“Ben Konut İşini Seviyorum”

Boran Ekinci Mimarlık'ın kurucusu Boran Ekinci'yi ofisinde ziyaret ederek, kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdik.

Pınar Koyuncu: Öncelikle son dönemde yaptığınız projelerden bahseder misiniz? Bitmek üzere olan, yeni biten, ya da yeni başladığınız hangi projeler var?

Boran Ekinci: Yakın dönemde biten üç tane projemiz var. Bunlardan bir tanesi Bodrum’da, bir tanesi Akhisar’da bağ evi, bir tanesi de Şişhane’de apartman.

İnşası devam eden şu anda Şişli Belediyesi Hizmet Binası var. Onun da kaba inşaatı yakında bitmek üzere. Libya’daki krizden dolayı inşaatı yarım kalmış olan bir projemiz var. Onun haricinde güncel olan, üzerinde çalıştığımız projelerimiz var. Bu projelerden birkaç tanesi oldukça enteresan, tipolojik bir çalışma gibi. Dünyada hiçbir örneğini görmediğimiz, Lego gibi evler yapıyoruz.

PK: O projeniz nerede?

BE: Dünyanın her yerinde. Tabii önce Türkiye’de uygulanır. Kapı parçasını, birbirine geçme detaylarını bile Lego gibi tasarlıyoruz… Ustalar böyle pıt pıt getirip yapıyor. Bu evlerden şu anda bir fabrikaya çiziyoruz, bir miktar yapmışlar ama mimari destekleri yok. İlk büyük projemiz de hayata geçmek üzere. Uzun vadede gelişecek. Eğlenceli bir iş, inşaat hızlı oluyor, depreme dayanıklı enteresan bir malzeme. Biz de hakikaten sıkı çalışıyoruz, sistem geliştiriyoruz. Çünkü statik hesapları doğrudan hiçbir sisteme uymuyor, yeniden programları yazılıyor. Onunla ilgili Kırşehir’de bir mezarlık projemiz var, biraz yavaş gidecek bir süreç diye tahmin ediyoruz.

Onun dışında yine ahşaptan “block houses” gibi bir çalışmamız var. Çalıştığımız kompozit malzemenin ahşap versiyonunu çalışıyoruz. Firma bu projelerle satışa çıkacak, biz de detaylarını hazırlıyoruz. Böyle standart işler ama zevkli.

Bodrum’da yeni bir site projemiz başlıyor, hemen kış sezonunda bitirmeye çalışıyorlar. Bir de Erzincan’da Hilton’un alt markasına otel yapıyoruz. Onun da ruhsat alma işleri devam ediyor.

PK: Libya’daki projemiz yarım kaldı dediniz. Yurt dışında başka projeniz var mı?

BE: Yok, sadece o vardı. O da yaptığım en büyük binaydı. En büyük binam yarım kaldı.

PK: Ofis olarak odaklandığınız belli proje türleri var mı?

BE: Bizim konut üzerine çok çalışmamız oldu. Toplu konut, tek konut, teras evler… Her türünü çizdim. Üniversitede bile hayali konut projeleri çizerdim. Hala da çiziyorum ve yapılmamak üzere rafa kaldırıyorum.

Onun haricinde bu ağır bir toplumsal konu olduğu gibi, kişisel bir konu da oluyor. Ama konut harici proje geldiğinde de heyecanlanıyoruz.

Mesela benim diğer uzmanlık alanım ofis. Geçmişte ofis, Ar-Ge yapıları da tasarladım, en iyi yaptığım ürünler de genelde onlar. O konu da çok hoşuma gidiyor.

Yaptığımız mezarlık çalışması da ilgimi çekiyor.

4-5 kere otel çalışmıştım ama ilk kez uygulanacak bir proje çalıştım. Alışveriş merkezi projesi hiç yapamadım, eski yıllarda bir-iki kere avan proje yaptım fakat hiç uygulanmadı. Ancak çok özel şeyler yapabiliriz. Dünyada yapılmış alışveriş merkezlerinden birkaç tanesini beğeniyorum.

