Ulusal 11 Eylül Anıtı

2011 yılında, 11 Eylül saldırısından tam 10 yıl sonra açılan Ulusal 11 Eylül Anıtı'nın tasarımcısı Michael Arad.

11 Eylül Anıtı, önceden Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kuleler’in bulunduğu noktada, yaklaşık 30 dönümlük arazi üzerinde aşağı Manhattan Bölgesi’nde yapıldı. Anma meydanı, Dünya Ticaret Merkezi Kompleksi’nin bir parçası oldu ve araziyi kentle bütünleştirdi. 2001 yılında gerçekleşen 11 Eylül saldırılarına karşı New Yorklular’ın verdiği kolektif tepkinin önemli rol oynadığı kamusal birlikteliğin demokratik değerlerini teşvik etmek amacı güden açık ve davetkar bir proje.

Anma alanı, 400’e yakın beyaz meşe ağacının çevrelediği kentin ortasında yer alan 30 dönümlük araziyi boşaltıyor ve kamusal bir meydan yaratıyor. Meydanın merkezine, anıta doğru yürüyen ziyaretçiler uçsuz bucaksız meydanda delikler gibi gözüken iki adet yansıtma havuzu ile karşılaşıyorlar. Eski kulelerin yerini gösteren konan bu havuzlar çevresindeki şelalelerle 9 metre kadar toprağın içine giriyor. Görünür kılınan boşluklar yokluğu ifade ediyor. 

Şelalelerin kaynağı olan 2,5 metre genişliğinde ve yarım metre yüksekliğindeki tablalar her bir dönümlük boşluğu çevreliyor. Su tablası ve boşluklar Virginia ocaklarından çıkarılan koyu gri granitlerle kaplanmış. Su setinin tırtıklı metal kenarları suyu farklı akış hızlarıyla dağıtırken binlerce kişinin hayatını kaybettiği hem bireysel hem de kolektif kayıp  kavramını çağrıştırıyor.

Saldırıda hayatını kaybedenlerin isimleri koyu renkli bronz panellere kazınmış ve gün boyunca gölgeler gibi, malzemenin yokluğuyla okunuyorlar. Gece, panellerdeki kanat benzeri bir profille her isim yumuşak bir ışıkla aydınlatılıyor. Paneller her ne kadar basit bir göürünüme sahip olsa da ısıtma, soğutma, aydınlatma, termal genleşme mekanizmalarının sağlandığı hassas mühendislik ürünü. Aileler, “kaybettikleri kişinin isminin yanında kimin ismi yazmalı” gibi sorulara verdikleri yanıtlarla tasarım sürecinde aktif olarak rol aldılar. 1200’den fazla bireysel istek imkansız gibi gözükse de yoğun bir çalışmayla sonuçlandırılmış. Ortaya çıkan son üründe her ismin kendine özel lokasyonuyla anıt eşsiz ve özel bir yere sahip oldu.

Bu tasarımda yol gösterici ilkelerden en önemlisi kamusal mekanın dayanıklılığı ve demokrasi adına halkı bir araya getirme gücüne karşı olan inanç olmuş. Kamusal alanlarda bir topluluk olarak bir araya gelen insanlara, birbirlerini desteklemesi ve vahşete cesaret ve şefkatle bakmalarını sağlamak için deneyim sözü veriyor. Bu tecrübe ile arazi yenideb kent yaşamına bağlanabilir ve günlük yaşamın bir parçası olabilir. Burası geçmiş ve şimdinin bir araya geldiği yerdir.

Etiketler

2 yorum

Bir yanıt yazın