Shahira Fahmy, Mısır'da yenilikçi mimarlık anlayışını benimseyen, aynı zamanda da işlerine kültürel mirasını yansıtmayı seven bir mimar. Arkitera Mimarlık Merkezi olarak Shahira Fahmy ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Dilek Öztürk: Öncelikle firmanızla ilgili konuşalım. Ofisinizi kendiniz mi kurdunuz, yoksa ortaklarınız var mı? Şirketinizi nasıl kurdunuz ve nasıl geliştirdiniz? Şirketinizi kurduğunuz yıllarda nasıl projeleriniz vardı, şimdi nasıl projeler yapıyorsunuz?
Shahira Fahmy: Önce 4 kişi ile başladık. Projelerimizin yüzde 80’i iç mekan projeleriydi. Kahire Amerikan Üniversitesi’nin yeni kampüsünün tasarımı bizim için önemli bir projeydi. Bu projeden sonra kişisel müşterilerden konut siparişleri almaya başladık. 2007’de bir ofis binasının tasarımı yarışmasını kazandık. Böylece 2007 yılının sonlarına doğru kamusal bina siparişleri de almaya başladık. O sırada 12 mimarımız vardı, şu anda 26 kişiyiz. Şirketimiz küçük olmaktan çıkıp, farklı ortaklık sistemine sahip bir firma haline gelmeye başladı artık. Birden fazla ortağımız var. Şu anda iki ortakla çalışıyoruz. Şirketimizi bu yönde büyütmeye çalışıyoruz, çünkü insanların da kendilerini şirketin bir parçası olarak hissetmesini istiyoruz.
Başlangıçta işlerimizin yüzde 80’i iç mekan tasarımı, yüzde 20’si mimarlıktı. Şimdi ise yüzde 80 mimarlık ve kentsel projeler üzerine çalışıyoruz. Son bir buçuk yıl içinde iki kentsel projemiz oldu. Biri piramitlerin yakınında bir ticaret ve otel yapısı, diğeri ise Mısır’daki ilk tasarım merkezinin peyzajı ve kamusal alanları projesiydi. Kahire’deki bu projenin bulunduğu yer yoğun trafiği olan ve yazın birçok insan tarafından ziyaret edilen kalabalık bir yer. Buranın peyzajını, park alanlarını, şehir mobilyalarını, gölgeliklerini kısacası her şeyini tasarladık. Bu proje için Amerika’dan bir şirketle ortak çalıştık. Bu proje büyük bir takım işiydi.
Bunların dışında, aslında bizim tarzımızdan tamamen farklı olan bir de endüstriyel park projemiz var. Bu, şu anda Mısır’da hükümetin çok da dahil olmadığı ama yatırımcılara yardım ettiği bir proje. 2 milyon metrekarelik alan için şu anda bu projeyi geliştiriyoruz. Alanda fabrikalar ve merkezler olacak. Biz yemek yeme alanlarının, otellerin, ofislerin, servis binalarının, yangın binalarının, yani fabrikaları destekleyen tüm birimlerin olacağı bu merkezleri tasarlıyoruz. Bu endüstriyel park sayesinde yabancıların Mısır’a gelip fabrika açması kolaylaşacak. Çünkü gelecekler ve her şey orada hazır olacak, tüm servisler, altyapı, şebekeler…
DÖ: Kentsel tasarım projeleri çok karmaşıktır ve ekibinizde şehir plancıları, kentsel tasarımcılar ve endüstri ürünleri tasarımcıları da bulunuyor. Tasarım sürecinde tüm bu karmaşa ile nasıl başa çıkıyorsunuz? Bunun yanı sıra, her ülkede olduğu gibi Mısır’da da inşaatlar ve kentsel gelişim planları için mutlaka yasalar olmalı. Tüm bu süreç Mısır’da nasıl işliyor?
SF: Aldığımız tüm kentsel projeler çölün içinde. Yeni kenar mahalleler, gelişmekte olan yeni alanlar var. Dolayısıyla Kahire şehrinin karmaşası içinde bir proje yapmadık. Endüstriyel park da çölün içinde ve geliştirilmek istenen yeni bir alanda yapılıyor. Bu yüzden şu anda dediğiniz gibi büyük bir karmaşa yok aslında. Çünkü örneğin bu endüstriyel park üzerine çalışıyoruz. Buranın sahibi ve müteahhiti Mısır’ın çok büyük bir inşaat firması. Onlar, bizim bir şekilde hükümetle bağlantı kurmamızı sağlıyor. Tasarımları aldıkları zaman yerel mimarlara veriyorlar ve danışmanlık veriyorlar. Biz de bu arazinin hazırlanması sonucunda, iki yıl içinde dahil olduk. Bizim üzerinde çalışmamız gereken kısımda, 3-4 danışmanla beraber çalışmamız gerekiyor. Tabi ki pek çok konu var ve içine girdiğiniz zaman pek çok kişiyle iletişim halinde olmak zorundasınız.
Ofis olarak şu anda tamamen kentsel projelere yönelmeyi düşünmüyoruz. Şu anda aldığımız projeler de çok büyük ölçekli projeler değil.
DÖ: Kahire’nin gözle görülür bir biçimde değişmeye başladığını söylediniz. Küreselleşmenin Kahire’ye nasıl bir etkisi oldu?