PK: Yarışmalara katılıyor musunuz?

BE: Yarışmalara arada sırada katılıyoruz, bizim büroda hemen hemen her ay ortalama 2 tane yarışma projesi çıkarır gibi çalışıyoruz. Ama bu yarışma ya sınırlı yarışma, ya da avan proje oluyor. Ama yarışma da olsa, müşteri de istese, sınırlı yarışma da olsa aynı işi yapıyor, aynı şekilde çalışıyoruz. Avan prosedürümüz standart, 15-20 günde bir proje çıkması ofisimizi dinamik kılıyor. Bunlar en yaratıcı olduğumuz süreçler oluyor. Bazen büroya avan proje gelmezse, o an o tip bir işimiz yoksa hemen yarışma çiziyoruz. Şu sıra büro biraz küçüldü, doğum yapanlar falan oldu. O tempo biraz yavaşladı.


Boran Ekinci (Fotoğraflar: Uğur Ceylan)

PK: Tasarımlarınızda en çok neye dikkat edersiniz? Nelere öncelik verirsiniz?

BE: Hiç baştan öncelik gibi şeyler düşünmem. Tasarım konusu geldiği an, o da ortaya çıkar. Bir tasarıma ne yapsam diye 15 dakika düşünmüşlüğüm yoktur. Bazen kafama bir şey takılır “şöyle bir şey olsa,” diye. Sonra biri gelir bir şey ister hemen onu yaparım. Bazen bu teknik bir konu olabileceği gibi, artistik, malzemeyle, kullanımla, ışık veya bambaşka bir konuyla ilgili olabilir. Bunlar projenin seyrini etkiler.

Genelde birtakım şeyler çok standarttır. Birçok konu projede rasyonelliği hakim kılar. Projede o verilerle hareket ederim. Örneğin geçmişteki projelerime baktığımda, birtakım deneysel şeyler görüyorum. Çoğu dışarıya çok bağımlı projeler. Yani doğaya, açık havaya, manzaraya bağımlı…

PK: Peki Türkiye’deki mimarlık ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

BE: Gelişmeye müsait fakat gelişmişlik seviyesi henüz çok geride. Çünkü mimarlık sadece mimarla ilgili bir şey değil. Daha kimse mimardan ne hizmet alacağını bilmiyor. Mimarların bir kısmı da ne hizmet vereceğini bilmiyor. Bu o kadar standartları olan bir hizmet değil. Zaten o standartlara ulaşsa hizmet bedelleri böyle kalamaz. 3, 5, 6, 7 misli yükselmesi gerekir.

Bunun için Arkitera gibi kurumlar önemli. Aynı zamanda mimarlar birliklerinin, derneklerinin, odasının, üniversitelerin, mimarların, inşaatçıların güçlenmesi lazım. Ama en büyük engel bana göre şehircilik konusu. Çünkü oradaki eksiklik bütün bu saydıklarımı 10’a hatta 100’e katlar. Yaptığımız işlerin bir çoğu boşa gidiyor. O konuda bir miktar bilinçlenme başladı. Hakikaten 10 yıl önce o da yoktu. Şimdi yaygınlaşıyor ama tabii bu kısır bir konu.

PK: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

BE: Konuşacak konu çok ama yeterli oldu.

Boran Ekinci’nin Arkiv profili:
http://www.arkiv.com.tr/m36-boran-ekinci.html

Etiketler

1 Yorum

  • murat-sen says:

    mükemmel bir yazı tesbit tebrik ederim özellikle şu bölüm çok güzel”Boşuna tanrıya “kainatın mimarı” denmez. Boşuna bir zaferi yaratana “başarının mimarı” denmez. Bu yakıştırma ve tanımlar hiçbir zaman bir büyüklenme değil, taşınması gereken ağır sorumluluğun açılımıdır sadece. ” bence işin kople özeti .

Bir yanıt yazın