Arkitera Kampüste projesi kapsamında Gaziantep Üniversitesi öğretim üyelerinden Feyza Kuyucu ile mimarlık eğitimi hakkında görüştük.
Arkitera: İlk olarak kent ve mimarlık eğitimi üzerine neler söylemek istersiniz?
Feyza Kuyucu: Çok güçlü bir ilişki olduğunu düşünüyorum kent ve mimarlık eğitimi arasında; çünkü sizin bu eğitimi verdiğiniz, yaşadığınız kentin bir takım özellikleri, kültürel yapısı, mimari dokusu eğitiminizi çok önemli bir şekilde biçimlendiriyor. Bu bağlamda fakültemizin kentin mimarlık eğitimi için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Neden? Çünkü Gaziantep çok güçlü geçmişe sahip olan bir il. Kendine has özellikleri olan, mimari dokusu olan, geleneksel dokusunun günümüze kadar var olabildiği ender kentlerden birisi. Dolayısıyla bu kentte mimarlık fakültesinin olması, bu eğitimin verilmesi de çok önemli diye düşünüyorum. Zaten eğitim aldığınız kentle ilişki kurduğunuz takdirde kendinizi geliştirebiliyorsunuz ve bunu eğitim sürecine dahil edebiliyorsunuz; çünkü bu çok da önemli bir laboratuvar sizin için. Bir takım şeyleri görerek, yaşayarak, o kent okumalarını yaparak eğitim kalitesini çok önemli ölçüde arttırabiliyorsunuz ve bunu biz kendi eğitimimizde çok önemsiyoruz. Biliyorsunuz mimarlık eğitimi proje süreciyle öğrencilere bir takım şeylerin aktarıldığı bir eğitim ve biz çalışma alanlarımızı kent içinde belirliyoruz ki o bilinci öğrencilere verelim ve kente katkı sağlayalım. Hatta bu konu ile ilgili olarak biz mevcut kent problemiyle ilgili bir çalıştay düzenliyoruz. Bu çalıştayda kent merkezinde, tarihi doku üzerinde bulunan stadyumun kaldırılarak yerine neler yapılabilir onu tartışacağız. Bu anlamda bir fikir çalıştayı yaptığımız.
Tartıştığınız konular fikir aşamasında mı kalıyor yoksa uygulamaya geçme ihtimalleri de var mı?
Çalıştay sonrasında birincilik, ikincilik ödülü olmayacak. Sadece eşdeğer ödül olarak değerlendirilecek projeler fakat en çok beğeni alan projemiz mümkün olduğu kadar öncülük edecek planlamalara. Bu yüzden sadece mimarlık fakültelerini değil Mimarlar Odası’nın, belediyelerin ve Büyükşehir Belediyesinin katılımını da çok önemsiyoruz. Buradaki amaç; sadece fikir bazında kalmasın, daha sonraki dönemlerde detaylandırılsın ve uygulamaya geçilsin. Öncelikli olarak bunun için öğrencilerimizle fikirler üreteceğiz. Sonrasında bu fikirler uygulama aşamasında değerlendirilecek.
Sizce mekan ve eğitim ilişkisi nasıl kurulmalıdır?
Öğrenciye sunduğunuz mekan onun eğitiminde çok önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla çok ince düşünülmesi gereken bir konu. Şu anda bizim mevcut mekanları sorgulayacak olursak çok iyi bir noktada değiliz. Kendi binamız olmadığı için başka bir bölümün içerisinde eğitim veriyoruz. Fakat kendi fakülte binamızla ilgili en kısa zamanda hayata geçecek planlamalarımız var.
Pek çok okul için ortak bir sorun sanırım bu.
Elbette ki dediğim gibi mimarlık gibi görsel birikimin önemli olduğu bir eğitim alanında mekan bizim için çok önemli. Ayrıca size sunduğu imkanlar, olanaklar, çalışma koşulları, sizin o mekanda kendinizi konforlu hissetmeniz, rahat hissetmeniz, tamamen tasarım sürecine çok önemli etkileri olan bir durum ve bizim diğer bölümlerden eğitim anlamında şöyle bir farklılığımız da var; teorik derslerimizin dışında çok uzun saatler süren proje derslerimiz var. Dolayısıyla diğer bölümlerden farklı olarak çok zaman geçiriyoruz mekan içerisinde; çünkü o projenin üretim aşamasında sürekli mekan içerisindeyiz, sürekli projenin başındayız, konuşuyoruz, tartışıyoruz, ara veriyoruz, kritik yapıyoruz ve çok sosyal bir ortamda bu süreci yürütüyoruz. Dolayısıyla mekan aslında bizim için çok çok önemli.
Şu an içinde bulunduğunuz mekanları, atölyeleri, koridorları, kendi isteğiniz ve ihtiyacınız doğrultusunda dönüştürebiliyor musunuz?
Kullandığımız mekanları imkanlarımız doğrultusunda dönüştürmemiz zorunlu bir durum. Şöyle ki, biz dilediğimiz zaman bireysel çalışıyoruz, ayrışıyoruz. Gerekli gördüğümüz zamanlarda toplanıyoruz. Ortak sunumlar yapıyoruz, tartışmalar yapıyoruz. Aynı mekan içerisinde çizim masalarımız da var, çizim masalarımız haricinde toplanma mekanlarımız var. Onu yetersizliklere rağmen bir ölçüde elimizden geldiğince sağlamaya çalışıyoruz; çünkü bizim için çok işlevli mekanların olması çok önemli. Bizler de mekan kullanımında olabildiğince esnek çözümler üretiyoruz.
Peki, üniversite yönetimi bu durumu nasıl karşılıyor?
Bu konuda şanslıyız çünkü bizim eğitimimizin farklı olduğunu gerekli kişilere ifade ettiğimiz için şimdiye kadar belirttiğimiz ihtiyaçlarımız, taleplerimiz mümkün olduğunca karşılandı. O konuda ortak bir noktada duruyoruz.
Yeni yapılacak olan Mimarlık Fakültesi ile ilgili görüşleriniz alınıyor mu?
Tabii, o doğrultuda plan aşamalarında fikirlerimiz alınıyor. Mekan büyüklüklerini ve ihtiyaçlarımızı hocalarımızla oturup tartıştıktan sonra okul yönetimine iletiyoruz. Onlar da taleplerimizi gayet olumlu karşılıyorlar.