OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Kivi'nin, Zonguldak Valiliği için yürüttüğü, Zonguldak Turizm Kalkınma Planı ile bütünleşik geliştirilen, Zonguldak Doğa ve Kültür Turizmi (Proje 67) kapsamında üretilen projelerden biridir.
Buda Mimarlık, projeyi anlatıyor:
Üzülmez Lavuarı, Eski Zonguldak – Ankara Karayolu üzerinde konumlanmış, şehir merkezinden yaklaşık 3 km uzakta yer almaktadır. Alan üzerinde; farklı dönemlerde amaç doğrultusunda ekleme ve çıkarmalara maruz kalmış, sonunda da kendi halinde boş bırakılmış bir yapı stoğu bulunmaktadır. Endüstriyel Kültür Mirası Envanterinde bulunmakta olan, 63 No’lu maden ocağının kapısı (Derebaca), 1907 yapımı yığma taş bina ve 1936 yapımı betonarme kagir atölye binaları ve çeşitli müştemilatları ve muhdesleri ile Üzülmez Kültür Vadisi içerisinde önemli bir alan ve binalar grubudur.
Doğal çevre geçmiş ve geçmekte olan zamana tanıklık eder, yaşanmış bütün hatıraları içerisinde muhafaza eder.
Tim Ingold
Projeye ilk yaklaşım, Kömür işçiliği ve üretim sürecini kültürel bir zenginlik, korunması gereken bir hafıza parçası olarak kabul ederek ortaya çıkmıştır. Bu minvalde projenin üzerine konumlanacağı zemin “bağlamsal olarak” kültür hafızası zemini olacaktır.
Mimari müdahale olarak prensip kararları; niteliksiz eklerin kaldırılması, özgün mimari elemanların minimum müdahale ile sağlamlaştırılarak korunması olarak özetlenebilir. Yapılması düşünülen kültür kampüsü içerisinde, yeni düşünülen işlevlerden dolayı yapılabilecek ek yapılar, endüstri yapılarına ait, cesur tutumla yapısal elemanların “ekspozisyonu“ olarak oluşacaktır. Kent hafızasında farkında olmadan yer etmiş bu yapısal tutum, yeni kültür kampüste bilinçli bir kimlik oluşturma çabası olarak ortaya çıkmaktadır.
Varoluşlarıyla kentin sosyal ve ekonomik belleğinde önemli yer edinmiş olan bu endüstri yapılarının, görsel önemleri, dönemlerine ait nitelikleri ile endüstriyel tarihe dikkat çekilmesini sağlamak, güncel mekansal ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden işlevlendirilmesi ile toplumsal hayatın bir parçası haline getirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaç doğrultusunda yapıların ve alanın kamusal, sosyal ve kültürel alanlar ile donatılması planlanmaktadır.
Lavuar binasının niteliksiz dönem eklerinden temizlenerek ortaya çıkarılması, en az müdahale ile korunarak maket, fotoğraf ve objelerin sergielenebilceği Zonguldak Jeopark Ziyaretçi Merkezi’ne dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Atölye Binasının ise günümüzdeki mevcut dokuları, izleri ile korunması, böylelikle geçmişe ait tüm izleri günümüze yansıtabilmesi için en az müdahale ve güçlendirme içererek onarılması, ana işlev olarak kömürün ve bu yapıların tarihi sürecini anlatan bir müze olarak kullanılması, aynı zamanda çok amaçlı bir sosyo- kültürel etkinlik alanına dönüşmesi hedeflenmektedir.
Alanın ise makinalar, el aletleri, ray hatları, taşıma vagonları gibi yıllar boyu kömür çıkarılması ve işlenmesini anlatan ve hayatını kaybetmiş, yıllarca emeklerini vermiş işçilerin anılması ve hatırlanmasını sağlayacak objeler ile donatılarak açık bir sergi ve etkinlik alanına dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Sonunda ise Derecaba maden ocağının ziyarete açılmasıkömür işçiliği ve üretim sürecinin deneyimlenmesinin bir parçası olacaktır.
