak şekilde ele alınmıştır.
Omurga duvar yüzeyinde farklı operasyon salonları için farklı renklerde akustik özellikli kaplamalar kullanılmış, oldukça kalabalık olan her ofisin kendi kimliğini oluşturması ve aidiyet hissini güçlendirmesi hedeflenmiştir. Duvar aynı zamanda ahşap akustik elemanlar ve yeşil öğeleri de barındırmaktadır.
Çağrı merkezlerindeki en kritik tasarım parametrelerinden biri olan akustik konfor nedeniyle, akustik elemanlar ve aydınlatma elemanları ile mevcut tavandan bağımsız ikinci bir yüzen sistem oluşturulmuştur. Bu sayede hem mevcut yükseklik iklimlendirme konforu açısından muhafaza edilirken, hem de çalışanların kendini daha rahat hissedebilecekleri bir ofis ölçeği yakalanmıştır.
Zemin kattaki giriş holü, giriş-güvenlik-turnike holü ve merdiven-ana düşey sirkülasyon holü olarak tasarlanmış ve özellikle giriş çıkışın yoğun olduğu saatlerde kalabalığın deplase edilmesi hedeflenmiştir. Burada tasarlanan oldukça büyük bir çelik merdiven ile de hızlı bir sirkülasyon sağlanmıştır.
Ofis alanları haricinde tasarlanan toplantı odaları, lounge ve seminer alanları, yine duvar ve tavanlardan bağımsız, farklı yüksekliklerde yüzen kutular olarak tasarlanmış, farklı malzemeler ve renkler kullanılarak mevcut yapının tekdüzeliğinin kırılması hedeflenmiştir. Bu odaların gerek havalandırma, gerekse iklimlendirme ve yangın güvenliği gibi ihtiyaçları gizli çözümlenmiş, gerçekten bağımsız birer kutu gibi davranması sağlanmıştır.
Zemin kat ofislerinin girişinden direkt ulaşılabilen dinlenme/lounge ve toplantı salonlarını açık ofis alanından yine çok fonksiyonlu bir duvar öğesi ayırır. Bu sayede dışardan toplantıya gelecek misafirlerin ofis alanına karışmadan hareket etmesi sağlanmıştır. Duvarlardan bağımsız birer kutu olarak tasarlanan toplantı odaları açık ofis alanlarına bir arka plan oluştururken aynı zamanda hemen arkalarındaki duvardan koparak bir ana depolama koridorunu tarif eder ve gizler.
Bu katta terasla ilişkili olan mekanlardan yemekhanede tasarım, farklı oturma gruplarıyla bir restoran gibi ele alınmıştır. Bu zonlama sayesinde çok sayıda kişinin çok büyük tek bir hacimde hissedebileceği rahatsizliğin önüne geçilmiştir. Teras alanları da bu mekanların bir devamı niteliğinde tasarlanarak açık hava kullanımı teşvik edilmiştir.
Projenin tasarım ve uygulaması bir arada çok kısa bir zamanda yapıldığından, işveren, yüklenici ve mimar ilişkisi açısından çok sıkı ve yoğun bir tasarım süreci izlenmiştir ve buna rağmen çok sayıda alternatif demokratik bir ortamda değerlendirilip hızlı kararlara bağlanabilmiştir. Bu ölçekte bir endüstriyel yapının ofis olarak yeniden işlevlendirilmesi sürdürülebilir pozitif bir tutum olmakla birlikte, bu hızlı süreçte zorlukları de beraberinde getirmiş, bu zorluklar disiplinler arası entegre bir tasarım anlayışı ile aşılmıştır.
Proje, günümüz ofis yaklaşımları göz önünde bulundurularak, insanın ön planda tutulduğu, çalışanların aidiyet hissini gözeten etik bir anlayışla tasarlanmış ve çalışanların iş-hayat dengelerini kurabilecekleri, hem sosyalleşebileceği, hem öğrenebileceği, hem de verimli çalışabilecekleri bir ofis ortamı yaratılmıştır.