"100 yıldır geleceği inşa ediyor" sloganıyla çeşitli gayrimenkul projelerini hayata geçiren Extensa Group, son birkaç yıldır İstanbul Bomonti'ye yaptığı çıkarma ile Türkiye'de ismini duyurdu.
Extensa Bomonti Apartman’dan sonra aynı bölgede ikinci projesinin çalışmalarına başlayan Extensa Group, Euronext borsasında işlem gören ve Bel20 endeksinde yer alan bir Belçikalı Holding şirketi olan Ackermans & van Haaren bünyesinde bulunuyor. Gayrimenkul geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra, Extensa Group Leasinvest REIT (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı) şirketinin %29.23 hissesine sahip. 17-18 Mayıs 2011 tarihlerinde Istanbul’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen ISTANBUL REstate 2011 için Türkiye’ye ziyarette bulunan Extensa Group CEO’su Kris Verhellen ile bir araya gelerek 100 yıllık geçmişe sahip markaya dair bilgi aldık.
Özlem Duygu Çil: Extensa isminin çıkış hikayesi nedir?
Kris Verhellen: Extensa, Fransızca’dan “Extensions Entreprises Anversoise” dan geliyor. Genel anlamıyla imparatorluk şehrinin genişleme atağını yansıtan bir isim. 100 yıl öncesinin Kuzey Avrupa’sı büyük bir liman. 1910 yılında soylu aileler, sahip oldukları toprakları birleştirerek şehri güneye doğru genişletme çabasına girdiler. Yeni alanlar yaratmak ve yeni bir dünya kurmak için imparatorluk şehrinin daha geniş alanlara yayılma girişimi Extensa’nın başlangıç noktası. Yeni araziler geliştirerek ve satın alarak büyüyen kurum, yapı birimleri oluşturarak kendi evlerinde oturmak ve küçük bahçelere sahip olmak isteyenler için fırsatlar yarattı.
Ekonominin dönüşüm geçirmesi ile birlikte endüstriyel ve hizmet odaklı üretime geçişin getirisi olarak ofislerde çalışanların kazanç elde etmeleri özellikle sahil kesiminde oturma taleplerini patlattı. Extensa, bu taleplere yönelik üretimler yaptı.
Soylu ailelerin torunları ellerindeki hisseleri elden çıkarınca devreye biz girdik ve gayrimenkul yatırım ortaklığını hayata geçirdik. Çoğunlukla ofis ve perakende sektörüne yönelik binalardan kira getirisi sağlanıyor. 500 milyon Euro’luk portföyümüz mevcut. Yatırım tarafımızın ötesinde geliştirici yanımız da var ve büyük projelere imza atıyoruz.
Projelerimize kısaca değinecek olursak Brüksel’deki ofisimizin bulunduğu Tour&Taxis Extensa’nın dönüştürdüğü, eskiden tren garı olarak kullanılan bir alan. Burayı ofis, restoran, çocuk oyun alanı ve mağazalarla donattık. Hangarlar sergi ve fuar alanlarına dönüştürüldü. İş dünyasının bir nevi Davos’u olan Avrupa İş Zirvesi’ni burada yapılıyor.
2005’ten sonra farklı ülkelere de yatırım yapmak için harekete geçtik. Romanya’da 3 tane projemiz var. Bunlardan biri yapım aşamasında, biri satıldı diğeri ise portföyümüzde bulunuyor. Lüksemburg’da ve Slovakya’da projelerimiz var.
Domaine de la Cloche d’Or / Lüksemburg
ÖDÇ: Extensa Bomonti Apartman projesi ile de Türkiye’ye geldiniz. İkinci projeniz için çalışmalarınız devam ediyor. Türkiye’de yatırım yapmak sizin için kolay oldu mu? Sizi zorlayan koşullarla karşılaştınız mı?
KV: Kültürel ve hukuki bir takım farklılıklar var. Ancak sürece bir sistem olarak bakarsanız, sistemi iyi analiz ettiğinizde ve farklılıklara adapte olduğunuzda sorun olmaz.
ÖDÇ: Ne tür kültürel farklılıkları yönetmek durumunda kaldınız?
KV: Müzakere kültüründe farklılıklar var. Burada konuşmaya daha fazla zaman ayrılıyor. Fikir değiştirme daha sık görülüyor. Biz daha fazla duygusal ortamdan uzak analiz etme, hesap yapıp karara varmayı tercih ediyoruz.
