“İzmir, Mimarlık Öğrencisi için Tam Bir Laboratuvar”

Türkiye'deki mimarlık eğitiminin durumunu tespit etmeyi amaçlayan Arkitera Kampüste projesi kapsamında İzmir Yaşar Üniversitesi'nde sorularımızı Mimarlık Fakültesi Dekanı Sevil Sarıyıldız yanıtladı.

Arkitera: Biraz bölümden bahseder misiniz?

Sevil Sarıyıldız: Burası yeni bir üniversite, vakıf üniversitesi. Son iki yılda değişiklikler yapmaya çalıştık. Eğitimde birçok şeyi yeniledik. Mesela Hollanda Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle, Hollanda-Türkiye üniversiteleri işbirliğini başlattık. ODTÜ ve İTÜ’yle çift dal programları başlattık. Burası sanki yüksekokul gibi eğitim veren bir kurumdu. İlk yaptığımız iş, eğitimi yenileyip bir de araştırma programlarını başlatmak oldu. Altı tane ana başlıklı araştırma programı belirledik, onlar üzerinde çalışıyoruz. Örneğin birisi deprem mimarisi. Enerji etken binalar ve şehirler, mekan kültür ve tasarım, kentsel dönüşüm gibi başlıklarda programlarımız var. Bunun yanında belediyelerle ilişkilerimiz başladı. Örneğin Bornova Belediyesi’yle sıkı bir ilişki içindeyiz. TÜBİTAK projelerimiz var. Yavaş yavaş burada araştırmayı yoğunlaştırmaya çalışıyorum işin doğrusu.

Peki, Yaşar Üniversitesi’nin İzmir’e katkıları var mı veya ilerleyen zamanlarda katkıları neler olacak?

Sadece İzmir değil, dünyaya katkı yapmak istiyoruz. Bizim yaptığımız iş hem şehirleri planlamak, hem mekanları planlamak. İnsanların kültürünü değiştiriyoruz. Dolayısıyla da hem onlar değişiyor, hem şehirler değişiyor. Böyle bir etkileşim var. Sonuçta insanların gelecekteki yaşam biçimlerini yönlendiriyoruz ve planlıyoruz mimarlar olarak. O yüzden de biz buradaki öğrencilerimizle elbette mümkün olduğu kadar o ideale koşmak istiyoruz; kendilerinden emin, sosyal anlamda duyarlı, insan odaklı yetişmelerini istiyoruz ama yaptıkları binaların da daha sonra, bittiği zaman inşaatı ve kullanıldığı zaman da en iyi performansı sergileyen binalar olması için gayret ediyoruz ve eğitimi de o düzeyde vermeye çalışıyoruz elbette. Tabii ki uluslararası seviyede iyi yerlere gelmek istiyoruz. Amacımız da o.

Üniversite nedir? Universal bilginin araştırıldığı, geliştirildiği ve öğrencilere aktarıldığı bir yer olması demektir. Biz de o olmaya çalışıyoruz diyelim kısacası. Dolayısıyla benim için mimarlık alfa beta gama bileşenlerinden oluşan bir şeydir. Tek başına alfa, tek başına beta, tek başına gama da değildir. Ortak noktalarda birleşmek, artistik ve ruh da bu işin içine giriyor. Dolayısıyla mimarlık tasarım ve binanın yapımında insanın fiziksel, moral, ruhani ve kültürel değerlerine de karşılık veren, onları da yerine getiren bir ürün olmalı sonunda, diyoruz.

Diğer yandan İzmir’de yapılacak o kadar çok şey var ki. Bu şehrin zaten büyük bir bölümü gecekondu. Hepsinin kentsel dönüşüme girmesi gerekiyor. Çok eski yapı var, hiç dokunulmamış. Yeni yapılar yapılıyor ama nasıl yapılıyor? Yapılması gereken çok iş var bu şehirde. Tam bir laboratuvar aslında. Yani mimarlar için bir cennet o açıdan. Yapılacak çok iş var.

Mimarlık eğitimi için dersliklerinizin, stüdyolarınızın yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Biz burada, öğrencilerin stüdyoları 7/24, evleri gibi kullanabilecekleri, rahat edebilecekleri ve birlikte takım olarak çalışabilecekleri bir ortam yaratmayı amaçlıyoruz. Var mı şu anda? Hayır, yok. Yapabiliyor muyuz? Hayır, yapamıyoruz çünkü fiziksel mekan yok. Fakat bulunduğumuz binalar değişecek yeni binalar yapılacak. Burası yıkılacak, iki üç yıl içinde yenilenecek. Bizim konseptimize uygun stüdyo binası istiyoruz.

Etiketler

4 yorum

  • baris-altay2 says:

    Romantik hikaye. Hayat öyle Suzan Hanım, fani, gelip gidiyoruz.

  • yilmazcan-sanli says:

    Birkaç yüzyıllık bir sürü yapısı olan şehirlere imreniyorum. Nesiller arası köprü olan şehirler, caddeler ve onları oluşturan yapılar ile hikayeleri. Yapısal eserlerin analogdan dijitale dönüştüğü bir kültür revizyonu yaşıyor istanbul.

  • zafer-akay1 says:

    Elinize sağlık. Biz mimarlar için çok önemli olup toplumla paylaşamadığımız bu konuyu böyle sıcak bir biçimde anlatmanız sanırım insanlara çok iyi ulaşıyor. Değerli paylaşımınız için çok teşekkürler…

  • bay-cambaz says:

    Yerine gelen iyi birşey olsa yine gam yemez insan. Bir eski fotolardaki zerafete bakıyorum, bir de şimdiki gazulete.

    Suzan hanım ne kadar da kibar.

    Barbarlar istila etmiş her yanımızı. Bazısı müteahhit bazısı mimar. Farkları yok.

Bir yanıt yazın