“Bitirme Projesi Olarak Mimarlık Fakültesinin İhtiyacına Yönelik Bir Program Belirledik”

Arkitera Kampüste projesi kapsamında ziyaret ettiğimiz Balıkesir Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde kent - mimarlık eğitimi ilişkisi ve mimarlık eğitimin mekansal karşılığı üzerine konuştuk.

Arkitera: Üniversitenizdeki mekanlar ile ilgili çalışmalarınız nelerdir? Mekanlarınızı dönüştürebiliyor musunuz ya da bölümlerin arasında ortak kullanılan alanlar var mı?Bizim şu an yapılandırmaya çalıştığımız şey mekanlarımızı daha çok mimari tasarım stüdyolarının kriterlerini yansıtacak şekilde geliştirmek. İki seneden beri, özellikle geçtiğimiz sene bulduğumuz kaynaklarla ilişkili olarak bayağı kökten değişiklikler yapmaya çalıştık. Devamında bu sene geçen seneye göre daha az bütçemiz vardı, yine de bölümümüze küçük bilgisayar laboratuarı kurulmasıyla ilgili girişimler başladı. Ürünler geldi ama hala onların mekansal düzenlemeleriyle alakalı sıkıntıları gidermeye çalışıyoruz. Onun haricinde, üniversitemizde Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bir olduğu için, genellikle mühendislik öğrencileriyle kullandığımız ortak alanlarımız var. Dersliklerimiz ağırlıklı olarak bizim kullanımımızda ancak biz kullanmadığımızda farklı bölümlerin öğrencileri tarafından da kullanılabiliyor. Özellikle teknik resim dersi alan diğer mühendislik bölümlerinin ihtiyaçları var. Mesela onlar bizim çizimle alakalı teknik resim masalarımızdan faydalanabiliyorlar. Onun haricinde diğer mühendisliklerde okuyan öğrencilerin de kullandığı üç tane ortak laboratuarımız var. Bizim yapılandırmaya çalıştığımız laboratuvar da altı yedi bilgisayarlı olacak. Yüksek lisans öğrencilerinin daha çok kullanımına imkan tanıyacak şekilde yapılandırmaya çalışıyoruz.

Mevcut durumumuz bu olmakla birlikte önümüzdeki zamanlarda mekansal akreditasyonla ilgili bir hedefimiz var. Onun sağlanabilmesi amacıyla şu an mühendislik ve mimarlık için ek bir bina yapılıyor. Belli bölümlerin oraya geçmesiyle birlikte burada açılacak alanların biraz rahatlama sağlayacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla bu kriterleri sağlama noktasında elimiz rahatlayacak. Diğer taraftan mimarlık fakültesi olmakla alakalı girişimlerimiz var. Bununla alakalı talep ve yazımız dekanlığımızdan senatoya geçti ve YÖK’e gitti. Bu talebimiz gerçekleşirse yeni bir binamız olmasıyla alakalı bazı fikirlerimiz var. Kendi içimizde, bitirme projesi kapsamında mimarlık fakültesinin ihtiyacına yönelik bir program belirlendi. Öğrencilerimizle birlikte bir çalışma içerisindeyiz. En azından alt yapı oluşturmaya, ihtiyaçlarımızı belirlemeye çalışıyoruz ve “aslında nasıl bir binada eğitim vermek istiyoruz” ile alakalı bir perspektif çizmeye çalışıyoruz. Zaten üniversitelerde, yapılan binaların ihale şartnameleriyle ilgili sıkıntıları var. Dolayısıyla, siz “üniversitenizde bir mimarlık bölümü var ve bu kampüsteki binalar mimarlık bölümünden mi çıkıyor” derseniz, hayır çıkmıyor. Yasal mevzuatla ilişkili sıkıntılar yaşıyoruz. Dolayısıyla biz istekli olsak bile, yeni yapılacak olan binaların projeleri, belli şartlardan dolayı, maalesef dışarıdan ihale usulüyle temin ediliyor. Minimum bedel gibi sıralamayla ilgili şeyler, biraz kopyala-yapıştır projeler şeklinde gelip üniversitemize entegre ediliyor.