Bu farklıkların yarattığı zorluklara bulunan en iyi çözüm yerel olmak. Belçika’dan buraya gelip kendi yöntemimizi dayatmak doğru değil. Türkiye’den bizi anlayan iyi çalışanlar ediniyoruz. Bizi temsil etmeleri ve buradaki sistemle aramızda köprü olmaları istenen sonucu veriyor.
ÖDÇ: İstanbul’a geldiğinizde ilk izleniminiz ne olmuştu?
KV: İstanbul’a ilk kez 2005 yılında geldim ve bende yarattığı izlenim çok enerjik, geliştirme açısından çok sayıda fırsatlar sunan, muhteşem bir doğal yapı sergileyen şehir olduğuydu. Yıllar sonra bu fikrim değişmedi ancak gayrimenkul geliştirmede karşılaşılan zorluklar konusunda daha fazla bilgi sahibi olduk.
Uzun yıllar boyunca organik olarak büyüyen şehir için mevcut durumunda kentsel planlama hesaba katılmak durumunda. Altyapı çalışmaları devam ediyor ve kamu alanı yönetiminde gelişmeler var gibi görünüyor. Bu yüzden şehrin gelecekte daha cazip hale geleceğinden eminim.
Tour&Taxis
ÖDÇ: Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerde çeşitli projeler geliştirip hayata geçirmek Avrupa’ya nazaran çok daha kolay. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
KV: Avrupa olgun bir pazar olduğundan ve demokrasinin getirdiği bazı durumlardan dolayı süreçler olduça uzun. Projeden rahatsız olan bir komşunuz sizi mahkemeye verebilir, ilerlemenizin önünü kesebilir. Ayrıca yönetimin su veya arazi gibi kaynakların sürdürülebilirliğine olan hassasiyetinden dolayı kurallar sıklıkla değişebiliyor.
ÖDÇ: Gayrimenkul geliştirme ve yeni yaşam alanları oluşturulma konusunda Dubai zaman zaman örnek olarak gösterilir. Dubai’yi gördünüz mü? Bu bölge hakkındaki görüşleriniz neler?
KV: Fırsatım olmasına rağmen gidemedim. Dubai’yi bir yanıyla anlarken diğer bir yanıyla anlayamadım. Yaşanır bir yer olduğunu düşünmüyorum. Bir yerden bir başka yere sadece araba ile ulaşabiliyorsunuz. Dubai, dünyanın diğer bölgeleri için hayal ettiğimiz bir yaşam örneği sunmuyor.
ÖDÇ: Zamanla ihtiyaçlarımız, beklentilerimiz ve yaşamlarımız değişiyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde özellikle konut alanında ne tür ihtiyaçlara yönelik çözüm üretmeniz gerekebilir? Bu konudaki öngörüleriniz neler?
KV: Bence konutta kalitenin niteliği konusundaki temel ihtiyaçlar çok değişmedi. Değişim daha çok konutların büyüklükleri noktasında oldu. Aileler küçülüyor, eskisi gibi 6 çocuklu ailelerle pek karşılaşmıyoruz. Yalnız yaşayanların sayısında artış var.
İnsanlar evlerinde sadece uyumak değil, evine gelenleri eğlendirmek istiyor. Yaşamı organize edebilecekleri, yapımında kullanılan malzemelerin iyi olduğu mekanları arıyorlar.
Bize göre konutun uzun dönemdeki yatırım değeri önemli. Eğer bir apartman dairesi alıyorsanız ve orada uzun süre yaşamayı düşünüyorsanız, ilk 6 ayda değerinin 2 katına çıkmasını beklemezsiniz. 10 veya 20 sene sonra da halen iyi bir konutta oturuyor olmayı istersiniz. Sadece karakteri olan konutlar yıllara meydan okuyabilir.
ÖDÇ: Türk gayrimenkul sektörüne vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
KV: Bana göre Türkiye artık gelişmekte olan bir pazar olmadığının farkına varmaya başlamalı. Türkiye gelişmiş bir pazar. Gayrimenkul Zirvesi’nde yapılan oturumlarda da dile getirdiğimiz gibi piyasanın şeffaflığı gibi bazı noktalarda problemler var. Ancak bunlar rahatlıkla organize edilebilecek, halledilebilecek konular. Özellikle hükümet ve sektör oyuncuları bir araya gelerek çözüm üretebilir.