SF: Kahire değişiyor ve gelişiyor, internetin ve ulaşılabilirliğin yaygınlaşması da buna yardım edecek. Hala bazı konularda bir şeylerin kişisel çabalarla yapıldığını görüyoruz. Ama artık daha çok fırsat ve daha çok kültürel sentez var. Kahire’de henüz bir mimari merkez yok, ama tasarım merkezi var. Burası akademik tasarımların yapılmasını sağlayacak ve tasarım için bir umut olacak. Bu tasarım projesi rekabeti ortaya çıkarıyor ve tüm tasarımcıları, iç mimarları orada yer almak için bir araya getiriyor. Çünkü burası kültürel bir mekan olacak, belki Milano’daki gibi bir tasarım kütüphanesi olacak. Gençler için bir akademi olacak, insanların danışabileceği bir yer olacak. İnsanlar iç mimar çalıştırmak istemiyor ama örneğin mobilya alırken danışmanlık arıyorlar. Bu projenin ilk aşaması Mayıs’ta açılacak, yıl sonunda da tamamlanacak. Şimdiden bütün iç mimarlar ve tasarımcılar yer almaya başladı.
Modada bile pek çok ilkin yaşanmaya başladığını hissediyorum. Mısırlı genç moda tasarımcıları yetişiyor. Özellikle son 10 yılda bu konuda pek çok şey duymaya başladık. Sanat alanında da yeni galeriler, sanat merkezleri, kültür merkezleri açılıyor ve etkinikler düzenleniyor, yurtdışından insanlar çağrılıyor. Yani bir büyüme olduğunu hissediyorum. Mısır’a gittiğinizde bunu göreceğinizi söyleyemem ama biz orada yaşayan insanlar olarak bunu 2000’li yılların başından beri hissediyoruz.
DÖ: Kahire’deki konut sistemi ile ilgili de konuşmak istiyorum. Örneğin Türkiye’de hükümet tarafından desteklenen konut alanları var, daha ucuz oluyor ama yapılar birbirinin aynı…
SF: Son beş yılda, sanırım Irak savaşı sonrasında hükümet çok şeyi değiştirdi. Şimdi alt sınıf için sosyal konut projemiz var. Hükümet iki şey yaptı. Biri özel sektörle ortaklık. Araziyi çok uygun fiyata verdiler ve belli bir oranda sosyal konut projesi yapılmasını istediler. Pek çok büyük şirket bu projeye yatırım yapıyor. Bu güzel bir proje, kutu kutu değil, mimari karakteri olan bir proje. İkincisi ise, tamamen hükümet tarafından yapılan projeler. Araziyi size veriyorlar, çok ucuza satış yapılıyor. Bu satış için ödeme yapıp arsayı alıyorsunuz. Bir bakıma kendi evini inşa etme fikri.
DÖ: Büyüyen ve gelişen kültürel yapıya sahip bir şehirde yaşıyorsunuz. Ama o şehirde piramitler de var. Bu durum kent yaşamını, mimarlığı veya inşa ve koruma kurallarını nasıl etkiliyor?
SF: Kurallar var tabii ki ama Mısır’a gittiğiniz zaman piramitlere neredeyse 100 metre yakında binaların olduğunu görürsünüz. Burası, hükümetin haberdar olmadığı veya göz ardı ettiği kentin kenar mahalleleri. Ama bu insanların da evlere ihtiyacı var. Bu yeni bir şey değil. Neredeyse 40 yıldır oradalar ve gittikçe yayılıyorlar. Yasal olmayan ve tartışmalı bir konu. 20 yıl önce bu alanları piramitlerden uzaklaştıracaklarını ve insanlara başka bir yaşam alanı vereceklerini söylediler ama insanlar evlerini bırakmak istemiyor. 40 yıldır buradalar ve hükümet hiç bir şey yapmadı, şimdi neden yapsın ki diye düşünüyorlar. Maalesef orada görmek istemeyeceğiniz pek çok proje var. Ama bence son 10-15 yılda kurallar biraz katılaştı. Aynı şeylerin tekrarlanmaması için çaba gösteriliyor. Yine de bu bölgeye gerekli özen gösterilmiyor, yapılması gereken pek çok şey var.
Bazen de gidilip görülmesi gereken bir yere bu kadar yakın olmak ve orada yaşamak güzel bir şey diye düşünüyorum. Bu yapıları görmek orada yaşayan insanların yaşamlarının bir parçası ve iyi bir fırsat.
DÖ: İşlerinizi nasıl tanımlarsınız? Sanatsal mı, kavramsal mı? İlham aldığınız şeyler var mı?
SF: Sanatı çok seviyorum ve insanların beni bir sanatçı olarak görmesi hoşuma gider. Biz mimarlığın bu yönüyle de ilgileniyoruz. Şu anda inşası devam eden 15 projemiz var. 2006 ve 2007’de tasarlamaya başladığımız evlerin 10 tanesi bitmek üzere ve 2010 yılının sonuna doğru teslim edilecekler. Ofisimizde projelerin her ölçeğiyle ilgileniyoruz, konsept aşamasından yapımına ve denetimine kadar, projeleri sonuna kadar götürüyoruz. Ben işlerimde kültürel mirasımızdan yararlanarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum. İslam mimarlığına baktığım zaman yapılması gereken pek çok şey olduğunu görüyorum. Yaptığımız işlerde belli bir dil kullanıyoruz ve insanlar artık yapılarımızı tanımaya başladılar. Şimdilik bu şekilde çalışıyorum ve neler yapabileceğime bakıyorum.
DÖ: Mısır dışında da projeleriniz var mı?
SF: Şu anda yok. Henüz imzalanmamış bazı anlaşmalarımız var. Ayrıca Suudi Arabistan’dan ve Suriye’den konut siparişleri aldık ama şu anda henüz başlamadık. Ama Kahire dışında çalışmayı çok istiyorum. Çünkü bize farklı bir bakış açısı kazandıracak. Ne projesi yaparsanız yapın, bağlam çok önemli diye düşünüyorum. Çünkü bir mimari diliniz olsa bile her bağlamda tamamen farklı bir proje tasarlıyorsunuz.
DÖ: Teşekkür ederiz.