Bu proje, yoğun metropol kültürü altyapısında çoklu hizmetler yaratan bir buğday yetiştirme tesisidir.
Araştırma Özeti:
Green New Deal (Yeşil Yeni Düzen) Superstudio, 1 Ağustos 2020’den 30 Haziran 2021’e kadar devam etti. The Landscape Architecture Foundation (LAF), Weitzman School of Design McHarg Center, Center for Resilient Cities and Landscapes, American Society of Landscape Architects (ASLA) ve Council of Educators in Landscape Architecture (CELA) ile birlikte tasarımcıları, Green New Deal’ın temel hedeflerini (karbondan arındırma, adalet ve istihdam) kendi bölgeleri için tasarım ve planlama projelerine dönüştürmek üzere tarihi ve ulusal bir girişimin parçası olmaya davet etti. Katılım tüm tasarım okullarına, profesyonel uygulamalara, bireylere ve diğer tasarım ve planlama ile ilgili kuruluşlara açıktı. Katılımcı üniversite dersleri, gruplar ve bireyler tarafından yaklaşık 670 proje sunuldu.
Superstudio, Green New Deal’ın ilkelerini ve politika fikirlerini bölgesel ve yerel özgünlükle mekânsal olarak ortaya koyan tasarımlar için açık bir çağrıydı. Green New Deal gibi ulusal bir iklim planı, çoğu insan tarafından ilham verdiği peyzajlar, binalar, altyapılar ve kamu işleri gündemi aracılığıyla anlaşılacaktır. Superstudio, Green New Deal’ın ima ettiği dönüşümün ölçeğine, kapsamına ve hızına biçim ve görsel netlik kazandırmak için ortak bir çabaydı.
Wheat Belt
Bu proje, yoğun metropol kültürü altyapısında çoklu hizmetler yaratan bir buğday yetiştirme tesisidir. Mevcut yapıların ruhunu yükseltirken ulaşım ağları tarafından yaratılan kopuklukları birbirine bağlar. Halkın şehrin lojistik ve endüstriyel kültürünü takdir etmesine, bu endüstriyel dünyanın halka sivil inisiyatifler aşılaması ve yeni yeşil iş olanakları yaratması ile teşvik eder.
Bir köprü, insanların, malların ve enerji ağlarının birleşim noktası haline nasıl gelebilir, bölgesel ve yüksek hız yerel ve gündelik olanla nerede buluşur? Bir köprü, ulaşım ağının bir dalı olmanın ötesinde, bu ağda durmaya değer bir nokta haline nasıl gelebilir? Bu projenin önemli bir karakteri olan kafes kiriş (truss), projenin sadece en mühim yapısal elemanı olmakla kalmaz, aynı zamanda performatif işlevlere sahip başka figürleri de içine alır; bu işlevler arasında ürün yetiştirme, depolama, mekanik sistemleri barındırma ve zeminleri askıya alma yer alır. Kafes kiriş, bulunduğu yerin koşullarına göre farklı ihtiyaçlara adapte olur.
Bu projeye özel bir servis olan nalbur-fırın, toplumun bir araya geldiği yer haline gelir. Bu bağ, civarda oturanlar, tarım işçileri, sanayi işçileri ve trenle gelip geçenler arasında oluşur. Dükkânın, içindeki malzemelerin ve hizmetinin bünyesinde maddi ve sosyal bir duyarlılık vardır. Burası, insanların kültürel farklılıkları müzakere ettiği sosyal bir altyapıdır.
Bir bütün olarak, kafes kiriş, nalbur-fırın, köprüye eklenen tren durağı ve projenin endüstriyel doğası, yalnızca sivil ve ticari çevreleri entegre etmekle kalmaz, aynı zamanda Bronx’taki insanlara, işçilere ve gelip geçenlere maddi bir bilinç ve mekanik bir duyarlılık getirir. Burası, şehrin bakım ve üretimleri için bir halk sahnesidir.