okulu sadece okuyup bitirmenin nasıl sonuçlanacağına dair güzel bir örnek. bu acıtasyon bir yana,ailesi zengin olmayıp, zerre kadar da torpili bulunmayan ama okurken mimarlık ismi geçen her işe bulaşmış insanların ne kadar başarılı olduğunu da bizzat gördüm….
Evet özel sektörün şartları kötü olabilir. Evet bir mimar için “istediği” işi bulmak hiç kolay olmayabilir. Ama sadece “5 yıllık deneyim” bir mimar için umutsuzluğa sebep değildir. Bu anca işin kolayına kaçmak olur ve bolca acitasyon sosu…
5 yıllık deneyim isteyen, yeni mezunları veya 3 senelik mezunları görmezden gelmek de işin kolayına kaçmak gibi geliyor bana. Yazıda da dediğim gibi; Biz bir şekilde örgütlenen, dayanışma içerisinde olan “Gezi” nesliyiz unuttunuz mu? Hani şu bizimle övündüğünüz nesil, “Bu 90 neslinden adam olacak.” dediğiniz, yere göğe koyamadığınız. Biz bir şekilde mutlu oluruz, destek oluruz birbirimize.
Tam buraya bir yorum yazmak üzereydim ki telefonum çaldı. Başvurmadığım bir iş için, sektör dışında bir firma tarafından arandım. Belki de çok yılmış olsaydım peki tamam geliyorum, mimarlık kısmet değilmiş diyecektim kim bilir (öyle örnekleri çok gördüm). Ne ilgisizdim, ne de okul bitse de kurtulayım diye gözünün içine baktım. Hatta okul bitsin de kurtulayım diyen arkadaşlarım şu an yarı insan yarı autocad bir şeklinde, evli işli mutlu “tık”ırdıyorlar. Sektörden nefret edecek kadar iş görüşmesi yaptım. 5-10 yıl yazan iş verenin aslında yeni mezun deneyimsiz mimar aradığını da biliyorum. çünkü bu lütufla yeni mezun mimarı değerinin altında düşük sigortalı çalıştırabiliyorlar. Gelin itiraf edelim bu yazıda “ajitasyon” yok. Ajitasyon acındırma olmadığı gibi acındırma sandığınız ve tepki gösterdiğiniz şey itiraf edemediğiniz ama gördüğünüz, sektörün dökülmeye başlayan yanları. Bu yazıda aslında mesleğini seven ve çalışarak deneyim kazanmak isteyen birinin sitemi var(bizlerin de adına). Arkadaşlarımızdan gördüğümüz şeyler bunlar bizim: aslen mimar ama sosyal medyacı, yazar, modacı, görsel tasarım uzmanı, görüntü yönetmeni, reklamcı. Yeteneklerini değerlendirebileceği sektöre geçiyor insanlar. Mimar, tasarımcı, grafiker, metin yazarı ne bileyim bir sürü kafa patlatıcı mesleğin sandığınızın aksine kendini geliştirmesi için düzgün koşullarda çalışmaya ihtiyacı var. Sonuç olarak, elinize sağlık.
Tecrube sorunu dunyanin herhangi bir yerindeki yeni mezun icin gecerlidir. Ben yurtdisinda calisiyorum ve gordugum kadariyla Turkiye’de kalan cogu arkadasim is bulmakta asiri zorlanmadi, hem de “iyi” bilinen ofislerde ise girdi cogu. ITU mezunu filan da degiliz, insanlarin “baba parasiyla okuyorlar” diye bok attigi ama gayet de mezun olana kadar siringayla kan alinan bir okuldu. Is buldular bulmasina ama o islerde kalmakta bayagi zorlandilar. Cunku mesai saati diye bir sey yok. Is var, gerekenden az eleman var, is bitecek. Cumartesi bosu bosuna da olsa, kimse is yapmasa da ayaklarini suruye suruye geleceksin ofise. Aldigin maas da 3 kurus olacak. E tabi sonunda istifa edip baska bir yerde baslayacaksin. 6 ay sonra ayni islem tekrarlanacak.
Türkiye sürekli beyin göçü veriyor; bu saçma yönetim sistemiyle daha da vermeli. Avrupa’nın 2,5-3’te biri, endüstri ve inşaat odaklı üretici ülkelerin ise 4’te biri maaşlar ve sosyal imkansızlıklarla çalıştırılıyor mimarlar Türkiye’de. Çok kaliteli ürünler çıkarabilecek arkadaşlarımız demotive olmuş, yalnızca gün geçiriyorlar, yazık.
12 yorum
ancak bu kadar güzel ifade edilebilir yeni mezunların yaşadıkları, kalemine sağlık..
okulu sadece okuyup bitirmenin nasıl sonuçlanacağına dair güzel bir örnek. bu acıtasyon bir yana,ailesi zengin olmayıp, zerre kadar da torpili bulunmayan ama okurken mimarlık ismi geçen her işe bulaşmış insanların ne kadar başarılı olduğunu da bizzat gördüm….