Mevzuatta bizim hakim olamadığımız noktalar da var. Bir yerde ıskalıyor ve kaçırıyoruz konuyu, “öyle bir şey yok, mevzuat bunu gerektiriyor” deniyor. Böyle üzücü bir durum var, biz de onu çözmeye çalışıyoruz. Yakında rektörlük seçimleri var, rektörlük seçimlerinden sonra ya mevcut rektörümüzün devam edecek, ya da yeni bir rektör seçilecek. Her halükarda o pozisyona gelecek kişiye, bu derdimizi daha açık bir şekilde anlatabilmemiz lazım. Hazırlanıp “bakın bu örnekler varmış, bu şartlarda biz kampüsteki yeni yapıların, en azından biraz daha güncel ihtiyaçlara cevap verecek ve teknolojiyi destekleyecek şekilde olmasını istiyoruz” diyebilmeliyiz. Çünkü yapılan binalar, o “kopyala-yapıştır” zihniyetinden dolayı, binanın asıl işlevini gözeterek tasarlanmadığı için, asıl ihtiyaca cevap veremiyorlar. Ayrıca bizim beğeni ve değerlerimize pek de uymayan binalar oluyorlar. Bunun önüne geçebilmek için böyle bir talebimiz var. Mevzuatla ilgili bizim bilmediğimiz bir nokta var, ama bundan sonra bunu aşabilmek istiyoruz. Çünkü bakıyoruz, İTÜ Ayazağa’da mesela mimarlar ve hocaların bir araya geldiği, tek başına ya da iki üç hocanın bir araya gelip yaptığı binaları görüyoruz. Davutpaşa’da keza öyle. Onların bilip bizim bilmediğimiz bir şey var herhalde. Onlar bunu yapabiliyorlar, biz bir türlü o mevzuatı aşamadık açıkçası, böyle bir sıkıntımız var.
Ama çabamız, isteğimiz var. En azından bundan sonraki mimarlık fakültesinin buradaki mimarlık bölümü hocalarının elinden çıkmasıyla alakalı bir isteğimiz var. Bunu her ortamda, gerekli mercideki rektör hocamızla dile de getiriyoruz. Bu konuda kendisi de aslında bir yerlerde eksik bir bilgi sorunu olduğunu, burada yapılacak olan projelerde mimarlık bölümü hocalarının bir şekilde dahil olması gerektiğini düşünüyor. Ancak geçmişten gelen belli alışkanlıklar var ve o alışkanlıklarla ilgili bir yerlerde kırılması gereken çizgiye dokunamıyoruz. Balıkesir Üniversitesi’nin kampüsü bu zamana kadar pek planlı programlı olarak gelişmedi. O andaki yöneticinin anlık ihtiyaca göre işte bunu da buraya yapalım şeklinde ürettiği çözümlerle bu noktaya geldik. Planlama tarafımızda eksiklikler var. En baştan bir referans projenin oluşturulmaması ya da oluşturulan projelerin de göz ardı edilip farklı noktalara kaymasından dolayı bazı sorunlar yaşanıyor.

Mesela güney-kuzey tarafı olarak ele alırsak geçen yıldan itibaren, bu taraf şu an daha çok gelişmekte olan, bir şekilde şöyle ya da böyle binaların konulduğu bir durumda. Bu yapılarla alakalı daha yapıldığı andan itibaren, bitene kadar geçen sürede mimarların toplanıp tasarım hakkında söz hakkı olabilmesini istiyoruz. Hani her ne kadar ihtiyaç bazı şeyleri anlık gerektiriyor olsa da kararlar tamamen yönetici arkadaşın beğenisi ile belirlenmemeli, dil birliğiyle toplu bir tasarım yapılmalı. Ondan sonra gerçekleşeceği zaman da buna uyarak ne kadar gerçekleşeceğini görebiliriz. En azından kampüsün geleceğinde mimari bir dil birliği ile bir bütünlük sağlamak adına böyle bir dertlenmemiz var. Bunu da gerekli yerlerde dile getiriyoruz. Kampüsün geneliyle de alakalı böyle bir sıkıntımız var açıkçası. Çünkü 91-92 yılında kurulan üniversiteler arasında Balıkesir Üniversitesi’nin kampüs yapılanması diğerlerine göre biraz daha geride. Bunun ekonomik nedenleri de var. Tıp fakültesinin burada daha yeni olması, Tıp Fakültesi’nin döner sermayesi nedeniyle para getiren bir kurumda olması, bu noktada diğer üniversiteleri biraz daha geliştirdi. Ya da bölgenin zenginlerinin fakültelere, üniversiteye katkı sağlaması şehir üniversitelerini geliştirdi. Balıkesir bu konudan pek nasibini alamadı bu zamana kadar.