Yerleşkenin yer aldığı coğrafi, topoğrafik ve hidrolojik değerler, aktif geçmişi ve terkedildikten günümüze kadar olan terkedilmişlik döneminin bıraktığı, görünen ve görünmeyen izler,yeni işlevler peyzaj tasarımının geliştirilmesinde temel motivasyon unsurlarıdır. Lavuar=Çamaşırhane Türkçe karşılığı ile Fransızca Lavoire kelimesinden madencilik jargonuna yerleşmiş madenden çıkarılan ham kömürün(Tüvenan kömür) yıkandığı, tasnif edildiği ve zenginleştirildiği bina ve binalar kompleksidir.Kelimenin barındırdığı yıkama ve tasnif ve zenginleştirme kavramları peyzajın dilinin ve ruhunun dile getirilmesinde başat kavram olarak kullanılmıştır.Sahada yapılan ilk ziyarette Derebaca girişi yakınlarında duyulan şırıltılı su sesi kompleksin bulunduğu mevkinin hidrolojik değerleri konusunda hem bilgi vermekte hem de geçmiş ve bugün arasındaki zamansal akışı sürdürmektedir.Çevredeki yerel ve çılgın, adeta yağmur ormanları gürbüzlüğündeki flora bir yandan organik karbon dünyasının görselini sunarken,milyonlarca yılda oluşmuş yeraltı inorganik karbon dünyası ve bu iki dünya üzerinde sürmüş ve sürecek insan faaliyetleri konusunda hassas duygusal mekânsal kurgulanmalara vesile olacaktır.Açık alan tasarımının uğraştığı ve esas olarak varmak istediği bütünsellik ekolojik ve sinai geri plan önünde duygusal kurguyu sahnelemektir.
Kuzeye doğru yükselerek uzanan vadiyi Doğu ve batı yamaçları arasındaki dere hattı ikiye bölmektedir.Doğuya bakan yamaçta Derebaca maden girişi, batı bakılı yamaçta ise Atölye binası yer almaktadır.Maden ve Lavuar binası bir anlamda geçmişi, Atölye binası yakın geçmişi, açık alanlar silsilesi günümüzü anlatırken çevredeki yoğun bitki örtüsü ve dehlizlerde dingin bir musiki ile durmadan akan yerüstü ve yer altı suları 4 üncü boyutu dillendirmektedir. Bu neden ile var olan su potansiyeli açık alanlara farklı boyutlarda birikmekte, yüzeyler oluşturmakta (Doğal su rezervi alanı), sızmakta (Gezi tüneli), akmakta (Su kirişleri) ve doğası gereği alanı boylu boyunca geçerek (Islak alanlar) yeraltı sistemlerine geçerek (Otopark alanı dehliz ağızları) kaybolmakta ve denize ulaşmaktadır.
Vadiden gelen sürekli yer altı ve yer üstü suyunun büyük kısmı arazi dışındaki yeraltı kanal sistemine geçerken bir kısmı arsa içine alınarak arsanın en kuzey parçasında (Maden girişi yanı) doğal su rezervi ve arkadaki doğal bitki örtüsünün yansıtılacağı, içinde sergi unsurlarının yer alacağı istendiğinde içine yalın ayak girilebilecek anı ve düşünme alanına dönüştürülmüştür. Doğu tarafındaki küçük dik yamaçta tasarlanan yeşil anfi madeni ve Ronbaki konutunun bulunduğu yamaçları tam ekran görebilecek konumdadır.Anfinin hemen solundaki performans aktivitelerinin sunulacağı sahne ise yine içine yalınayak (özellikle çocuklar için) girilebilen sığ yansıma (refleksiyon) havuzudur.Performans aktiviteleri boyunca su basit bir düzenekle boşaltılır ve havuz sahne halini alır. Performans bitiminde su tekrar yerine gelir. Bu iki havuz arasındaki dar alnda duran ziyaretçi sağında ve solundaki farklı tondaki su yüzeyleri arasında yer ve zaman konusunda düşüncelere dalar, geçmişin hatıralarını ve güncel hayatın akışına katılır.
Doğal su rezervinden tıpkı Zonguldak çevresindeki doğal şelaleler gibi taşları yalayarak gezi tüneline giren ıslaklık yeraltı bahçesini nemi ile besler ve tavandaki mevcut boşlukları takip eden ve tekrarlayan düzen içindeki ışıklıklar sayesinde zengin bir yeraltı florası oluşturur, Lavuar binası ile atölye arasındaki meydanda kulanıcıların ayak tabanlarını ıslatır, su kirişlerinden akarak otopark kuzey ucunda en alt kotta kömür yığınlarını yıkayarak yeraltında kaybolur.
Benzer biçimde Derebaca içinden bir tahliye kanalı vasıtası ile çıkan yeraltı maden suyu alanı kat ederek çocuk bahçesi önünde otopark uç kısmında yer alan dehliz önünde kömür yığınını yıkar ve yeraltında kaybolur. Böylelikle iki farklı kaynaktan gelen doğal su, kuruluş amacı kömür yıkamak olan binanın önünde asli işlevini yerine getirerek sahneyi terk eder.
Projede temel olarak 5 malzeme kullanılmıştır.