İnsan hayatıda bir hikaye değil mi? Bir varmış bir yokmuş gibi masal değil mi? Tesadüfler, gösterilen yaratilan fırsatlar, cesaret ile ve o güne kadar farkında olmadan yaptıklarımızın Allah tarafindan ödüllendirilmesi ile buluşturulduğunda hikayenin seyri değişmiyor mu? Mucize diyoruz, aslında insanın kendisi mucize değil mi?
Kendi kaderimizi, hayatımızın farklı yönleri yaşantıları ve degerlendirmeleri ile çizerken hayatımızın hikayemizin bir parçası olan mimarlığımız ile binalarında kaderini çiziyoruz. Onlara ruh verirken karakterini de tayin ediyoruz: Mütevaziliği öne çıktığında gururu, mazbutlugunun yanında sakinliği, cesareti ile cüretkar duruşu, utangaçlığının masumiyetini, basit ama o kadar da hayranlıkla baktığımız güzelliğini gösteriyor, karakterine yansıtıyoruz.
Kullanıcılarının hayatlarına, önünden gecen insanlara, sokağa, semte, kente kazandırdığımız binayı aslında dünyaya getiriyoruz. O kadar ki dünyaya kazandırdığımız bu binanın esasında eserin demek doğru olur bu eserin ömrünü de biçiyoruz.
Genç meslektaşımı bu anlamda kutluyor bu gayreti, özverisi, çalışkanlığı, mimarlığa olan aşkından dolayı ruhu, karakteri ve ömrü olan binalar yapması için yolunun açık olmasını diliyorum.
inanılmaz güzel bir hikaye. mimarların tekniker olarak görüldüğü bir mimarlık dünyasından genç mimarlara ışık olacak , umut verecek, cesaretlendirecek bir yazı. sayın ömer selçuk baz’a bu güzel hikayesini bizimle paylaştığı binlerce kez teşekkürler. umarım nice böyle güzel hikayeleri olur mimarlarımızın..
2 yorum
İnsan hayatıda bir hikaye değil mi? Bir varmış bir yokmuş gibi masal değil mi? Tesadüfler, gösterilen yaratilan fırsatlar, cesaret ile ve o güne kadar farkında olmadan yaptıklarımızın Allah tarafindan ödüllendirilmesi ile buluşturulduğunda hikayenin seyri değişmiyor mu? Mucize diyoruz, aslında insanın kendisi mucize değil mi?
Kendi kaderimizi, hayatımızın farklı yönleri yaşantıları ve degerlendirmeleri ile çizerken hayatımızın hikayemizin bir parçası olan mimarlığımız ile binalarında kaderini çiziyoruz. Onlara ruh verirken karakterini de tayin ediyoruz: Mütevaziliği öne çıktığında gururu, mazbutlugunun yanında sakinliği, cesareti ile cüretkar duruşu, utangaçlığının masumiyetini, basit ama o kadar da hayranlıkla baktığımız güzelliğini gösteriyor, karakterine yansıtıyoruz.
Kullanıcılarının hayatlarına, önünden gecen insanlara, sokağa, semte, kente kazandırdığımız binayı aslında dünyaya getiriyoruz. O kadar ki dünyaya kazandırdığımız bu binanın esasında eserin demek doğru olur bu eserin ömrünü de biçiyoruz.
Genç meslektaşımı bu anlamda kutluyor bu gayreti, özverisi, çalışkanlığı, mimarlığa olan aşkından dolayı ruhu, karakteri ve ömrü olan binalar yapması için yolunun açık olmasını diliyorum.
inanılmaz güzel bir hikaye. mimarların tekniker olarak görüldüğü bir mimarlık dünyasından genç mimarlara ışık olacak , umut verecek, cesaretlendirecek bir yazı. sayın ömer selçuk baz’a bu güzel hikayesini bizimle paylaştığı binlerce kez teşekkürler. umarım nice böyle güzel hikayeleri olur mimarlarımızın..