Evet özel sektörün şartları kötü olabilir. Evet bir mimar için “istediği” işi bulmak hiç kolay olmayabilir. Ama sadece “5 yıllık deneyim” bir mimar için umutsuzluğa sebep değildir. Bu anca işin kolayına kaçmak olur ve bolca acitasyon sosu…
5 yıllık deneyim isteyen, yeni mezunları veya 3 senelik mezunları görmezden gelmek de işin kolayına kaçmak gibi geliyor bana. Yazıda da dediğim gibi; Biz bir şekilde örgütlenen, dayanışma içerisinde olan “Gezi” nesliyiz unuttunuz mu? Hani şu bizimle övündüğünüz nesil, “Bu 90 neslinden adam olacak.” dediğiniz, yere göğe koyamadığınız. Biz bir şekilde mutlu oluruz, destek oluruz birbirimize.
Tam buraya bir yorum yazmak üzereydim ki telefonum çaldı. Başvurmadığım bir iş için, sektör dışında bir firma tarafından arandım. Belki de çok yılmış olsaydım peki tamam geliyorum, mimarlık kısmet değilmiş diyecektim kim bilir (öyle örnekleri çok gördüm). Ne ilgisizdim, ne de okul bitse de kurtulayım diye gözünün içine baktım. Hatta okul bitsin de kurtulayım diyen arkadaşlarım şu an yarı insan yarı autocad bir şeklinde, evli işli mutlu “tık”ırdıyorlar. Sektörden nefret edecek kadar iş görüşmesi yaptım. 5-10 yıl yazan iş verenin aslında yeni mezun deneyimsiz mimar aradığını da biliyorum. çünkü bu lütufla yeni mezun mimarı değerinin altında düşük sigortalı çalıştırabiliyorlar. Gelin itiraf edelim bu yazıda “ajitasyon” yok. Ajitasyon acındırma olmadığı gibi acındırma sandığınız ve tepki gösterdiğiniz şey itiraf edemediğiniz ama gördüğünüz, sektörün dökülmeye başlayan yanları. Bu yazıda aslında mesleğini seven ve çalışarak deneyim kazanmak isteyen birinin sitemi var(bizlerin de adına). Arkadaşlarımızdan gördüğümüz şeyler bunlar bizim: aslen mimar ama sosyal medyacı, yazar, modacı, görsel tasarım uzmanı, görüntü yönetmeni, reklamcı. Yeteneklerini değerlendirebileceği sektöre geçiyor insanlar. Mimar, tasarımcı, grafiker, metin yazarı ne bileyim bir sürü kafa patlatıcı mesleğin sandığınızın aksine kendini geliştirmesi için düzgün koşullarda çalışmaya ihtiyacı var. Sonuç olarak, elinize sağlık.
Tecrube sorunu dunyanin herhangi bir yerindeki yeni mezun icin gecerlidir. Ben yurtdisinda calisiyorum ve gordugum kadariyla Turkiye’de kalan cogu arkadasim is bulmakta asiri zorlanmadi, hem de “iyi” bilinen ofislerde ise girdi cogu. ITU mezunu filan da degiliz, insanlarin “baba parasiyla okuyorlar” diye bok attigi ama gayet de mezun olana kadar siringayla kan alinan bir okuldu. Is buldular bulmasina ama o islerde kalmakta bayagi zorlandilar. Cunku mesai saati diye bir sey yok. Is var, gerekenden az eleman var, is bitecek. Cumartesi bosu bosuna da olsa, kimse is yapmasa da ayaklarini suruye suruye geleceksin ofise. Aldigin maas da 3 kurus olacak. E tabi sonunda istifa edip baska bir yerde baslayacaksin. 6 ay sonra ayni islem tekrarlanacak.
Türkiye sürekli beyin göçü veriyor; bu saçma yönetim sistemiyle daha da vermeli. Avrupa’nın 2,5-3’te biri, endüstri ve inşaat odaklı üretici ülkelerin ise 4’te biri maaşlar ve sosyal imkansızlıklarla çalıştırılıyor mimarlar Türkiye’de. Çok kaliteli ürünler çıkarabilecek arkadaşlarımız demotive olmuş, yalnızca gün geçiriyorlar, yazık.
ne kadar güzel ifade etmişsiniz.Şuan tam da beni anlatmışsınız.
Hocam Ali kaçmış da kurtulmuş.
Bir kulağımızın arkası kaldı afedersin…
[url=http://rktr.co/1qSlwVq][img]http://rktr.co/1zXQ09x[/img][/url]
Mimar Ali kayboldu, mimar olmayan Ali’ye ne oldu?
ali’nin yaşadıkları mimarlar odası da dahil hiç kimsenin umrunda değil!