Ama yine de belli bir zamandan sonra buradaki yapılaşma da ivmelendi. Biz de bundan güç alarak dedik ki, artık biz de fakülteleşelim. Fakülteleştikten sonra binamızla da alakalı taleplerimizi dile getirelim. Sonra fakülte olduk ama binalaşma sürecinde de daha fazla zaman kaybetmek istemedik. Elimizde projelerimiz var. Alanımızı ona göre belirleyip şimdiden bu alan bizim için uygundur, veriler yeterlidir diyebilelim.

Peki, öğrencilerinize verdiğiniz mimarlık eğitiminde kent size katkıda bulunuyor mu veya siz kente katkıda bulunabiliyor musunuz? İmkan veriliyor mu?
Balıkesir’de mimarlık bölümü ne kadar gereklidir diye sorsanız, bu aslında tartışılır çünkü Balıkesir’de mimarlık öğrencilerini görsel olarak destekleyecek, plan bazında, doku bazında ya da spesifik örnekler bazında destekleyecek donatılar yok. Geçmişten gelen tarihi doku da tahribata uğramış. Örneğin Balıkesir’in Aygören Mahallesi vardır, eski Rum yerleşmesi olan. Orada da işte her ilde olan eski kent dokusunun ranttan dolayı kaybı söz konusu. Şu ara elimizde çok tek tük eserlerin kaldığı ya da işte yapılsa bile 15 20 tane belki eski Rum evinin kaldığı bir doku var. Dolayısıyla şöyle bahsedilir; “Mimarlık bölümü acaba Ayvalık taraflarında mı olsa?” O zaman öğrenciler adına veri alınabilecek, daha keyifli bir eğitim olabilir diye düşünüyoruz. Kentteki veriler mimarlık eğitimimize çok destek olmasa da artık internet büyük illerdeki öğrencilerden eksiklik yaratmıyor bizde. O konuda aslında internet sayesinde epeyce sıkıntımız çözülmüş durumda. Yeni binalara, tipolojilere ulaşmaları noktasında arkadaşların bir sıkıntısı yok fakat dediğim gibi doku bazında en azından biraz daha fazla girdi sağlayabilirlerdi. Öğrenciler için daha keyifli mekanlarda, alanlarda gezmek daha iyi olabilirdi.

Ama Balıkesir tarihi konut dokusu itibariyle belli kısımlarda en azından zengin. Ayvalık, Ayvalık’a benzer nitelikte dokuların olduğu Assos tarafları daha yoğundur gibi. İzmir, Bursa ya da Bursa’nın etrafındaki o nitelikli dokuya sahip köylere de ulaşım imkanımız var.

Artık mesafelerinin de kısaldığı bir noktadayız. Önceden İzmir daha bir uzakken, şimdi o kadar da değil. Bursa da aynı şekilde. O bir noktada artık bir eksiklik olmaktan çıktı gibi, yani isteyen her bilgiye ulaşabiliyor. Bu konuda bizim de öğrencilerle yapmış olduğumuz geziler oluyor. Proje aşamasında Balıkesir dışında alanlar seçilip, orasının iklimsel özelliği olsun, yerel özellikleri olsun, malzemesiyle alakalı oraya uygun yapıların yapılmasıyla ilgili olsun önemsediğimiz konular oluyor. Özellikle şu an mimari projeye yeni başlayan öğrencileri, birinci sınıflarda bunu Assos taraflarına götürüyoruz, orada projeler üretiyorlar. Dolayısıyla bu eksikliği bu şekilde, Balıkesir’in bulunduğu konumdan dolayı çözebiliyoruz.

Etiketler

Bir yanıt yazın