Çocukların güvenli ve kaliteli oyun alanlarına erişim hakları için çalışan sivil toplum örgütü ve tasarım ofisi CatalyticAction'la topluluklar için ve onlarla birlikte tasarım yapma deneyimlerini konuştuk.
Kendilerini daha önce yayınladığımız “Junk” Oyun Alanları yazısından da hatırlayabileceğiniz CatalyticAction, İngiltere merkezli bir sivil toplum örgütü / tasarım stüdyosu. Toplulukların sürekliliğine ve çevrelerin sürdürülebilirliğine dair katılımcı süreçler içinde bir “katalizör” görevi görmeyi amaçlayan CatalyticAction, savaş/çatışma bölgeleri, mülteci kampları gibi, çocukların oyuna erişiminin olmadığı ya da korunmasız, güvencesiz hissettikleri mekanlarda, çocuklarla birlikte oyun alanları tasarlıyor ve uyguluyor. Ekip ile savaş bölgeleri ve mülteci kamplarındaki topluluklar için tasarım yapma deneyimlerini konuştuk.
CatalyticAction, kalkınmada mimarlığa odaklanan bir yüksek lisans programını yürüten üç UCL mezununun fikrinden hareketle ortaya çıktı. Bu üç kurucu ortak: Joana Dabaj (Lübnan), Riccardo Conti (İtalya) ve Laura Antona (Birleşik Krallık). Hepsinin mimarlık ve kentsel tasarım üzerine bir geçmişi ve deneyimi var.
Çalışmalarımızda, hayır işi olarak öne çıkardığımız farklı programlar var. Örnek vermek gerekirse, çocukların rekreasyon ve eğitim alanlarına erişiminin olmadığı yerlerde oyun alanlarının üretilmesi üzerine olan proje bunlardan biri. Genelde, farklı programlar kapsamında belirli bir projeyi hayata geçirebilmek üzere ortak ve sermaye arayışına giriyoruz. Sıklıkla, çeşitli kuruluşların çalışmalarımızı yerinde veya internet üzerinde gördükten sonra bizimle iletişime geçtiği de oluyor.
Lübnan Bar Elias’taki IBTASEM çocuk oyun alanı, 2015.
Süreç, çeşitli katılımcı etkinlikler esnasında topluluk üyeleriyle (çoğunlukla da çocuklarla) etkileşime geçtiğimiz zaman başlıyor. Bu etkinlikler, yaş grubu gibi çeşitli etkenlerden dolayı küçük farklılıklar gösterse de, çoğunlukla çizim, kolaj ve odak grubu toplantılarından oluşuyor. Bu aşama yalnızca CA ekibinin topluluktan ilham almasını sağlamıyor, ayrıca topluluk üyelerinin de süreç ile iç içe olmasına ve kendilerini bu olumlu değişimin bir parçası gibi hissetmesine olanak tanıyor. Sonraki aşamada ise topluluk, projenin gelişiminde aktif rol alarak projenin inşaat sürecine de dahil oluyor. Katılımcı inşaat, katılımcıların projeye karşı sahiplik duygusu hissetmelerini sağlıyor ve tüm bu müdahalenin uzun vadede sürdürülebilirliğini güçlendiriyor.
Lübnan Gazze’de bulunan BASMA çocuk oyun alanı, 2017
İnşa ettiğiniz şeyin uzun vadede istikrarının sağlanabilme ihtimalinin az olması hariç, bu alanlarda çalışmanın çok farklı olduğunu düşünmüyoruz. Bununla beraber çalışmalarımız esnasında, yerel toplulukların inşaat sürecine aktif olarak katılımını sağlamanın, becerileri aktarabilmenin ve -özellikle de inşaat süreci aracılığı ile yeni beceriler ve teknikler iletebilecek durumda iseniz- katılımcıların hayatında uzun süreli değişimler yaratacak öğrenim süreçleri için fırsatlar oluşturmanın önemli olduğunu öğrendik. Kalkınma mimarisinde ürünün, onu üreten katılımcı süreçten ayrı tutulamayacağına, yerel toplum üyeleri, yönetici kuruluşlar, uluslararası kuruluşlar gibi tüm aktörler için kapsayıcı/katılımcı olması gereken süreçler ile elde edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Lübnan’da bulunan Suriyeli mülteciler için yapılmış kampta kurulan geçici Jarahieh okul projesi, 2016.
Şu an, daha önce de sözünü etmiş olduğum oyun alanı programımızı büyütmeye çalışıyoruz. Ayrıca pavyonlar ve statlar gibi kısa süreli etkinlik yapılarının insani yardım amacı için yeniden kullanımı fikrini geliştirmek üzerine de çalışmalarımız mevcut. Geçtiğimiz yıl Jarahieh Okulu projesi ile bunun üzerine bir pilot uygulama gerçekleştirdik; şu an bu fikir ve çalışmanın sürdürülebilir inşaat dalında LafargeHolcim Ödülü’ne layık görülmesinden de mutluluk duyuyoruz.
Bizce mimarlar bu ve diğer küresel meselelere bakıp, nasıl faydalı olabilecekleri konusunda kendilerini sorgulamalılar. Şahsen, bu yaklaşımın farklı nedenlerden ötürü sıkça bu sektörde eksikliğinin görüldüğünü düşünüyorum; bunlardan birisi de belirli krizlere karşı ne yapabilecekleri konusunda mimarların yetersiz bir farkındalığa sahip olması. Oysa ki, mimarlar, acil durumlarda oldukça yararlı olabilecek (planlama, bütçeleme, inşaat gibi) geniş bir bilgi birikimine sahip. CatalyticAction, dünyanın dört bir yanından gelen mimarların, projelerin uygulama aşamasına katılabildiği farklı atölye çalışmaları yürütüyor. Yürüttüğümüz atölye çalışmaları boyunca, mimarların sektördeki potansiyel rolleri üzerine giderek daha da fazla farkındalık sahibi olduklarını ve nasıl bir yaklaşım gösterecekleri konusunda daha fazla bilgi edinmeye hevesli olduklarını fark ettik.
Daha fazla bilgi edinmek veya CatalyticAction’ın projelerine destek olmak için buraya tıklayabilirsiniz.
3 yorum
Bu kadar genel ve hızlı yazıldığı belli olan, Selçuk Yarışması’nın tartışmalarının bir yorumu olarak gördüğüm bir yazının Arkitera’da Görüş olarak yer bulması bence çok ama çok garip.
Yine sinirlendi.
Neden anonim yazdınız?