Kepez Light

EUROPAN 8'de Kepez arazisinde mansiyon ödülünü kazanan Sander Hazevoet ile söyleşi...

Pınar Gökbayrak (PG): Antalya arazisini seçerken temel seçim kriterleriniz nelerdi? Arazinin sizin için en dikkat çekici ve en zorlayıcı yanları neler oldu?

Sander Hazevoet (SH): Türkiye’yi sürekli ziyaret eden biri olarak, ülkenin mimari gelişimi ve kentsel dönüşümüyle ilgileniyorum. Özellikle gecekondular ve sosyo-politik etkileri hala çözülmemiş ve önemli bir konu.

Antalya’daki arazi de kendine has etkileyici karakteriyle, gecekondulaşma sürecinin erken dönemine iyi bir örnek. Arazi gezisi sırasında, bölgenin ne kadar yeşil ve davetkar olduğunu görünce olduça şaşırmıştım. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki diğer gelişmelerle karşılatırılacak olursa, Kepez karakterinden ödün vermeden, cazip bir yaşam alanına dönüşme potansiyeline sahip. Yarışmada temel hedefim, bu dönüşüme cevap verebilecek bir strateji ve tasarım ortaya çıkarmak oldu.

Belediyenin benzer başka bölgelere örnek olacak şekilde, kaliteli bir kentsel dönüşüm projesi başlatabilmek için seçtiği Kepez’in bir pilot bölge olarak büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.

PG: Önerdiğiniz projenin sizce en kuvvetli yanı nedir?

SH: “Kepez Light” bitmiş bir mahalle tasarımının hazır bir imajı değil, aksine mimarın belediye ile beraber bir rejisör gibi hareket edeceği bir sürecin anlatımı.

Proje, belirli kalite hedeflerine yönelik gelecek dönüşümler için bir kılavuz gibi kullanılabilecek basit bir strateji öneriyor. Bu belirli kalite hedefleri (kurallar) çerçevesinde, esnek bir yapı sistemi geliştiriliyor. Kolay üretilebilir konutlar, genişleyebilmeye ve kullanıcıların kendi alanlarını özgürce oluşturabilecekleri mekansal olarak ilginç hacimlere imkan tanıyor.

PG: Antalya arazisinin Europan yarışmasındaki alt teması “Kimin için Yenileme?” idi. Kentsel dönüşüm her zaman sorunlu ve zor bir süreç olmuştur. Kentsel tasarım projelerinde gündeme gelen en önemli konulardan biri de soylulaştırma (gentrification) meselesidir. Kepez, Antalya kentinin hemen sınırında yer aldığı için henüz metropolitan ağın bir parçası değil. Ancak, kentin kuzeye doğru genişleyebilmesi için kalan neredeyse tek bölge olmasından ötürü, dönüşüm projesinden sonra bölgeye farklı sosyal grupların gelmesi muhtemel. Kentlerdeki olası soylulaştırma (gentrification) müdahaleleri konusunda sizin görüşleriniz nelerdir ve projenizde bu konuda öneriniz ne oldu?

SH: Karma bir sosyal yapıyı, kenti temsil ettiğini düşündüğüm için olumlu buluyorum, üstelik bölgeye yeni gelir kaynakları ve olanaklar da sunuyor. Kepez’in üzerindeki ekonomik ve sosyal baskıları düşünecek olursak, bölgenin tümünde yaşanacak gentrification’ın tehlikesinin farkındayım. Önerilen yoğunluk ile bölgeye yeni kullanıcıların gelmesi kaçınılmaz ki bu belediye için ekonomik olarak tercih edilecek bir gelişme olacaktır. Bunun karşılığında, belediye Kepez’in mevcut kullanıcılarının da bölgede kalabilmeleri için bir şans tanımalıdır. Bu, arazilerini mevcut kullanıcılarına sembolik meblağlarla satarak, kolay kredi olanakları sunarak ve hatta arazileri bir jenerasyon için kullanıcılara kiraya vererek sağlanabilir. Sağlıklı bir dönüşüm için yerel yönetim konutların temellerini ve altyapılarının üretimini üstlenmeli. “Kendi evini kendin inşa et” stratejisi böylece önceden tanımlanmış yapı sistemine uygun olarak üretilebilir ve Kepez karakterini ve büyüsünü kaybetmek durumunda kalmaz.

PG: Yarışmada, bölgenin dönüşüm projesine yönelik büyük müdahaleler yerine, mikro ölçekte kararlar talep ediliyordu. Mikro kararlar aynı zamanda, yerel kullanıcının istekli olmasına da bağlı ve ancak kullanıcıların katılımlarıyla yürütülebilir. Yerel kulanıcılar tasarım sürecine dahil olduklarında ise, mimarın öngörüleri her zaman tam anlamıyla gerçekleşmeyebilir veya proje mimarın öngörüleri dahilinde ilerlemeyebilir. Örneğin, çoğu kullanıcı önerdiğiniz sera üretimini kabul etmeyebilir. Böyle bir durumda, mimarın tavrı ne olmalıdır ve bu sorunu dikkate alacak olursak, sizce küçük müdahalelerle bir kentsel dönüşüm projesi başarılı kurgulanabilir mi?

SH: Daha önce belirttiğim gibi, bu proje tamamen mimarın üretimi olan kesin bir imaj sunmuyor. Dolayısıyla kimse seracılığı uygulamak zorunda değil, fakat bu öneri bölgeye ekstra bir gelir getirebilir. Kepez’de olacak her şey insanlarla ve insanlar için olacaktır.
Kullanıcıların istekliliği bence üç duruma bağlı: İnsanlar iyi bir altyapı, pahalı olmayan evler ve evlerini tasarlayabilme/genişletebilme özgürlüğü istiyorlar. Bu üç talep projede, seri üretilen çelik strüktürlerin basit ve ekonomik bir iskelet olarak kullanılması fikrine evrildi. Böylece insanlar paralarının karşılığında belirli bir kaliteye sahip olabilecekler. Yapı sistemi, her kullanıcının kendi evinin içine ve dışına karar verebilmesi için yeterince esnek. Belediyenin yeni konutların temel ve altyapı üretimlerini sağlıyor olması da bir diğer teşvik olacak.

Kentsel dönüşüm süreci ancak mikro ve makro ölçekte müdahalelerin dengeli dağılımı ile başarılı olabilir. Başka bir deyişle, Kepez için mülkiyet sınırlarına ilişkin açık bir tanımlama, basit kurallar ve mikro ölçekte müdahaleleri kontrol edebilmek için etkili bir etaplama gerekecektir. Öte yandan, bölgenin sınırlarında yeterli oranda yoğunluk ve yeni gelir olanakları için cazip fırsatlar yaratılabilmeli ve makro ölçekte müdahalelerin ekonomik olarak talep edilmesi sağlanmalıdır.

Etiketler

Bir yanıt yazın